Röportaj: Olcay Ünal SERT

Bihter Dinçel, Bülent Çolak, Didem Soydan ve Turgay Tanülkü ile başrolleri paylaşan Ozan Akbaba psikolojik gerilim türündeki filmde eşi tecavüze uğrayan Türkçe öğretmeni Metin karakterini başarıyla canlandırıyor. Başarılı oyuncu, ““Metin intikam ateşiyle yanmaya başladığı anda tekrar diriliyor, filmin böyle de bir zorluğu var!” diyor. 

 “Bu benim ezberim kuvvetli, tamam ağabey başlayalım diyeceğiniz türden bir rol değil!”


BU TÜR FİLMLERE TÜRKİYE’DE GİŞE YAPMAZ GÖZÜYLE BAKILIYOR AMA AMERİKA’DA OLSA GİŞE FİLMİ GÖZÜYLE BAKILIR…

-‘Mutlak Adalet’ kaçıncı sinema filminiz?
-Bu benim beşinci sinema filmim oluyor ama başrolde Ammar’dan sonra ikinci filmim. ‘Mutlak Adalet’i ‘Ammar’ önce çektik fakat ondan sonra vizyona girdi.  ‘Ammar’ın korunaklı bir bölgesi vardı. O biraz gişe zihniyetiyle başlandığı için onun bütün imkanları önceden sağlandı. Ama bu film için aynı şeyi maalesef söyleyemeyeceğim. Çünkü gişe filmi değil ama konusu itibariyle bakılınca Amerika’da sürekli icra edilen filmlerden biri gibi duruyor. Tabi ki özgün tarafları çok fazla ama Amerika’da icra edilseydi bu film o da büyük ihtimalle gişe filmi olarak adlandırılacaktı. Burada maalesef insanlar çok önceden farklı yapımlara alıştırılmış ve onlara biz bunu onlara götüremeyiz, izlemezler zihniyetiyle yaklaştıkları için maalesef bizde bu tür filmleri insanlara rahatlıkla ulaştıramıyoruz. Çünkü sen filmini yaparsın, mükemmel bir şeyde yapsan sonuçta, her zaman için başkalarının lafına ve isteğine baktığın zaman seni itekleyebiliyorlar bu kötü bir şey. 

METİN KARAKTERİ DAHA ZORDU
-‘Ammar’ ile ‘Mutlak Adalet’i kıyasladığımızda o mu daha korkunç bu mu?
-Bana sorarsanız tabi ki bu. Rol olarak da zor. Diğeri de ciklet film demiyorum asla, korku filminde oynamakta zor ama böyle bir karakteri icra etmek gerçekten çok zor.  Korku filminde hiç görünmeyen şeylerden korkmanız, kaçmanız gerekiyor. Bunda da daha önce hiç tecrübe edinmediğim bir karakter var. Metin karakterinin çok zor durumlarda kaldığı sahneler var ve gerçekten çok zor oluyor ilerleyen bölümlerde çöken bir yapısı var. Eşi soygnucular tarafından tecavüze uğrayınca tüm dünyası kararıyor ve çöküyor. Daha sonra intikam ateşiyle yanmaya başladığı anda tekrar dirilmeye başlıyor. Böyle de bir zorluğu var, bunu vermek kolay değil.
-Metin karakteri zorladı mı sizi?
-Zorladı tabi ki ben bir ara bu olayı düşündüm, gerçekten bu olayı yaşayanlar var, işin zor kısmı da burada zaten. Yoksa biz bir şeyi çok biliyor da yapıyor değiliz. Sadece belki böyle olabilir diyoruz. 
YÖNETMENİMİZİN PSİKOLOG OLMASI AVANTAJDI
-Metin karakterini oynamadan önce gözlemler yaptınız mı?
-Tabi ki, yönetmenimiz Hüseyin’in (Eleman) psikolog olmasınında etkisiyle çok yardımları oldu bize. Bu öylesine ‘benim ezberim kuvvetli tamam ağabey başlayalım’ diyebileceğiniz türden bir film ve rol değil. O yüzden ince eleyip sık dokuyarak başladım. Burada önemli olan o tür acıyı yaşayan insanların acısını aynen yansıtmak. Bunu da başardığımıza inanıyorum. Yinede ‘ben oyunculuğumu beğendim, benim için yeterlidir’ diyemem çünkü sorumluluğum tek kendime değil, burada önemli olan o tür acıları yaşayan insanların ve de seyircinin beğenmesi önemli.
-Nasıl bir karakter sizce?
-Metin karakteri, bütün çirkin, sert, şiddet içeren yanlarını bastırmış bir öğretmen. Fakat öyle bir öğretmen ki birine dayak atmak zorunda kaldığında bile ceketini katlayıp yere koyabilen bir öğretmen. O sahne bilmiyorum ilginizi çekti mi ama o sahne Metin’in bütün dünyasını veriyor gibi..
-Çekti evet. Krikoyla vuramıyor, çok rahat küfür edemiyor…
-Bilmiyor çünkü, içinde öyle bir insan yok…
-Peki bir anda nasıl canavarlaşıyor?
-Aslında birçok şeyi geride bırakmaya razıydı. 
‘ARKAMI TEMİZLEMEM LAZIM’ DUYGUSU HAKİM OLUYOR, ‘YA YİNE GELİRLERSE’ DİYEREK…
-Evet, her şey tam düzelirken, eşi akıl hastanesinden çıkıyor, çocuğunu yuvadan alıyor ve bundan sonra geriye dönüp katilin peşine düşmek çelişki gibi değil mi?
-Aslında çelişkili değil, çok normal. Siz diyelim bir araba aldınız, alırken biliyorsunuz ki motorunda bir hasar var, ama paranız buna yetiyor ve arabanızı alıyorsunuz. Daha sonra o motor kendini size ‘ben hasarlıyım’ diye hissettirene kadar, siz o arabanın kusurunu görmezsiniz, motor size arabanın kusurunu hissettirmeye başladığında, siz dersiniz ki; ‘bu hasarlıydı, ben niye aldım’ dersiniz… Kendini yer bitirirsiniz. Metin her şeyi yoluna koyup götürdüğü an, hayatın ona “eşine tecavüz eden bu adamlar çoktan çıktı” dediği andan itibaren Metin’in nevri dönüyor. Aslında o birçok şeyi unutmaya razıydı. Ama adalet sistemi gerçekten ona unutmasına izin vermedi. Böyle bir şey. Bu bir çelişki, değil aslında her şeyin yoluna girdiği anda katillerin dışarıda olduğunu öğrenmek onu rahatsız ediyor. Bu çok normal.  Birde arkamı temizlemem lazım duygusu hakim oluyor… ‘Ya yine gelirlerse’ diye düşünüyor. O eforik hallerin altında o yatıyor. 
HER SİSTEMDE ÇATLAKLAR VAR
-Filmin adı ‘Mutlak Adalet’. Türkiye de ki adalet sistemini nasıl buluyor sunuz?
-Türkiye de ki adalet sistemine doğrudan bir şey diyemem. Tabi ki adalet olması gerektiği gibi işliyor fakat daha önce de söylediğim gibi her sistemde çatlaklar var. Ve bu çatlaklar bazen çok büyük çatlaklar olabiliyor, bazen de çok küçük çatlaklar olabiliyor. Küçük çatlak küçük sızıntı, büyük çatlak ise büyük sızıntı. Maalesef Metin’in başına büyük sızıntılardan biri geliyor. Metin’i genel olarak algılarsam Türkiye de tecavüz edenlere karşı bir tolerans var gibi geliyor. Aslında kesinlikle yoktur ama beklide çok fazla olduğunu gösteren haber ve davalarla karşılaşmışızdır. Ya da insanlara bu yansıtılmıştır.
-Son dönem kadına yönelik şiddet olayları çok tartışılıyor…
-Çok uzun zamandan beri var… 3. Sayfa haberleri maalesef çoğaldı. Bu konuda şunu söyleyebilirim biz çok hoş görülü bir millet değiliz aslında. Bir milletteki toplumun çoğu hayvanlara iyi davranıyorsa, aslında o insanlar gerçekten sevgiye değer veren insanlardır. Ama bizim ülkemizin ya da genel anlamda coğrafyamızda pek fazla ona önem verilmediği için insanlar sevgiyi daha düşük durumlara indirgemiş gibi geliyor bana. 
-Ammar’dakinden farklı bir imajınız var. Bu filmde bıyık bırakmışsınız ve takım giyerek modern Türk öğretmenini simgeliyorsunuz… Gri pantolon, beyaz gömlek ve kravatla çok farklısınız…
-Ammar çok değişikti tabi ki. Orada Halil Sezai gibi sürpriz yapıp bir anda korkutuyorum insanları.

ÇEKİMLERDE DÖNÜP KİMSE BANA BAKMADI
-Kızlar nasıl beğeniyor sizi Ammar da ki gibi mi yoksa bu filmde ki gibi mi?
-Valla tabi bu çok değişken. Çekimlerde gözlemledim tabi ki kimse bana dönüp bakmıyor! (gülüyor) Çünkü orada neredeyse Kuanzomoda’ya dönüşmüş bir adam var, sürekli hafif kamburu dışarıda, sorunlardan kendini göremiyor…

ARKA SOKAKLAR’DA YASA DIŞI DOKTORU OYNUYOR
-Yeni proje var mı?
-Şimdi ‘Arka Sokaklar’a başladım. Orada güzel bir karakter önerdiler hemen kabul ettim. Zamanında illegal işlere bulaşmış bir doktoru canlandırıyorum. Bu yüzden yasalarla ve polis memurlarıyla başı dertte, sürekli kaçmaya çalışıyor. 
-Yasa dışı bir doktor mu?
-Yasa dışı işlemler yapan bir doktor maalesef. Aslında istemeye istemeye kendini bu kötü durumlara sokuyor böyle bir durum var. 
EN BÜYÜK İSTİKRAR BEYAZ SHOW’DA!
-Yaprak Dökümü çok uzun yıllar sürmüştü, Arka Sokaklar da uzun yıllardır devam ediyor… İstikrarlı bir dizi.
-Evet çok istikrarlı ama bence en büyük istikrar geçenlerde tanıştığım ve çok kaliteli adam olduğunu düşündüğüm Beyazıt Öztürk’ün şov programı. Beyaz Show tam 18 yıldır devam ediyor ve bunu öğrendiğimde şok oldum. Aslında bunu biliyoruz belki de ama Beyaz bu programı o kadar güzel götürüyor ki biz bu işe yeniden başlamış gibi bakıyoruz.

KORKU FİLMİNDE ROL ALMAK KORKU VERİCİ BİR DUYGU 

-Gelelim Ammar’a korku filminde rol almak nasıl bir duygu?
-Korku filminde rol almak korku verici bir duygu! Fakat projeye  profeyonel oyuncu gibi baktığınızda gayet normal. Onun dışında çok eğlenceli, arada birde korkutan bir film. 
-Filmde en rahat karakter sizdiniz aslında.
-Öyle mi sağolun.
-Sonlara doğru tabi sizde canavarlaştınız…
-Filmin sürprizlerinden biride o sahne ile Halil Sezai’nin sürpriz sahnesiydi çok haklısınız.
-Türkiye de korku filminin az çekilmesini neye bağlıyorsunuz?
-Az çekilen bir tür çünkü çok fazla çekebilen insan yok! Dünya da bu tür filmler çok çekiliyor bizimde Ammar gibi iddialı işleri çoğaltmamız lazım.. Yönetmenimiz Özgür Bakar’ın başarılı bir çalışma yaptığına inanıyorum. 
-Müzikler de çok güzel olmuş...
-Aynen. Özellikle ses efektlerinde çok bilindik bir yöntemler vardır; Özgür Bakar'ın onu kullanmaması çok hoşuma gitti. Korkutulamayan sahnelerde genelde kadrajlarla arkadan bir anda 'baam' diye bir ses çakılır, o sesler bu filmde yoktu!
-Görüntüyle birlikte korkuttu…
-Tabi ki… Gerçekten kadraj, hikaye ve oyunculuklarında katkısıyla, güzel bir film oldu. Özgür gerçekten korku filmi yapmayı başarmış! Özgür'ün filminde oynamak bana çok tecrübe kattı.

AŞK FİLMİNDE OYNAMAK İSTERİM
-Bundan sonra da sizi korku filmlerinde mi görürüz yoksa farklı roller de mi?
-Profesyonel oyuncularız. Farklı türlerde sinema filmi ya da dizi film her zaman olur. 
-Peki iki tercih olsa korku filmini mi tercih ederdiniz yoksa aşk filmi mi?
-Tabi aşk. Çünkü sette çok rahat olmak istiyorum. Bu korku filminde beni çok korkuttular!
-İster istemez geriliyor insan değil mi?
-Tabi ki. Sette biliyor musun ‘Ozan şöyle şöyle hikayeler var, bir sette şöyle şöyle olmuş’ diye anlatmaya başladıklarında ister istemez gerildim. Sağolsunlar onlarda benim korktuğumu bildiklerinden bayağı bir üstüme geldiler. Hepsi de arkadaşlarım tabi ki.
-Korkuyor musunuz, oysa çok rahattınız filmde?
-Filmde tabi ki rahattım ama kestik dediklerinde insan kendi dünyasına dönüyor. Doğal olarak orada rahat görünmek zorundayım ama kamera arkasında ki arkadaşlarım da beni korkutmaya çalıştı. Hoşlarına gidiyor çünkü korkutmak!




Editör: TE Bilisim