Ali Kırca “Hayat Meydanı”nda Münir Özkulu andı…


Yıllarca “Siyaset Meydanı” ile meydanlara çıkan usta gazeteci Ali Kırca bu kez TV ekranından salondaki meydana ‘Hayatı Paylaşmak İçin…’  sloganıyla “Hayat Meydanı” ile çıktı. Kartal Belediyesi tarafından düzenlenen ve halka açık ücretsiz olarak yapılan organizasyonda  geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Münir Özkul anıldı. Kızı, eşleri ve yakın dostları her yönüyle Münir Özkul’u “Hayat Meydanı”nda anlattılar.


Ali Kırca tarafından uzun yıllar hazırlanıp sunulan ve reyting rekorları kıran tartışma programı “Siyaset Meydanı” bu kez “Hayat Meydanı”  adıyla meydanlara tekrar geri döndü. Kartal Belediyesi tarafından düzenlenen “Hayat Meydanı” ile ilk kez halkın karşısına Ali Kırca çıktı. Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde halka ücretsiz olarak yapılan özel gecenin ilkinde ise geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Yeşilçam’ın usta oyuncusu Münir Özkul anıldı. Uzun bir hazırlık döneminden sonra hayata geçirilen “Hayat Meydanı” her ay çok özel isimler ve konular ile halkın karşısına çıkacak.
Büyük ustayı Münir Özkul’u ailesi ve dostları anlattılar…


Ali Kırca “Hayat Meydanı”nda andıkları Münir Özkul’u ilginç ve bilinmeyen yönlerini  ailesi ve yakın arkadaşları ve dostları ile anlattılar. Ali Kırca’nın konukları Münir Özkul’un ikinci eşi Suna Selen, son eşi  Umman Özkul,  kızı Güner Özkul, gazeteci yazar Tayfun Atay, Ayşe Erbulak, Hababam Sınıfı filmi oyuncularından ‘bacaksız’ rölündeki  Tuncay Akça ve Hababam Sınıfı’nın tek mezunu ‘efendi Ahmet’ rolü ile tanıdığımız Ahmet Sezerel oldu. Etkinlik çerçevesinde özel olarak hazırlanılan Münir Özkul'un sanat yaşamının anlatıldığı bir belgeselde gösterildi. Ünlü sanatçının hayatından fotoğraflara da yer verildi. En ilginç olanı ise yıllar önce fotoğraf makinesinin karşısında kendi fotoğrafını çektiği bir fotoğraf oldu. Ali Kırca “selfiyi ilk keşfeden de Münir Usta imiş” dedi.


Münir Özkul için kim ne dedi?
Suna Selen(ikinci eşi):   Münir Özkul ile ikinci evliliğini yapan eşiyim. Bizim hiç evlilik gibi bir hayatımız olmadı. Bunu kötü manada söylemiyorum. Hayatımız sahnede, turnede, sette geçti. Ordan oraya koşturduk durduk. Birbirimize pek eş olamadık. Benden 14 yaş büyüktü, ben daha iki üç nenelik bir oyuncuydum ve çok şey öğrendim. Bir de Münir Özkul ile ilgili alkolik olduğu yolunda dedikodu var. Münir, hiç bir zaman alkolik olmadı. Çok utangaç bir adamdı. Utangaçlığını yenmek için içerdi. Psikolojik sorunları oldu ama onları tedavi olup yendi ve alkolü de bıraktı.

Münir Özkul'un ilk eşi oyuncu Suna Selen ve son eşi Umman Özkul törende hazır bulundu.


Güner Özkul (Kızı) : Babam çok sert biri değildi. Heves kıran otoriter bir baba değildi ala gözü üzerimizdeydi. Onunla çok tatlı serserilikler yaptık. Yolda yürürken tanımadığı insanlara şakalar yapardı. Boğazda bir yalıda oturduk. Ama yalının odunluğu denilecek bir yer diyebilirim. Ucuz bir paraya bize yalı keyfi de yaşatmıştı. Üçüncü eşi  onunla ünlü bir sanatçı olduğu için evlenmişti. Bir eli yağda, bir eli balda olacak diye düşünmüş. En sonunda da kaçtı gitti zaten. Biz orta halli insanlar olarak yaşadık. Beylerbeyi’nden Üsküdar’a kadar yürürdük. Hasta olduğu bir dönem Eminönü’nden Çapa’ya kadar bir ay boyunca her gün yürüyerek gitti. Otobüse binmek istemezdi. Şöhretli biri olarak onu tanırlar ilgi gösterirler aşırı ilgiden utanır diye binmezdi. 


Umman Özkul (son eşi) :  O benim eşimdi ama aslında hocamdı. Ben onun öğrencisi asistanı gibiydim. Asistanı olmaktan çok mutluydum. Oyuna çıkarken kostümünü giydirmekten keyif alırdım. Utanan sıkılan biri olduğu için medya önüne çıkmak istemezdi. “Bir şey yapsam zaten görürler” derdi. Mesela son zamanlarında meydyada yayınlanan bin fotoğrafı var. Çok yanlış bir açıdan çekilmiş bir fotoğraftı, onu çok yanlış gösterdi. İnanın çok temiz pırıl pırıl bir cildi vardı ve hiç fotoğrafta göründüğü gibi değildi. Hiç unutamadığı bir anısı vardı. Rahmetli Adile Naşit’in cenazesine gitmiş dönüşte taksiye binmiş ve “Ne kalabalık kardeşim” diyince Taksici ona “Bu da bir şey mi abi, bir de Münir Ozkul’un cenazesini bir gör” demiş.


Tuncay Akça (Hababam oyuncusu - Bacaksız) : Hababam Sınıfı çekildiği yıllarda ben 11 yaşındaydım. Boyacılık yaparken Ertem Eğilmez beni gülmemden keşfetti. Yardımcılarını babama yollayıp filmde rol vermek istediğini söyledi ama babam kesinlikle izin vermedi. Daha sonra Münir Abi babama gelince onu gören babam onu çok severmiş, inadını bırakıp onun hatırına izin verdi. İki def a babamı ikna eden kişidir. Sinemaya öyle başladım ve ondan çok şey öğrendim.


Tayfun Atay (gazeteci yazar) : 70’li yıllar çok zor yıllardı. Kabus gibi bir hayatın içinde Münir Özkul gibi isimler bir rüya gibiydiler. Korkan, ekonomik sıkıntılar çeken insanlara Münir Özkul bir nefes gibi oldu. Onların sesi oldu. Mütevaziliği filmlerdeki işçi, usta, sevecen baba, aile reisi gibi tiplemeler toplumu kendisine çekti.

Editör: TE Bilisim