Sırbistan’ın Başkenti Belgrad’ta düzenlenen 53. Eurovision Şarkı Yarışmasını izledikten sonra ister istemez beni düşündürdü… Eurovision şarkı yarışması maalesef ruhunu kaybetti. Eurovision Şarkı Yarışması eski havasını maalesef yitirdi… Komşu ülkelerin bir birine puan takas ettiği yarışma haline gelen Eurovision Şarkı Yarışması, maalesef ticari bir yarışma haline döndü. Puanların sms’le belirlenmesi de bunun bir kanıtı. Yarışma da dikkatimi çeken çok şey oldu ama en ilginci, Sırbistan’ın 12 puanı Bosna Hersek’e vermesi oldu. Kıbrıs Rum Kesimi en yüksek puanı Yunanistan’a verirken, Balltık ülkeleri yine puanları birbirleriyle paylaştı. Haliyle bu durum Orhan Gencebay’ın bana söylediği “Eurovision Baltık Ülkelerinin Bir Oyunu” sözlerini hatırlattı… Orhan baba’nın sözlerine aşağıda ki satırlarda yer verdim. Bu yıl yaşananlar Gencebay’ı haklı çıkarır durumda…

Sırplardan Bosna Hersek’e jest…

Yarışma da olumlu taraf yok muydu elbette vardı… Sırbistan ile Bosna Hersek arasında ki yakınlaşma puanla da olsa dikkatimi çekti. Zira Sırpların toplu mezarda Boşnaklara yaptığı katliamı bilmeyen yok. NATO’nun müdahalesiyle durdurulabilmişti Sırplar. Neyse ki ortalık yatıştı, dostluk pekişti… Barışın gelmesiyle nihayet 53. Eurovision Şarkı Yarışması parçalanmış halkı yeniden yakınlaştırdı. Yugoslavya’nın parçalanmasından yıllar sonra Belgrad’ta Arena’da gerçekleştirilen yarışma yeni ülkelerin katılımıyla dikkat çekti. Karadağ, Bosna Hersek, Sırbistan, Hırvatistan... Arnavutluk'u da dahil edersek birbirlerinin dillini daha iyi anladıkları için olsa gerek puanlar genelde komşulara gitti …


Yunanistan puan vermedi!

Türkiye’yi temsil eden Mor ve Ötesi, ilk başlarda aldığı puanlarla bir ara 1. sıraya geçse de, sonradan 7. sıraya kadar düştü. Doğrusunu söylersem; Mor ve Ötesi’nin “Deli” adlı şarkısına Türkiye’den kime sorsam şans tanımadı… Şarkıda duygu yok en başta… Belki de “Mekanik çağın müziği” diyebiliriz ama Hande Yener’in elektronik tarzda ki şarkılarının yanında bayağı bir ağır kalıyor. Ankara’dan canlı yayına bağlanan spiker Türkiye’nin puanlarını açıklarken ister istemez daha bir dikkat kesildim… Türkiye 8 puanı Ukrayna’ya verirken, 10 puanı Ermenistan’a verdi, 12 puansa Azarbeycan’a gitti. Bakü’den de 12 puan Türkiye’ye geldi. Yunanistan’dan bu yıl Türkiye’ye puan gelmezken, 12 puan Ermenistan’a gitti…

Sertab Erener’den sonra hiçbir sonuç başarılı değil!..

Rusya’nın 272 puanla birinci olduğu yarışmada, Ukrayna ikinci, Yunanistan üçüncü oldu. Türkçe rock şarkıyla ülkemizi temsil eden Mor ve Ötesi 138 puanla 7. olurken böylesinde bir ortamda finale kalması bile aslında başarılı sayılmalı. Rusya’dan Dima Bilan’ın seslendirdiği slow şarkı oldukça güzeldi, gerçekten birinciliği hak ettiler. Yazının başında ‘Eurovision eski havasını yitirdi’ dedim. Semiha Yankı’nın “Seninle Bir Dakika” şarkısıyla ilk kez Eurovision’a katıldığımız o günden bugüne köprünün altından çok sular aktı. Ajda Pekkan’ın “Petr’oil”, rahmetli Çetin Alp’in “Opera” şarkısı, “Halley”, Şebnem Paker derken, Sertab Erener’le kazandığımız 1.lik sonrası hiçbir sonuç ister istemez haliyle bizi tatmin etmez oldu. Bunların haricinde yarışmanın 3 bölümde yapılması, sms’le elektronik oylama ve ülkelerin gerek politik gerekse çıkar ilişkileri sonucu birbirlerine puan vermesi yarışmasının eski havasını kaybetmesine neden oldu. Gerçi eskiden de öyleydi… Eurovision Şarkı Yarışması ulusal bir yarışma elbette Türkiye’yi temsil eden sanatçı ve eseri önemsiyoruz ama halk eski ilgiyi göstermiyor… Onlar da Eurovision da dönen dolapların farkında… TRT spikeri de Belgrad’tan canlı yayında “Oy vermeyen ülkeler oy verse ilk 5’te yer alırdık, 7. , 8. oluruz demiştim, yanılmadım” diyerek komşu ülkelerin birbirine puan vermesini eleştirdi.

'Eurovision Baltık Ülkelerinin Oyunu!..'

Bu arada Sertab Erener’in başarısından sonra “Türkçe mi İngilizce mi şarkıyla katılalım” tartışmalarının yaşandığı esnada Orhan Gencebay’la yaptığım röportajda Eurovision üzerine yaptığı çarpıcı tespitler aklıma geldi bir anda. Orhan baba, harfiyen şunları söylemişti.. “O hale geldi ki Eurovision, Baltık Ülkeleri'nin oyunlarından biri. Biz Akdeniz ülkesiyiz, Ortadoğu ülkesiyiz. O prensipler değişmeye başladı. Bir zamanlar prensipti onlar. Baltık ülkeleri içinde oynanıyordu bu oyun. Dünya'da böyle çeşitli yerler vardır. Komşularıyla beraber aşağı yukarı aynı değerleri kültürleri yaşarlar. Türkiye, Ortadoğu kültürünün tam ortasında. Türkiye'nin şansı büyük aslında ama biz onu kullanamıyoruz. Eurovision, Baltık ülkelerinden buralara taşındı. Buralardan nerelere gider, iyi eser yapan alıp gidecektir. Bizde bunu gerektiği gibi yapıyoruz. Türkçe olmuş, İngilzce olmuş fark etmiyor. Müzik bütün Dünya için yapılıyorsa da özellikle Avrupa, Akdeniz ve Baltık ülkeleri için yapılıyor. Daha çok onların dahil olduğu bir şey. Bu sene de Ukrayna'da olacak.”

Zaman Orhan baba’yı yine haklı çıkardı, nitekim Avrupa’nın dört büyük ülkesi hiç elemeye katılmadan kurucusu oldukları gerekçesiyle doğrudan finale katılırken, diğer ülkeler artık elemeleri geçerse finale katılabiliyorlar ve sms’le oylama yapılıyor. Dolayısıyla Popstar Alaturka yarışmalarından ne kadar star çıkarsa, bu yarışmaları da artık kimse çok önemsemiyor. Önümüzde ki yıl yarışma Rusya da yapılacak yine çok fazla bir şeyin değişeceğini zannetmiyorum. Yakında tartışmalar başlar “Türkçe şarkıyla mı katılalım, İngilizce şarkıyla mı?” Kıraç’ın dediği gibi, belki de “Eşeği saldım çayıra” türküsüyle katılmak en doğrusu hiç değilse milli kültürümüzü Avrupa’ya göstermiş oluruz dereceye giremesek bile…



OLCAY ÜNAL SERT (25.05.2008)