İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

Bugün hepinizi 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözüyle selamlıyorum. Sınırlarımızı barut fıçısına dönüştüren gelişmeler yaşanıyorken, ülkemizin iç ve dış güvenliği tehditler altındayken, provokasyona açık bir siyasal iklim soluduğumuz günlerde en son tatil yapması gereken yer TBMM'dir. En son kapılarını kapatması gereken yer TBMM'dir. Olağanüstü günler yaşandığı bugünlerde TBMM’yi kapalı tutmak halkın iradesine saygısızlıktır. Onun için buradayız, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeyiz.

MECLİS YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİL

TBMM, yan gelip yatanların oturduğu bir yer değildir.
İktidar partisinin TBMM’yi bilgilendirmesi esastır. Muhalefet partilerinin görüşlerini alması esastır. Meclis’in iradesine başvurması esastır. Çünkü TBMM milletin iradesidir. Ayrıca TBMM toplumsal ortak aklımızın da bir mekanıdır. Eğer siz bunu reddediyorsanız, demokrasi açısından sınıfta kalmışsınız demektir. Onun için diyoruz, Parlamento'yu açacağız. Oradan sesleneceğiz. Aksi halde TBMM’yi bypass etmiş olursunuz. Bu demokrasimize, milli iradeye, aykırıdır. Doğru değildir. milli iradenin tesis ettiği TBMM’de sorunların tartışıldığı bir mekan olarak hepimizin bulunması ve sorunlara çözüm üretmesi gerekir.

ANKARA'YA GELİN


CHP olarak biz buna izin vermeyiz. Kendilerini ve ülkeyi bataklığa sürüklediler. Bu ortamda sesini çıkarması gereken konuşması gereken o bataklıktan siyasal iktidarı kurtarması gereken tek yer TBMM’dir.
Burası Ankara. Ankara demek TBMM demektir. Beyler işgal devletinden talimat alan İstanbul hükümeti psikolojisinden artık kurtulun. Milli irade var burada. Ülkeyi de kendinizi de üç beş kişinin marjinalliğinden kurtarmak için gelin Ankara’ya, TBMM’ye.

TBMM ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI VERDİ

Korkmayın cesur olun. Türkiye’nin sorunlarına sahip çıkın. Çözüm üreten merciin TBMM olduğunu asla unutmayın. Bu Meclis sadece ulusal kurtuluş savaşını vermedi. Aynı zamanda yeni bir devlet kurdu. Bu devleti yönetti. O devleti nasıl yönettiğini de bilmesini isterim. Bunu bilmeyenler TBMM’yi bypass ederler. Önce bilecekler, TBMM ulusal kurtuluş savaşı vermiştir.

'TOP SESLERİ GELİYOR, MECLİS'İ TATİL EDELİM' DEMEDİLER

Hiçbir zaman o meclis’te şu sözler yankılanmamıştır:
“Top sesleri geliyor Polatlı’dan Meclis’i tatil edelim savaşa gidelim denmemiştir. Meclis açık kalmıştır ve savaş yönetilmiştir.”

TBMM'Yİ TOPLAMAYI TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI GÖREN ZİHNİYETİ MİLLETİN VİCDANINA HAVALE EDİYORUM

Sayın Cumhurbaşkanı çağırmadı, Meclis Başkanı çağırmadı, biz tarihi sorumluluğu üstlendik ve TBMM ülkenin acil sorunlarına çözüm üretmesi için toplantıya çağırdık.
TBMM’yi toplantıya çağırmak fuzuli bir iştir, diye değerlendirmek millet iradesine saygısızlıktır.
Hele hele TBMM’yi toplamayı terör örgütü propagandası olarak gören zihniyeti milletin vicdanına havale ediyorum.

İKTİDAR YANAŞMALIĞI YAPILARAK İKTİDAR OLUNMAZ


Bugün Türkiye’de üç çeşit siyasi parti var. Bir, ana muhalefet partisi var adı CHP. İki, ana muhalefet partisine muhalefet eden iktidar partisi var. Üç, ana muhalefet partisine muhalefet eden muhalefet partisi var.
Demokrasilerde ana muhalefet partisinin iktidarı eleştirmesi, iktidar partisinin ana muhalefeti eleştirmesi anlaşılır bir olaydır. Ama sağlıklı çalışan demokrasilerde, muhalefet partisinin ana muhalefeti eleştirmesi sağlıksız değildir. Bu davranışta olanların iktidar beklentileri yoktur. İktidar yanaşmalığı yapılarak iktidar olunmaz.

MUHALEFETE MUHALEFET OLMAK KOLAYCILIĞINA GİRMEDİM

Siyasete atıldığım günden beri özenle koruduğum bir ilkem var. Muhalefete muhalefet olmak gibi bir kolaycılığa asla girmedim. Bizim eleştireceğimiz parti iktidar partisidir. İktidar hedefi olmayanlar, muhalefete muhalefet ederler. Bizim iktidar hedefimiz var.
Muhalefet partileriyle ilgili olarak konuştuğum zaman, ne kadar ölçülü, ne kadar nazik bir dil kullandığımı herkes kabul eder. Benim demokrasi anlayışım da bunu gerektiriyor. Benim görevim bu ülkede kardeşlik ve barış iklimini yeniden yaratmaktır. Hedefimiz budur bizim. Kimseyi gücendirmek, kimseyi kırmak gibi bir hedefim yoktur.

BAHÇELİ'YE SİTEMİM VAR

Ama izninizle, değerli genel başkan Bahçeli’ye sitemde bulunmak istiyorum.
Bahçeli terörle ilgili bir tespit yaptı: “Maalesef Türk vatanı PKK kuşatması altına alınmış ve soluk alınamaz hale getirilmiştir”
Bu yorum, bu görüş son derece tehlikeli ve korkutucudur. Maalesef bu kadar ciddi ve tehlikeliyse bunun çözümünü Türkiye’yi bu hale getiren AKP’nin politikalarına destek vererek mi sürdüreceksiniz?
Ama hiç kimse unutmasın. Dostta düşman da unutmasın. CHP’liler olduğu sürece Türk vatanı hiçbir zaman bir başka gücün kuşatması altında olmayacaktır.

CHP, DEMOKRASİNİN GÜVENCESİ

Biz Mustafa Kemal’in geçliğe hitabesini şiir gibi ezberlemişiz. Bu ülkeye hiçbir güç nefes aldıramaz gibi bir görüşü asla ve asla kabul edemeyiz. Çünkü CHP sağduyunun sesidir. Çünkü CHP geleceğin güvencenin sesidir. Çünkü CHP demokrasinin güvencesidir. Bir siyasetçiye düşen görev halkı korkutmak değildir. Çözüm üretmek ve umut vermektir. Onun için CHP halkın umududur.

OSLO BENZERİ PLANLARINIZA ALET OLMAYACAĞIZ


Biz CHP olarak, durduğumuz yerden bir milim daha geri adım atmayacağız. Bu ülkenin bağımsızlığı ve çıkarları için. TBMM dışında hiçbir gücün müracaat makamı olarak kabul edilmesini asla ve asla benimsemeyeceğiz. Tek güç TBMM’dir. Meşruiyetimizi milli irademiz dışında başka bir kaynakta aramayacağız. Bizim, sizlerin Oslo benzeri planlarınıza asla alet olmayacağız. Çünkü bizim adımız Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’dir. Başkentimiz Ankara’dır.

HÜSEYİN AYGÜN'ÜN KAÇIRILMASINI ŞİDDETLE KINIYORUZ

Geçtiğimiz Pazar günü Tunceli Ovacık karayolunda bir milletvekilimiz kaçırıldı. Hüseyin Aygün, demokrasinin gerektirdiği bir görevi yapıyordu. Halkla esnafla tokalaştı, dertleri dinledi. Sorunlarla ilgileniyordu. Ayrıca Hüseyin Aygün, insan ve halk özgürlükleri konusunda çalışmalar yapan bir arkadaşımızdır. Bu arkadaşımızın, kaçırılmasını kaçırılma eylemini şiddetle kınıyoruz.

SALDIRI SADECE AYGÜN'E DEĞİL, CHP'YE DE

Bu sadece sayın Hüseyin Aygün’e yöneltilmiş bir saldırı değil. Bu saldırı CHP’nin kurumsal kimliğine, parlamenter sisteme, TBMM, demokrasi ve insan haklarına yönelik bir saldırıdır. Şiddetle kınıyoruz.
Arkadaşımız halkımızın oylarıyla seçildi. Silahsızdı, korumasızdı. Hiç kimse için tehlike oluşturmuyordu. Herkesin ortak bir paydada buluşup bu olayı şiddetle kınaması gerektiğine inanıyorum.

AYGÜN'ÜN KAÇIRILMASINA 'OH OLSUN' DİYENLER İNSAN BİLE OLAMAZ

Hal böyleyken bu arkadaşımıznı kaçırılışına bazıları “oh olsun” diyebiliyorlar. Bunlara ahlak fukarası bile demiyorum. Bunlar insan bile olamazlar. İnsan olanlar zaten böyle konuşamaz. Arkadaşımız korunmamıştır. “Efendim bizden koruma istemedi” sen görevini yapmak zorunda değil misin? Hani her metrekareden sen sorumluydun? Yolu kesilecek, alınıp götürülecek. Akıl alacak iş değildir.

DEVLETİN OLDUĞU YERDE EŞKİYA OLMAZ

Bu arkadaşımız devlet var güvencesiyle oraya gidiyor. Arkadaşlarımız Şemdinli’ye Hakkari’ye gittiler. Biz koruma istemiyoruz. Gittiğimiz her yer Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır. Devletin olduğu yerde eşkıya olmaz. Eğer eşkıya varsa şunu soracağız, devlet nerede hükümet nerede?
Hiç şüpheniz olmasın. Hiç kimse kaygıya kapılmasın. Bu olay bizim teröre bakış açımızı değiştirecektir. Terörün düşünce dünyamızı belirlemesine asla izin vermeyeceğiz.

TERÖRÜ ANCAK CHP ÇÖZER

CHP Kurtuluş Savaşı'ndan başlayarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tüm acılarına tanıklık etmiş bir partidir. O krizleri nasıl engin bir sağduyu ile aşmışsa bugün de aşacaktır. Açıkça söylüyorum, terörü biz çözeriz. Ancak ve ancak CHP çözer. Türkiye’yi çatışma ortamından ayrışma ortamından koparıp, barış ortamına ancak ve ancak CHP getirir. Çünkü biz yurtseveriz. Milli iradeye saygılıyız.

SAYIN BAŞBAKAN 'UCUBELERİNİ' SUSTUR

Türkiye’yi sıfır terörden devralıp bugün terör bataklığı içine sokan bir iktidar partisini de milletin vicdanına havale ediyorum. Görün bunları ülkeyi ne hale getirdiler. Sakın ola ki hiçbir yurttaşım çaresiz hissetmesin kendisini. Türkiye çaresiz değildir. Adresi de vardır, o adres CHP’dir.
Sayın Başbakan’a bir çağrım var. Şehitlerimizi küçümseyen, vekilimize “oh olsun” diyen ucubelerini susturmasını istiyorum.

İŞTE AKP'NİN TERÖR POLİTİKALARI

İktidar partisi Türkiye’nin en temel sorunlarına ne tür çözümler üretti? Sorun kendi kendinize. Bütün vatandaşlarım sorsunlar, AKP terör konusunda hangi politikayı üretti.

Alt alta koyayım. AKP’nin terör politikaları:
1- Efendim ben mücadele edeceğim, ABD anlık istihbarat versin. Anlık istihbarat verdiler, Uludere’de 34 kişiyi katlettiler.
2- Davutoğlu Kuzey Irak’a gitti. Efendim Barzani bölgesindeki PKK’lıları temizlesin. Barzani’nin sonraki demeci; İki tarafta silahlarını sustursun. TSK da silahı bırakacakmış
3- Bölge ülkeleri PKK’ya verdiği desteği çeksin. Sen Suriye’ye silah yığ, o da desteğini çeksin.
4- Muhalefet hiç konuşmasın
5- Medya olayı görmesin ve büyütmesin. Şehitler sekizer onar gelecek kimse görmeyecek.
6- Soruyor gazeteci, diyor ki: Terör örgütünün güneydoğu’da alt yapısı oluştu. Bu desteği nasıl keseceksin? Verdiği cevap, şu anda bizim milletvekillerimiz kadın kollarımız 350 bin yardım kolisi dağıtıyor. Yardım kolisiyle PKK’ya desteği kesecek.

REDDEDEN AKP

Siz çözüm üretemezseniz, dışarıdan size politika üretirler. TBMM’den Suriye konusunda ortak deklarasyon yayınlayalım dedik. Metni bile hazırladık. Reddeden AKP oldu. Niçin? Parlamentonun iradesi yansımasın diye.
Suriye bir parçalanma noktasına gelmiştir. Yakın ve ciddi bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. İzlediğiniz politikanın getireceği sorun budur. Kendi ülkelerinizin değilde başka ülkelerin çıkarları üzerine dış politika inşa ederseniz kaybeden Türkiye olur. Örnek mi istiyorsun? Suriye politikası. Kaybeden yine Türkiye oldu.
Egemen güçlerin Ortadoğu’daki taşeronluğu Türkiye’ye yakışmaz. O taşeronluk size özgüdür.
Çapsız adamlarla dış politika yürütüyorsanız sağlıklı bir politika yürütemezsiniz. Bunu Dışişleri Bakanlığı’nı devre dışı bırakarak yürütemezsiniz. Birilerinin telkiniyle götürüyorsunuz. Eğer Ortadoğu’da dış politikayı mezhepsel bazda hedef alır ve size dayatılan çözümleri doğru kabul edip yola çıkarsanız, bir süre sonra kendinizi o bataklığın içinde bulursunuz.

SURİYE'DE MÜSLÜMANLAR BİRBİRİNİ ÖLDÜRÜYOR. SİLAHI TÜRKİYE VERİYOR

Ramazan ayındayız. Suriye’de Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. Parayı, Suudi Arabistan ve Katar. Silahı kim veriyor? Bütün dünya biliyor, Türkiye veriyor.
Hala ders almadınız mı? Tarihte ders almak denen bir kavram vardır. Irak’ı görmediniz mi? Bir buçuk milyon insan öldürüldü. Askerlerimiz başına çuval geçirildi, gıkın bile çıkmadı senin. Bir nota vermeye bile cesaret edemedin. Onun için sana diyorlar deliğe süpürmeyin bunu kullanın diye. Unutma bunu.

HATAY'DA AJANLAR CİRİT ATIYOR

Aynı oyun Suriye’de oynanıyor. Demokrasi, yokmuş, insan hakları yokmuş. Adama sormazlar mı Suudi Arabistan’da demokrasi mi var, Katar’da demokrasi mi var? Kadın araba bile kullanamıyor orada. Dön kendine bak. Senin ülkende demokrasi ve özgürlük var mı?
Başbakan’a bir önerim var. Lütfen Hatay’a gitsin. Hatay sokaklarının nasıl değiştiğini görsün. İnsan tipinin nasıl değiştiğini görsün. Ajanların cirit attığı yere döndü Hatay. İnsanlar tepkili, korkuyorlar. Sizin izlediğiniz politikanın meyveleridir bunlar. (Hürriyet)
Editör: TE Bilisim