Röportaj: OLCAY ÜNAL SERT

20 Eylül 2014 akşamı Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde ki ‘İyi ki varsın’ adlı konserinizde izleyicilere ne gibi sürprizler hazırladınız?

 

Hava bulutlu. Göz gözü görmüyor. Aşağılarda, kin, batak, pislik ve merhametsizlik hüküm sürüyor. Yalan baştacı olmuş, kendi insanlarını doğurmuş ve kendi kurallarıyla kendi küçük dünyasını kurmuş. Bir cehennemin içinde karnaval tadında yaşıyorlar. Dehşet mutlular!

Aşağısı karanlık ve puslu. Bulutların ötesinde güneş var…

Boğazlarına kadar battıkları yalanların içinden oraya yükselmeleri imkansız artık.

Acz içindeki dünyayı görüp üzülsek, çabalasak da, paçalarımızdan, hayatlarımızdan çekiştirilsek de, biz başka bir yerdeyiz;

Bulutların ötesinde… Başımız, düşüncelerimiz, kanatlarımız orada.

Bu düşüncelerin atmosferinden sonsuza açılan bir aşk yansıyacak sahneye.

 
İlhan İrem, Magazinsortie.com Genel Yayın Yönetmeni
Olcay Ünal Sert'in sorularını yanıtladı

Her konserinize yeni bir ad veriyorsunuz, bu konsere ‘İyi ki varsın’ adını vermenizin özel bir sebebi var mı? Seyircilerinize mi ithaf ettiniz… Yoksa bir başkasına mı?

 

Etrafınıza, hayatınıza bir bakın; “İyi ki varsın” diyebileceğiniz kaç kişi var? Kaç kişi kaldı?

‘Varolduğunu’ düşündüklerimizin hayat içindeki sarsıntılarla incileri döküldüğünde, aslında olmadıklarını görmeye alıştık artık.

“İyi ki varsın” keyifle, dirençle ve bilinen duyguların çok ötesindeki ruhani hissedişlerle paylaştığımız yolculuk arkadaşlarımızla karşılıklı bir aşk güzellemesidir.

Bütün bu karabasanın öteki tarafındayız. Oldukça kalabalığız ve iyi ki varız.

Ve maalesef, artık sadece biz varız.

 

41 yıldır zirvede olmak büyük başarı. Müzik yolculuğunuza başlarken günün birinde 'İşte Hayat', 'Anlasana', 'Konuşamıyorum' gibi kalıcı eserlerle ‘yaşayan efsane’ olarak anılacağınızı hiç düşünmüş müydünüz? Size göre kimler efsane, neden?

 

Birileri, kendilerine büyük gelen bütün değerlerin içini boşalta boşalta ilerliyor.

Doğa, sevgi, aşk, sanat, sanatçı hepsi bitti… Ve sıra ‘efsane’ sözcüğüne geldi.

eskimekten başka bir özelliği olmayan yalınkat hatıralarla, zaman içinde zamansızlığı hissedilen, ölmeyen güzellikleri birbirine karıştıranların dünyasında efsane sözcüğüne yüklenen anlamın bir kıymeti yoktur.

Bugün yaratılıp, bin asır sonra kainatın herhangi bir yerindeki bir canlının ruhunu titretebilecek bir eser varsa, o ve yaratıcısı efsanedir diyebilirim.

Büyük bir katastrofla her şey kendi içine kapaklanıp çöktükten sonra bile, ‘hiçlikte yankılanacak’ inancıyla yaratılan her eser kainatın Aşk Parçasıdır.

Ben buralardan gideceğim.

Şarkılarımın nabzı, Aşık Ruhlara bir deniz feneri gibi sonsuza kadar göz kırparsa…

 

İlhan İrem konserleri duygu sarmalının en üst düzeyde olduğu konserler. Genelde mistik bir havada geçiyor. Özellikle o havada geçsin diye bir çaba sarfediyor musunuz, bu konserde ilahiler ve klasiklerin yanı sıra ne gibi sürprizler olacak? Dilek Ağacı ambiansı müthişti, yine farklı bir atmosfer yaratacağınıza hiç şüphe yok, küçük tüyolar verirseniz seviniriz. 

 

Aslında başından beri konserin konseptini anlatıyorum!

İlk defa seslendireceğim şarkılar olacak. Yeni yolculukların izlerini ise yakın gelecekte seslendirmeye başlayacağım. Müzikal yönden başka sürprizler de olacak sahnede.

 

Konserlerinize genelde nasıl hazırlanırsınız...?

 

Şarkıların ruhunu birebir yansıtmak için grubumla çok yoğun provalar yapıyorum. Sahnede görünen yedi-sekiz kişi dışında geri plandaki çok kalabalık bir ekiple, her şey en ince ayrıntısına kadar planlanıyor. Tüm konserlerimin can damarı ise Hansu İrem’dir. Konsept ile, sahne tasarımıyla, dekorlarla, danslarla, akışla ve her şeyle o ilgileniyor.

Provalar, repertuar, müzikal ve teknik detaylar dışında benim özel bir hazırlığım yok.

Çünkü şarkı söylemeye her zaman gönüllü olarak hazırım.

 

‘Aşık Ruhlar’ dediğiniz sevenlerinizle aranızda çok özel bir bağ var... Genelde konuştuklarım sizi ekranlarda görememekten yakınıyor. Çok az sayıda röportaj veriyorsunuz. Sevenlerinize sürpriz yapıp bu konser öncesi görsel medyaya 10 dakika da olsa röportaj vermeyi düşünür müsünüz?

 

Müzik ve haber kanalları bu isteklerinden hiç vazgeçmiyorlar ama, ben arzu etmiyorum. Şarkılarımda izleyicilerime her şeyi derinlemesine anlatıyorum zaten.

 

Siyahlara bürünüp konserler vermenizin sebebi dünya da ki kötülüklerin artması yüzünden olduğunu duymuştum, ‘Işık ve Sevgiyle’ felsefesini benimsemiş bir sanatçı olarak sizi beyazlar içinde ne zaman göreceğiz, ya da farklı renklerle? 

 

Dünya tersine döndüğü zaman!

 

Yeni albüm çalışmalarınız nasıl gidiyor? Pop, rock, ilahi hangi türde şarkılar ağırlıklı olacak. Sizin belli bir tarzınız var, İlhan İrem tarzını nasıl tanımlar?

 

Başka türlü güzel olacak… İlhan İrem olacak… ‘Aşk’ olacak!

 

Türkiye siyasi arena da oldukça çalkantılı günler yaşıyor. Bir ‘Eski Türkiye’ , ‘Yeni Türkiye’ tartışmasıdır gidiyor. Siz bu söylemleri nasıl buluyor sunuz? Günümüzde teknoloji olanca hızıyla gelişse de 70, 80 ve hatta 90’lı yıllara özlem var. O yokluklar içerisinde daha mı samimiydi her şey? ‘Çağ atlayan Türkiye’den ‘İleri Demokrasi’ye yürürken bugün de Avcılar da bir üstgeçit çökmüş. Neden bir türlü medeni ülkeler seviyesine ulaşamıyoruz?

 

Aydınlık Türkiye’nin yok edilmiş haline Yeni Türkiye dediler.

Yeni Türkiye, tüm değerleri hiçlenmiş, karanlık bir coğrafyaya, mimarlarının verdiği isimdir.

Belirli bir zümreyi hesap vermekten korumak için oluşturulmuş, çifte standartlar sisteminin adıdır.

Her şeye karşın, ışıl ışıl bir gençlik geliyor!

Böyle gitmeyecek, umut hiç bitmeyecek.

Işık ve sevgiyle…

.........

 

(Özel Röportaj: Olcay Ünal Sert) 

 

Editör: TE Bilisim