TEKİRDAĞ - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirilen Tekirdağ 4. Olağan Kongresi'nde konuştu.

Bu ülkede, siyasetin on yıllar boyunca vesayet altında olduğunu belirten Erdoğan, siyasetin üzerinde her zaman kara bulutların dolaştığını, siyaset dışı güçlerin, siyaset dışı odakların, millet iradesinin değil, kendi iradelerinin egemen olması için, siyasetin üzerinde her zaman gölge ettiğini söyledi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bazıları bu ülkede millet iradesini tanımadı. Bazıları bu ülkede TBMM'nin iradesini tanımadı. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyen Gazi Mustafa Kemal'i tanımadı. Parlamentoda 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor. Altında Gazinin imzası var tanımadılar. Ne dediler? 'Egemenlik bizimdir' dediler ve tankları yürüttüler. Bazıları, hükümetlerin, seçimle gelmiş, millet iradesiyle teşekkül etmiş hükümetlerin iradesini tanımadı. Bunlar, milleti her zaman küçümsediler.

Bunlar, millet iradesini, milletin tercihlerini her zaman küçümsediler. Milletin seçimlerle işbaşına getirdiği ve silah zoruyla, baskıyla, komployla, provokasyonla görevden uzaklaştırdılar. İşte bu anamuhalefetin zihniyeti CHP, son seçimlerden önce çağrısı neydi? 'Ordu göreve' diyordu. 'Ordu göreve' diyenlerin içinde bugün demokrasi kahramanı kesilenlerin bir çoğu var. Ne demokrasisi. Sizin demokrasi ile ne alakanız var. Şu anda bizi birçok şeyle eleştirenler önce Anıtkabir'e yürüyüp, 'ordu göreve' diyenler, kendinizi bir hesaba çekin bakalım. Biz hiçbir zaman bir intikamın, bir hesaplaşmanın peşinde olmadık. Dedik ki; hak tecelli edecektir. Yargı şu anda görevini yapıyor.

27 Mayıs 1960'da, milletin iradesiyle işbaşına gelmiş hükümet devrildi, Başbakan ve 2 arkadaşı idam edildi. Ne oldu? Ama onlar milletin nezdinde asla ölmediler.''

Menderes'i, Fatin Rüştü Zorlu'yu ve Hasan Polatkan'ı kimsenin unutmadığını dile getiren Erdoğan, ama onların idamına hükmedenleri bu milletin hiç hatırlamadığını söyledi.

Erdoğan, ''Niye? Çünkü onlar siliktiler'' dedi.

12 Mart 1971'de, aynı şekilde milletin yetki verdiği hükümete müdahale edildiğini belirten Erdoğan, ''12 Eylül 1980'de, bu kez yine demokrasi askıya alındı, yine millet iradesi tankların altında çiğnendi'' şeklinde konuştu.

Erdoğan, ne 12 Eylül'ün, ne 28 Şubat'ın, ne de diğer müdahalelerin, intikam duygusuyla değil, milli irade adına, millet adına sorgulandığını belirterek, şunları kaydetti:

''Bu sorgulamalar AK Parti için değil, millet için, Türkiye için, Türkiye'nin geleceği için, CHP'nin, MHP'nin de iyiliği düşünülerek yapılıyor. Şimdi biz, bütün darbelerle ilgili Meclis'te araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili başkanlığa teklifimizi verdik. Biz bu konularda kararlıyız. Türkiye'de bir daha bunların yaşanmasını istemiyoruz. Türkiye'nin istikbali bir daha karartılmasın diye bu yargılamalar yapılıyor.''

'MİLLETİN KARARINA SAYGISIZLIK YAPANLAR HESABINI VERİR'
Erdoğan, ekonomide çok büyük başarılara imza attıklarını, siyasete seviye kazandırdıklarını, yol, konut, derslik, üniversite, baraj inşa ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Ama AK Parti, en çok da demokrasiyi yeniden inşa etti, demokrasiye güç kazandırdı, milli iradeye itibarını iade etti. Bizim, bu ülkenin artık geriye gitmesine, geriye götürülmesine tahammülümüz yok. Hiç kimse, bu ülkeye yeniden ağır faturalar yükleyemez, yeniden ağır bedeller ödetemez. Herkes bilsin ki milli iradeyi ayaklar altına alan, milletin kararına saygısızlık yapanlar bunun hesabını verir ve verecektir. Aradan 15 yıl da geçse, 30 yıl da geçse milli iradeyi çiğneyenler, er ya da geç mahkeme önüne çıkar ve hukuk önünde yaptıklarının hesabını verirler. Hiç kimsenin ama hiç kimsenin bu ülkenin geleceğini karartmaya hakkı da yoktur, hukuku da yoktur. Hiç kimse, hukuk önünde imtiyazlı değildir, dokunulmaz değildir.

Bu ülkeye ağır bedeller ödetenler, bu ülkenin evlatlarına zulmedenler, gün gelir, bunun hesabını hukuk önünde verirler. Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını artık herkes görmeli, herkes bunu anlamalıdır. Türkiye, artık sabah erken kalkanın darbe yapabileceği bir ülke asla ve asla değildir. AK Parti olarak biz, daha kurulurken bir şey söyledik: 'Yeter söz de karar da milletindir' dedik. 9,5 yıl boyunca bu ilkeden hiç taviz vermedik. 9,5 yıl boyunca, millet iradesini güçlendirmek için cesaretle, kararlılıkla reformlar yaptık. Çünkü biz, ödediğimiz bedelleri, gençlerin, çocukların ödemesini istemiyoruz. Biz, bizim yaşadıklarımızı, gençlerimizin yaşamasını istemiyoruz. Biz malul bir demokrasi devraldık ama gençlere, çocuklara, çok güçlü, en ileri standartlara ulaşmış bir demokrasi emanet etmek istiyoruz. Biz Türkiye'yi her alanda safralarından, her alanda prangalarından, her alanda ağırlıklarından kurtarmak istiyoruz. Türkiye'nin geçmişinde hiçbir karanlık nokta kalmasın istiyoruz. Vicdanlar yaralı kalmasın, yapanın yaptığı yanına kar kalmasın istiyoruz.''

''28 Şubat ile ilgili soruşturma, asla ve asla bir intikam duygusuyla yürütülmüyor. Bu soruşturma, demokratik bir ülkede, hukukun üstünlüğünün esas olduğu bir sistemde olması gerektiği şekilde başladı ve o şekilde devam ediyor. 12 Eylül'de meydanlarda 'Güçlünün hukukunu değil, hukukun güçlü olduğu bir Türkiye getireceğiz' dedik ve 'Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü ispatlayacağız' dedik. 12 Eylül davasına müdahil olanların, 12 Eylül'ün hesabını sormak için sıraya girenlerin, 28 Şubat konusunda, 'intikam' kelimesini telaffuz etmeleri münasebetsizliktir, talihsizliktir ve iki yüzlülüktür. 12 Eylül'de zarar gördüğün için 12 Eylül'le hesaplaşacaksın ama 27 Mayıs'ta, 28 Şubat'ta kazançlı çıktığın için, onlarla hukuk önünde hesaplaşılmasına intikam diyeceksin. Bu iki yüzlü siyasettir. Biz beklerdik ki, CHP de çıksın, 28 Şubat davasına müdahil olacağını açıklasın. Biz beklerdik ki, CHP de çıksın, bu soruşturmanın hayırlı olması temennisinde bulunsun, yargıya yardımcı olacaklarını açıklasın. Ama CHP bunu yapmaz, yapamaz.'' (ntvmsnbc)

Editör: TE Bilisim