Can Dündar’ın “Mustafa” belgeselini izleyince resmen şaşkınlık yaşadım… Atamız içki ve kadın düşkünü, sürgüne gönderilen, yüz yıllık medreseleri bir günde kapatan, karanlıktan korkan, muhaliflerini temizletip heykellerini diktiren birisi olarak anlatılıyordu… Daha neler neler var…

Belgeselin başında gelincik tarlasında koşan Atatürk’ün çocukluğunun yansıtıldığı sahneler gerçekten çok güzel, beni aldı çocukluğuma götürdü… Ben de gelincik tarlasında koştum… Dere boyunda ki kıra oturup sazlıklardan topladım… Güzel bir Atatürk belgeseli bekliyordum ama maalesef hayal kırıklığına uğradım. Bize okul yıllarında öğretilenlerden eser yoktu!...

Atatürk’ü şöyle anlatıyordu Can Dündar: “Muhalifler temizlenmiş, heykeller dikilmişti…”

Yaptığı devrimlerle ilgili olarak; “Çoçukken hafızdan yediği dayağın intikamını yaptığı devrimlerle aldı. 100 yıllık medreseler bir günde kapandı. Anadolu da dinsizliğin simgesi olan ‘Şapka’yı Kastamonu’da giydi… Dini toplumsal hayattan uzaklaştıran devrimler, medreseler bir günde kapandı.. Karşı çıkan Paşa’lar hariç, pek çok kişi idam edildi!”

Genel olarak Atatürk’ün liderlik vasfından ziyade özel hayatı ortalığa saçılmış…Bunları ortalığa saçarken de kullanılan kelimeler oldukça enteresan: “İstanbul Pera’ya gelince kadınları ve içkiyi tanıdı… Babası ölünce annesinin eve başka erkek getirmesini kabullenemedi, evi terk etti…”

Can Dündar; Avrupa gazetelerinden çeviri yaparken; “Tek partili, tam bir diktatör” diyerek Atatürk’ün yurt dışında nasıl algılandığını anlatıyordu, her kime hizmet ediyorsa…

Bir ara Seray Sever, “Atatürk iki kadını birden idare etmiş” dediği için topa tutulmuştu… Can Dündar “Sevgili Kolin…” diye başlayan aşk mektuplarını okudu… Latife hanım ve Fikriye hanımla olan ilişkilerini anlatırken kullandığı kelimler enteresandı: “23 yaşında gelinle 42 yaşında ki damat evlendiler. Fikriye hanım Ankara’ya geleceği zaman engellemek istedi. Bir kez geldi, görüştüler. Sonra bir daha geldi, görüşemeyince kiraladığı araba da intihar etti… Eşinden (Latife hanım) ayrıldı… ‘En büyük hatam evlenmekti. Ordular idare ettim, bir kadını idare edemedim!” sözlerine vurgu yaptı..

Atatürk’ün çocukken karanlıktan korktuğunu, son dönemlerinde yalnız olduğu vurgulanırken, devrimler sonrası Türkiye güzeli ile ilgili söylediği sözlerse şöyleydi..
“Peçesini henüz açan Feriha Tevfik Cumhuriyet Gazetesi Güzeli seçildi, ardından Keriman Haris…” Can Dündar aydın birisi, eminim yaptığı devrimlere dikkat çekmek istedi…

CAN DÜNDAR’IN GÖZÜYLE “MUSTAFA”

“Gazi yanılmıştı, dalkavuklar etrafını sardı. Günde 3 paket sigara, 1 şişe rakı içiyor, öğleden sonra kalkıyordu… Yapayalnızdı… “Savarona yüzer yatı tam bir hastaneydi…Hastalığı iyice ilerlemişti, Cumhuriyet’in 15. yılında kutlamalar için Ankara’ya gidemedi. Dolmabahçe Sarayı’ndan halkı selamladı…”

“Zevke düşkündü, gece hayatı, baloları, alkolü seviyordu…”

Son anlarında Dolbmabahçe Sarayı’nda ki tabloya bakarak ‘Afet İnan’a 4 Mevsim Tablosu’nu göstererek ‘oraya gidelim’ dedi…”

“Ben karanlıkta yatamam çocuk diyordu..”

“Willhiem bıyıklarını sivriltti…”

“Bolşeviklerden yardım aldı.. 5 bin altın. Üvey amcasının kızı Fikriye hanım şarkı söylerdi… Yola çıkmadan son bir içki sofrası hazırlattı…”

İzmir’de Yunanlılarla savaşırken Dumlupınar Zaferi sonrası, “Genç bir hanım (Latife hanım) Göztepe’de ki evine buyur etti.. ‘Güzel, zarif Latife’ yazarak imzalı fotoğrafını verdi… Halide Edip sordu: Ya Fikriye hanım? Hiç sevdiniz mi? – Sevmek mi? Cepheden vakit mi var, tabii ki biz de insanız!”

“Yollandığı her sürgünden bir şey öğreniyordu… Ah Selanik seni bir daha Türk görebilecekmiyim?” Sofya’ya, doğuya sürgüne gönderildiği bölümlere genişçe yer verilirken, Kurtuluş Savaşı’nda ve yaptığı devrimlerin önemine maalesef yeterince yer verilmemiş…

Turkcell’in neden sponsor olmadığını şimdi daha iyi anladım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun özel mektuplarının bu belgesel için açılması tamamen yanlış. Çünkü, yaptığı devrimler, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadele ikinci sıraya atılmış… Yeni doğan çocuklar ne yazık ki Atatürk’ü böyle tanıyacaklar…

Atatürk’ü putlaştıran, heykelleştiren bir kesim olduğu gibi, dini duyguları kullanan, din istismarcılığı yapan kesimler de var… Herkes bir taraftan kazandığı paraya bakıyor. Bu filme tam olarak belgesel demek kesinlikle mümkün değil… Sinema filmi olsaydı Can Dündar kendi hayal dünyasını katmış derdim, ama belgesel olunca farklı…

Kanal D’de yayınlanan “Genç Bakış” programında Can Dündar oldukça sıkıştırıldı. Orada ki konuşma üslubu gayet sakin iyiydi. Belgesel de dublaj yaparken vurgu yaptığı yerlerde nasıl konuştuğunu bir daha izlemesini öneririm… Müjdat Gezen demediği şeylerin yazılmasından yakınırken, Mustafa Altıoklar bu filme belgesel denilemiyeceğini söyledi…

Kadınlarla olan özel hayatı o kadar rahatsız etmedi. Pek çok kitap yayınlandı. Atatürk’ün “Siroz”dan öldüğünü de bilmeyen yok. Ama yaptığı çalışmaların ikinci sıraya atılıp, Atatürk’ü genç kuşağa yanlış tanıtacak ifadelere yer verilmesi hoş değil…

Atatürk, Safiye Ayla ve Müzeyyen Senar’ı da dinlerdi, Can Dündar burayı es geçmiş… Bunlara da yer verseydi keşke… Diyebilir ki; “Bunları zaten herkes biliyor, ben bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmak istedim…” Sarı Zeybek’ten bu yana köprünün altından demek ki çok sular geçmiş… Atatürk İlke ve İnkılapları’nın tartışıldığı, yasalarla değiştirilmek istendiği bir dönemde bu filmin daha yıkıcı olacağını düşünüyorum… Can Dündar, Moda’da insanlar neden toplanıp protesto eylemleri yapıyor düşündünüz mü hiç? Başsavcı “Laiklik” ilkesine vurgu yapmadı mı?

Uluönder Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe’nin tepkisi Can Dündar’ın yaptıklarına belki de yumuşak kaçıyor :

''Atatürk’ü ders kitabı olarak okumayın. Onu ruhunuzla, canınızla ve kalbinizle okuyun. Çünkü size o öğretti. Onun için siz de onu öğreteceksiniz. Onun için her şeyini okuyun. Her okuyuşta Atatürk'ten bir şey öğrenin. Atatürk bize yoktan pırıl pırıl vatan emanet etti. Bunu hiç ama hiç unutmayın. Atatürk'ü şimdikiler gibi 500 kişi korumuyordu. Atatürk'ün koruması halkıydı.."
"...Atatürk hiçbir zaman yalnız değildi. Arkasında milleti vardı. Sevgi dolu milleti vardı. Onun için bunu katiyetle reddediyorum. Dayanamadım söylüyorum"

Ülkü Adatepe, “Genç Bakış” programında Atatürk’ün çok fazla içki içen, günde 3 paket sigara içen birisi olarak gösterilmesine biraz daha sert tepki gösterdi ama bu konuda ki açıklamalarına Dündar’dan bir yanıt gelmedi, farklı konuya geçildi…

MEHMET ALİ ERBİL’de Can Dündar’ı protesto ettiğini belirterek: “Filmlerden sigara sahneleri buzlanırken. Atatürk’ün 3 paket sigara içtiği vurgulanıyor” diyerek tepkisini ortaya koyuyordu...

Beğenmeyenler kadar eminim beğenenler de olacaktır ama bu çok fazla aydın geçinen kimselerin tarih kitaplarını daha iyi yeniden okumalarını öneririm. Putlaştırmaya, heykelleştirmeye tabii ki hayır! Önemli olan Atatürk'ün fikirleri, bu ülkeye kazandırdıkları... Bugün rahat, özgür bir ülkede yaşıyorsak bunu Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına, Cumhuriyet'e borçluyuz.


OLCAY ÜNAL SERT  (09.12.2008)