Suna Pekuysal’ı ilk olarak yıllar evvel Fatih Reşat Nuri Sahnesinde “Lüküs Hayat”ta izlemiştim. Bu aynı zamanda izlediğim ilk tiyatro oyunuydu. Okul yıllarıma denk gelen bu oyun bana tiyatroyu sevdirmişti. Ardından büyük usta ile röportaj yapma şerefine de eriştim.

Fakat yaşarken insanların değeri bilinmediği için tıpkı Aysel Gürel’le yaptığım söyleşi gibi Suna Pekuysal’la yaptığım söyleşi de o zamanlar çalıştığım gazete de maalesef yayınlanmadı… Gerekçe yaşlı olmalarıydı… Allah’tan internet çağındayız da ben de kendi web sitemde ve diğer yayın organlarında yayınlayabildim. Eminim bilinmeyen pek çok şey bu röportajla tarihe kayıt düştü…

Suna Abla’nın değeri yaşarken bilinmedi maalesef… Şimdi bakıyorum ardından ağıtlar yakılıyor, “bir çınar devrildi” diye koca koca manşetler atılıyor… Keşke hak ettiği değeri yaşarken verebilseydik! Suna Abla’da bu duruma içerlemişti. Ekmek parası için rol aldığı bir dizinin setinde medya ordusu başrol oyuncusunun peşinde koştururken kendisinin fotoğrafını çekmek isteyen bir gazeteciye “Siz gidin gerçek sanatçıları çekin!” diyerek tepkisini ortaya koymuştu…

Bu ülkede insanların ölünce mi değeri anlaşılır diyorum bazen. Neyse ki o bu durumları dert etmeden yaşadı ve hep üretti. 75 yaşına kadar oyunculuğu bırakmadı. Hatta o sahne de ölmek istiyordu. Meslek aşkı bambaşkaydı… Biricik eşi Ergun Köknar’ı kaybettikten sonra sahneye çıkmaya devam eden Pekuysal bu durumla ilgili olarak; “İyi ki sahnedeyim, yoksa 40 gün taziyeye gelecekler, mesleğimin en iyi tarafı bu, hayat akıp gidiyor” demişti.

Suna Pekuysal, müthiş enerjiyle seyirciyi kucaklayan sahneyi dolduran gerçek bir sanatçıydı. Maalesef star gibi yaşayamadı… Belki de gerçek sanatçıların kaderi bu! Şöyle bir geçmişe bakıyorum da Adile Naşit ve Kemal Sunal’ın ardından Suna Pekuysal’ın vefatıyla bir devir kapandı!

Suna Pekuysal’la yaptığımız söyleşi de büyük usta "Kamburluk zaten vardı ama doğumda benim oğlan bütün kireci almış, ben kireçsiz kalmışım. Ama doğurduğuma pişman değilim, olunur mu hiç!” diyerek duygularını dile getirmişti…

Savaş Ay’a verdiği son röportaj da “Duayen diyorlar ama dinlemiyorlar” diyerek ilgisizlikten yakınan büyük usta, maalesef 22 Temmuz’da Çapa Tıp Fakültesi’nde hayata gözlerini kapadı…

100’ün üstünde sinema filmi çeviren, 14 yıl Zihni Göktay’la birlikte Lüküs Hayat’ı sahneleyen Suna Pekuysal medyadan hak ettiği ilgiyi görmese de aslında aileden birisi gibiydi. Tıpkı Adile Naşit gibi çok sevilen büyük bir sanatçıydı O. Maalesef ölünce değerlerimizi hatırlıyoruz… Yıllarını sanata adayan büyük usta’ya hak ettiği gibi yaşayıp yaşamadığını sorduğumda; ‘yok yaşayamadım’ dedikten sonra; “Hâlâ çalışıyorum, hâlâ kendi işimi yapıp ekmeğimi yiyebiliyorum diye dua ediyorum. Dört dörtlük olmasa da yine de yaşıyoruz işte.” demişti…

Eh işte bugün Suna Pekuysal’ı Mevlânakapı’da ki ebedî istirahatgâhına uğurladık.

Rahat uyu Suna Abla mekanın Cennet olsun..


OLCAY ÜNAL SERT  (24.07.2008)