Hem heyecanlı hem coşkulu hem de müziğe karşı inanılmaz iştahlı olan Aslı Hünel’le, yıllar sonra yaptığı bu dönüşü ve ayrı kaldığı dönemi konuşarak başladık sohbetimize...
Aslı Hünel’i biz Türk müziği aşığı bir sanatçı olarak biliyoruz. Ancak son beş yıldır ne sesini duyabildik, ne görüntüsünü görebildik… Önce neler oldu, bir kırgınlık mı yaşandı, bir bıkkınlık mı meydana geldi diye soralım?
Bazı şanssızlıklar yaşadım. Bu belki benim tercihlerim yüzünden oldu. Duygusal bir yapım olduğu için, her şeyden etkileniyorum. Biliyorsunuz, sanat dünyasında yol alabilmek çok zor. O dönem Unkapanı Plakçılar Çarşısı da çok yordu beni. Bazı yanlış sözleşmeler yapıldı, attığım imzalar beni sıkıntıya soktu. Pek öyle hırsları olan birisi de değilim. Ama daha sonra rahmetli Hilmi Topaloğlu, beni Prestij Müzik Şirketi’ne dahil etti. ‘Kendine İyi Bak’ adlı çok güzel bir albüm yaptık. Bana büyük emekleri geçti. Tam albüm çıktı, hastalandı ve kısa süre sonra da kaybettik. O albüm sonrası iki yıl daha kendimi geri çektim. Sadece halk konserleri, özel gecelerde sahne aldım. 2007’de ‘Dönemem’ adlı bir albüm yaptım. O arada annem ve babam rahatsızlandı. Bir süre sonra Serdar Uygun’la birlikte bir organizasyon şirketi kurduk. Çok başarılı organizasyonlara, konserlere imza attık. Genç şarkıcılara albümler yaptık.
Aslı Hünel, sesiyle fiziğiyle müzik dünyasında kendini kabul ettiren bir isim olmuşken, neden geri çekilip, işin mutfağına girdi?
Dediğim gibi bıkmıştım, yılmıştım. Tek taraflı düşünülerek yapılan sözleşmelerden, ilgisiz yapımcılardan, cin olmadan adam çarpmaya kalkanlardan bıkmıştım. Bu nedenle de mutfakta olmak, biraz da orada emek vermek istedim. En büyük hedefim, genç arkadaşlarımın benim yaşadığım sıkıntıları yaşamamasıydı.
Sonra...
Sonra bu işleri de biraz rölantiye aldık ve benden bir albüm istendi. Böylece ‘Aslı Olan Şarkılar – Aynalar’ albümüyle ilgili karar alındı. Ali İhsan Kısaç’la el ele vererek çalışmaya başladık. Aranjörümüz Turhan Yükseler oldu. Stüdyo olarak Marşandiz Stüdyoları’nı seçtik. Maddi ve manevi büyük emek verdiğimiz bir albüm yaptık.
Siz, Üsküdar Musiki Cemiyeti çıkışlı sağlam bir solistsiniz. Ne olursa olsun müziğimize olan inancınızı kaybetmezsiniz. Ancak Türk müziğinde yaşanan gerilemenin nedenlerini de en iyi siz bilirsiniz mutlaka...
Ben bu albümü yaparken, kesinlikle Türk müziği şarkıları okuyacağıma karar verdim. Buna karar verdiğimde ve albüm çıktığında pek çok kişi ‘Niye bu müziği seçtin ki, dinlenmiyor bu tarz şarkılar’ dedi. Ben de onlara, ‘İyi ama siz de dinletmiyorsunuz ki’ karşılığını verdim. Şimdi herkes pop okuyor. Bazıları Türk müziği eseri okumak istiyor ama bir bakıyorsunuz ki, tadında değil, o müzikle oynanmış, tuhaf bir şarkı çıkmış ortaya. Bu nedenlerle Türk müziği yaparak genç arkadaşlara yol açmak istedim.
Sizi en çok şarkı seçimleri zorlamıştır mutlaka. Bize bu seçimleri nasıl yaptığınızı anlatır mısınız?
Bu konuda, albümün müzik yönetmeni olan hocamız Ali İhsan Kısaç’la birlikte kılı kırk yaran bir titizlikle 10 şarkı seçtik. Potpurilerle birlikte 12 şarkı var.
Zeki Müren’e özel bir parantez açalım... Söz ve bestesi ona ait olan ‘Aldattın Beni’ adlı şarkı yıllar sonra sizin sesinizden yeniden hayat buldu... Bu seçimi nasıl yaptınız?
Çok bilinen şarkılardan ziyade biraz unutulmuş şarkılarından birini seçmek istedik. Böylece Zeki Müren’in ‘Aldattın Beni’ şarkısıyla karşılaştık. Böylece onun ruhu da bu şarkıyla yeniden şad olmuştur inşallah. Bilinen ama unutulmuş bir şarkı bu. Ayrıca onu Zeki Müren’den başka hiçbir sanatçı da okumamış.
Röportaj: Yüksel ŞENGÜL
Editör: TE Bilisim
