Nerede o eski bayramlar?



Bayram Sabahı TRT’yi açmak bizde bir gelenektir. Diğer kanallar açılmaz genelde… Sultan Ahmet Camii’nden canlı yayınlanan Bayram Namazı ve öncesinde ki vaazlarda manevi yönümüzü güçlendirdik… Ardından ‘Bayram Sabahı’ adlı ilahilerin ve sohbetlerin yer aldığı özel program başladı…



Sunucu ‘İnsanlar eski bayramları aramıyor, aslında çocuklarını arıyor. Bugün de güzel bayramlar yaşanıyordur’ diyerek nostaljiye vurgu yapıyor… Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun açıklamaları yeterince doyurucuydu…. Topkapı Sarayı’nın önünden ve Ayasofya çeşmesinin önünden, Eyüp Sultan’dan yapılan canlı yayınlar eskiye oranla dini yayınların daha da arttığını gösterdi TRT’de… Arada da “Acemi Müezzin’ adlı dizinin fregmanları yayınlandı…



Oysa tamam eski bayramlara özlemi anlıyorum ama nerede kaldı o TRT’de Mustafa Kandıralı ve arkadaşlarının bayram fasılları… Hadi Kandıralı’yı arşivden bulamadınız Hüsnü Şenlendirici de olabilirdi. TRT’ye yıllarca hizmet etmiş çok önemli sanatçılar davet edilseler eminim koşa koşa bu özel gün için gelirlerdi...



Umudum sabah kuşağından sonra öğleyin yayınlanacak programlarda, neyse ki Yıldız Tilbe’nin çıkacağını duydum…



Bayram’dan önce selde 30’u aşkın kişiyi yitirdik… Bayram öncesi arife günü de 35 kişi trafik kazalarında yaşamını yitirdi… Maalesef trafikte gereken önlemi ve dikkati almıyoruz… Yine bayrama hüzünle giren bir sürü aile oldu…



Selde ki ölümler aslında ihmalin bedeli…



Selden sonra yazmak isteyip de yazamadığım bir konu da Ayamama Deresi… Çocukluğum İkitelli köyünde geçtiği için o derenin önemini ve güzelliklerini biliyorum. 79-80’li yıllarda İkitelli’ye suyun elektriğin henüz gelmediği yıllarda bu dere doğa harikasıydı… Etrafı sazlıklarla çevrili derenin en geniş havzası da Star gazetesi eski binası ve matbaasının bulunduğu alanlardı… İçme suyumuzu bu derenin kenarında ki doğal kaynak suyundan olan çeşmeden karşılardık… Yaklaşık 10, 15 dakika sonra eve varırdık. Suyu götürürken de çayırlara oturup dinlenirdik… Derenin etrafından sazlardan şapka yapan köylüler, dere de yüzen kazlar ve balıklar vardı.. Dereyi yemyeşil olarak hatırlıyorum. Suyu berrak etrafı yeşillikti… Bugün dere yatağına yol yapanlar acaba o tır garajında hayatını kaybeden vatandaşlarımızdan sorumlu değiller mi?



Bugün plazalarla çevrili Basın Ekspres yolu tam dere yatağında, ve gelişmiş diyorlar… Bana göre bu gelişme değil tamamen gerileme… Keşke, İkitelli köyü’nün o bakir günleri olsa da köyümüzde yaşasak… Maalesef çarpık yapılaşma ve göç İkitelli’yi bitirdi, bundan düzene uyan altyapısız sanayi tesisleri de üzerine düşen payını aldı… Ben gelincik tarlalarıyla süslü o eski Halkalı’yı, yağmurdan sonra mantar topladığımız İkitelli köyünü özlüyorum…



Gidenler geri gelmediği gibi maalesef o günler de geri gelmeyecek… Eskiye olan özlem bu yüzden hızla artacak… Nostalji partileri ve klasikleşmiş şarkılar yeniden moda olacak ama giden gençliğimiz geri gelmeyecek!..



Bayram günleri en güzel kıyafetlerimizi giyer, bayram namazının ardından aileyle bayramlaşır sonra büyüklerimizin elini öpmeye giderdik, maalesef günümüzde bayramlar tatil günü gibi kullanılır olmaya başladı…



Bugün bayramın 1. günü… Bu vesileyle okuyucularımın Ramazan bayramını tebrik eder, nice güzel bayramlar dilerim…


Sevgilerimle,

Olcay Ünal Sert
20 Eylül 2009 - Magazinsortie.com