LÜTFEN DİKKAT…
Sezon yaklaşırken televizyon kanalları yavaş yavaş program ve proje lansmanlarına başladı… Evlilik programlarının neşeli ve sempatik yüzü Zuhal Topal ekranlara geri dönüyor. Esra Erol eski kanalıyla yeniden anlaştı. Flash Tv her yıl bildiğimiz gibi… Meteor düşse mendil elden düşmez maaşallah… Halay eşittir Flash…

Kısacası yeni sezonda gündüz kuşağında yine bol düğün-dernekli bir sezon geçireceğiz. Oh ne ala… Peki bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım mı hep birlikte? Son yıllarda özellikle gündüz kuşağında yayınlanan evlilik programlarında mutlu-mesut görüntülerin dışında ne gibi dramlar yaşandı? Bir iki tanesini hatırlayalım…

2014 yılının Ağustos ayında Esra Erol’un programında tanışıp evlenen Rıfat G. Ve Selime G. En popüler evlilik programı dramına konu oldular. Eşi Selime’yi altı yerinde bıçaklayarak öldüren Rıfat, ekranlardaki düğün-dernek furyasına kan bulaştırdı…

Yıl yine 2014… Aylardan Mayıs. Bir başka programa konuk olan damat adayı, daha önce iki karısını öldürmekten hüküm giymiş bir sabıkalı… Flash tv’de yayınlanan programda kan dondurucu açıklamalara imza atan Sefer Ç. Daha sonra Seda Sayan’ın programına da konuk oldu ve bu olay magazin gündemini uzun süre meşgul etti. Nihayetinde Seda Sayan gelen yoğun tepkiler nedeniyle farklı bir formatla yoluna devam etmek zorunda kaldı.

Listeye birkaç örnek daha sıkıştırabilirdim ancak daha fazla ağzınızın tadını kaçırmak istemem…

Bu tip programlar beyazcam da olmalı. O konuda hiçbir itirazım yok. Nihayetinde arz ve talep dengesi de bu yönde. Gönlümüzün arzusudur ki; her günümüz düğün dernekle geçsin, her anımız bayram-seyran olsun. Koordinatörler daha samimi mesai harcasınlar bu konulara. Seçici olunsun… Sırf reyting uğruna topluma kötü örnek teşkil edebilecek kişiler ekranları süslemesin bu sezon. Bu sezon daha bir kontrollü olsun herkes… Aksi durumda bu programların, ülkede hali hazırda bol miktarda yaşanan kadın hakları konulu dramlara dram eklemekten başka hiçbir getirisi olmaz. Benden söylemesi… Lütfen dikkat…


UNUTTUK…

Unuttuk… O günlerde sarılacağı sözü verilen yaraların hala kanadığını unuttuk…

Kurulan sahra çadırlarında yıllarca kar-kış-kıyamet demeden kaderlerine terk edilen insanları unuttuk…

Yuva yapması gereken bazı müteahhitlerin denetimdeki boşlukları yuva yıkmak için kullandıklarını unuttuk…

Katliam gibi ölümlerin faili demir-çimento hırsızı ölüm tüccarlarının, birkaç senelik mahkumiyetten sonra ellerini kollarını sallayarak hayatlarına, hatta işlerine kaldıkları yerden devam ettiklerini unuttuk…

Yıllar geçtikçe, duyarlılığımızı yitirdikçe en çokta insanlığımızı unuttuk… Anıt mezarlar yaptık depremzedelerimize… Sonra ‘’Cin Ali’’ler, grafitiler çizdik üzerlerine… Kenarına-köşesine yavuklusuyla kendi adının baş harflerini kazıyan deyyuslar, o anıtlarda sadece isimleri ile yaşayan sevenlerin birbirlerine asla kavuşamayacaklarını unuttu…

Unuttuk… Kentsel dönüşümle önlemler alacağımızı sandık olası depremler için… Lakin beton kafalı bir çok kazmayı inşaat imparatoruna dönüştürdük sadece… Şimdi kimse çıkıp bana ‘’unutmadık’’ demesin… Unuttuk… Bal gibi unuttuk… Allah başka büyük acılarla hatırlatmasın unuttuklarımızı bize…