Şöyle bir düşündüm de gerçekten Ahmet Kaya’ya yazık oldu… Sevgili Selda Bağcan’ın dediği gibi, sanatçıların yaşarken değerini bilmek gerekir. Okan Bayülgen’in programında ‘Ben ölünce böyle anma programları düzenlemeyin’ diyen büyük usta, Ahmet Kaya ve Yusuf Hayaloğlu’na yaşarken hak ettiği değerin verilmemesinden yakındı…

Zeytinburnu’nda düzenlenen MGD Ödül Töreni’nde ödülünü aldıktan sonra; ‘Kürtçe klip çekeceğim, bunu da yayınlayacak yürekli yapımcı arıyorum’ dediği için Paris’e sürgüne gitmek zorunda bırakılan Ahmet Kaya, 80’li yıllarda “Başım Belada” albümüyle büyük kitleleri peşinden sürükledi… Bu albümde yer alan şarkıların pek çoğunun sözleri geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan büyük şair Yusuf Hayaloğlu’na aitti…


Selda Bağcan’da pek fazla ekranlarda yer almaz, Kanal D’de Seda Sayan ve Okan Bayülgen’in programlarında görünce sürpriz olmadı desem yalan olur…


Gelelim Paris’te yitirdiğimiz Ahmet Kaya’ya… Bugünler de Nazım Hikmet’in olduğu gibi onun da naşının Türkiye’ye getirilmesi konuşuluyor… Bu konuda son kararı eşi Gülten Kaya verecektir ama keşke Ahmet Kaya’nın o güzel şarkılarından çok fazla mahrum bırakılmasaydık… Medya günah çıkartırcasına gerek Ali Kırca’nın programında, gerekse diğer programlarda Ahmet Kaya’nın eserlerine yer verdi… Tabi ki bunun için de söz yazarı Yusuf Hayaloğlu’nun ölmesini bekledi…


Ahmet Kaya’ya yapılan haksızlığı böyle özetlemek mümkün… Ahmet Kaya’nın söylediği sözler bugün tv’lerde apaçık uygulanıyor. Ceylan daha geçen gün ‘Sabahların Sultanı’ programında Kürtçe şarkı yorumladı.Süperstarımız, Rojin'le düet yaptı...


TRT 6, ya da medyada bilinen adıyla TRT Şeş, Kürtçe yayın yapmaya başladı. Yine TRT tarihinde ilk kez bu kanaldan Diyarbakır’dan Mevlid, Kürtçe olarak yayınlandı… Demek ki zamanında korkulan bazı şeyler aslında o kadar da korkulacak şeyler değillermiş…Olan Ahmet Kaya'ya oldu yıllar önce bu konuyu gündeme getiren ilk kiş olduğu için Fransa'ya sığınmak zorunda kaldı. Sanatçılar duyarlı insanlardır, pek çok konuyu önceden görürler... Bugün terörle mücadelede devlet politikası olarak uygulanan konular, keşke o dönemde linç politikası olarak uygulanmasaydı...


Deniz Seki'nin cezaevine değil, hastaneye ihtiyacı var!


Deniz Seki şarkılarını çok sevdiğim bir müzisyen… Bir önceki yazımda da değinmiştim “Passiflora” albümüyle duygu dolu aşk şarkılarına yönelen sanatçı "Sahici" albümüyle zirveye çıktı. Deniz Seki kokain operasyonundan sonra göz altına alınınca aklıma ister istemez başka şeyler geldi… Deniz Seki’nin aslında cezaevine değil, hastaneye ihtiyacı var. Ve ne kadar kısa sürede tedaviye başlanılırsa o kadar kısa sürede yeniden topluma kazandırılır. Deniz Seki de yeniden sanatına döner.


Cezaevi yönetimi; Deniz Seki’nin tedavi görebilmesi için mahkeme kararı çıkması gerektiğini açıklamış, umarım bu süreç gecikmez… Çünkü bir tane Deniz Seki var, başka yok… Lütfen sanatçılarımızın yaşarken değerlerini bilelim…

OLCAY ÜNAL SERT
Magazinsortie.com 12 Mart 2009