Türk Sanat Müziği'nin Divası Bülent Ersoy'un Anıtkabir ziyareti olay oldu.
Esasında Bülent Ersoy'un bu ziyarette her hangi bir suçu yok. Ersoy, yağmurlu bir günde uzun yıllar sonra gittiği Ankara'da Cumhuriyetimizin Kurucusu Atatürk'ün kabrini ziyaret etti. Anıtkabir'e yaptığı tarihi ziyarette Mustafa Kemal Atatürk'ün mozalesinin önünde saygı duruşunda bulunarak uzun uzun dualar okudu. Bülent Ersoy bununla da yetinmedi, Atatürk'ün silah arkadaşı 2. Cumhurbaşkanı, 1 Başbakan ve eski Genel Kurmay Başkanı İsmet İnönü'nün de kabrini ziyaret ederek dualar okudu.
.
Bülent Ersoy'u yakından tanıyan birisi olarak, Diva'nın "Bana şemşiye tutun" diyecek bir yapıda olmadığını açıkça söyleyebilirim. Tv programlarına bakıpta kendisini herkesten büyük koltuğa ya da taht gibi tasarlanmış sandalyeye oturtuyor diye farklı düşünenler olabilir ama orası şov yeri, Anıtkabir de asla öyle şeyler yapmaz... En ufak talebi de olmamıştır.
.
Bülent Ersoy'un paylaştığı video da görüldüğü gibi sanatçı son derece saygılı bir şekilde şapkasını çıkararak hazırola geçip saygı duruşunda bulunuyor. Sonrasında tekerlekli sandalyeye dönerek uzun uzun dualar ediyor.
.
Bugün TGRT Haber'de izledim, Erol Köse "Bülent Ersoy ayaklarından ameliyat oldu" dedi. Son yıllarda ki konserlerine bakarsak sanatçı ayakta çok fazla şarkı söylemiyor. Genelde şarkılarını koltukta oturarak seslendiriyor. Gerek Bostancı Gösteri Merkezi'nde Muazzez Abacı ile verdiği konserde, gerekse Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda Selami Şahin ile verdiği ikili konserlerinde ve de tek olarak sahne aldığı Beyoğlu Jolly Joker'de, Diva; konserin başında, ortasında ve de finalde şarkılarını ayakta seslendirirken, çoğunlukta oturarak şarkılarını okuyor. Bu durum da Erol Köse'nin açıklamalarını doğruluyor. 
Diva'nın 69 yaşında olduğunu da düşünürsek ve yürüme zorluğu çekiyorsa tekerlekli bir sandalye ile Anıtkabir'e gitmesi gayet doğal.
Asla kurucu liderlerimize saygıda kusur etmiyor. Bilakis oldukça titiz davranıyor.
Ben açıkçası Bülent Ersoy'un Anıtkabir'de çekilmiş fotoğrafını ilk gördüğümde oldukça duygulandım. Keşke diğer tüm sanatçılarda daha önce gitmişlerse de yeniden giderek görüntü verseler diye düşündüm. Ajda Pekkan, Emel Sayın, Selda Bağcan, Nükhet Duru, İlhan İrem, Erol Evgin, Gülden Karaböcek, Sibel Can, Haluk Levent, Cem Adrian, Mabel Matiz, Ceylan Ertem vs... Zira hepsi Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği nadide sanatçılar.
.
Son 20 yıldır malesef çok sayıda sanatçı yetişmiyor. Geniş kitlelerin sevdiği isimlerin haricinde yeni jenerasyonun sevdiği popüler isimlere baktığımızda Aleyna Tilki, Edis, Tan Taşçı ilk aklıma gelenler. Tabi ki Rap ve Rock müziği yapan çok değerli isimlerde var. Esasında her biri, bizlere Cumhuriyeti armağan eden Uluönder Atatürk'ün Başkent Ankara da yattığı Anıtkabir'i ziyaret ederek yeni nesil gençlere örnek olmalı.
Bülent Ersoy, ilerleyen yaşına rağmen yağmurlu, soğuk bir günde Anıtkabir'i ziyaret ederek üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmıştır.
.
Sosyal medyaya baktığımızda eleştirilerde 'yanında yardımcısı var askere şemsiyesini tutturmuş' deniyor. Emin olun Bülent Hanım, kendisinin de açıkladığı gibi 'gelin bana şemsiye tutun' dememiştir. Ya işgüzar bir kıdemlinin iyi niyetle verdiği direktiftir, ya da asker gönüllü olarak o şemsiyeyi tutmuştur.
Esasında Türk halkı gönülden sevdiği sanatçısına her zaman sahip çıkar. Yağmurlu bir günde şemsiye tutulmuşta ne olmuş? Kıyamet koparılacak bir konu mu bu? Şemsiye tuttukları da Devlet Sanatçısı.
.
Açılım zamanı Türkiye de neler yaşandı neler... 'Yeni Türkiye' diye tabir ettikleri o dönemde hiç hoş olmayan görüntüler zaman zaman medyaya yansıdı. 'Habur Rezaleti' olarak hafızalara kazınan görüntülerden tutun da, Atatürk'ün heykellerinin kırılmasına, yerinden kaldırılmasına neler olmadı ki... 'İki ayyaş' diyerek isim vermeden Atatürk ve İnönü'ye hakaret edenlerin çoğaldığı bir dönemde Fetöcü yapılanmaların artarak devlet içine sızdığını düşünürsek, bunda en büyük hata Atatürk ilke ve İnkılaplarının gereğince uygulanmamasıdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün lâiklik ilkesi gereği gibi uygulansaydı sizce her hangi bir cemaat ya da tarikat devlet kurumlarının içine sızabilir miydi? 15 Temmuz da Türk halkı birlik olarak Fetö'cü kalkışmayı durdurdu.
.
Daha geçenlerde Kabataş Erkek Lisesi'nde Atatürk'ün görseline saldırıldı...
Böyle bir dönemde Bülent Ersoy'un Anıtkabir ziyaretini çok daha anlamlı buluyorum.
Yıllar geçsede Bülent Ersoy sıkıntılı günleri bir türlü atlatamadı. Zira geride bıraktığımız 40 yılda demokrasi anlamında çokta birşey katedemedik.
Tüm mal varlığını Mehmetçik Vakfı'na bırakmayı düşünen sanatçıya günümüzde bir asker şemsiye tuttu diye ortalığın ayağa kaldırılması Bülent Ersoy'u oldukça üzdü.
.
Atatürk ilkelerinin tarumar edildiği, fikirlerinin unutturulmak istendiği bir dönemde, Bülent Ersoy'un ziyareti oldukça önemli. Diva, bana göre Cumhuriyet sanatçısı olduğunu kanıtlamıştır. Suya sabuna dokunmayan birçok kişinin yanında Atatürk'ün kabrini ziyaret etmeye gitmesi takdire şayandır. Anıtkabir de ki 'şemsiye' olayı her ne kadar biraz abartılıyor gibiyse de birçok arkadaşım da Askeriye de protokol kuralları olduğunu ve kuralların dışına çıkılamayacağını belirtiyor. 
.
Küçük ve önemli bir Anektot:
Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu Sacit Aslan da sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Merdan Yanardağ'ın bu konuda bazı açıklamalarına katılmadığını belirterek bazı kuralları sıralamış...
.
Sacit Aslan'ın açıklaması ise şöyle:
Sevgili @merdannyanardag Bey, her akşam değerli bilim insanı Emre Kongar Beyefendi ile 18 dakika programınızı büyük bir zevkle izleyen biriyim. Şahsınızın tarih bilgisine, siyasi ve sosyal yaşamdaki tecrübelerine sonsuz saygı duyuyorum. Bazı eksik kalmış bilgilerimi sayenizde tamamladığıma hiç şüpheniz olmasın. Ancak bu akşamki programınızda, Anıtkabir'de yaşanan şemsiye olayı konusunda bilgi eksikliğiniz var maalesef.
1.) Şemsiyeyi tutanın rütbesi Albay değil Yüzbaşı
2.) İç hizmetler kanunları kitabının “kılık- kıyafet” bölümünü lütfen inceleyiniz, göreceksiniz ki resmi üniformalı bir asker rütbesi ne olursa olsun:
a.) Pazar filesi, poşet, paket, şemsiye taşıyamaz.
b.) Resmi üniformalı bir subayın koluna eşi dahi olsa giremez.
c.) Hiçbir şekilde pazardan veya herhangi bir marketten alışveriş yapamaz, içkili bir yere giremez.
Daha fazla yasakları iç hizmet kanunlarını incelerseniz göreceksiniz.
Bu bağlamda söz konusu iki subayı (emri veren ile uygulayan) sadece “nezaket uygulamışlardır” diye geçiştiremeyiz. Haklarında verilen karar son derece doğrudur. Hal böyleyken bu verilen kararın arka planında başka sebepler aramayalım çok rica ediyorum. Saygılarımla"
.
Askerlik bir dizi kuralları da beraberinde getirir. Subayların sırf 'şemsiye' yüzünden görev yerlerinin değiştirilmesi hepimizi çok üzdü. Esasında kurallara aykırı bir durum varsa uyarı da verebilirlerdi. Ben Diva'ya uygulanan protokolde kesinlikle art niyet görmüyorum. Cübbeli-sarıklı amiral için 4,5 ay inceleme yapıp ceza verilmeden emekli edilirken, Anıtkabir de görev yapan iki subayın görev yerlerinin değiştirilerek bir nevi 'sürgün' gibi basına yansıması oldukça üzücü.

Bülent Ersoy'un sosyal medyadan paylaştığı Anıtkabir de çekilen video görüntülerini oldukça başarılı buldum. Son yıllarda ulusal bayramlarda ve diğer resmi günlerde Anadolu Ajansı servis ediyor o tür görüntüleri normalde. Bir nevi muhalif medya ve diğer medya kuruluşlarına ambargo gibi gelebilir bu durum. Çok sesli anaakım medyanın birbirinin benzeri manşetlerle pişti olduğu bir dönemde farklı fikirlerin havada uçuşması zor olabiliyor doğal olarak yandaş medyada. 'Eski Türkiye' diye tabir edilen günlerde tüm basın protokol törenlerini akreditasyon yaptırarak takip edebiliyordu. Günümüzde AA'nın servis ettiği görüntüleri tüm kanallar yayınlayabiliyor. Eski Türkiye'de düşünsenize TRT'de tüm liderler Açık Oturum'da bir araya gelerek medenice tartışarak fikirlerini söyleyebiliyorlardı.

.

Atatürk'ün ilan ettiği Cumhuriyet Bayramı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramları eskiden stadyumlarda coşkuyla kutlanırdı. Şimdi o cuşkulu kutlamaları malesef göremiyoruz. Tek kanallı TRT günlerinde Halit Kıvanç'ın sunduğu Çocuk Şenlikleri olur, stadyumlardan ve stüdyodan canlı yayınlarla coşkuyla kutlanırdı. Günümüzde sanki o coşku bilinçli olarak biraz azaltıldı... TRT örneğin milli bayramlarda "Düşman Yolları Kesti", "Vatan ve Namık Kemal" gibi filmleri yayınlardı. Günümüzde malesef milli mücadele ve Kurtuluş Savaşı dönemini yansıtan tarihi filmler hiç gösterilmiyor. Cemaatin devlet kurumlarına sızdığı dönemlerde, Türkçe Olimpiyatları'nın kutlandığı zamanlarda 'Atatürksüz' Çanakkale Zaferi kutlayanların olduğunu düşünürsek, Bülent Ersoy'un yakasına Atatürk rozeti takarak ay-yıldızlı beyaz renk figürlerin olduğu siyah kıyafetiyle Ata'mızı anması taktire şayandır.

Bülent Ersoy'u eleştirmekten ziyade alkışlayıp taktir etmeliyiz. Sesini herkes biliyor, Atatürk'ü anması neden bazı kişileri rahatsız etti iyi düşünmek gerekir. Diva rahatsız olanları umursamadan, "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyerek Ata'nın sözleriyle gereken cevabı sosyal medya hesabından vermiştir: "Hepiniz millet vekili olabilirsiniz, Bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat Sanatkar olamazsınız." OLCAY ÜNAL SERT
.
Zeki Müren ve Bülent Ersoy, 80'li yıllarda Nigar Uluerer'in doğum gününde düet yaparlarken görülüyorlar.
.
***
ATATÜRK'ün SANAT ve SANATÇI ile ilgili sözleri...
* Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.
* Sanat güzelliğin ifadesidir... Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.
* Sanatkar, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.
* Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler.
* Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.
* İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.
* Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milletinin tarihi bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onunla yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan gelen zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlar sevgisini ve milli birlik duygusunu devamlı olarak ve her türlü vasıta ve önlemlerle bağlayarak geliştirmek milli idelimizdir.
* Güzel sanatların her dalı için, TBMM'nin göstereceği ilgi ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.
* Hepiniz millet vekili olabilirsiniz, Bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkar olamazsınız.
* Güzel sanatlarda başarı; bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olmayan milletlere ne yazıktır. Onlar bütün başarılarına rağmen medeniyet alanında, yüksek insanlık sıfatıyla tanımaktan daima yoksun kalacaklardır.
* İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, millet ki, heykel yapmaz, millet ki, tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
* Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bu ulusun yani değişikliğine ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavraya bilmesidir...
* İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.
* Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.
* Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin sebeplerinden biri olan heykeltıraşlığı en üst derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesinde atalarımızın ve bunlardan sonra yetişecek evlatlarımızın hatıralarını güzel heykellerle dünyaya ilan edecektir.
* Sanatkar, cemiyette uzun ceht (aşırı çalışma) ve gayretlerden sonra anlında ışığı ilk hisseden insandır.
* Milletimizin güzel sanatlara sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.
* Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir.
* Sanatkar el öpmez; sanatkarın eli öpülür!
* Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.
* Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin güzel sanatlara sevgisini mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.
Hürriyet Gazetesi'nin 'Şemsiye Sürgünü' başlığı dikkat çekti.
Hürriyet ve Sözcü gibi Türkiye'nin en çok satan iki büyük gazetesi haberi 1. sayfadan verdiler.