Röportaj: Olcay Ünal SERT

-‘Kardeş Payı’ çok sevilen bir dizi, Ahmet Kural, Murat Cemcir, Seda Bakan gibi son dönemin en başarılı genç oyuncularıyla oynuyorsunuz. Set ortamı nasıl geçiyor genç oyuncularla birlikte?

-Son derece mutluyum çünkü hepsi işlerini son derece iyi yapıyorlar, çok faydalılar, keyifliler. Oyunculuklarda çok doğal ve başarılılar. Onlarla birlikte aynı projede yer almaktan bende son derece mutluyum, huzurlu bir ortamda çalışıyoruz.

-Annelerini oynuyorsunuz, aynı zamanda sizi biraz rol gereği zorluyorlar ama siz yine tabi ki  fedakar anneyi oynuyorsunuz…

-Evet, öyle istiyorlar. Bizde rolümüzün hakkını vermek için azami çaba harcıyoruz.
-‘Kardeş Payı’nda oynadığınız Hamiyet karakteriyle benzeşen taraflarınız var mı?
-Çok yok, biraz şeker tarafı var ama apayrı bir dünyada o. Hamiyet’in yaşadıkları benim yaşadıklarım değil. Aldığım tepkiler olumlu yönde ama tabi beğenmeyenlerde var, onlara da saygım sonsuz. Çünkü eleştiri yapmak bizde yanlış anlaşılıyor. Eleştiri yapmak sadece bir şeyi beğenmek demek değildir, bir şeyi beğenmemekte eleştiridir. O yüzden beğenmeyebilirlerde herkesin görüşüne saygım var.

-Hamiyet karakteri daha sivri bir karakter mi?
-Daha sivri tabi. Daha farklı, daha aklına eseni yapan birisi. Hamiyet gibi insanlar çevremizde de çok var ama dürüst bir insan. ‘Kardeş Payı’ çok önemli mesajlar veriyor.
-Yeni diziniz ‘Kardeş Payı’ önümüzde ki sezonda devam edecek mi?
-Edecek umuyorum, 3 sezon sürmesi planlanmıştı. İlk sezon büyük ilgi gördü. 66 bölüm planlanmış. Halk istediği sürece devam edecektir. Yönetmenimiz Selçuk Aydemir bizim aynı zamanda proje tasarımcımız. Çok değerli bir genç, benim oğlumla yaşıt, son derece planlı, programlı çalışan, işini iyi yapan birisi. Öyle biriyle çalışmak beni mutlu ediyor, çünkü piyasada bu işi doğru düzgün yapamayan kişilerde var, ne istediğini bilen insanlarla çalışmak insanı son derece rahatlatıyor.
BENİ  TİYATRO HER ZAMAN DAHA ÇOK HEYECANLANDIRMIŞTIR!

-Bugüne kadar tiyatro, sinema, diziler, müzikaller olsun çok sayıda film ve oyunlarda yer aldınız. Hangisi sizi daha çok heyecanlandırıyor?
-Beni hep tiyatro daha çok heyecanlandırmıştır. Mesleğe başlama nedenimde tiyatro! Onun dışında diziler, başka projelerde geldi ama tiyatroda çok heyecanlanırım. Maalesef tiyatro yapacak ortamlar çok kalmadı ama yine de benim gönlüm tiyatrodadır. Tiyatroyu çok severim. O havayı solumak heyecan verici.

MÜZİKAL ÇOK MEŞAKKATLİ VE PAHALLI BİR İŞ

-Çok sevilen ‘Lüküs Hayat’ta da oyanmışsınız…
-Lüküs Hayat’ta 17 sene oynadım. Sonra yoruldum ve bıraktım başka oyunlarda oynamak istedim. Başka genç arkadaşlarımız devam etti.
-Günümüzde eskisi gibi müzikaller neden yapılamıyor? O bir dönem miydi Ayşe hanım?
-Günümüzde artık zor, büyük sponsorlar lazım. Devlet desteği lazım. Müzikal çok meşakkatli, paralı bir iş. Yaptığınız işin karşılığını alamayabiliyorsunuz. Devlet kurumlarında tabi öyle bir şey yok, çünkü kamuya hizmet veriyorsunuz. Özel tiyatroda tabi böyle değil tabi yüksek paralara mal oluyor. Yine de yeni açılan avm’lerde ki kültür merkezlerinde zaman zaman oluyor. Dışarıdan gelen yabancı oyuncular başarılı performanslar sergiliyorlar. Onlarda hoş oluyor.
-‘Tiyatro er meydanıdır’ derler. Sizde duayen bir sanatçısınız, günümüzden kimleri beğeniyorsunuz?
-Benim bu sene 38. Sanat yılım. İnşallah daha da varolmak isterim. Bakalım hayat ne gösterecek?
-40. Sanat yılınızda özel bir gece yapmayı düşünüyor musunuz?
-Yok ben öyle bir kutlama yapmak istemiyorum. Öyle bir kutlama yapınca ayrılıyor gibi algılanıyor. Ben ayrılmayacağıma göre devam edeceğim, belki 45. Yılımda ya da 50. Yılımda olabilir… (gülüyor)

HEPSİNE GÜLÜYORUM!

-Yeni jenerasyondan  Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Ata Demirer çok beğeniliyor… Siz nasıl buluyorsunuz?
-Ben bir seyirci olarak hepsini izliyorum. Çok fazla bu konularda yorum yapmayı sevmiyorum çünkü polemik oluyor. O öyle demiş, bu bunu beğenmiş, bu bunu beğenmemiş…  Ben kendi ruh-i haliyetim içinde hepsine gülüyorum açıkçası. Allah hepsinin yolunu açık etsin, başarılı olsunlar. Bütün gençler öyle olsun. Biz sektöre yıllarını vermiş insanlarız, ben başarıyla halka kendini sevdirip bu işi onlarında yıllarca yapacağına inanıyorum. Ben o öyle oynamış, bu böyle oynamış, yok o manken niye oynamış gibi tartışmaları anlamsız buluyorum. Mankende oynar, yeteneği varsa şarkıcıda oynar. Halk onları istiyorsa, beğeniyorsa sorun yok, bu bir sosyal medya orada herkese yer var! 10 kişi içinde dönmüyor bu piyasa 100’lerce kişi bu işi yapıyor. 100’lerce kişinin içinden de halkın beğendiği, sosyal medyada ön plana çıkmış kişiler başrollerdeyse bunları seyredeceğiz. Ben tiyatrocu arkadaşlarıma da gönderme yapmak istiyorum, ‘yok o niye oynuyor?’, ‘öbürü niye oynamıyor?’, ‘bu niye bu kadar fazla para alıyor’ demesinler, bu tamamen arz talep meselesi. Böyle bir piyasa var, onun içinde yer alırsanız alıyorsunuz, almıyorsanız da almıyorsunuz. Ben böyle düşünüyorum.
-Son dönem Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ çok popüler…
- Çok popüler ve çok yakışıklılar ayrıca.  Allah hepsinin yolunu açık etsin. Halk istediği sürece başrolde oynarlar. Otorite değilim ama ben de başarılı buluyorum.

GÜÇLÜ OLAN KAZANIYOR, BU HER ALANDA BÖYLE!

-Çok sayıda dizi çekiliyor, sizce bu avanta mı dezavantaj mı?
-Valla onu bilemiyorum, onlar eriyip gidiyor, çekilip gidiyor, ne kadar avantaj ya da dezavantaj olduğunu bilmiyorum. Bence bu döneminde biteceğine inanıyorum. Yani kolay çekilmeyecek, büyük prodüksiyonlar yapılacak ‘Hürrem’ gibi, Muhteşem Yüzyıl disi çok beğenildi. Absürd komediler yapılacak. Onun dışında yapılan bazı işleri kötülemek için demiyorum ama yapılmayacak. Küçük firmalar yaşamayacak, çağın gereği bu zaten. Bu tekstilde de böyle, yemekte de böyle, sinemada da, büyükler yaşıyor! Acı belki ama gerçek böyle. Ben senaryo aldım da çektim olmayacak! Güçlü olan kazanıyor.

OYUNCULUKTA ‘BEN OLDUM’ DİYEN KAYBEDER!

-Siz karakter oyuncususunuz ayrıca her türlü rolü de oynadınız. Ne tür roller yakıştırılıyor size?
-Her tür rolde oynuyorum. Ben oyunculuğumda doğal olmaya çalışıyorum. Ne kadar doğal olursanız o kadar inandırıcı olursunuz. Ben bunuda başardığıma inanıyorum. Eleştiriler bu yönde, doğal bir oyunculuğum var. Oyunculuğun doğallığından yanayım. Absürd komedinin tabi ki farklı yönü var ama geçende ağlattıkta! Diyorlar ki bizi güldürdükleri gibi ağlattılar da, oyunculukta budur. Benimde oyuncu olma nedenim bu, oyuncu ister ağlatır, isterse güldürür, rolden role geçer. Ben hâlâ öğreniyorum. Hala kendi adıma söylüyorum ben oldum demiyorum çünkü öğrenmenin yaşı yok! Gençlerle çalışmayı seviyorum. Onlar bizden daha farklı yetiştikleri için herkesten farklı bir şey alıyorsunuz. Onlarda bizlerin deneyimlerinden faydalanıyorlar. İyi bir oyuncu kaç yaşında olursa olsun, ‘ben çok iyi biliyorum’ havasına girmemeli. Öyle bir şey yok. Oyunculuk uçsuz bucaksız bir deryadır. Burun kıvırdığınız birisi bile çalışıp öğrenirse istediği yere gelebilir. Oyunculukta ben oldum diyen kaybeder! Bu tiyatroda da böyle, sinemada da böyle, dizide de böyle.

-Son olarak gençlere neler öneriyorsunuz?
-Gençler sevdikleri işi yapsınlar. Yaptıkları zaman ona değer versinler. Para kazanmak tabi günümüzde çok önemli. Ama sadece para kazanmak değil, insanın özdeğerleri, insanın yaptığı işe saygı çok önemli ben böyle düşünüyorum. Tümay Özokur’da bu alanda genç oyunculara başarılı eğitmenlerle kariyer yönetimi konusunda destek veriyor.
Ayşe Kökçü, Ahmet Kural ile birlikte 'Kardeş Payı' adlı dizide.

Usta karakter oyuncusu Ayşe Kökçü
gazeteci Olcay Ünal Sert'in sorularını yanıtladı.
Editör: TE Bilisim