Kumaşın sanata dönüştüğü bir dünyaya davet ediyoruz sizi… Yarım asırı doldurmuş bir sanatkar…Hep ayakta alkışlanmak ve hep takdir edilmek …

O’nun yeteneği ilkokul çağında keşfedilir … ve ablasının eline tutuşturduğu modeli kağıttan kesince kumaş ve makas hiç çıkmamak üzere hayatına girer.

Asker çocuğudur , babası O; 12 yaşındayken vefat eder, oysa en büyük destekçidir hayat yolunda… Aannesi ise okumasını ister , ‘’sakın terzi olma ’’ der…Ama yine de talih yüzüne annesine diktiği iki şık elbiseyle güler. Kusursuz elbiseleri annesi giyince eş dost ziyaretlerinde, O’na olan talep de artar. Ama O’nun gözü İstanbuldadır, gönlünden geçen olur ve bir tesadüfle başlar büyük şehir macerası. Kendisini 6 ay geçindirecek parayla tası tarağı toplar gelir İstanbul’a …

İlk müşterisi taşındığı gün çalar kapısını..Hırslıydı ve Hırsı sanatını besliyordu… Zaman lehine işler O artık Drapenin babası Yıldırım Mayruk’tur.…

En ünlü modeller defilelerinde yer almak için sıraya girerken, ülkenin sayılı kadınları O’nun ruh verdiği kumaşlara sarınmak için can atar…

Hayallerin maceraya maceranın ise örnek bir başarı hikayesine dönüşü

Türkiye’nin en ünlü en büyük terzisi

İşte dünüyle bugünüyle Yıldırım Mayruk

Röportaj ve yazı: Selin KÖK

En baştan başlamak istiyorum, Mesleğe başladığınız yıllara dönelim. Aslında  önce Şapka tasarlayarak başladınız değil mi ?

Ne garip biliyor musunuz dünyadaki ünlü modacılar tabii ben hiç kendime modacı demedim  biliyorsunuz ben bu tabiri sevmedim. ama dünyadaki bütün ünlü dizaynırlarda hep şapka tasarlayarak başlamışlar mesleğe.

Peki sonra İstanbul’a geldiniz ama anneniz hiç istemiyordu, bu süreç nasıl geçti, nasıl ikna ettiniz annenizi?

Annem terzi olmamı istemiyordu çünkü çok yorulacağımı düşünüyordu. Haklıymış da.. çok yoruldum gerçekten…

Pişman mısınız?

Hayır asla değilim. 10 kere daha dünyaya gelsem yine terzi olurdum…

Peki şartlar bu mesleğe izin vermeseydi hangi mesleği yapardınız?

Sanatla ilgili bir iş yapmak isterdim. Tiyatrocu olmak isterdim yada bir enstrüman çalmak beni çok mutlu ederdi… Hiçbirşey yapamasaydım bir sanatçının yanında asistan olmak bile beni mutlu ederdi..

Barbaros Şansal gibi yani… Sonuçta siz de bir sanat icra ediyorsunuz ve o da size yamaklık yapıyor?

Evet, ben Barbaros’u bir tesadüf sonucu tanıdım. Benimle çalışır mısın?  dedim. Neden dedim, nasıl oldu bilmiyorum. Bazı şeyler vardır sizin kontrolünüz dışında Allah O’nu söyletir ve siz biranda işin içinde kendini bulursunuz. Ben aslında ortaklıklara, birlikte çalışmaya da karşı bir insandım. Bu memlekette ortak iş yapılmayacağına inanıyordum.

Kendini  fevkalede yetiştirdi, Ama bir şey var dili çok uzun ve ben buna çok kızıyorum ve hep kesmeden içeri sokmaya çalışıyorum. Fazla konuşuyor…Ve kendini bizim işimizin dışında politikacı olmak istediği için politikaya adadı, olacağından da eminim.

Biliyor musunuz ben Barbaros’dan sonra öğrendiğim tekşey dilimi tutmayı öğrendim her ağzıma gelen lafı söylememeyi öğrendim. Çünkü O’nu gördükçe anladım ki her zaman herşey söylenmemeli.

Politikaya girecek dediniz az önce belki de bu nedenle işlere pek ağırlık vermiyordur? Destekliyor musunuz siz O’nu ?

Bakalım ne olacak, bu kadar sivri diliyle ya çok iyi olacak ya da…… (gülüyor)

E yapamayacağı şey yok ama destek konusunda ; ben artık kendi işimizde devam etsin istiyorum.

Neden siz bırakmayı mı düşünüyorsunuz?

Bana bırakmak derseniz, bazen bende düşünüyorum aklıma geliyor bıraktığım ve gözlerim doluyor ve bir damla yaş akıyor.Ben bu işe başladığımda hep planlı gittim hep bir hedefim oldu. Önceden herşey sezonluktu  ama şimdi öyle değil … Hala da hedef koyuyorum kendime bu yaz önümüzdeki kış da daha da iyi olacağım ama nerde çuvallayacağım bilmiyorum…

Barbaros Şansal diyor ki; Yıldırım Mayruk bu işi bırakır, bu meslekte biter  … Siz de O’nun gibi mi düşünüyorsunuz ?

Bu meslek devam eder de benden sonra düzgün dikiş biter … Teknik bilen bir iki atölye var benden sonra kimse kalmaz. Benle  hersene defile yapılan bir moda atölyesi biter.

Bir terzi olarak bu meslek de 50 yılı geçtiniz ve çok tanınıyorsunuz, halk da tanıyor mu sizi?

Şimdi sokağa çıkınca kendimi star gibi hissediyorum… Bırakmayı bu yüzden de istemiyorum.

Şöhretimi sanatçılara borçluyum dediniz az önce, kim bu sanatçılar?

Ben şöhretimi Gönül Yazar’a borçluyum.

Gönül Yazar’a dikiş dikmek bu işe kaşesini vurmak gibi birşeydi. Çok güzel elbiseler diktim O’nu çok güzel giydirdim. O sahneyi bırakana kadar çok güzel işler yaptık. Ama sonra Gönül Hanım 360 derece döndü ve ben de hala yazılmış bir mektubu var içimde çok büyük bir yaradır. Son defilemden önce telefon açtım ‘ben bu mesleğe sizinle başladım, sizin bende emeğiniz çok fazladır’ diye. Ama beni çok kırdı , sanatçının maalesef vefası yok .

Son defileye çağırdım dediniz geldi ama değil mi?

Geldi ama öpüştük konuştuk merhaba merhaba ..

Peki mektup da ne yazıyordu..

Bir dolu üzücü şey yazmış  çok kırdı beni. Hiç beklemediğim sözler, kelimeler vardı beni yaraladı. Çok kırgınım.

Yıldırım Mayruk markasını kim sürdürecek?

Eğer Barbaros Şansal herşeyden elini ayağını çekip bir yılını bana ayırsa bu işi o sürdürebilir. Ama Barbaros maymun iştahlı, bugün orda bugün burda. İşin gerisini getirmiyor.

Peki bunca emek boşa mı çıkacak?

Bilmiyorum, tenkit de kabul etmiyor. Kurulu bir düzen var heba olsun istemem. Bilemiyorum inanın..

Güzel Kadın mı zarif kadın mı?

Kadının içine herşey girer …

Zerafet, dişilik çok daha önemli.

Podyumda yürümek için yaş önemli değildir. 1.76 üzerinde boy ve zarif kadın istiyorum. Biz 20 küsür senedir kadromuz değişmedi. Bu sene kadromuzu biraz değiştirelim dedik. Ve yeni bir cast yaptık. Resimlere baktık anladık ki bu resimdekilerden model olamaz.  Sonuç olarak ; Yıllardır değişmeyen kadromuza bu sene  sadece Ece Gürsel katıldı.

İyi yürüyen düzenli yaşayan herkese kapım açık.

Türkiye’de manken olmak için neler gerekli ?

Çirkin kadın yok güzel olmasını bilmeyen kadın var. Türkiye’de sanıyorlar ki manken olmak için güzel olmak yeter. Öyle değil gidin yurtdışına bakın sokakta  kızlar eğri bacaklı , saçı başı dağınık  ama podyumda bir bakıyorsunuz aynı kızlar diriliyorlar.

Siz çok duygusal bir yapıya sahipsiniz. Özlemlerininiz var mı ?

Biliyor musunuz Mine Mutlu benim için çok önemliydi. Öldükten sonra daha da çok anladım kıymetini. O zamanlar kıymetini bilmiyordum. O’nu nasıl arıyorum, keşke ölmeseydi ne kadar güzel günlerimiz geçecekti. Hala O’nun çin zaman zaman helva kavuruyor ve dua okuyorum. O’nu çok özlüyorum.

Dargınklarınız  var mı peki ?

Hayatım boyunca tek bir kişiye darıldım ve küs kaldım hala da görüşmüyorum .

Kim o ?

Yüksel Uzel  denen bir sanatçı. Aramızda çok ciddi bir şey geçti. Beni çok kötü kırdı. En kötü günlerinde yanındaydım ben O’nun. Hesabını kapatmaya gelmişti bizim aramızda para pul mevzusu için konuşmazdık. Ama O; paraları aldı ve fırlattı yüzüme doğru masanın üzerine ve bana ‘’ bu kadar yeter sen daha fazla etmezsin ‘’ dedi. Ve bitti benim için. "Sen daha fazla etmezsin !’’  Kapatalım nolur bu mevzuyu konuşmak bile istemiyorum.

O zaman birazda yeni projelerden bahsedelim .. Neler bekliyor bizi ?

Eylül başında Doha’da Fashion Week’e katılıyorum, Cavalli, Hermes , ben toplamda dünya çapında 8 modacı  yeralacağız. Daha sonra da Kasım’da Doha’da büyük  bir defile yapacağız. Dünya çapında 8 modacı 16 şar elbiselik bir Show yapacağız.

Selin Kök : Çok yordum sizi

Yıldırım Mayruk: Olur mu? Öyle iyi geldi ki seninle konuşmak. Biliyor musun  ben çok konuşamam ama senle daha da konuşurum sanki evimdeymişim ve seni yıllardır tanıyormuşum gibi geldi.

Yıldırım Mayruk, Selin Kök'e samimi açıklamlar yaptı.