İddianamede, “Şüphelinin henüz Kara Kuvvetleri Komutanı iken Ak Parti hükümetini yasadışı yollarla devirmeyi planladığı, ancak bu eylem planına uygun kadroyu Genelkurmay Başkanlığı döneminde elinde olmayan sebeplerle oluşturamadığı için hayata geçiremediği anlaşılmıştır” denildi. Başbuğ’un hükümeti yıkmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi ve Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmak suçundan 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapsi isteniyor.


TÜRKİYE’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce oybirliğiyle kabul edildi. Mahkeme, iddianameye ilişkin kararında mevcut kanunlara göre Başbuğ’a yöneltilen “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engellemeye teşebbüs etme, bu amaçla silahlı terör örgütü kurma veya yönetme” suçlarının terör suçu olarak kabul edildiğini belirtti. Buna göre, Başbuğ’un “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi ve “Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmak” suçundan 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapsi istendi.

Uygun kadro kuramadı

İddianamede, Başbuğ’un Ergenekon sanığı Albay Mustafa Levent Göktaş’tan elde edilen ‘Bilgi Notu’ isimli belgede yer alan hususları inkar ettiği, ancak söz konusu belgenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından kabulü değerlendirilerek şu ifadeye yer verildi: “Şüphelinin henüz Kara Kuvvetleri Komutanı iken halkın demokratik yollarla seçtiği Ak Parti hükümetini yasadışı yollarla devirmeyi planladığı, ancak Ufuk Akkaya’dan çıkan belgede yer aldığı üzere de bu eylem planına uygun kadroyu Genelkurmay Başkanlığı döneminde elinde olmayan sebeplerle oluşturamadığı için hayata geçiremediği anlaşılmıştır.”

Ergenekon görüşmesi

İddianamede, Başbuğ’un, Ergenekon sanıkları ile ilgili bağlantılarına da yer verildi. Başbuğ’un Ergenekon davası tutuklu sanığı Mustafa Balbay ve Ak Parti’ye açılan kapatma davası öncesi Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili ile görüştüğü iddianamede yer aldı.

Darbe görevi değil

Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’ın hazırladığı iddianamede, Başbuğ’a atılı suçun sadece memurlar tarafından işlenen özgü suçlardan olmadığı gibi bu suçları işlemek için Genelkurmay Başkanı olmanın gerekli olmadığı belirtilerek, “Darbeye teşebbüs etme ile silahlı örgüt yönetme Genelkurmay Başkanı’nın görevi olmadığından bu suçları işleyen şüphelinin eylemleri ‘Göreviyle ilgili’ suç oluşturmamaktadır” denildi.

Balbay bağlantısı

İddianamede, Ergenekon davası tutuklu sanığı ve CHP milletvekili Mustafa Balbay’a ait günlüklerde Başbuğ’un Genelkurmay 2’nci Başkanı olduğu dönemde Balbay ile görüşmelerinin olduğunu gösterir bilgilerin yer aldığı anlatılarak, Başbuğ’un bunu ifadesinde doğruladığı, 9 Ocak 2004’te görüşmenin Balbay’ın ‘Köşk zirvesinin sonuçları’ başlıklı köşe yazısı ile ilgili olduğu anlatıldı. İddianamede, bu görüşmede Başbuğ’un bağlı bulunduğu kurumu savunmadığı, Balbay ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik görüşmenin başında dile getirdiği hususların Başbuğ’un örgütsel ilişki ve irtibatının bir sonucu olduğu ileri sürüldü.

Komutana arz

İddianamede, İnternet Andıcı’nın general seviyesindeki ilgililere Albay Dursun Çiçek tarafından götürüldüğü, 1 Nisan 2009’da Orgeneral Hasan Iğsız tarafından paraflandıktan sonra yine 14 Nisan’a kadar Başbuğ’a sunulmadığı anlatılarak, Çiçek’in komuta katının onayının alındığını belirterek, andıcı işleme koydurduğu, 14 Nisan’da sarı zarf içerisinde Başbuğ’a iletilip okey işaretinin alındığı öne sürüldü. İddianamede, Çiçek’in Iğsız’ın parafından sonra Başbuğ’un olurunu sözlü olarak da almış olabileceği öne sürüldü. (Kaynak: Hürriyet / Murat Kazancı, İstanbul)
Editör: TE Bilisim