Rock müziğin başarılı isimlerinden Kıraç, şike operasyonu nedeniyle Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a yaptığı ziyaretin ayrıntılarını Kanaltürk’te yayınlanan ‘Pazar Eki’ programında anlattı.

Koyu bir Fenerbahçeli olan, aynı zamanda Fenerbahçe Marşı’nı da yazan isim olan Kıraç; programda Şirin Sever ve Bülent Ülgen’in sorularını yanıtladı, Eurovision’da Türkiye’nin İngilizce şarkıyla temsil edilmesine yönelik sert açıklamalarda bulundu…

“Başkan’ın morali çok yerinde ama onu orada görmek beni çok üzdü” diyen Kıraç, şunları anlattı: “Aziz Yıldırım benim için, Türkiye’deki gelmiş geçmiş en büyük spor adamlarından biridir. Türk sporuna, futboluna çok büyük katkıları olmuştur. Ve onun orada olmaması gerekiyor. Şikeye de asla inanmıyorum. Biz o maçları seyrettik, Fenerbahçe’nin nasıl oynayıp oynamadığını çok iyi biliriz.”

Ziyarette ne konuştuklarına dair “Mahkemede ne söylediyse aynısını bana da söyledi” derken, “Yıldırım tahliye beklentisi içinde mi?” sorusuna da “Beklemiyor bence!” cevabını verdi.

Kıraç ‘Fenerbahçe için bir şarkı yapmak istediğini’ de şu sözlerle anlattı:
“Çok ciddi şekilde bir Fenerbahçe şarkısı yapmayı düşünüyorum, taraftar da bekliyor ama bu yaşananlar yüzünden o kadar hassas ve duygusalım ki, elim müzik yapmaya varmıyor. Olası bir sıkıntı çıkmasını da istemiyorum, zaten konu çok hassas.”
Ünlü şarkıcı Kıraç, Bülent Ülgen, Şirin Sever'in sorularını yanıtladı.


KIRAÇ, EUROVISION ŞARKISINI İLK KEZ ‘PAZAR EKİ’NDE DİNLEDİ


"BU ŞARKIYI DİNLEMEKÇİĞ KÖFTE İLE FRANSIZ ŞARABI İÇMEK GİBİ TUHAF BİR ŞEY!"

Kısa süre önce ‘Derindekiler’ isimli bir albüm çıkaran Kıraç; Eurovision’da Türkiye’yi temsil eden Can Bonomo’nun yarışma şarkısını da ilk kez ‘Pazar Eki’nde dinledi. ‘Bir müzisyen olarak şarkıyı neden bugüne kadar merak etmediği’ sorulduğunda “Eurovision 20 yıldır gündemimde yok. Ülkemizde çok ciddi gelişmeler oluyor; benim de gündemimde daha ciddi şeyler var” cevabını verdi.

“Peki şimdi dinlediniz şarkıyı. Nasıl buldunuz?” sorusu üzerine de “Şarkının böyle bir şey olacağını tahmin ediyordum. Arkadaşımız son derece genç, dinamik; onun müziğini eleştirmiyorum. Yabancı dille Türkiye’yi temsil edemezsiniz, bunu eleştiriyorum” diyerek, açıklamalarına devam etti:
“Ben bir Türküm, yabancı dil de çat pat konuşmak dışında bilmiyorum. Benim için bu şarkıyı dinlemek çiğ köfte ile Fransız şarabı içmek gibi tuhaf bir şey! Neden alaturka bir melodiyi İngilizce söyleme gereği duyulur? Daha ciddi bir sıkıntıdan bahsedeceğim size; benim 2.5 yaşında bir kızım var ve ona Türkçe eğitim verecek bir kreş bulamıyorum. Çocuğumun eğitiminde yabancı dil almasını istemiyorum çünkü bunun yanlış olduğunu bilimsel tezlerle biliyorum. Neden bu İngilizce ısrarımız? Şu ülkenin içinde birçok lehçe, birçok dil var. Türkiye’nin bunu sorgulamıyor olmasını anlamıyorum…
TRT’nin tek başına yapacağı bir şey yok bu konuda, Türkiye’de genel bir algı kaybı var bununla ilgili.”


Kıraç Can Bonomo'yu tanımadığını söyledi. Ünlü şarkıcı "Bana 'nasıl tanımazsın' diyorlar! 'Peki sen Pir Sultan Abdal'ı, Muharrem Ertaş'ı tanıyor musun? ' diyerek, kendisini eleştirenlere cevap verdi.

BANA ‘NASIL TANIMAZSIN’ DİYORLAR!
TRT’den bana bu teklifi yaptıklarında, bunu yapamayacağımı, bir duruşum bir görüşüm olduğunu söyledim. Ondan sonra da zaten Can Bonomo ismini söylediler. Ben hakikaten tanımıyordum kendisini, bunu söylediğimde, bana ‘nasıl tanımazsın’ dediler! Herhalde Türkiye’de çığır açmış bir arkadaşımız değildi, yeni bir arkadaşımız olduğu için tanımıyorduk. O yüzden bunu soran arkadaşa sordum: ‘Peki sen Pir Sultan Abdal’ı, Muharrem Ertaş’ı tanıyor musun?’ Yani daha önce tanımamız gerekenler var. Genel kültür meselesiyse bu, bilmemiz gerekenler farklı.

MÜZİK LOBİSİ BENİ SEVMEZ

“Türkiye’de ki müzik lobisi beni sevmez! Biraz sert bir laf ama doğru. Ben basını arkasına alarak ya da müzikte otorite olmuş insanların desteğiyle, onların parmakla göstermesiyle bir yerlere gelmiş bir şarkıcı değilim. Sadece şarkı söyleyerek şöhret olmuş insanlar, onlar için bir dezavantaj sanırım... Şöyle anlatayım; çok kitap okumuş, iyi okullarda okumuş, en az iki dil bilen ve genelde Cihangir etrafında kümelenmiş ama Türkiye’nin gerçeklerinden son derece uzak belli bir insan grubu var. Ankara’nın doğusunu hiç görmemişler, bilmiyorlar, mesela bir Sivaslı’yı sadece İstanbul’daki Sivaslı üzerinden tanıyorlar. Bunlar sadece sinema lobisi de değil, genel bir lobi. Bakış açıları her şeye böyle. Görünmeyen bir grup da değil bunlar, hepsi gazetelerde yazıyorlar. Türkiye’nin gerçeklerinden, kültüründen son derece uzaklar. Sorduğunuzda ne Muharrem Ertaş’ı bilirler, ne Pir Sultan Abdal’ı, ne Yunus Emre’yi... Türk müziği hakkında bir şey bilmezler. Halk oyunlarını folklordan ibaret sanırlar. Fakat yazılarında örnek verirken sanırsınız dünyada ki her şeyi okumuş, Amerikalı bir yazardan, İngiliz bir şairden örnekler verirler.”
Editör: TE Bilisim