Radyoculuk, oyunculuk, sunuculuk, yazarlık, reklam yıldızlığı derken son dönemde futbol yorumculuğu ile de dikkat çeken Çöpdemir, bu sıfatlardan en çok hangisiyle adlandırılmak istediğinin sorulması üzerine “Ne yaparsan yap, o işe kendinden bir renk, tat, doku, koku kattığında güzel oluyor. Aynı şey oyunculuk için de geçerli, senarist ‘şurada doğaçlama yapalım’ deyince, kendinden bir şeyler katınca özgün oluyor, güzel oluyor o iş. Bir de ben Koç burcuyum, bana alan yaratıldığı zaman yürüyüp gidiyorum” diye cevap verdi.
Çöpdemir, ‘modern meddah’ olarak adlandırılmasıyla ilgili de “Geçenlerde beraber iş yaptığım bir arkadaşım da sordu; ‘Bazen senden çok acayip kelimeler, laflar, özdeyişler çıkıyor, nereden buluyorsun bunları?’ dedi. Özel olarak bu laflara çalışmıyorum. Herhalde büyüklerimizi can kulağıyla dinlemişim ya da bir yerlerde duyup bilinçaltına atmışım” şeklinde konuştu.
İşte programda Çöpdemir’e sorulanlar ve onun verdiği cevaplar…
- En mutlu olduğunuz yer neresi? Set mi, stüdyo mu, sokaklar mı?
Beni kastırmadıkları, patronların, yayın yönetmenlerinin üstüme basmadıkları her yerde mutluyum! Bana yaşam alan bırakıldığında, daha verimli oluyorum. Ben prova yapmaktan hoşlanmam ve prova yaptığımız işler de tatsız geçer. Çerçeveyi çizer hesap kitap yaparlar ya, ben bundan haz etmem. Beni kastırmazlarsa mutluyum!
Mesela Başbakan Erdoğan’ın konuşma yapacağı bir gecede sahneye çıktınız. Öyle yerlerde de provalar, ‘konuşulacaklar, konuşulmayacaklar’ gibi sınırlamalar olmuyor mu?
Biz artık tecrübeliyiz, kimse ‘şunu yap, şunu yapma’ demiyor. Ben Sayın Başbakan ile evinde olduğum kadar rahatım.
- Onunla yemek kaçamaklarınız varmış…
Evet mazide yemeklerimiz oldu. Başbakan vatandaşa yakın, vatandaşın olduğu yeri seven biri. Bir törenden gizlice kebapçıya kaçmıştık Aksaray’ın arka sokaklarında. Uyanık basın yakaladı tabii. Beyefendi sürpriz şekilde girebiliyor bir yere ama tedbir amaçlı olarak güvenlik kontrolü yapılmak zorunda.  O zaman da basının haberi oluyor tabii.
- Ünlü radyoculardan Hopdedik Ayhan, “Elimde olsa Kadir Çöpdemir’i radyolara geri çağırırdım. Onun sohbetini özlüyoruz” dedi bir söyleşide. Siz de özlüyor musunuz radyoculuk günlerini?
Güzeldi o günler, özlediğim zamanlar da oluyor… Radyo tek adam işi sonuçta! Sen varsın, mikrofonun var ve seni dinleyen ahali var. Hayli uzunca yaptık bu işi; 15-16 yıl kadar. Kendimizi ifade ettik, kendini ifade etmek isteyenlere de vesile olduk. Tamam çok zevkli ama her gün yapınca tatlı bir yorgunluk oluşuyor. Biraz da deli bir radyocuyduk, ilkleri yaptık. ‘Yayında karnım aç’ dediğimde üç-beş kişi tencereyi kapıp yemek getirirdi, öyle günlerdi. Şimdi sayıları çoğaldı. Bu da çok doğal.
- Kırılma noktanız ‘Ekmek Teknesi’ miydi?
Tabii. İyi ki öyle bir işte çalışmışız, ileride çocuklara anlatacak güzel bir anımız oldu hiç değilse. Ama artık yok böyle diziler. Haddimi aşmayayım ama Hababam Sınıfı’na duyulan, Ertem Eğilmez filmlerine duyulan muhabbet gibiydi o diziye hissedilenler.
- Türkiye’de belli sayıda komedyen var, siz de en az onlar kadar laf cambazı, hazırcevap ve esprilisiniz, güldürüyorsunuz. “Neden adım bu komedyenler arasında sayılmıyor?” diye düşündüğünüz olmuyor mu hiç?
Yaşım çok ilerledi, 45 yaşındayım ve kafamda hiç soru işareti yok. Babaanneciğim hep “İnsan nasibini alır” derdi. Ben de birtakım işler yapıyorum, oluşan kazancımla da yaşam kalitem için neler yapabileceğime bakıyorum. Hayatıma devam ediyorum, sorulara takılmıyorum. O bahsettiğiniz isimlerin arasında olup olmamak da beni hiç heyecanlandırmıyor. Beni heyecanlandıran bir işim olsun, yiyeyim içeyim sakin bir hayatım olsun… Hayatın tadını çıkarmak istiyorum.
 

RENKLİ ÇORAP MERAKLISI
 
- Habertürk’te ‘Takımdan Ayrı Düz Koşu’ isimli bir spor programınız var. Futbol yorumcusu olmak gibi bir hayaliniz var mıydı peki?
Meraklıyım spora… Hem spor olarak, hem de futbolun entelektüel tarafına merakım var. Bilgiye dayalı, okunan bir şey futbol benim için; takip ederim. Yeşil saha etrafındaki mücadele de ilgimi çeker. Aynı zamanda da bir taraftarız. E ona bir de mizahi tadımızı katınca, zevkli oluyor diye düşünüyorum.
- Geçen haftalarda programda giydiğiniz çorapları gösterdiniz, herkesi güldürdünüz! Bu nasıl bir spor programı Allah aşkına?
(Çoraplarını gösteriyor) Bakın şimdi de öyle, şu ayakkabılarımdaki bağcıklardan çoraplara geçişe dikkat ettiniz mi? Ayıptır söylemesi o renk geçişi donuma kadar devam ediyor ama şimdi göstermeyeyim! ‘Bugün Ne Giysem’ yarışmasına katılabilirim yani. Ama o jüriden geçemem, çok zor! Ya ben eskiden böyle değildim, sonradan bana bir şey oldu; seviyorum renkli çorabı, renkli çamaşırını.
 
KOMÜNİSTTİM, MUCBUREN DÖNDÜM
 
Sizi diğer komedyenlerden ayıran bir özelliğiniz de politik duruşunuzu saklamamanız. Geçmişte bir siyasi partinin, Cem Boyner’in kurduğu YDH (Yeni Demokrasi Hareketi) kurucu üyesi bile oldunuz. Politikalı seviyor musunuz?
Ben eski komünistim, artık değilim tabii döndük mecburen! Ondan sonra başladık okumaya yazmaya… O zaman da ‘Hay Allah yanlış şeye inanmışız’ dedik. Liberal burjuva demokratı gibi hissettiğim zamanlarda da, YDH çıktı ortaya. E baktık, aynı şeyleri düşünüyoruz, kurucu üye olarak girdim. Ama herkes TÜSİAD üyesi, bir tek ben cıbır! Ne işim varsa aralarında! Öyle bir parti ki, çalışma toplantıları falan Çırağan’da yapılıyor düşün… Ama Cem Boyner seviyor bizi, yakınında tutuyor sağolsun.

SOMONU BİLİYORUM AMA HİÇ YEMEMİŞİM!

Bir çalışma toplantısında, büfede somonlu yemekler falan var. O zamanlar, şimdiki gibi her mönüde yok somon.. Ben de biliyorum somonu ama hiç yememişim. Masada konuşmalara veremiyorum dikkatimi, aklım büfede, ne zaman yiyeceğiz şu somonu diye! Neyse bir garson geldi, servise başladı. Millet konuşuyor, ben sandviçe gömüldüm. O an n’oldu bana, politika benim için yanlış bir yer mi acaba diye düşündüm. (gülüyor) Binde beş oy aldık tabii, sonu hüsran. Düşüncelerimiz içimizde kalsın dedik. Ah o parti şimdi çıkacaktı ki… Kardeşiniz belki de bir başbakan yardımcısı olarak burada oturuyor olacaktı! Ama başbakan yardımcısı da olsam, renkli çoraplarımdan ve donumdan vazgeçmem, söyleyeyim!
 
40’IMDAN SONRA KENDİMİN FARKINA VARDIM

İş hayatı konusunda biraz mal bir tavrım vardır! İyi olduğum işlerin, iyi yapabileceğim işlerin farkında değildim eskiden. Radyoculuk teklif ettiler, uçuk paralar istedim ‘nasıl olsa olmaz’ diye. Hiç değilse havamı atayım dedim ama kabul ettiler! Keza oyunculuk… ‘Ekmek Teknesi’nde oyna, sen olursun’ dediler, ‘Hadi ya, olur mu’ dedim. Farkında değildim kendimin. 40’ımdan sonra kendimin farkına vardım.
 
 
MAKET ARABAYA BAYILDI

Maket araba koleksiyonu yapan Kadir Çöpdemir’e bir süre önce hırsızlar tarafından çalınan cipinin benzeri bir maket verildi programda. Hediyeye çok sevinen Kadip Çöpdemir, “Bundan yoktu bende, çok teşekkürler. Beni ayda bir çağırın, bir maket verin. Evde uyusam bu saatte, maket mi vereceklerdi bana Allah aşkına, gelirim” diyerek sunucuları güldürdü.
Editör: TE Bilisim