Sanat müziği sanatçısı Özlem Ağırman, 9 Şubat 2015 tarihinde Tuzla'da işyeri önünde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden eşi için Babalar Günü'nde mektup yazdı.
Türk sanat müziği sanatçısı Onur Akay, Haber Artı Türk'teki köşesini bugün meslektaşı Özlem Ağırman'a ayırdı. Ağırman'ın eşi CHP eski Tuzla İlçe Başkanı Mimar Tekin Ağırman, 9 Şubat 2015 tarihinde Tuzla'da işyeri önünde silahlı saldırıya uğramış ve hayatını kaybetmişti. Akay, 'Hafızalarımızda, küçük kızının gözyaşları içinde arkasından el salladığı cenaze töreni ve Özlem Ağırman’ın o tarihten bugüne yaşadığı o tarifsiz acı kaldı. Tekin Ağırman’ın çocukları Babalar Günü'nü bu yıl ilk kez babasız geçiriyor. Hayatının en büyük zenginliğini, güvenle tuttuğu en güçlü eli kaybeden Özlem Ağırman ise, eşine şu sözlerle seslendi.' dedi.

İşte o mektup:
Babalar günün kutlu olsun "Tekin"im
Gözlerine bakıp 'Kaderimin tek bir günü bile sensiz yazılmasın.' Derken, nereden bilirdim bir gün hayatımızın her santimine, Aşk-ı Dua ile atılmış sıkı düğümleri çözerek, nesli tükenmiş bir gül gibi kuruyup gideceğini?
Boğazım düğüm düğüm; yüreğimdeki yangın sönmeyecek biliyorum. Bu ağır bir imtihan ve ben, yüreğimi pare pare eden bu acı için bir an bile isyan etmeyi düşünmüyorum. Eminim ki inancımın ummanında Allah’ım yükümü hafifletecek. O ki, kullarına taşıyabilecekleri kadarını verir; bana doğru yolumda sabrımın mükafatı olarak tekamüle ermeyi nasip edecek. Dünya, varoluşundan bu yana katıksız, kabuk tutmaz yaralarla harmanlanmış koca bir yalan. Bu yalan da gerçek olan iki şey var; birincisi inanç, diğeri ise zalimlerle mazlumların hikayesi...
Bu gerçeği düşünürken nice zamandır gördüğüm rüyayı hatırladım:
Bir adam var düşümde. Ben bir köy çeşmesinin önündeyim, suyu seyrediyorum… Dokunmak istiyorum ama seyretmekten de kendimi alıkoyamıyorum. Burnuma kekik kokusu geliyor dağlardan. Uzakta bir kadın var yaşlı ama diri, gözleri ateş gibi, yüzü uçsuz bucaksız bir şefkatle örtülü. Saçları rüzgar da savruluyor, sanki o muhteşem koku saçlarından yayılıyor. Kadının kucağında, kulaklarında buğday başakları olan bir erkek çocuk var. Kadın başaklara dokundukça yeşeriyorlar; kulağına bir ezgi söylüyor çocuğun. O kadar güzel bir ezgi ki bahar esintisi gibi, kadın bana dönüp gülümsüyor. Erkek çocuğun sırtında kırmızı bir renk beliriyor. O anda yer gök birbirine karışıyor; kadın bağırıyor ‘’Dünya döndükçe mazlum, her dem yiğit oldun, Hasan oldun, Hüseyin oldun, Ali oldun. Gayrı git yine ol."
Ben ağlıyorum, ‘’Yaralı, yarası kanıyor.’’ diyorum. Kadın ‘’Dünya'ya gelme amacı bu; kanı akacak ama doğrusu hiç şaşmayacak.’’ diyor. O çocuk bir anda bir adama dönüşüyor; gri, dev gibi bir atın üzerinde sonsuza doğru dört nala yol alıyor, ‘’Tekin’’ diyorum arkasından…

Evet, mazlumun kanı hep akacak; ama doğrusu hiç şaşmayacak…

Özlem AĞIRMAN
Editör: TE Bilisim