'Kadınlar erkekler kadar bu coğrafyada söz sahibi olmalı!'

Röportaj: OLCAY ÜNAL SERT

'Hanımın Çiftliği' dizisi ile şöhreti yakalayan oyuncu Caner Cindoruk, Nesli Çölgeçen'in son film 'Çalsın Sazlar'da izleyenleri 60'lı yıllara götürerek adeta nostalji yaşatacak.

 “Çalsın Sazlar” filmindeki rolünüzden bahseder misiniz?
 
-Günümüz ve 60’lar olarak 2 farklı zamanda geçiyor hikayemiz. Çocukluk arkadaşı ve en yakın dostunun meyhanesinde klarnet çalan, saz grubunun şefi olan hayatı ti ye alan, serseri ruhlu, eğelenmeyi seven ve sorumluluk sahibi olmayan bir karakteri canlandırıyorum. İki arkadaşın aynı kadına aşık olmasıyla başlıyor çatışma. Fakat bu çatışma hiç sert bir çatışma değil. Film, seyircinin gözlerini yaşarttığı anda gülümsetebilen naif bir hikayeye sahip. Çağdaş bir bakış açısı olan, kadının o dönemde çok daha özgür bir ifade ile anlatıldığı, bana göre günümüzün en çarpıcı hikayelerinden biri olacaktır Çalsın Sazlar. Başından sonuna kadar senaryo o kadar ince elenip sık dokunmuş, o kadar boşluksuz ve güzel bir biçimde ele alınmış ki, heyecanlanmamak mümkün değil.  Türk sinemasının en iyi 10 filmi arasında gösterilen “Züğürt Ağa” nın yönetmeni  Nesli Çölgeçen ile çalıştık. Dolayısı ile beklenti artıyor. Fakat beklentiyi fazlasıyla karşılayacağını düşünüyorum. Böyle bir projenin içinde yer almaktan dolayı çok mutluyum. Yönetmenin, oyuncu kadrosunun ve film ekibinin iyi olması da aramızda güzel bir sinerji yaratıyor. Bu insanlarla bu sinerjinin içinde çalıştığım için şanslı hissediyorum kendimi.
 
Belçim Bilgin ile birlikte çalışmak nasıldı ?
 
-Belçim ile daha önce “Gergedan Mevsimi ”nde  ,aynı filmde oynamıştık ama  birlikte sahnemiz olmamıştı. Şimdi partneri oynuyoruz. Çok sıcak kanlı çok seker ve tatlı bir kadın Belçim. Engin, Belçim ve ben aslında çok güzel bir üçlü olduk. Fotoğraf karelerinin yanı sıra, karakterlerimiz de çok uyuştu. Karakterlere güzel ruh kattığımızı düşünüyorum. Bence çok iyi bir film oluyor. Seyircinin de çok beğeneceğini düşünüyorum. Filmin içindeki heyecan ve merak, sonuna kadar hissedilecek. Çok sıra dışı ve beklentiyi kıracak şekilde sürüyor hikaye.  Dönemin politik ve siyasal olaylarına da göndermeler içeriyor. İzleyiciyi şaşırtacak keyifli bir film.
 
 
KLARNETİ ÇOK SEVDİM. GECE GÜNDÜZ ONUNLA YATIP KALKIYORUM!

 Daha önce de dönemi  anlatan ‘Hanımın Çiftliği’ dizisinde rol aldınız. O dönemlerde yaşayan karakterleri canlandırmak nasıl bir duygu? Rolünüzü canlandırırken kendinizi o yıllarda hissediyor musunuz ?
 
-Tabii ki hissediyorum. İnsan hemen başkalaşıyor zaten. Saçınızın bir tutamını değiştirdiğinizde bile o role girebiliyorsunuz. Hanımın Çiftliği 50’leri anlatan bir projeydi. Çalsın Sazlar daha çok 60’larda geçiyor. Ama bir dönemin içinde olup o döneme tanıklık ediyor olmak, o dönemin araba modellerinden tutun kostümlerine, müziklerine ve makyajlarına, hal ve tavırlarına kadar gözlemliyor olmak çok keyifli tabii ki. En ufak örneği, bir klarnetçiyi oynadığım için hayatıma farklı bir enstrüman girdi. Klarneti çok sevdim. Gece gündüz onunla yatıp kalkıyorum. Yeni bir şey öğreniyor olmak çok heyecan verici. Oyunculuğu sanırım bu yüzden çok seviyorum. Bu filmde karakterler de oldukça renkli. Sınırları geniş olan bir rolü oynamak da çok güzel. Seyirciyi ağlatacak bir sahnede birden bire güldürebiliyorsan, hayatın içindesin demektir . Hayat da böyle. Bütün duygular iç içe olduğu için daha gerçekçi geliyor bana.  İyi ki böyle bir hikayenin içinde yer almışım.
 
AŞKIN SINIRLARI YOKTUR!
 
İki arkadaşın aynı kadına aşık olması konu ediliyor filmde. Sizce aşk nedir? Çok aşık oldunuz mu?
 
-Çok aşık olduğum dönemler oldu. Aşk hayatın içinde ve hep var. Aşkın tanımı hiçbir şair tam olarak yapamamış ki. Kişiden kişiye, bedenden bedene, yürekten yüreğe değişen bir kavram. Aşkın belirli sınırları yoktur. “Ben asla ona aşık olmam, ben bunu yapmam ” gibi büyük büyük cümleler kuramıyorsunuz.  Çünkü aşk insanın kimyasını bozan bir kavram. Asla yapmam denilen şeyler yapılıyor aşık olunca. Hepimizin başına geliyordur. Kocaman adamken çocuklaşabiliyor, birçok şeyi görmezden gelebiliyor insan. İki dostun aynı kadına aşık olması çok acı veren, dramatik bir durum. Bu zor koşulda kendim olmak istemem tabi ki.
 
Film için klarnet ile ilgili çalışmalarınız neler?
 
-Bir aydır klarnetle  uğraşıyorum. Filmin müziklerini yapan Nadir Göktürk ile birlikte birkaç ders yaptık. Onun dışında Hüsnü Şenlendirici, Mustafa Kandıralı gibi birçok usta klarnetçinin performanslarını izledim. Canlı performansları izleyip, onların tavırlarını, klarneti tutuşlarını ,duruşlarını gözlemledim. Fakat gittikçe klarnet çalmak bir hobi olmaya başladı benim için. Film bittikten sonra da öğrenmeye devam etmeyi düşünüyorum.
 
MAÇO DEĞİLİM
 
Oynadığınız karakter gibi serseri bıçkın biri misiniz?
 
-Çok bıçkın biri değilim. Adanalı olmamdan kaynaklanıyor olsa gerek, asi bir tarafım vardır. Fakat bu, herkesin sandığı gibi maçoluk olarak algılanıyor. Aslında birçok Doğulu, Anadolulu insan batılılara göre çok daha naif ve birçok batılı insan da çok daha maço olabiliyor. Çünkü maçoluk görüntü değil, bir yaklaşım biçimidir. Bu tarz yargılar pek hoşuma gitmiyor. İnsanların görünüşü yada yaşam biçimlerine karşı oluşmuş ön yargılara çok karşıyım. Hiç maço bir adam değilimdir. Kadınların, bu dünyada erkek egemenliği altında ezildiğini ve onlarında bu sistemde daha ön planda olması gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar erkekler kadar bu coğrafyada söz sahibi olmak durumundalar. Günümüzde kadın erkek eşitsizliği en önemli sorunsal bence.

ÇOK GÜZEL VE ETKİLEYİCİ BİR FİLM OLDU 
 
Filmin gişesinden beklentiniz nedir?
-Çok güzel ve etkileyici bir film oldu. Bence çok kişi izleyecek ve sevecek filmi. Bir klasik olabilecek kadar güveniyoruz bu filme. Günden güne inancımız ve heyecanımız da artıyor. Umarım bu seyirciye de yansır. Çünkü tadı damakta kalacak, çok keyifli  bir film.

'Çalsın Sazlar' sinema filmi 26 Aralık'ta gösterime girecek.
Editör: TE Bilisim