SAĞLIK

Korkutan rapor: Kolon kanseri gençlerin hastalığı oluyor!

Korkutan rapor: Kolon kanseri gençlerin hastalığı oluyor! Hastalığın yaşı neden bu kadar düştü? ‘Bu durum endişe verici’. Hürriyet'ten İsmail Sarı, Kolon Kanseri'nin gençlerde artmasına dikkat çekerek, bu kanser türünü uzmanlarıyla görüşerek detaylıca araştırdı.

Kolon kanserinin (kalın bağırsak) genç yaşlarda görülme sıklığındaki artış endişe yaratıyor. Mart ayında yayınlanan yeni bir raporda her beş yeni bağırsak kanseri vakasından birinin 40’lı yaşların başında ya da daha genç kişilerde teşhis edildiği açıklandı. Peki kolon kanseri neden gençlerin hastalığı olmaya başladı? Hastalığın yaşının düşmesindeki etkenler neler? Uzmanlarla mercek altına aldık.

Kolon kanseri, dünyada en çok görülen kanser türlerinden biri. Halk arasında ‘kalın bağırsak’ olarak bilinen, sindirim sisteminin en son kısmındaki bölgede gelişen ve yaşamı boyunca her 10 kişiden 1’inde ortaya çıkan hatta ölümcül de olabilen bir hastalık…

Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre ülkemizde de en sık görülen ilk beş kanser türü (Diğerleri; akciğer, meme, prostat ve tiroid kanserleri) arasında yer alıyor. Hastalık birkaç yıl öncesine kadar 50 yaşından sonra gözlense de son zamanlarda adeta ‘bir salgın gibi’ daha genç insanlarda ortaya çıkmaya başladı.

Amerikan Kanser Derneği'nin (ACS) geçtiğimiz Mart ayında yayınladığı rapora göre, her beş yeni bağırsak kanseri vakasından birinin (hem kolon hem de rektum kanseri) 40’lı yaşların başında ya da daha genç kişilerde teşhis edildiğini açıkladı.

‘GENÇ HASTALARIN ARTIYOR OLMASI ENDİŞE VERİCİ’

ACS’nin direktörü ve raporun başyazarı Rebecca Siegel, ortaya çıkan bu korkutucu tabloyla ilgili Insider'a yaptığı açıklamada “Gençlerde oranlar ciddi şekilde artmaya başladı. Bu konuda hasta nüfusunun hızlı bir şekilde gençleştiğini görmek endişe verici. Önceden 60 yaşından itibaren gördüğümüz hastalık 50 yaş ve daha altına indi. 2020’ye kıyasla 1600 yeni vakada yaş ortalaması 40-45 arasında değişiyor" ifadelerini kullandı.

ABD de dahil olmak üzere pek çok ülkede 50 yaşın altındaki birçok kişiye rutin testler sunulamadığının altını çizen Siegel, “Hastalıkta erken teşhis oldukça önemli… Eğer kanser, erken saptanırsa tedavi olumlu tepki verir. Hatta bu erken tanıda kanser önemli ölçüde diğer organlara yayılmamışsa sağ kalım oranı yaklaşık yüzde 90'dır. Ama üzücü olan ABD’de dahil olmak üzere pek çok ülkede 50 yaşın altındaki birçok kişiye rutin testlerin sunulamıyor olması…” dedi.

"Kolon kanseri, kolonda yer alan hücrelerde başlar. Hücre sayısı çoğaldıkça, peçete halkası gibi dairesel şekilde kolon etrafına yayılır. Erken tanı konması halinde, kanser hücreleri sadece kolon içi ile sınırlı olarak tespit edilebilir. Erken tanı konamaması halinde; kanser yakın organlara, lenf bezlerine ve kan dolaşımı yoluyla karaciğer, akciğer ve diğer organlara yayılım gösterir."

NEDEN GENÇLERDE GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR?


Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Aygün, “Kolon kanseri ile ilgili çalışmalara göre birçok ülkede hastalığın yakalanma sıklığı artıyor. Hastaların teşhis edildikleri yaş ortalamasında da önemli bir düşüş var. Ülkemizde de durum aynı… Görülme sıklığı yaşlılardan, genç jenerasyona doğru ciddi bir kayış gösteriyor" dedi ve ekledi:

"Bu hastalığın gelişmesinde en çok suçlanan faktörlerden birinin Batı tipinde beslenme olduğunu söyleyebilirim. Yapılan bilimsel araştırmalarda hayvansal kaynaklı yağların kolon kanserini artırdığı çok güçlü bir şekilde ortaya çıkarıldı.” 

Başka pek çok etkene dikkat çeken Gastroentoloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ise “Son yıllarda gençlerde 50 yaş üstünde kalın bağırsak kanseri sıklığı azalırken, 50 yaş altında sıklık artıyor. Bunun sebebi olarak; genç jenerasyonda hareketsizlik, obezite, fast food, lifli gıda dediğimiz posalı gıdaları az tüketmek, sebze ve meyveyi az tüketmek, yağlı ve aşırı kalorili gıdalar, şekerli gıdalar, sigara, alkol, bağırsak mikrobiyotasındaki değişiklikler, stres, hazır gıdalar, işlenmiş et ve et ürünleri, aşırı kırmız et tüketmek gibi faktörler rol oynuyor” ifadelerini kullandı.

‘MEYVE VE SEBZELERİN DÜŞÜK OLDUĞU DİYETİN, KOLON KANSERİYLE BAĞLANTILI OLDUĞUNA DAİR ARTAN KANITLAR VAR’

Prof. Dr. Vedat Göral şöyle devam etti:

-- Sağlıksız bir diyetin (Özellikle işlenmiş et ve yağ açısından zengin, meyve ve sebzelerin düşük olduğu bir diyetin) erken başlangıçlı kolon kanserle bağlantılı olduğuna dair artan kanıtlar var. Bağırsaktaki bazı bakteri türleri, kolon kanserinin büyümesinde ve yayılmasında suç ortağı olarak görülüyor.

-- Laboratuvar çalışmalarında, normalde insan bağırsağında bulunan çeşitli bakteri türlerinden salgılanan toksinlerin, farelerin bağırsaklarında kansere neden olduğu açıklandı. Fareler üzerinde yapılan bir başka çalışmada, yüksek yağlı bir Diyet uygulandığında, bağırsak iltihabını tetiklediği ve bağırsaklardaki tümörlerin büyümesini hızlandırdığı gösterildi.

-- Bilim insanları ayrıca erken başlangıçlı kolon kanserinin potansiyel nedenleri olarak; çevredeki faktörleri de incelediler. Bu tür faktörler; hava ile su kirliliği, gıdadaki kimyasallar ve böcek ilacı kullanımı gibi şeyleri içeriyor. Bu etkenler deneniyle fare veya sıçanların bağırsaklarında, kansere neden olan 18 kimyasal tanımlandığı açıklandı. Bu kimyasallardan bazıları DNA'ya zarar verebilir ve potansiyel olarak kolon ve rektum hücrelerinde zararlı mutasyonlara yol açabilir.

KOLON KANSERİ TARAMA YAŞI KAÇ OLMALI?

Batı’daki çoğu ülkede kolon kanseri tarama testlerine başlama yaşı 50’den 45’e çekildi. Peki, bu konuda ülkemizde bir değişiklik var mı? 

Bu soruma Prof. Dr. Cem Aygün, “Ülkemizde uygulanan tarama programlarının tüm dünyada olduğu gibi henüz tam olarak etkin şekilde uygulanabildiğini söylemek güç” cevabını verdi. Prof. Dr. Aygün şu bilgileri paylaştı:

"Bilimsel olarak tarama programlarının hastalığı teşhis etmedeki etkileri net olarak gösterildi. Fakat ülkemizde uygulanan tarama programlarının etkin şekilde uygulanabildiğini söylemek zor. Bu tarama programları aslında her ülkenin altyapısı ile kaynaklarına göre şekillendirilebilir ve risk gruplarına göre uygulanabilir. Genel görüş olarak tarama programların 45-49 yaş aralığı içinde kullanıma konulması maliyet ve etkinlik açısından uygun görülüyor."

Amerikan Kanser Derneği yöneticilerinden Rebecca Siegel, 50 yaş altı kişilerde semptomların görülmesinden tanıya kadar geçen ortalama sürenin 271 gün, 50 yaş ve üstü kişilerde ise 29 gün olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada daha genç kişilerde tanı için daha özel işlemlerin olması gerektiğini vurguluyor.

AİLEDE KOLON KANSERİ VARSA DİKKAT!

Bu noktada akla şu soru geliyor; Ailede kolon kanseri varsa tarama yaşı kaça kadar düşmeli? 

Prof. Dr. Cem Aygün, “Ailesel olarak kolon kanseri sık görülen kişilerde özel tarama programları uygulanıyor. Bu durumda kanser gelişme riski çok yüksek ailelerde tarama ergenlik döneminden itibaren başlatılıyor. Taramalar, aile özelliklerine göre genetik testlerle başlanıyor. Ayrıca 1 ila 5 yıl gibi değişen aralıklı kolonoskopiler şeklinde yapılıyor" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Vedat Göral ise "Anne veya babada kolon kanseri varsa 35 yaşından itibaren kolonoskopi yaparak tarama yapılıyor. Birinci derece akrabalarında da kolon kanseri olan vakalarda kişinin şikayeti olmasa bile, erkenden kolonoskopi ile tarama yapıyoruz. Zaten kolon kanseri teşhisi koyduğumuz kişilere çocuklarının da 35 yaşından sonra kolonoskopi yaptırmalarını öneriyoruz. Bu konuda bilgilendirmelerimizi asla es geçmiyoruz" dedi.

NEDEN ERKEKLERDE KADINLARA GÖRE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR?

Türkiye’de de erkekler, kadınlara oranla daha fazla kolon kanserine yakalanıyor. Bunun temel nedeni nedir?

Prof. Dr. Vedat Göral, erkeklerde daha fazla görüldüğünün doğru olduğunu söyleyerek “Paylaşılan yüzdelere göre erkeklerdeki sıklığı yüz binde 25.3 iken kadınlarda yüz binde 14.2” dedi.

Prof. Dr. Cem Aygün ise kadın ve erkeklerde görülme sıklığıyla ilgili önemli bir farklılığa dikkat çekti:

“Kadın ve erkeklerde kolon kanseri bazı farklılıklar gösteriyor. Erkeklerde sol taraflı kanserler daha sık görülürken kadınlarda sağ taraflı kolon kanserleri daha fazla bildiriliyor. Hormonal ve anatomik yapısal değişiklikler, yanlış beslenme alışkanlıkları, sigara, alkol tüketimi ve kırmızı et tüketimi de her iki cinsiyet arasında hastalık gelişimi açısında farklılıklar oluşturabilir. Bununla birlikte şunun da altını çizmekte fayda var; günümüzdeki tarama protokolleri kadınlarla erkekler arasında ayrı uygulamalar önermiyor."

DİYABETLE İLİŞKİSİ VAR MI?

Diyabet, yarattığı etkiler nedeniyle kişinin sağlığında pek çok soruna neden olabiliyor. Peki kolon kanseri geliştirme riski bulunuyor mu?

Bu soruma Prof. Dr. Cem Aygün, “Diyabet hastalarında ne yazık ki kolon kanseri sıklığında ciddi artışlar bildiriliyor” cevabını verdi. Prof. Dr. Aygün, şöyle devam etti:

“Hiperglisemi (şeker yüksekliği), kanser ve diyabet arasındaki ilişkiyi gösteren en önemli biyolojik mekanizmadır. Diyabetik hastalar düzenli kan şekeri takiplerine ek olarak kolon kanseri taramalarına da özen göstermelidirler. Kontrollü şekilde seyreden hastalarda insülin direnci kırılarak kanserli hücrelerin çoğalması engellenebilir.”

YENİ GELİŞTİRİLEN TEDAVİ STRATEJİLERİ HASTALIĞI NASIL ETKİLİYOR?

Hastalığın tedavisinde hem dünya hem ülkemiz açısından tam olarak neredeyiz? Hedefe yönelik ilaçlar, immünoterapiler tedavi stratejilerini nasıl etkiledi/etkiliyor?

“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Kolon Kanseri başarılı şekilde tedavi ediliyor. Burada en önemli husus hastalığa yakalanan evre…” diyen Prof. Dr. Cem Aygün, “Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse kalıcı başarı şansı o kadar yüksek oluyor” dedi.

Ayrıca Prof. Dr. Aygün, “Erken evre hastalıklarda kolonoskopik olarak tümör çıkarılması veya cerrahi olarak yapılan ameliyatlar, kolon kanserinin başlıca tedavisini oluşturuyor. Ameliyatlarla tüm kanserli dokunun temizlenmesi hedefleniyor. Kemoterapi ve radyoterapi ile de gözden kaçabilecek Kanser hücrelerinin yok edilmesi hedefleniyor. Günümüzde kemoterapi seçeneklerinde büyük gelişmeler oldu. Hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi yöntemler de hızla gelişiyor. Bu yöntemler sayesinde daha önceden tedavi edilemez diye düşünülen ileri evre hastalar bile başarılı şekilde uzun süreli kontrol altında tutulabiliyor” bilgisini paylaştı.

Prof. Dr. Vedat Göral ise “Hastalığın tedavisinde yeni ve akıllı ilaçlar kullanılıyor. Yakın gelecekte belki de kanser radyoterapi ve operasyona gerek kalmadan, sadece ilaçlarla tedavi edilecek hale gelecek. Günümüzde rektum kanserinde ameliyata gerek kalmadan, yeni jenerasyon ilaç ile tedavi yapılıyor. Erken tanı alıp tedavi uygulanan ve 30 seneden fazla yaşayan hastalarım var” ifadelerini kullandı.