Yumuşak Olma Ezilirsin, Sert Olma Kırılırsın! Victor Hugo ne kadar da güzel söylemiş… Ortayı bulmak… Hepimiz zaman zaman tutarsız kişilerden yakınırız. Onlar gerçi her devrin adamıdır.

Sürekli başı kıçı oynar, bir dedikleri diğerini tutmaz. Üç kuruşluk insana beş kuruşluk değer verirseniz, zaten sizi iki kuruşa satar… Sözün özü, kişiye hak ettiği kadar değer vermek gerekir! Günümüzde medyanın ikiye bölündüğünü düşünürsek, herkesin kendi doğrularını savunduğunu görürüz. Objektif haber almak isteyen okuyucu doğal olarak yorum değil, haber isteyecek, yorumu da kendisi yapacaktır. Günümüzde bir haberi yalnızca bir kaynaktan takip etmek, kaynağına ulaşmadan tek taraflı haber yapmaya eş değer durumda… Kendi doğrularına uymayan bir haber gelmişse bunu görmezden gelmek, medyanın maalesef günümüzde uyguladığı çokça bir durum. Sansüre karşı olup, sansürü savunmak! Bu da medyanın iki yüzlülüğü…

POŞET YETMEZ, TC KİMLİK NUMARASI!

Bir zamanlar Show TV’de gece yarısı 24’ten sonra kırmızı noktalı filmler oynuyordu, şimdi ise erotik yayınları, pornografik dergileri alacak kişilerin TC kimlik numarasının kayıt edilmesi öneriliyor. Bir anlamda fişleme! Bakılıyor tepkiler biraz fazla, açıklamayı yapan kişi hemen geri adım atıp, “Sadece tepkiyi ölçmek istemiştim” diyor ertesi gün… Enteresan bir durum… Aslında yazılacak çok şey var ama neresinden başlasam ki…

“TÜRK TELEKOM’DAN ARIYORUM, İNTERNET KULLANIYOR MUSUNUZ?”

Dün Türk Telekom’dan aradığını söyleyen bir bayan , internet kullanıp kullanmadığımı soruyor telefonda, ben de hâliyle sinirlenerek, ‘Türk Telekom’dan arıyorsanız, internet kullanıp kullanmadığımı bilmeniz gerekir’ diyorum… Telefonda ki kişi “Burası Türkiye biliyorsunuz...” diyerek kendisini savunmaya kalkıyor… Haliyle çıldırıyorum. Meğerse kampanyaları varmış onun için aramış ama benim internet kullanıp kullanmadığımı bilmiyor… Üstelik Türk Telekom’dan her ay fatura geldiği halde.. Dediği gibi enteresan bir durum… Yine de Burcu Türker hanımefendi’ye biraz fazlaca sinirlendiğim için buradan kendisinden özür diliyorum. Her şeye rağmen hoş görülü olmak gerekiyor, zaman zaman bunu başaramıyoruz.

BABAM HEP 36 YAŞINDA

Düşündüm; bugün rahmetli babamın doğum ve ölüm yıldönümü. Babacığım çok genç yaşta; 36 yaşında aramızdan ayrıldı. Bense henüz 15’indeydim… Bugün yaşasaydı 60 yaşına girecekti… Doğum gibi ölüm de gerçek! Mekanın Cennet Olsun, Rahat uyu babacığım… Salim Sert, 10.08.1948 - 10.08.1984… Rakamları hep düşünmüşümdür, rakamlar yer değiştirmiş gibi sadece…

ANILARIMIZA SİNMİŞ ŞARKILAR

Arkadaşlarım “Hüzün Kraliçesi” Gülden Karaböcek’in şarkılarını neden bu kadar çok sevdiğimi sorar dururlar bazen, oysa rahmetli babacığımı yitirdiğim yıllarda radyolarda, Gülden Karaböcek’in “Duyar mısın Feryadımı?” , “Ağlıyorsam Yaşıyorum” şarkıları çok sık çalardı… Bir anlamda onun şarkılarıyla teselliyi buldum, belki de tüm Türkiye buldu.. Çünkü 80’li yıllar, ihtilâl sonrası yoksulluğun kasıp kavurduğu ama duyguların dorukta oluduğu yıllardı… Erol Evgin; “Bizim, anılarımıza sinmiş şarkılarımız vardı, merak ediyorum şimdi ki nesil torunlarına ‘Kırcan mı belimi’ gibi şarkılar mı bırakacak? diyerek tepkisini ortaya koyuyordu. Ee büyük ustanın deyimiyle; "Şimdi aşklar gibi şarkılar da fast-food!"

OLCAY ÜNAL SERT  (10.08.2008)