<p style="margin:0cm 0cm 10pt"><img alt="" src="https://www.magazinsortie.com/images/upload/saadetkapisindetoplanti.jpg" style="width: 650px; height: 474px;" /></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">POLİTİK SİSTEM VE SEÇİM</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">(1)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Condito sine qua non”</b> ya da “<b>Sine qua non”</b> <b>"Olmazsa Olmaz”</b> anlamına gelen Latince bir deyim.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Maurice Duverger”</b> siyaset bilimine önemli katkılar yapmış bir hukukçu, anayasa hukuku uzmanı…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Anayasa tartışmalarının yapıldığı şu günlerde okul yıllarında hukuk derslerindeki hocalarımızın sık sık referans aldığı siyasi tartışmalarda da sık sık adı geçen bir isim olduğu için Maurice Duverger ‘i bu yazı konusunun da olmazsa olmazı olarak başa aldım.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Parti sistemleri ve seçim rejiminin birbirinden ayrılmadığını ifade eden Duverger, 1974 yılında yazdığı kitapta net bir başlık kullanmıştı: <b>“Seçimle Gelen Krallar”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">ABD dahil egemen partili sistemleri ve kuvvetler ayrımının olduğu ülkeleri bile eleştiren Duverger anayasa değişikliği ile getirilmek istenen Türk Tipi Başkanlık için ne derdi acaba?</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Maurice Duverger, <b>“Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar.”</b> diyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Başlıkla söz konuyu özetliyor…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bir iki ufak hatırlatmalarla girelim başkanlık meselesine…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">12 Haziran 1776 Virginia Haklar Bildirgesi’nde benimsenen önemli ilke yasama, yürütme ve yargı organlarını birbirinden ayıran kuvvetler ayrılığı ilkesidir. 15 Aralık 1791’de yayınlanan <b>“Haklar Bildirgesi”nin</b> 1787’de ABD Anayasasından sonra getirilen birey haklarını güvence altına alan 10 ek maddesiyle de eyaletlerde daha önce olan uygulamalar sınırlandırılmış.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">28 Ağustos 1789’da Fransız Devrimi’nin ardından ulusal mecliste kabul edilen “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi” Fransız anayasasının da özü. İnsanların özgür ve eşit olduğunu, zulme karşı direnme ve mutlak egemenliğin millete dayalı olduğu ve din, sosyal inanç sebebiyle hiçbir kimsenin kınanamayacağını ifade eder. Toplam 17 madde. Bu bildirgedeki 16. Maddeye dikkat. Diyor ki bu madde de, <b>“Hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Anayasal cumhuriyet, devlet yönetiminin anayasaya dayanmasını ifade eder. Devlet iktidarını sınırlandıran ve kişi haklarını güvence altına alan durum da budur.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Fransız devriminin idealleri özgürlük eşitlik ve kardeşlikti. Tiers etat (3.sınıf) yani soylu ve kilise dışındaki tabaka da, 1789’da ilan edilen bildirgeyle hak ve özgürlük kazanmış oluyordu. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İlk eseri konuşmalarda cumhuriyeti amaçlarken <b>“Prens”</b>te (Hükümdar) olağanüstü yönetim biçimi olarak devlet için dini ve yasaları araç olarak gören ve monarşiyi öven Niccolo Machiavelli bakın ne diyor:</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Bilge bir insan olduğu izlenimi bırakan bir hükümdarın, ülkesinde öyle bilinmiş olmasının onun doğasından kaynaklanmadığını, çevresindeki danışmanlarına dayalı olduğunu söyleyenler kesinlikle yanılırlar. Çünkü kendisi bilge olmayan bir hükümdarın iyi danışmanlara sahip olamayacağı genel ve şaşmaz bir kuraldır. Eğer akıllı değilse öğütleri bir araya getirip bir bireşime varamayacaktır.”</b> (S.91, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5.Baskı, 2011)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bir elin nesi var, iki elin sesi var <b>“Machiavelli”</b> bile böyle diyorsa !</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Tiranlara yön gösterdiği için <em>Machiavelli’yi eleştirenlerden biri de </em>Fransız tarihçi Jean Bodin’dir. 1576’da yayınladığı <b>“Devletin Altı Kitabı”</b>nda mezhep kavgalarının son bulması için kralın yetkilerinin arttırılmasını ister…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Jean Bodin iktidar ve egemenliği kanunca kısıtlanmayan manasına gelen <b>“</b><em>Souveraineté” sözcüğünü ortaya atmıştır.</em><em> </em> </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kendisi bir burjuva olan Bodin, burjuvazinin görüşlerini benimser. T<em>iranların öldürülmesini savunup anarşiyi destekledikleri için monarkomakları eleştiriyordu. Oysa mezhep kavgalarından muzdarip olan monarkomaklar Fransa’daki din savaşlarına bir son vermek istiyor, Fransa'nın da milli birliğinin oluşmasını savunuyorlardı.</em></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><em><img alt="" src="https://www.magazinsortie.com/images/upload/Scene_at_the_Signing_of_the_Constitution_of_the_United_States.jpg" style="width: 650px; height: 419px;" /></em></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bu kısa tarihi hatırlatmalardan sonra gelelim şu bizim başkanlık meselesine…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">80’lerde öğrenci olduğumuz yıllarda ilk sınıfta okuduğumuz derslerden birisi idi ve o zaman ders kitabımız Prof. Dr. Esat Çam’ın yazdığı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden yayınlanan bir kitaptı: <b>“Siyaset Bilimine Giriş”</b>. Bendeki 1981 baskısı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İletişim Fakülteleri’nin birinci sınıfında hala aynı isimle okutulur mu bu ders, aynı kitap okutur mu bilmem. Hazine değerinde bir kitaptır. Bendekinin arada sayfalarını çevirip çevirip göz atarım.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kitapta çağdaş siyasal rejimler 3 başlık altında sıralanıyor: Parlamenter rejimler (Çift ve çok partili rejimler), ABD Başkanlık rejimi ile SSCB tipi Totaliter rejim şeklinde…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Çift partili siyasal rejimlere İngiltere’yi, çok partili siyasal rejimlere Fransa’yı örnek veren Esat hoca Başkanlık rejimini ise şöyle değerlendiriyor:</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><img alt="" src="https://www.magazinsortie.com/images/upload/senato_salonu_US_Senate_class_photo_usa_capitol.jpg" style="width: 650px; height: 424px;" /></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Başkanlık rejiminin değerlendirilmesinde gözetilmesi gereken bir husus bu rejimin Amerika’ya özgü oluşudur. Başkanlık rejimi teorik olarak Latin Amerika ülkelerinde de görülebilmekle beraber gerçekte seçmenlerin fikirlerinden çok askerlerin hakimiyetinin kişilere bağlı olması nedeniyle yürümemektedir. Partiler kök salamamakta ve darbelere zemin bulunmaktadır. Başkan parlamentoya hakim olmakta ve yarı diktatör bir rejime dönüşmektedir.”</b> (s. 463)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">SSCB’yi ise <b>“Demokratik merkeziyetçilik”</b> ilkesine dayanan bir ülke olarak ele alan Esat hoca, SSCB’nin tek parti ve devlet organları tarafından yönetildiğini ifade ederek, <b>“Komünizm sınıfların ortadan kalkmasıyla gereksiz olan baskıcı aygıtın (devletin) yok olmasını, onun yerine özgür işçiler toplumunun geçmesini öngörür.”</b> (s.547)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ben de V.İ.Lenin ve K.Marx’tan bu konuyla ilgili birer örnek söz vereyim mi?</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Marx, <b>“Devlet biçimleri ‘devletin özgürlüğünü’ kısıtladıkları ölçüde özgür sayılırlar.” </b>derken, Lenin, <b>“Devlet varsa özgürlük yoktur. Özgürlük olduğunda devlet olmayacaktır.” </b>demektedir...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sonra da Faşist İtalya ve Nazi Almanyası’nın durumlarına geçiyor Esat hoca…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Mussolini İtalya’sında ve Hitler Almanyası’nda millet meclislerinin devlet şefi (Duce ile Fuhrer) karşısında hiçbir bağımsızlığa sahip olmadığını ifade ediyor (s. 460). Mutlak monarşiden farklarının işlevleri karışık ıvır zıvır bir sürü ama sonuçta hepsi de liderin direktifleriyle hareket eden organdan ibaret olduklarını belirtiyor.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Faşist devletlerde güçler ayrımı göreceli ve görünüştedir. Mutlak monarşide güçlerin mutlak birliği söz konusudur.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Esat hocanın kitaptaki özeti bunlardan ibaret…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Okul biteli neredeyse 40 sene geçmiş. Bunca sene sonra temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp öne sürülen <b>“Başkanlık Sistemi”</b> de ne ola ki. Yeni zuhur etmiş bir şey mi? Hayır. Çam’ın söz ettiklerinden pek farklı şey yok.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">ABD’deki Başkanlık Sistemi öyle de, ya buradaki…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">O ise ne? O kimine göre tam bir muamma bilene göre tam bir çakma…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Hukuk sistemine, iktidar veya sosyal bilimlere ilişkin ne yazık ki hiçbir kuram, hiçbir özgün deneyi olmayan devletin, hükümetin uyduruk başkanlık tipinin adı <b>“Türk Tipi Başkanlık Sistemi”…</b></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu model diye lanse edilen şeyin oylanması aklın alabileceği bir şey değil zaten…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Cumhuriyet nedir, tekrar tanımlayalım mı?</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Cumhuriyet, <b>“İktidarın belli bir süreliğine, belirlenmiş yetkilerle, halk tarafından seçildiği devlet yönetimidir.”</b> </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Belli süreliğine… diyor, belli süreliğine… Türk Tipi hangisine uyuyor?</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Cumhuriyet’deki <b>“Cumhur”</b> toplum anlamına geliyor. Demek ki cumhuriyet de topluluk, bir araya gelerek oluşmuş topluluk gibi anlamlara geliyor…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Son yıllarda bizim siyasi literatüre sembolik cumhurbaşkanlığı yanında bir de <b>“Etkin Cumhurbaşkanı”</b> (Yarı Başkanlık) da girmiş. Aslında hikâyesi uzun. Yarı başkanın yetkileri geniş. Bize yabancı olmayan <b>“Partili Cumhurbaşkanı”</b> ise 1930’lar ve 1940’lar M.Kemal ve İsmet İnönü döneminde, Tek partili Türkiye’de uygulanmış.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ama bak, <b>“Tek Partili Türkiye”</b>sinde…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Kuvvetler birliğine dayanan bu sistem, parti başkanının yasama yetkisinin de olduğu devlet başkanlığı biçimini ifade ediyor…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Hatırlatalım, <b>“Korkak insan özgürlüğün fırtınalı denizi yerine despotluğu tercih eder.”</b> </span></span></span></span></span></span><br /> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">demiş Thomas Jefferson…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Thomas Jefferson ve John </span></span></span></span></span></span> Adams’ın Amerikan Anayasası yapım sürecinde katkılarının büyük olduğu bilinir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi 4 Temmuz 1776’da ilan edilmiştir. Büyük bölümünün yine Jefferson tarafından kaleme aldığı bilinmekte. 13 Amerikan kolonisinin Büyük Britanya’dan bağımsızlık elde ettiğini ilan eden bu belgeye göre, doğal haklar, yaşama hakkı, hürriyet hakkı ve mutlu bir yaşam arayışı insanların en temel hakları olarak sayılmışlardır. Jefferson şöyle diyor: <b>“Yürütme kuvveti hükümetimizde benim özen gösterdiğim tek ve en temel konu değildir. Şimdiki durumda yasa koyucuların tiranlığı en korkunç tehlikedir.”</b></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Biraz daha açalım bu konuyu. Başkanlık sisteminin bilinen tanımını yapalım…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Başkanlık rejimi, başkanın ve parlamentonun seçimle işbaşına gelip başkanın olağanüstü yetkili olduğu ancak yasama, yargı ve yürütmenin birbirinden bağımsız olduğu bir yönetim şeklidir...</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Devletin iskeletini üç ayak oluşturuyor. Üç ana kuvvete (organa) dayanan sistem, Yasama (Kongre), Yürütme (ABD Başkanı) ve Yargı (Yüksek Mahkeme)’den oluşuyor…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Amerikalılar Yüksek mahkeme’ye <b>“Supreme Court”</b> diyorlar. </span></span></span></span></span></span>Supreme Court, son başvuru makamıdır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD Anayasası Birleşik Devletler’in en üstün hukuk kaynağı. Ve ABD Anayasası siyaset kültürünün merkezindeki en eski anayasa…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD Başkanlık Sistemi’nin yönetim yapısı da 3 ayaklı… Bunlar Federal hükümet; Başkan, Başkan Yardımcısı ve Kabine.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ordu teşkilatı başkana bağlı. Federal devletin yasaları eyaletinkilerden (federe devletlerden) üstün. ABD Silahlı Kuvvetler’i federe devlete müdahale edebiliyor. Eyaletlerin polis teşkilatı bulunuyor.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Başkan 4 yıllığına üst üste iki kez seçilebiliyor. Fakat seçim kaybettikten sonra üst üste bir daha seçim kazananı yok. Yeniden seçilen de yok. Bir istisna hariç. O da paternalist biri, <b>“</b></span></span></span></span></span></span><b>Grover Cleveland”</b>dır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Şöyle diyormuş Cleveland: <b>"Paternalizme halkın inandırılmaması gerekir. Halka paternalist amaçlarla yapılacak devlet fonksiyonları dışındaki devlet hizmetlerini desteklemeleri öğretilmelidir."</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bizde 15 yıldır aynı iktidar…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="font-size:10.5pt"><span style="line-height:16.1px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">F</span></span></span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">edere devletin (eyaletlerin) temsilcileri valiler.</span></span></span></span></span></span> Valileri seçen ise yöre halkıdır. Bizde atayan 15 yıllık iktidar…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Başkanlık sistemi başkanın kişiliğine bağlı olarak diktatörlüğe dönüşme riski taşıyor deniyor ya bazı Güney Amerika ülkelerinde işte böyle olmuş.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD Anayasası dinin ölçüt olarak kullanılmasını yasaklıyor. Anayasa’nın 6.maddesine göre, <b>“Birleşik Devletler’de herhangi bir görev veya kamu hizmeti için liyakat unsuru olarak bir din sınavı gerekmeyecektir.” deniyor…</b></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Başkanı parlamentonun görevden alma yetkisi yok ABD’de… Ancak kınıyor, buna da <b>“İmpeach”</b> diyormuş Amerikalılar. <b>“İmpeachment”</b>, dedikleri Temsilciler Meclisi’nin bir soruşturması. Yüksek Mahkeme Başkanı senatoya başkanlık ediyor. Senato mahkumiyet kararını 2/3 çoğunlukla verebiliyor sadece. Yani nitelikli çoğunlukla.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İmpeachment ise ABD tarihinde sadece 3 kez vuku bulmuş. 1868’de Andrew Johnson, 1998’de Bill Clinton’la ilgili soruşturmalar beraatla sonuçlanmışlar. 1974’te Richard Nixon soruşturması biraz daha karanlık. O istifa ile sonuçlanmış…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Allan Lichtman”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, ABD başkanlık seçimlerini doğru tahmin eden ünlü bir siyasal tarih profesörü. Lichtman Donald Trump’un mutlaka impeachment yöntemiyle görevinden uzaklaştırılacağını savunuyor…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD başkanlık seçimleri <b>“İki Dereceli Seçim”</b>dir. Birinci seçmenler ikinci seçmenleri seçerler. Yani halk milletvekili ve başkanı seçen temsilcileri seçer. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Burada bir parantez açalım…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Fransa’da da senato üyelerini halk seçmez, seçenleri halk seçer. Almanya Cumhurbaşkanı da 2 dereceli oylamayla seçilir. Federal Seçiciler Kurulu (parlamento üyeleri ve partilerin aday gösterdiği seçiciler) sadece cumhurbaşkanı belirlemek için toplanır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD başkanlık seçimi 4 yılda bir yapılır. Başkan ve başkan yardımcısı seçmek için. Devlet başkanı hükümetin de başıdır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD başkanlık sisteminde T</span></span></span></span></span></span>emsilciler Meclisi ve Senato üyeleri <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">her eyalette halk tarafından salt çoğunlukla (oy çokluğuyla) seçilirler (Louisiana ve Washington’da iki aşamalı seçim sistemiyle).</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Temsilciler meclisi seçimlerinde <b>“Dar Bölge Sistemi”</b> uygulanır. Her bölgeden 1 adayın seçilmesi esasına dayanan sistemde nüfusa göre üye toplamı eyaletlere paylaştırılır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İki dereceli seçim sisteminin ılımlı ve yetenekli adayları seçtiği düşünülmekteydi. John Stuart Mill’e göre seçiciler halkın tercihinden farklı olarak kendi çıkarına uygun adayı belirlemektedir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Türkiye’de ise 1946 yılından bu yana seçmenin temsilcisini doğrudan seçtiği <b>“Tek Dereceli Seçim sistemi” </b>uygulanmaktadır. Ne güzel değil mi arada kimse yok.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bunu da anımsatalım…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Başkan (hükümet) ile Temsilciler Meclisi ayrı seçimlerle yapılır. ABD başkan ve temsilciler seçimi “S<em>alt Çoğunluk” </em>(yarısının bir fazlası) sistemine dayanır. Meclis Başkanı ve komisyonların başkanları çoğunluk partisinden seçilir. Azınlıkta olan partinin meclis kararlarında etkisi olmaz. Çoğunluk parti ile hükümet iki ayrı partide de olabilir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD’de ön seçimlerde <b>“Caucus”</b> denilen siyasal parti üyelerinin bir araya geldiği müzakere toplantıları yapılır. İlk ön seçimin yapıldığı eyalet <b>“New Hampshire”</b>dir. Çünkü küçük bir eyalet olduğundan, başkanla direk ilişki kurmak da mümkün olduğundan kazanacak adayın seçiminde de ipucu vermektedir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Genelde nüfus yoğun, kentleşmiş ve deniz kıyısındaki eyaletler demokratların çoğunluk olduğu eyaletler, Güney ve iç batı kısımda eyaletler cumhuriyetçilerin çoğunluk sahibi olduğu eyaletlerdir. Amerikalıların <b>“Salıncak Eyalet” </b>dedikleri diğer bölgelerde oylar iki parti arasında gidip gelmektedir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Cumhuriyetçi Parti”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> ekonomik liberal merkez sağ siyaseti savunuyor. Genelde protestanlar ve evangelistler (tutucu ve hristiyanlığı yayma yanlısı protestanlar) tarafından desteklenir. Yani muhafazakâr kesimler tarafından destekleniyor.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Demokrat Parti”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">nin pozisyonu merkez soldadır. Merkez sol ve sosyal liberal ideolojiyi izler. Yüksek eğitimli ve göçmen kesimler (tabi zenciler de) Demokrat Parti’nin savunanları…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD Yüksek Mahkemesi bir idari yargı mekanizmasıdır ve en üst temyiz mahkemesidir. Kongre ve eyaletlerin çıkardığı yasaların ABD Anayasasına uygunluğunu denetler. Yasama ve yürütme kararlarını da denetler. Senato’nun önerdiği Başkan’ın atadığı 9 üyeli bir organdır. ABD Yüksek Mahkemesi toplumdaki birleştirici bir güç niteliğindedir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Avrupa uluslarında, mahkemeler sadece bireyleri yargılayabilir; ama Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi, egemenleri kendi önüne çıkarabilir.”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> diyor Tocqueville.” (Amerika’da Demokrasi, İletişim Yayınları, 2016, 1. Baskı, s. 163)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Çift meclisli olan ABD Parlamentosu (Kongresi) toplam 595 üyeden oluşur. Senato üst, Temsilciler Meclisi alt meclistir. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Gerekli ve Uygun Şart”</b> (Necessary and Proper Clause) Kongre'nin güçleri Anayasa'da sayılanlarla sınırlıdır; tüm diğer güçler eyaletler ve halka aittir ancak bu madde Kongre'ye "belirtilen güçlerin uygulanması için gerekli ve uygun olan her kanunu yapma" yetkisi verir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">“ABD Senatosu” nun her eyaletten seçilen 2’şer olmak üzere toplam 100 üyesi bulunur. Üyelerinin 2/3’ü 2 yılda bir seçimle yenilenir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Temsilciler Meclisi ise toplam 435 üyelidir. Üyeleri her 2 yılda bir yenilenir. Her eyaletten seçilen üye sayısı eyaletin nüfusuna bağlı olarak değişir ve federal halkı temsil eder.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Üyeleri her iki yılda bir yenilenir.” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">cümlesinin üzerinde duralım.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Tocqueville, <b>“Seçimlerin azlığı devleti büyük krizlerle yüzyüze bırakır. Fazlalığı ise hummalı bir galeyana sürükler. Amerikalılar bu iki kötülükten ikincisini tercih ettiler.”</b> diyordu (s. 212) Amerikalılar yasama organının üyelerinin doğrudan halk tarafından ve kısa süre için atanmasını istemişlerdi…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Hani</span></span></span></span></span></span><b> “Z</b><b>ırt pırt seçime ne gerek var” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">diyorlar ya…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD’de yasa tasarılarını iki mecliste de ayrı ayrı oyluyorlar. Sonucun farklı olması halinde karma komisyonda karara bağlanarak Başkan’a sunuluyor. Başkanın veto (reddetme) yetkisi var. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Mutlak Veto”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">da yasa kanunlaşmaz. <b>“Geciktirici Veto”</b>da ise yasa meclisteki 2/3’ü çoğunlukla kabul ediliyor. Başkan bir kanunu en çok 2 defa veto eder (Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu’nu ise veto edemez.)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Gelelim bazı organlarına…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Bütçe ve Yönetim Ofisi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, 1939 yılında kurulan başkana bağlı çalışan bütçeyi hazırlayıp kongreye sunan kuruluş. Fakat Kongre bütçe üstünde oynama yapabiliyor. Ödenek ve vergilerin miktarlarını yeniden düzenleyebiliyor.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Speaker”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> yani Temsilciler Meclisi Başkanı ABD siyasi protokolünde 3 numaralı kişidir. Senato ve Temsilciler Meclisi’nin ortak toplantılarına başkanlık eder. Amerikalılar meclis adına konuşan kişiye de speaker derler…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Select-men”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, ABD kentinde idari kuvvetleri elinde bulunduran kişi... </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Charles-Louis Montesquieu”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, 1748 yılında yayınlanan <b>“Yasaların Ruhu Üzerine”</b>de batılı demokratik sistemin temellerini attı. Kamu hukukuna ve siyaset bilimine <b>“Kuvvetler ayrılığı”</b> ilkesini getirdi. Gücün gücü sınırladığı ve en iyi hükümet biçimi olarak <b>“Temsili Cumhuriyet”</b> (Halkın seçtiği hükümet) fikrini ortaya koydu. <b>“Alexis de Tocqueville”</b> ise küçük bölgelere de idari özerklik tanınarak <b>“Katılımcı Demokrasi”</b>nin yani siyasal özgürlüğün ve demokratik kültürün geliştirilebileceğini savunmuştur.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Tocqueville <b>“Milli irade, tüm zamanların düzenbazlarının ve tüm çağların despotlarının en yaygın şekilde suistimal ettikleri kelimelerden birisidir. Amerika’da halkın egemenliği ilkesi yasalarla ilan edilmiş ve özgürce yazılmış.”</b> derken (a.g.e., s. 78) <b>“Avrupalılar aceleyle biçimlendirilen bir savaş silahı gibi görür. Amerikalılar sayılarını görmek ve böylelikle çoğunluğun ahlaki etkisini zayıflatmak için örgütlenirler. Çoğunluk üzerinde baskı yapmak için uygun argümanları icat eder ve bir araya getirirler. Bu yolla iktidarı ele geçirme umudu taşırlar.” </b>demekte. (a.g.e., s. 205)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Hukuk, toplumsal düzene ilişkin güvenlik, özgürlük ve eşitlik sağlayan yazılı kurallar olarak tanımlanır. Doğal haklar ise bireyin doğuştan sahip olduğu devlet tarafından yasaklanmayacak temel haklarıdır. “<b>Friedrich Carl von Savigny”</b> ve <b>“Hugo Grotius”</b>un üzerinde önemle durduğu <b>“Tabii Hukuk”</b> (Lex Naturalis) çağın gereklerine uyan ve dünyanın her yerinde olması gereken hukuktur. Doğal Hukuk, yazılı olmayan ve olması gereken rasyonel hukuktur.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Doğal hukuku sistematize eden <b>“Aquinalı Thomas”</b>, biçimlendirenler ise Platon, Aristo, Cicero, John Locke, Hugo Grotius, Thomas Hobbes ve Samuel von Patendorf olmuşlardır…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Virginia Haklar Beyannamesi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, 12 Haziran 1776’da Virginia Kongre üyelerinin oylarıyla kabul edilmişti. George Mason’un kaleme aldığı deklarasyon Amerikan ve Fransız yurttaş hakları bildirgelerini de etkilemiştir. Bu bildiri doğuştan gelen doğal haklar ve yetersiz hükümete isyan hakkını da içeren bir belgeydi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Habeas Corpus”</b> yani ihzar müzekkeresi ise bireyin mahkeme huzurunda hazır bulunmasını isteyen yargısal bir yazılı emirdir. 1679’da İngiltere’de çıkan Habeas Corpus yasasıyla yargıç kararı olmadan hiçbir bireyin gözaltında tutulmayacağına ilişkin bir karar alınmıştı. Bu yasa da sonraki ABD ve Fransız bildirgelerinin de temeli olmuştu…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Getirilen Türk Tipi Başkanlık Sistemi de ne ola ki diye kitapçı raflarına bakındık. RTE Hukuk Başdanışmanı’nın da vardı bir tane. Başkanlıkla ilgili bir kitap yazmış o da altı üstü anca alfabe kitabı kadar kalın bir şey. Tabi onu geçtik. İşimize yarar diye en kalınca olanında karar kıldık.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Almaya karar verdiğimiz kitabın adı <b>“Başkanlık Sistemi”</b> başlıklı olandı. Liberte Yayınları tarafından 2015 yılında ilk baskısı yapılmış. Editörleri, <b>“Murat Aktaş”</b> ve <b>“Bayram Coşkun”</b>.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bu kitabın ilk başta oylumu cazip gelmişti. Ancak okudukça hacmi kadar tatmin eden bir içeriğe sahip olduğunu da gördüm. Çünkü kesintili, ek bilgisiz ve çok kısa kaynaklar hiçbir zaman tam güvenilir olmaz.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kitapta ilk dikkatimi çeken isim benim de <b>“Doğu Ergil”</b> oldu. Neden, çünkü diğer yazarlara göre fazla medyatikti. Ergil hocanın ilk dikkatimi celbeden cümlesi de şu olmuştu: <b>“Türkiye’de güçlü merkezi yapının üzerine bir de başkanlık sistemi gelirse güçler birliği iyice kurumlaşır ve yürütmenin denetlenmesi çok zorlaşabilir.”</b> (s. 33)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Türkiye’deki sistem de zaten yönetici elitler egemenliği üzerinden işlemekte değil miydi?</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kesin kuvvetler ayrımı başkanlık sisteminin iyi işlemesinin en önemli güvencelerinden bütün notlar bunu işaret ediyor…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ergil hocaya göre, ABD’deki başkanlık, tüm idari ve siyasi yetkiler ülke çapında paylaşıldığından gereken koordinasyon ihtiyacını karşılamak için var. Ama ülkemizde teklif edilen Türk tipi sistem yargıçları atamada da başkanı yetkili kılıyor. Kendini denetleyecek kurumun mensuplarını atamak başkanı sınırsız yetki ve sorumsuzluk ile donatmak demekti. (s.34-33)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Türkiye’de liderlik tartışmaları geçmişten bugüne kaht-ı ricalle lider egemenliği arasında sıkışmıştır.”</b> (s. 430) diyen kitapta, <b>“Merkezi yönetim, kuvvetler birliği ve güdük sivil (daha doğrusu sivil egemen) toplum ilişkisi kuvvetli, otoriter lider ve merkeziyetçi yönetim tarzını ön plana çıkarmıştır.” </b>demekte Doğu Ergil. (s. 30)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bu arada kaht-ı rical, istenilen düzeyde yöneticilerin bulunmayışı, mevcutların da bulunduğu koltuğu dolduramayışı, yetersiz görevliler için kullanılan bir sözcüktür…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kitaba AKP’nin <b>“Anayasa Uzlaşma Komisyonu”</b>nun TBMM’ye sunduğu <b>“Başkanlık Sistemi Önerisi Tam Metni”</b> de ek olarak konulmuş…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kitapta yürütmenin başı olan Başkanın görevleri sayılıyor:</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İç ve dış siyaseti yürütmek, bakanları atamak ve görevlerine son vermek, TSK’ya başkomutanlık etmek, kamu yöneticilerini atamak, sıkıyönetim ilan etmek, YÖK üyelerinin yarısını seçmek, üniversite rektörlerini seçmek…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Anayasa mahkemesi üyelerinin yarısını, Danıştay üyelerinin yarısını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını, Hakemler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısını seçmek...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Geriye başka ne kaldı ki…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Başkan hakkında, kişisel ya da göreviyle ilgili bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının en az 2/3’sinin vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Başkan yardımcısı başkan seçilenin oy pusulasında yazılı kişi başkan seçildiği anda başkan adayı seçilmiş de oluyor.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Başkanlık seçim süresinin 1 yıl ertelenmesine meclis karar verebilecek. Erteleme sebebi kalmamışsa aynı usule göre bu işlem tekrarlanabilir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Seçilen kişi ömrü vaki oldukça başkan da kalabilir yani...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kitaptan alıntılara devam edelim…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Madde 5/2: <b>“Seçimden önce ve sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, meclisin kararı olmadıkça tutulanamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”</b> (s.536, Başkanlık Sistemi Liberte Yayınları, 2015 1.Baskı, Murat Aktaş, Bayram Coşkun).</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Madde 6/3: <b>“Milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit eden raporu üzerine Genel Kurulca üye tam sayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla karar verilir.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İki madde arasında ne büyük çelişki değil mi?</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">AKP’nin önerisine göre başkan, 40 yaşını dolduran üniversite mezunları arasından 5 artı 5 yıllığına halk tarafından seçilir diyor. Oyların çoğunluğunu alan aday başkan seçilir. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Adaylar ise en az yüzde 5 oranında oy almış siyasi partilerden seçilebilir deniyor. Yani en az 100 bin vatandaşın oyu gerekli…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ama ne adalet değil mi?</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">1911’de yazdığı <b>“Siyasi partiler”</b> kitabında <b>“Oligarşinin Tunç Yasası” </b>diye bir kavram ortaya atmıştı <b> </b>İtalyan sosyal bilimci <b>“Roberto Michels”</b>. Michels’e göre, iktidar sahipleri çıkarlar gereği iktidarlarını sürdürme eğilimindedirler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Max Weber”</b>den de etkilenen Michels, demokrasinin pratikte olanak dışı hale getirildiğini belirterek seçimlerin halkın oligarşik yapıyı onaylamasından öte geçmediğini demokrasi ile bürokrasinin hiçbir şekilde uyuşmadığını ortaya koymaktadır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Toplumda fert sayısı arttıkça bürokrasi güçlenmekte kişi ya da küçük bir grup çıkarına uygun bir yapı ortaya çıkarmaktadır…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Barajlar da bu isteğin belirtisidir bana göre…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>Avcıoğlu</b>, 1961 Anayasası’nın ortaya çıkmasında rol oynayan tam bağımsızlıktan yana devrimci bir siyaset adamıydı. Çok ilginç tespitleri ve kanıtları vardı…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kalın kalın da kitapları vardır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bunlardan birisinde, <b>“Türkiye’nin Düzeni”</b>nde (Tekin Yayınevi, 2001) Avcıoğlu, <b>“Jacques Lambert</b>”in <b>“Latin Amerika”</b> adlı incelemesinden alıntı yaparak şöyle demiştir: <b>“Genel oya dayanan politik demokrasi tek başına ilkel toplulukları hızla değiştirmekte aciz kalmaktadır. Çünkü ağalık (casiquisme) ve büyük arazi mülkiyeti (latifundias) düzeni seçmenleri bağımlı tutmaktadır. Ancak bildiğimiz nokta seçim sandıklarından çıkan oyların büyük kısmının seçmenlerin kendi tercihlerinin sonucu olmadığıdır. Bu sebepten Türkiye’de seçim kazanmayı milli iradenin pırıltılı bir belirtisi saymak için halk henüz gerekli siyasi bilinçlenme seviyesine gelmiş olmaktan uzaktır.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Türkiye’de de merkezileşmiş bir nüfus (ya da sanayi toplumu) var mı? Sanmam…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Çoğunlukla tercihler de, kır kentli ya da göçmen seçmen kitlesinin oluşturduğu sandıktan çıkan oylarla belirleniyor. Kapalı bölgeler; Karadeniz, İç ve Doğu Anadolu gibi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bunu küçümsemek için söylemiyorum. Tam tersine bahsettiğim eğitimli kır nüfusu, kentlere yığılmamış ama üreten ama sorgulayabilen de nitelikli nüfusa olan ihtiyacımızdır…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ne diyordu İsmail Hakkı Tonguç<b>: </b><b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı...</span></span></span></span></span></span> </b><b>Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir. İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha... "</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ne demişti ABD’li Sosyolog ve Eğitim Bilimci John Dewey, <b>“Yönetilenler ve oy verenler eğitimli olmadığı sürece seçimle işbaşına gelen hükümet başarılı olamaz.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Değil mi?</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu konuyu açalım biraz…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Fransız tarihçi Lucien Febvre <b>“İnsan yoktur, onu grup yönetir.”</b> der. Alman siyaset felsefecisi <b>“Axel Honneth” </b>ise toplumda <b>“Kabul Görme”</b>nin (recognition) 3 biçimi olduğunu söylüyor. Sevgi, haklar ve dayanışma…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Honneth’e göre, aile sevgi’nin, sivil toplum hak ve hukukun, devlet ise dayanışmanın temelidir. 3 sütuna oturur: Özgüven, özsaygı ve onur...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Irk, etnisite, cinsiyet, sınıf gibi çatışmalar aslında güdülenmiş kabul görme mücadelesidir... </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Glokalleşme”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (Yetki Paylaşımı) , özerk yerel yönetimlerin merkezle birlikte yönetmesini ifade eder.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Oysa günümüzde yerelleşmeden anlaşılan ne midir?</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Küreyelleşme yani yerel yönleri güçlendirip dışa saçılma siyaseti. Küre-Y</span></span></span></span></span></span>erelleşme şubelere yetki aktarımıdır…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Tefrik-i Vezaif”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, görevler ayrımını ifade ederken, <b>“Tevsii Mezuniyet”</b> (Yetki Genişliği) kavramı y</span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">erel (taşra) birimlerinin merkeze bağlı olarak, merkezin denetimi altında görev yürütebilmelerini ifade etmektedir.1982 Anayasası'nın 126’ncı maddesine göre Türkiye'de illerin idaresi bu esasa dayanıyordu…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bilhassa 90 sonrası <b>“Demokratik Kitle Örgütü”</b> (DKÖ) yerine iktidar mücadelesini grup çıkarına indirgeyici bir kavram olarak <b>“Sivil Toplum Kuruluşu”</b> (STK) kullanılmaya başlanmıştı. </span></span></span></span></span></span><span style="font-size:9pt"><span style="line-height:13.8px">Sosyal devlet anlayışının terk edilmesinden sonra boşluk üçüncü sektör denen STK’larla doldurulmaya, kamusal alan da bu doğrultuda işlev kazanmaya başladı. Bunun sonuçlarından birisi de <b>“Deregülasyon”</b> yani kamusal alanın daraltılmasıydı. Böylece <b>“İ</b></span></span><b>nterpellation” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">yani </span></span></span></span></span></span><span style="font-size:9pt"><span style="line-height:13.8px">belli </span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">bir ideolojiye mensup sınıfları aynı siyasal projeye yönlendirme (Paralojizm) özellikle STK’lar aracılığıyla yapılmaktaydı…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">“<b>Yerinden yönetim”</b> iki türlü gerçekleşmekte.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“İdari Yerinden Yönetim”</b> hizmet yönünden yerinden yönetimdir. Belediyeler, köyler ve il özel idareleri gibi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Siyasi Yerinden Yönetim”</b> (Federalizm) ise bölgesel kimlik (federe devletin anayasasına göre bağlılık), federal devletin anayasasına göre bağlılık ulusal kimlik olarak tanımlanır. Dış ilişkiler, maliye, güvenlik ve adalet dışında merkezden alınarak yerel yönetimlere aktarılır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan tam 55 yıl sonra yerel yönetim kavramıyla tanışmış.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bülent Ecevit başbakan olduğu 42. Hükümet döneminde 5 Ocak 1978-12 Kasım 1979 tarihleri arasındaki kabinede <b>“Yerel Yönetim Bakanlığı”</b> adıyla bir bakanlık yer bulmuş. Türkiye’nin ilk ve tek yerel yönetim bakanlığı hükümetin değişmesiyle de kaldırılmış.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bakanlık 22 aylık bu kısa sürede de özellikle belediye gelirlerinin artması konusunda çalışmalar yapmış. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Civilisation”</b> Türkçe’de uygarlık sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan Fransızca bir sözcük. İster istemez uygarlık deyince Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin o ünlü deyişi akla geliyor. “<b>Uygarlık tarafından yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.<wbr />” </b>diyordu Nietzsche…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">18. yüzyılda Voltaire tarafından yazına sokulmuştur. 19. yüzyılda ise aynı kelime, bilgi, beceri anlamında kullanılmış. Sivilizasyon, günümüzde <b>“Otonom” </b>(Özerk) devletten ayrılmış güç ve yapılanmayı ifade ediyor. <b>“Siyasal Katılım”</b>, seçimler ya da etkin katılım (DKÖ, yerel ve ulusal faaliyetler) siyasal istem ve yöneticilerin belirlenmesi yoluyla kararları etkilemektir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Yorumlarını Aristo’nun öğretilerinden yola çıkarak yapanlar <b>“Peripatetik”</b> olarak tanımlanırlar. <b>“Politika”</b> adında da bir kitabı yayınlanmıştır. Aristo, <b>“Politika, toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir.” </b>diyordu…</span></span></span></p> <ol style="list-style-type:lower-roman"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="127638958"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">ya da <b>“Sosyal ”</b> başkalarını kontrol etme yeteneği, <b>“Siyasal ”</b> toplumun bütününü etkileyen iktidar, <b>“Egemen ”</b> ise yasama yargı ve yürütmeyi içermektedir. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Montesquieu, <b>“Yasaların Ruhu”</b> (De l'esprit des lois) adlı kitabında kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır. <b>“</b><em>Güç</em><b>,</b> <em>gücü durdurur</em><b>”</b> demekteydi...</span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sivil toplum, toplumsal farklılaşmanın olduğu toplum içerisindeki çeşitli grup ve kurumların karşılıklı etkileşimde bulunduğu toplumsal kurumdur. Ancak sivil toplum (civitis), iktidar mücadelesini salt grup çıkarına indirgemekte. Örnek vereyim, <b>“Ulusal Demokrasi Fonu”</b> (NED) adı altında ABD askeri güç yanında sivil faaliyetlerini sağ (IRI) ve sol (NDI) eğilimli STK’lara destek vererek, iş çevrelerinde yürüttüğü faaliyetleri ise <b>“Uluslar arası Özel Girişimciler Merkezi”</b>nin (CİPE) desteklediği STK’larla sürdürmektedir. Amacı, Ortadoğu’da etkinlik kurmak ve çıkarlarını korumak, süper gücünün devamını sağlamaktır. Bu kuruluşlar<b> “Povermental” </b>yani ABD’ye bağlıdırlar...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Günümüzde kamu yönetim alanında yaygın olarak kullanılan kavramlardan bir diğeri de <b>“Governance”</b> (Yönetişim)… Bir sosyal ve siyasal sistemde bütün aktörlerin toplam çabasıyla oluşan düzen olarak tanımlanan yönetişim terimi, birbirine bağlı durumlarda birbirine karşıt aktörlerin oluşturduğu ağsal yapıyı koordine eden süreç olarak ifade ediliyor…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hukuk (emretme gücü), maliye (para, vergi, kamusal harcamalar) ve zor kullanım (polis ve asker) olarak egemenlik sisteminin 3 temel aygıtı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Louis <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Althusser, <b>“ideoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları”</b>nda <b>“Devlet aygıtı dediğimiz şu öteki somut gerçeklikte belirli soyutlama ilişkisi içinde bulunan hukuk, hem baskıcı hem de ideolojiktir.”</b> der ve ideolojiyi tanımlarken maddi hayat şartlarıyla hayali ilişkilerin temsili diyerek iki alanı vurgular: İdeoloji ve devletin ideolojik aygıtları. Althusser’e göre iktidar ve rejim ideolojik aygıtların katkısı olmadan sürdürülemezdi. (M. Naci Bostancı, Siyaset ve Medya Alaca Karanlığın İki Atlısı, Özgür Yayınları, 2011, 1. Basım, s.161)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Alexis de Tocqueville 1835’te yazdığı <b>“Amerika’da Demokrasi”</b> adlı kitapta yönetim ile halk arasında sivil toplum kuruluşlarının denge işlevi gördüğünü ifade ediyordu. Ancak kavramı 1767’de yazdığı <b><span style="font-size:9pt"><span style="line-height:13.8px">"Sivil Toplumun Tarihi Üzerine Bir Deneme"</span></span></b> adlı makalede ilk kullanan <b>“Adam Ferguson”</b>dur…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Tocqueville’ye göre, <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Birleşik Devletler’de idari kuvvetin yapısında merkezi ve hıyerarşik hiçbir şey yoktur; bu nedenle onu göremezsiniz.”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (a.g.e., s.92)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Amerikan demokrasisinin özelliklerini Tocqueville, yerel hükümetler, kapitalizmle birlikte yaygınlaşan sivil toplum yapısı, anayasa, gelişkin ve özerk yerel yönetim kurumları, din ile siyaset ayrımı gibi olgularla ele alarak Avrupa Devletleri’yle Birleşik Devletler farkını ortaya koymuştur. Avrupa’nın merkeziyetçi yapılanmasına karşılık da başat etken olarak Birleşik Devletler’deki ademi merkeziyetçilik uygulamadaki fark olarak görülmektedir. Eşitlik, adalet, özgürlük kısaca demokrasiye ilişkin bir takım kavramların temeli olarak sivil toplum demese de dernek veya halkın kurduğu örgütlerden, bu kuruluşların çokluğunca yaratılan ABD sivil toplum yapısından sözetmektedir: <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Amerikalılar toplumsal otoriteye güvensiz ve tedirgin gözlerle bakarlar ve sadece onsuz yapamayacakları zaman bu otoritenin iktidarına başvururlar.”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (a.g.e., s. 200)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"><img alt="" src="https://www.magazinsortie.com/images/upload/1345628775_50_885.jpg" style="width: 630px; height: 472px;" /></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Hümanist sosyolog <b>“Charles Cooley”</b>in ortaya attığı “<b>Ayna Benlik” </b>kavramına<b> </b>göre başkalarının algısı bizim kendi algımızı da etkilemektedir…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İnsanlar çıkarları sözkonusu olup haksız oldukları zaman gerçeklerle yüzleşmek istemezler ve saldırganlaşırlar. Doğruyu savunmak işlerine gelmez çünkü. İşte <b>“Lobicilik”</b>, özel grup çıkarları sağlamak amaçlı siyasal kararları etkileme faaliyetidir…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Örgüt ise bir amaç için bir araya gelen bir organizasyonun tümünü kapsar. Örgüt tipleri formal ve informal yani resmi veya resmi olmayan örgüt biçimindedir. <b>“Formal Örgüt”</b> içinde statüye dayalı ilişkiler, <b>“İnformal Örgüt”</b> içinde de kişiye dayalı ilişkiler geçerlidir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Biçimsel örgüt, amaç görev ve sorumluluk ve kuralların önceden belirlendiği sıra düzenine ve kişisel ilişkilere dayalı bir yapılanmadır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Tanımlanmış liderlik tipleri ise şöyle…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kurallara uyum ödül içeren ödül ve cezaya dayalı liderlik <b>“Nomothetic”</b>,</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bireysel çaba ve gereklere bağlı liderlik <b>“İdiographic”</b>,</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ve bürokrasi ile bireylerin gereksinimlerine dönük liderlik <b>“Transactional”</b>.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Örgütsel lider (nomothetic) bürokratik yönelimli, bireysel lider (idiographic) kişilik yönelimli, durumsal lider (transactional) durum yönelimli olmaktadır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">En uygun model durumsal liderlik olarak tanımlanıyor…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Max Weber, <b>“Bürokrasi ve Otorite”</b> adlı kitabında 3 otorite tipi saymıştı: <b>“Geleneksel Otorite”</b> (hanedanlıklar, krallıklar), <b>“Karizmatik Otorite”</b> (akıl ve kudret sahibi kişi) ve <b>“Yasal ve Ussal Otorite”</b> (yasal ve halkın rızasına dayanan modern dönemin şekli). Weber, <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Toplumların kültürel boşluğa düştüğü zamanlarda toplumsal kuramları değişen kültürel değerlere uydurmayı başaran kişi karizmatik liderdir.”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> diyordu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Karizma, Emre Kongar’a göre <b>“Türkiye’de sorgulanmaz, erişilmez, büyüleyici, sürükleyici etki”</b> anlamında kullanılmaktadır (Cumhuriyet, 24 Mayıs 2010).</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Sosyolojide çeşitli grup sınıflandırmaları yapılmıştır fakat en yaygın ve temel olanı Charles Cooley tarafından literatüre sokulan <b>“Birincil Grup”</b> ve <b>“İkincil Grup”</b> ayrımıdır. Birincil gruplar yakın ve yüzyüze ilişkilerin varolduğu gruptur. Orada bizlik ve dayanışma duygusu sözkonusudur. İkincil grup ise resmi ve kurumsal (birincil grupların içinde geliştiği) gruptur. İkincil gruplar resmi (formal) gruplar olarak da tanımlanmakta…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ortak amaçları olmayan, rastlantı sonucu oluşmuş, birbiriyle yakınlığı bulunmayan ve sürekliliği olmayan insan toplulukları ise “Kalabalık” tanımlanır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Örnek mi? Sahildeki insanlar, marketteki müşteriler veya bir konserin izleyicileri…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ancak “Toplumsal Gruplar”, belli bir amaç için en az 2 kişiden oluşmuş aralarında ilişki (etkileşim) olan ve sürekliliği olan insan topluluğudur. Örneğin, siyasi partiler, dernekler, sendika, aile ve okul grubu böyle… .</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bir kurum ise <b>“Örüntüler</b>” (birim) toplamıdır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İngiltere ve bağlı ülkelerde (Birleşik Krallık) özerk nitelikli yarı kamusal kuruluşlar (quango), hem kamu hem de hükümet dışı (STK) özellikler taşır. Melez (hibrid) organizasyonlardır… Özerk olmasına rağmen uygulamada atama ve finansman merkezi idarenin etkisi altındadır. Devlet tarafından parasal yönden desteklenirler.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İngiltere’de 1980-90 arası birçok alan (su gibi) özelleştirilmişti. 1988’den itibaren sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerle genişletilmiştir. “<b>Quango”</b>ların sayısının artması kamuoyu tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Ey hürriyet, senin adına ne cinayetler işleniyor!”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>(</b>Madame Roland)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bizim ilk ademi merkeziyetçilerimiz <b>“Prens Sabahattin”</b> Osmanlı hanedanından (paşaoğlu) federalizm taraftarıydı. Edebiyatta ise <b>“Yeni Turan”</b>daki ütopik görüşleriyle de <b>“Halide Edip Adıvar”</b> (Türkiye’de Şark Garp ve Amerikan Tesirleri). Adıvar aynı zamanda bir Amerikan mandacılığı önermişti. Kemalist devrimden sonra ABD’ye de yerleşti.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">H.Edip kitabına<b>,<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> “Tüm vakalar bir araya gelse bile Fransız Devrimi’nin yerini tutamaz; Fransız Devrimi dünyada şimdiye kadar gerçekleşmiş en şaşırtıcı hadisedir.”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> diyen, Fransız devrimini eleştiren muhafazakâr ve liberal İngiliz devlet adamı </span></span></span></span></span></span>Edmund Burke’nin<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> şu sözleriyle girer: </span></span></span></span></span></span><b>“Cemiyet hakiki bir kontrattır. Fakat devlet, herhangi bir anlaşmaya bağlı bir şirket telakki edilemez. Geçici bir alaka ile başlanıp, ortakların arzuları ile feshedilmez. Bu, bütün ilimlerde ortaklık, bütün sanatlarda ortaklık, bütün fazilet ve tekâmülde ortaklıktır. Böyle bir ortaklık, nesiller boyunca elde edilemeyeceği için, sadece yaşayanlar arasında hüküm süren bir ortaklık olamaz. Bu, yaşayanlar ile ölmüşler ve istikbalde doğacaklar arasında tesis edilebilen bir ortaklıktır."</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">John Stuart Mill ise, <b>“Kendi yaşama planını seçmeyi dünyaya ya da kendi çevresinde bulunanlara bırakan kimsenin, maymun gibi öykünme yetisinden başka hiçbir yetiğe ihtiyacı yoktur. Kendi planını kendi seçen kimse ise bütün yetilerini kullanır.”</b> demektedir (Özgürlük Üzerine, Oda Yayınları, 1. Baskı, s. 82). </span></span></span></span></span></span><b>“Egemen ve merkezi her devlet potansiyel olarak saldırgan ve diktatörcedir.”</b> Simone Weil’in faşizmin egemen olduğu İkinci Dünya Savaşı yıllarında söylediği bir sözdü.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Postmodernist düşünürler Gilles Deleuze ile Felix Guattari birlikte yönetim alanına ilginç bir siyaset felsefesi yaklaşımı getirdi. Kapitalizmi bunalımlar sistemi olarak tanımlıyorlar devlet yerine <b>“</b><em>Deterritorialization”</em> (Yersiz Yurtsuzluk) kavramını öne sürüyorlardı. Yersiz yurtsuzluk merkezsiz ve gövdesiz, yatay yayılan, iktidardan sakınan düşünce yöntemidir. Göçebelerin yaşam ve örgütlenme biçimi, hristiyanlık ve batıya karşı yıkıcılık imgelemi olarak ele alınıyordu. Kapitalizmin ayakta kalışının nedenini çelişkilere (dışlama) bağlıyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">1944’te ABD’li tarihçi <b>“Richard Hafstad”</b> popülerleştirdiği sosyal darwinistlerin ileri sürdüğü düşünceye göre vahşi ırklar medeni ırklar tarafından yok edilecekti. Herbert Spencer, <b>“Sentetik Felsefe Sistemi”</b>nde toplumların da canlı bir organizma gibi işlediğini öne sürüyordu. Spencer, sanayileşme, işbirliği ve rekabete uyum sağlayan bireyin yüksek düzeye ulaşacağını savunuyordu. Özel mülkiyet ve piyasa ekonomisini savunarak <b>“Devlete Karşı Birey”</b>de evrimin görünmez el gibi özel çıkarı genel faydaya dönüştürdüğünü iddia ediyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Faşizmi, ırkçılık, sömürgecilik ve nazizmi körükleyen bu anlayışı İngiliz liberal siyasetçi <b>“Richard Cobden”</b> de savundu. Bir tekstil sanayicisi olan Cobden 1846’da halka ucuz tahıl sağlayan <b>“Corn Yasası”</b>nı kaldırttı. Sanayi işçisi artmıştı. Herkese iş vaat ediyordu. Almanya’da Ferdinand Lassalle ve Bismark uzlaşmasıyla eşit hak ve ücretler tunç yasasıyla işçi sınıfının hareketleri sınırlanmıştı...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Faşizm insanlar üzerinde vahim ve derin etkiler bırakır…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Proto Faşizm”</b>, faşizmin temelini oluşturan daha sonra gelen faşist ideolojileri etkilemiş modern faşizme öncülük etmiş Roma ve eski Avrupa rejimlerinin (Almanya, İtalya, İspanya) hukuk ve yönetim şekillerini ifade ediyor…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Diktatör terimi </span></span></span></span></span></span>Antik Roma’da s<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">enato tarafından acil durumlarda yönetime atanan ve olağan üstü yetkiler verilen <b>“Magistratus”</b> (Halkın Efendisi) ünvanından gelmektedir. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Eski Roma’da magistralar,</span></span></span></span></span></span> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> siyasi ve askerî otoriteyi elinde bulundurur, yılda bir defa seçilir ve bir yıl süreyle görev yaparlardı. Promagistralar ise eyaletlerde 1 yıl için görev yapan valilerdi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“</b><a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/%25C4%25B0mperium&source=gmail&ust=1577535851078000&usg=AFQjCNEZQbiFsPdMEQcKbuwg2mbqubwDKw" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0mperium" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="İmperium"><b>İmperium</b></a><b>”</b> (buyurma) yetkisi olan üst düzey magistraların güvenliğini <b>“Lictor”</b> denilen muhafızlar üstlenirdi. Lictorlar ellerinde yetki ve güç <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">sözünü sembolize eden daha sonra İtalyan Faşizminin de simgesi haline gelen </span></span></span></span></span></span>“<b>Fasces” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">denen</span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> baltaları </span></span></span></span></span></span>taşırlardı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Faşizm sözcüğünün kökeni Roma İmparatorlarının otoritesinin sembolü fasces adlı baltadan gelirmiş ya Latince fasces, demet anlamına gelen <b>“Fascis”</b> kelimesinden türetilmiş…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İmperium, yetkisine sahip kişi, <b>“Magistra”</b> ya da <b>“</b><a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/Promagistra&source=gmail&ust=1577535851078000&usg=AFQjCNGXDfMNfFuYjCCfx8c7gYfNDJhLLg" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Promagistra" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Promagistra"><b>Promagistra</b></a><b>”</b> olarak kendisine tanınan yasal hakları yerine getirme konusunda mutlak bir otoriteye sahipti. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Roma Cumhuriyeti'ne özgü bir siyasi kurum olan bu makam normal magistraların yetkisinin üzerinde olağandışı görevler üstlenen olağandışı bir magistralıktı. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Julius Sezar (MÖ 100-44), yetkilerini kullanarak ilk <b>“Autogolpe”</b> (Sivil Darbe) ile Roma Senatosu’nu kaldırıp kendini imparator ilan eden kişi oldu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Cumhuriyet bürokrasisini merkezileştirmiş, kendini hayat boyu diktatör ilan edince bir grup senatörce suikastle öldürülmüştür. Jul Sezar ölümünden sonra da Roma tanrılarından birisi ilan edilmiştir. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>Lucius Cornelius Sulla Felix</b> (MÖ 138-78), senatoların yetkilerini arttıran ve bu yönde kanunlar çıkartan bir diktatördü. Felix döneminde güçlenen aristokratik kliklerden Optimates, senatonun yetkisini arttırıp pleplerinkini kısmayı amaçlamıştı. Çünkü tribünün, yani güçlü generallerin yönetime egemen olmalarını istemiyorlardı. Buna karşılık Populares kliği, pleblerle halk meclislerinin gücünü arttırmak istedi. Onlar da Sezar döneminde güçlenmişlerdi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İspanyolca bir terim olan Autogolpe, günümüzde Latin Amerika’da görülen sivil darbeleri ifade eder. </span></span></span></span></span></span>Örneğin Peru’da Alberto Fujimori devlet başkanı iken parlamentoyu lağvederek iktidarı kendi bünyesinde toplamıştır. Kendi kendine darbe sonucunda anayasa ve bağımsız mahkemeler de rafa kalkar.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sivil darbelerin diktaya dönüşmeleri muhtemeldir. Bir sivil darbenin ortadan kalkması askeri darbeye göre daha zordur. Askeri darbelerden sivil hayata dönüş muhtemelken sivil darbeciler menfaat ve destekçi grupları geliştirmeye eğilimdir…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İkinci dünya savaşı yıllarında siyasi iktidarı tek elde toplayan gri rejimler, demokrasi ile totaliterlik karışımı ara rejimler yani <b>“Otoriterizm”</b> de egemen olmuştu. 1970’lerde ABD, yönetime ilişkin tanımlama yaptı ve ülkeleri <b>“Totaliter Ülkeler”</b> ve <b>“Otoriter Ülkeler”</b> olarak ikiye ayırdı. Totaliter ülke Amerikalılara göre SSCB idi. Totoliter, bütüncül yani her alanda yetkili yönetimleri tanımlarken otoriter ülkeler bazı Batı yanlısı ülkeler gösteriliyordu. Otoriter ülkeler ise buyurgan, yönetimi sınırsız yetkili, siyaset ve basın üzerinde baskıcı olan ülkeleri ifade ediyordu...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Karanlıkta kar yağıyor,</span></span></span></span></span></span><br /> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Sen Madrid kapısındasın.</span></span></span></span></span></span><br /> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Karşında en güzel şeylerimizi</span></span></span></span></span></span><br /> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ümidi, hasreti, hürriyeti</span></span></span></span></span></span><br /> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ve çocukları öldüren bir ordu.</span></span></span></span></span></span></b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">(Nazım Hikmet)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hayvan Çiftliği’nde (1945) dünyanın tüm liderlerini 2.Dünya Savaşı yüzünden eleştirir <b>“George Orwell”</b>. 2. Dünya Savaşı yıllarında yayınlanan <b>“1984”</b> adlı antiütopik (distopik) romanında <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Yevgeniy İvanoviç </span></span></span></span></span></span>Zamyatin’in <b>“Biz”</b> (1920) ve Zamyatin’den esinlenen <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Aldous</span></span></span></span></span></span> Huxley”</b>in hedonizmin de eleştirisini yapan <b>“Cesur Yeni Dünya”</b> (1931) romanlarından da etkilenerek otoriter toplumlara gönderme yapar. İspanya iç savaşına da katılan Orwell bu romanı Franko’nun İspanya’sından esinlenerek yazmıştır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Her üç roman sosyal bilim kurgu kabul edilir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Romanda hayali bir partinin şu 3 temel sloganı vardır:</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Savaş Barıştır, </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Özgürlük Köleliktir,</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bilgisizlik Kuvvettir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sevgi bakanlığı işkenceden, bolluk bakanlığı fakirliği sürdürmekten, barış bakanlığı da savaştan sorumludur. 1984 romanında sözü geçen <b>“Big Brother”</b> (Hepimizin Abisi ya da Büyük Abi) terimi oligarşinin otokrat yönetimini korumak için kendine uygun gördüğü sanal kişiyi temsil eder ve merkezi otoriteyi simgelemektedir. <b>“Big Brother is Watching You”</b> bireyin merkezi otoritece sürekli gözlem altında tutulduğunu sistem dışına çıkanın cezalandırıldığını ifade ediyordu…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Herbert Marcuse, Walter Benjamin ve Theodor Adorno gibi düşünürler kapitalist topluma kültürel ve ekonomik boyutta eleştiriler getirmişti. Örneğin, Alman düşünür Theodor Adorno, Batı baskıcı ve yasakçı kapitalist toplumsal ilişkilerinin ve üretim ilişkilerinin (teknokrasi vs.) insan ilişkilerini de tahrip ettiğini savunuyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Teknokrasi</b>” toplumsal ilişkiler ve devlet yönetimde sosyal ihtiyaçların karşılanması yerine teknik olanakların geliştirilmesini öncelik alan bir yönetim şekli.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bugünkü yabancılaşma ve tekdüze yaşam normlarının başat sebebi budur. Georg Lukacs da yabancılaşma kavramından yola çıkarak kapitalist toplum ilişkilerinde belirleyiciliğin meta ilişkileri olduğunu ifade etmektedir. Bunu <b>“Reification”</b> (Şeyleşme) terimiyle açıklamıştı. Adorno, Lukacs ve Ernst Bloch yabancılaşma üstüne değerlendirmeler yapan, eleştirel toplum yanlısı düşünürler totaliter toplumsal yapılara karşı modernite toplumunun sürdüğünü savunmaktaydı…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Güç ne kadar büyükse kötüye kullanılmasının tehlikesi de o kadar fazladır.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">(Edmund Burke)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Avusturyalı nörolog <b>“Sigmund Freud”</b> insanda doğuştan gelen iki eğilim var diyor. Bunlar, <b>“Libido”</b> (Cinsellik) ve <b>“Destrüdo</b> (Saldırganlık). Freud’un psikodinamik yaklaşımına göre libido içgüdüsel bir enerjidir. İsviçreli psikiyatr </span></span></span></span></span></span> <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Carl Gustav Jung”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, bu enerjinin bireyin gelişim sürecinde ortaya çıkan moral destek olduğunu savunuyor. Destrüdo ise bireyde içgüdüsel olarak varolan zarar verme isteği, hatta kendini ve çevresini de öldürme içgüdüsü olarak tanımlanıyor...</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Hasrolmak”</b> sözcüğünü, bir şeyin bütününü birine ayırmak, vermek anlamında da bilmekteyiz...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Aşırı yetki tanımak <b>“Omnipotans</b>” ve <b>“Egoizm” </b>gibi bencil ve merkezcil üstünlük taslayan baskıcı çıkışları, <b>“Hedonizm”</b> zevkçilik ya da <b>“California Sendromu”</b> diye de tanımlanan davranışları tetikleyebilmekte…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Sosyolog ve k</span></span></span></span></span></span>ültür kuramcısı <b>“Stuart Hall”</b>a göre iletişimin önemli ilkelerinden biri diyalektiktir. İletişimdeki süreç karşılıklılık esası taşımalıydı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bugün <b>“Diyalektik”</b> (tartışma) yöntemden çok<b> ”Retorik” </b>(hitap ve ikna sanatı) geçerli sayılmakta.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bunu iletişim sayıyorlar…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Diyalektik (akıl) karşısına <b>“Metafizik”</b> de (Duyu Ötesi) konuyor ve bilim yoluyla ulaşılamayan konulara sezgi yoluyla üretilen bilgiyle açıklık getirilmek isteniyor ya.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Peki geldiğini mi sanıyorlar? Sormadan edemiyor insan…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İletişim, bir <b>“M<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ethüsena” </span></span></span></span></span></span></b>(Ululama) ya da bir metafizik (dogma) konusu olmaz. Olamaz.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">TV’de ya da başka kitle iletişim ortamlarında başkanlıkla ilgili bir çalıştaymış, münazaraymış, müzakere, mukaleme ya da panel her neyse karşıtların bir araya gelip tartıştıkları bir program adı duyduk mu?</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Yok…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bireyler nesneler gibi kutsanmışlar adeta çünkü. Sorgulanmaz, toz kondurulmazlar. Buna da işte <b>“idealizasyon”</b> diyoruz…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Georg Wilhelm Friedrich Hegel”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> diyalektik materyalizmin kurucusu idi. <b>“Diyalektik Mteryalizm”</b>i tezler ve antitezlerle senteze varım yani yeni anlayışa ulaşma olarak özetleyelim.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Efendiyle köle ilişkisinde kölenin kurtuluşu ve özgürlüğü ancak toplumsal bilinçlenmesi (gerçek akıl düzeyine) ve kendi farkındalığına varmasıyla olur. K.Marx bu düşünceden yola çıkıp <b>“İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır.”</b> demişti…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Sophokles”</b> ünlü tragedyası <b>“Kral Oidipus”</b>ta şöyle sesleniyor: <b>“Güzel şey ikbale ermek, iktidarı elde tutmak, üstün bilgili olmak!”</b> (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları s. 12)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Tiran ya da tiranlık, zorla yasal güç elde eden, zorba, despot, kale sahibi hükümdar demek…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Zaman zaman kurulan askeri ya da sivil dikta rejimleri… Onlar da tiraniye…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Tiyatro dilinde cinayet ve fena insan rolleri yapan aktris demektir.”</b> diyordu Reşat Nuri Güntekin de (Anadolu Notları I-II, İnkılab Kitabevi, s. 139)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Platon’a göre demokrasi yozlaşırsa Tirani’ye yol açıyordu. Anayasa’yı özgürlük ve bilgelik karması olarak görür. Şöyle demektedir Platon: <b>"Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir."</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Roma’lı düşünürlerden “<b>Polybius”</b>, <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Marcus Tullius</span></span></span></span></span></span></b> <b> Cicero”</b> ve <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Lucius Annaeus</span></span></span></span></span></span></b> <b> Seneca”</b> Roma siyasal düşüncesinin etkili düşünürlerindendi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Polybius’un sınırlama dengeleme teorisinin Locke ve Montesquieu’nun kuvvetler ayrımına fikir kaynaklığı ettiği ABD Anayasası’nın hazırlanmasına da etkisi olduğu söylenmektedir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Polybius, <b>“Oklokrasi”</b>yi yozlaşan demokrasi olarak tanımlamıştır. Yani bilgisiz, yeteneksiz ve etik olmayan gücün yönetimi; çoğunluk diktası da denebilir…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Mobokrasi”</b> ise, bir çete ve zümre yönetimidir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Herodot ve <em>Thucydides</em> ile birlikte önemli bir antik Yunan tarihçisi, ilk evrensel tarih yazarı olan Polybius (MÖ 203-120), Roma'nın dünya egemenliğini ele geçirdiği bir dönemde kuramsal yaklaşımla Romanın yönetim döngüsünü ele alarak Roma’nın egemenliğinin Roma standartlarından ve yapısından kaynaklandığını ortaya atmıştı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Polybius’a göre Roma’daki karma anayasa en uygun örnekti. Konsül (monarşi), senato (aristokratik) ve halk meclisleri (demokratik) ilkelere karşılık gelerek fren mekanizması gibi birbirlerini denetlemişlerdi…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hukuk ve felsefe eğitimi almış Ciceron da, Platon, Aristo ve stoacıların düşüncelerinden etkilenmişti. Eski Yunan ve Roma’yı hristiyanlara aktarmış Aziz Augustine üstünde etkisi olmuştu. İdeal devlet, kurumsal düzen, başarı ve erdem gibi konular üzerinde yazılan eserlerle; Devlet Üzerine, Yasalar Üzerine, Yükümlülükler Üzerine ile dikkat çeker…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ciceron’a göre yasaların kaynağı akıldır. Statükocu ve aristokrasiden yanadır. Devlet adamlığı ve görevlerini aileden üstün görür. Ciceron’a göre devlet, <b>“Hukuksal bağlarla birleşmiş insanlar topluluğudur.” “Res Publica” </b>kamuya ait olan şey, <b>“Res Privata”</b> ise özel alana ait olan şeydi. İkisi karşı karşıyadır. Monarşinin özü, uyrukların sevgisi ve akıl, aristokrasinin özü bilgelik, demokrasinin özü ise özgürlüktü.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Yasalar Üzerine”</b>de şöyle diyor Cicero: <b>“Yasa ne insanların zihinlerinde tasarlayarak oluşturduğu ne de halkların kararı olan bir şeydir, aksine genel olarak evreni yönetme ve yasaklama bilgeliğiyle idare eden ebedi bir olgudur. ‘Yasa’ adına yaklaşması şöyle dursun, bazı çetelerin üzerinde anlaşarak aldığı, ziyadesiyle zararlı ve tehlikeli olan birçok kararı toplumlar bağlamında nasıl değerlendirmeli? Zira cahil ve tecrübesiz insanlar iyileştirici ilaçlar yerine zehirli ilaçlar yazıyorsa, onlara gerçek hekim reçetesi denemez, halk nezdinde de, halkın zararlı olduğu halde kabul ettiği her şeye yasa denemez O halde yasa adil olan ve olmayan şeyler arasındaki ayrımın kendisidir.”</b> (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1. Baskı, 2016, s.37- 39)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ciceron’a göre demokrasi yozlaşırsa tiranlığa dönüşür ve çoğunluğun tiranlığı olur. İdeal devlet, kral ve senato’dan oluşmalıdır (monarşi ve aristokrasi). Bilgelik böyle devlette hüküm sürer. Roma yayılmacılığını fethettiği yerlere barış ve refah getirdiğini akla uygun görüp destekler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ya hak eşitliği ya da eşitlik adaleti (İzonomi)!</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ciceron’a göre ideal lider, erdemli, adil, dürüst, bilgedir. İyi yönetici hatip olmalıdır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Niccolò Machiavelli Ciceron’un kitaplarındaki öğütlere tepki olarak yazmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bir stoacı ve kynik olarak bilinen <em>Seneca da politikadan uzak durmak ve mülkiyet edinmemek gibi fikirleri ortaya atmıştır. Ahlak felsefesiyle kişinin düzenle uyum içinde olmasını, basit (yalın) bir yaşamı savunur. Seneca devleti kurmaya mülkiyet duygusunun yol açtığını belirtir. Devlet, eşitsizliğin, köleliğin ve mutsuzluğun sebebidir. Devlet öncesi toplumlarda da köleliğin olmadığını ifade eder.</em></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><em>Seneca’ya göre, bilgelik ve ahlak tarafından yönetilen krallık en iyi devlet yönetimidir. Devlet, evrensel ve bölgesel devlet olarak ikiye ayrılır. İlki kamunun olan yani aklın yolunda giden büyük devlet, ikincisi ise insanların bir bölümünü içine alan devlet. İnsan evrensel devlete hizmet etmelidir...</em></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Otuz Tiran Savaşı (Pelopones) Atinalılar ve Spartalılar arasında geçmekteydi. Savaş sonrasında (MÖ. 404’ten sonra) yönetime geçen Critas liderliğindeki Atina’daki Spartalı oligarklar aşırı muhafazakârdılar ve 1500 kişiyi öldürdüler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">1 yıl sonra da kendileri de ortadan kalktılar…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Zalimliğiyle ünlü başka bir tiran da <b>“Caligula”</b>.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Roma imparatoru <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus’un lakabıydı Caligula. Her türlü işkence yöntemi denemekten ve öldürmekten adeta haz duyan İmparator “Albert Camus”un yazdığı oyunda şöyle demektedir: </span></span></span></span></span></span><b>“Tuhaf şey! Öldürmediğim zaman yalnız hissediyorum kendimi. Yaşayanlar yetmiyor dünyamı doldurmaya, yetmiyor içimden şu sıkıntıyı koparıp atmaya. Uçsuz bucaksız bir boşluk görüyorum siz geçince karşıma, bakmaya tahammülüm yok. Ölüler sarsın etrafımı, onların arasında buluyorum ben huzuru. Sahici olan onlar. Bana benziyorlar. Yolumu gözlüyorlar, beni bekliyorlar. Nicesiyle konuştum, bağışlanmak için yalvardılar bana, dillerini koparttırdım.” </b>(Caligula, Can yayınları, 2015, 1. Baskı, s. 129)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Romalı tarihçi </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> Suetonius, Caligula’nın “Korktukları sürece bırakın benden nefret etsinler.” dediğini aktarır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Caligula’nun zalimlik kadar deliliği de öyle bir safhaya varmıştı ki “İncitatus” adını verdiği atını tanrı ilan eder onu altınla beslermiş…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Siyasal örgütlenmenin yasak olduğu tüm halklarda sivil örgütlenme de nadiren görünür.”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (s. 553) diyen Tocqueville, <b>“Tek başına eyleme özgürlüğünden sonra insan için en doğal özgürlük, kendi çabalarını başkalarınınkiyle birleştirme ve müşterek eyleme özgürlüğüdür.”</b> diyordu (s. 204)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin-right:0cm; margin-left:0cm"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman", serif"><b><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif">“Ortak görmek, ortak işitmek, ortak tiksinmek, ortak haz almak ve ortak iş görmek mümkün müdür?”</span></span></b></span></span></p> <p style="margin-right:0cm; margin-left:0cm"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman", serif"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif">(Platon)</span></span></span></span></p> <ol style="list-style-type:lower-roman"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="241551"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">çağın ütopyacılar dönemi (MÖ. 5-4.Yy) tıpkı 19.Yy’daki Aydınlanma ve Rönesans gibi felsefe, sanat, bilim, edebiyat ve siyasette bir sıçrama dönemi idi. Eski Yunan düşünürlerinin idealize ettikleri toplum yapısı, ütopyacı düşünürlerin esin kaynağı insanların zengin, mutlu, huzur içinde ve kavgasız yaşadığı saadet dönemi diye adlandırılan “Altınçağ”a dönüştü.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">(2)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Eski</span></span></span></span></span></span> Roma’nın siyaset felsefesine Eski Yunan kadar spesifik bir katkısı olmadı. Eski Yunan’ın evrensel düşüncesini alarak aynen uygulamış yasama ve yönetim kurumlarını günümüze aktarmıştır. <b>“Ingenuus”</b> Roma hukukunda doğuştan özgür olma durumunu ifade eder. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">I.Justinianos’un emri ile başlayan ve bir kanunlaştırma hareketi olan çalışmalar sonucu o zamana kadar uygulanan Roma Hukuku “<b>Corpus Juris Civilis”</b> denilen külliyatı toplamıştı. Günümüzde Avrupa ülkelerinin hukuku temeli bu külliyata dayanmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Şehir ya da site, <b>“Synoecism”</b> (topluluk ya da birliği) ve <b>“Prytaneium”</b>tan (meclis binası) oluşmaktaydı. Bunlar da bugünkü <b>“Müessesat-ı Medeniyye”</b>ye de (uygar kurumlara da) tebarüz etmiştir…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Roma’nın merkezi <b>“Palatino Tepesi”</b>nde idi. <b>“Palace”</b> (Saray) sözcüğünün etimolojik kökeni buradan gelmektedir. Eski Yunan’da kentin yönetildiği meclis (senato) binalarına <b>“Bouleterion”</b> denirdi. <b>“Prytanis”</b> (başyargıç) ise Atina sitesi kent konseyine (senato) 15 hafta süreyle başkanlık ederdi…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Roma’da ise <b>“Odeon”</b>lar bouleterion olarak da kullanılmıştı. <b>“Concilium”</b> (Konsül)<b> </b>ya da <b>“Curia”</b> erkekler topluluğu demek olan Latince <b>“Covia”</b> sözünden gelir. Kabile ve topluluk üyelerinin bir araya gelerek tartıştıkları yer anlamındadır. Senato sözcüğüyse Latince <b>“Senex”</b> sözünden gelip yaşlı erkek anlamındadır. <b>“Municipium”</b> Latince kasaba ya da kent demektir, onun çoğuluna <b>“Municipia”</b> denir. Günümüzde İngilizcede belediye anlamında kullanılan <b>“Municipality”</b> sözcüğü de işte buradan gelmektedir. <b>“Municeps” </b>yurttaş demektir...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Roma’nın yöneticileri halk tarafından seçilirken diğer kentlerin yöneticileri merkezden, Roma’dan atanmaktaydı. Soyluluklarına göre seçiliyorlardı. Curia bir anlamda yerel yönetimin gerçekleştiği yer anlamına gelir. Roma Forumu yapısı günümüzde kısmen de olsa tüm ihtişamıyla ayakta.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Municipium denen kent ya da kasaba niteliğine sahip her yerde senato ve yerel yöneticiler bulunurdu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Antik Roma yerel yönetim meclisi <b>“Ordo decurrionum”</b> 2 yargıçtan oluşan bir yürütme meclisiydi. Belediye, vergi, güvenlik gibi işler uhdesindeydi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sırayla kent yönetimi, 4.Yy dan başlayıp 7.Yy’dan sonra ortaçağda tamamen özerkliğini yitirerek başpiskoposluk merkezine dönüştü. Doğu’da merkezi devletler batıda ise 11.Yy’dan itibaren 15.Yy’a kadar komünler orta çıkmaya başladı. Ticaret geliştikçe <b>“Burg”</b> denen kaleler belirmeye başladı. Burglar krallar tarafından da desteklendi. Çünkü krallığın geliri onlar sayesinde arttı ve orta sınıflar da gelişti.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kentin kuruluş simgesi kral ve feodal beyden alınan <b>“Charte”</b> idi. Charte, anayasal bildirge ya da nizamname, devletin veya yüksek otoritenin düzenlediği ayrıcalıkların belirtildiği özerklik izin ve yetki belgesiydi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">12.Yy’dan sonra kentler monarşik devletlere dönüşmeye başladı. Kentsel barış yani kentlere özgü ceza hukuku uygulaması da başladı…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Yunan ve Roma’da (antikite) kentlerde meşru birlik, <b>“Auspicia”</b> (Yönetime Katılım) klan ve aşiretlere (curia) veya politik kabilesel birliklere (soy) gibi geleneksel ya da ritüelistik biçimlere (Tribü) dayanabilirdi. Çünkü kent bir sınıfın çıkarlarına göre şekilleniyor dönem dönem bu sınıfa hizmet eden mekanlar olarak şekilleniyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hukuken güçlü olmasına rağmen fiilin güçlü olanın dediğini yapan organlar (süper noter) hale de dönüşürler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Kentin meclis üyeleri ve öteki memurları, lordun görevlileri olarak atanmayıp şehir halkı tarafından seçildikleri durumlarda bile şehir halkının temsilcisi değillerdi. Bu memurlar için kentsel hukuk, lordun hukukuydu.”</b> diyordu Max Weber. (Şehir Modern Kentin Oluşumu, Yarın Yayınları, 2015, 11. Baskı, s. 124)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sanayileşme ve küreselleşme kentin yapısını da değiştirirken para, mal ve bilgi akışına yön veren büyük kentler olmuştur. New York, Tokyo ve Londra gibi. John Friedmann ve Goetz Wolff bu kentlere dünya kenti adını verdiler…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Roma toplum yapısı, patriciler (soylular), praetorianlar (erken dönem orta sınıf) ve plepler (Roma halkı) diye genel iki sınıfa ayrılmıştır. Yani yöneten ve yönetilenler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Eski Roma devletinin en tepesinde halk meclisi tarafından 1 yıllık görev için seçilen ve devleti birlikte yöneten iki yönetici (konsül) bulunuyordu. Bu unvan Fransız Devrimi sırasında 1792-95 arasında Fransa’yı yöneten <b>“Ulusal Konvansiyon”</b> (Ulusal Meclis) ardından kurulan <b>“Direktuvar”</b> (Direktörler) yönetiminin darbeyle dağıtılmasından sonra Napoleon’un başına geçtiği hükümet için de kullanılmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">5 kişi ile başlayan direktuvar idaresinde toplam 13 kişi görev yaptı. Meclis ise Yaşlılar ve 500’ler olmak üzere iki kısımdı. <b>“500’ler”</b> yasama meclisiydi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Napoleon Bonaparte”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> 1799’da bir darbe yaparak direktuvar yönetimini dağıttı ve kendisini de kurulan Konsül idaresinin başına 1.Konsül atadı.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Konsül, ülkeyi beraber yöneten 3 devlet başkanından biriydi. İktidar ve mülkiyet temelli temsilden yana bir burjuva siyasetçi ve bir din adamı da olan eski direktuvar üyesi <b>“Emmanuel-Joseph Sieyes”</b>in hazırladığı darbe anayasası ile Napoleon Bonaparte, Emmanuel-Joseph Sieyes ve <b>“Pierre-Roger Ducos”</b> konsül oldular. Anayasayı değiştiren Napoleon kendini en üst konsül ilan etti. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Napoleon daha sonra 2 konsülü değiştirdi. Cumhuriyet görüntüsüyle bir diktatörlük rejimi oluşturdu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Şubat 1800’de halka Napoleon’un ömür boyu konsül olmasını onaylayan bir referandum düzenlendi. Napoleon ömür boyu konsül oldu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">1802’de cumhuriyet ilan edildi. Napoleon bu defa devlet başkanı seçildi. 1804’te yine halk oylamasıyla imparator seçtirdi. Ancak akrabalarını tahta geçirmesi, milliyetçi akımlar, içteki karışıklıklarla savaşlar yenilgileri, işsizlik, vergiler vs. sonunu hazırladı. Sürgünde öldü.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Alexis de Tocqueville’nin <b>“Demokrasi bir toplumun özelliği olduğunda, hangi koşullarda yönetimin de niteliği olur ve diktatörlüğe götürmez.” </b>sorusuna yanıt aradığı ABD gezisine ilişkin gözlem ve düşüncelerini ifade ettiği bir kitaptı <b>“Amerika’da Demokrasi”. </b>Bu kitapta şöyle der, “<b>Tüm zamanlarda tehlikeli olan despotizm bilhassa demokratik yüzyıllarda korkulacak bir şeydir.”</b> (s. 540) <b>“Hükümetler alışıldığı üzere iktidarsızlıktan veya tiranlıktan dolayı yok olurlar. Birinci durumda, hükümetler iktidarı kaybederler; diğerinde ise iktidar hükümetten zorla alınır.”</b> ( Alexis de Tocqueville, Amerika’da Demokrasi, 1. Baskı, 2016, İletişim Yayınları, s. 269)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Aristokrasi ve monarşiyi reddeden Tocqueville kendini yeni tür liberal olarak tanımlıyor ve demokrasinin içinde doğduğu ve sürdüğü özgül koşulları yerinde incelemek istiyordu. Bu sistemde ortaya çıkabilecek eski tiranlıklardan farklı ılımlı despotizm tehlikesine de işaret eder.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu düşünür üzerine son elli yıldır çeşitli incelemeler yapılmış. Liberaller ve bazı sol çevreleri de etkilemiş Tocqueville…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu ilgi demokratik devrim sonrası ortaya sürdüğü demokrasi düşüncesi ve özgürlük çağrısında bulunmasından dolayı<b>: “Aslında ben özgürlüğü tüm çağlarda sevebilirdim, ama içinde bulunduğumuz çağlarda ona hayran olmaya meylediyordum.”</b> diyor. (Amerika’da Demokrasi, İletişim Yayınları, 2016, 1. Baskı, s. 754) </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Alexis de Tocqueville, <b>“De</b> <em>la</em> <b>démocratie en Amérique”</b> (Amerika’da Demokrasi) kitabını 1848 devrimlerinin öncesinde Temmuz Monarşisinden sonra yazdı. Yani kitap burjuva kral ve liberal büyük burjuvazi destekli (mali sermaye) ılımlı bir liberal olan Louis Philippe döneminde (1835-1840) kaleme alınmış.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Fransa İmparatorlarından Louis Philippe monarşisi (1830-1848) parlamento yönetimini de yani meclis hükümetini de desteklemişti. Ancak aşırı demokrasiye karşıydı ve işçi ve orta sınıfların ayaklanması sonucu büyük burjuva destekli yıkılmıştır…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Demokratik cumhuriyetin sürdürülmesine katkıda bulunmuş üç ögeyi federal yapı, kentsel kurumlar ve yargı kuvveti olarak gösteriyordu…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu kitabın gayesi de Birleşik Devletlerde uygulanan yasaları anlatmaktı: <b>“Birleşik Devletler’de yürütme kuvveti kendisi adına eylemde bulunduğu egemenlik gibi sınırlandırılmıştır ve müstesnadır; Fransa’da ise her yere yayılmıştır. Amerikalıların federal bir hükümeti vardır; bizim ise ulusal bir hükümetimiz. Birleşik Devletler’de egemenlik birlik ve eyaletler arasında bölünmüştür, oysa bizde tektir ve sıkıca bağlanmıştır; buradan Birleşik Devletler’in başkanı ile Fransa’daki kral arasında gördüğüm ilk ve en büyük fark ortaya çıkar.” </b>(s.139)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Amerikalıların komşuları yoktur, sonuç olarak burada ne büyük savaşlar, ne finansal krizler, ne yıkımlar, ne de korkulacak işgaller sözkonusudur. Yüksek vergilere, kalabalık bir orduya ve önemli generallere ihtiyaçları yoktur. Amerikalıların, tüm cumhuriyetler için en korkunç musibet olan askeri görkemden korkacak bir şeyleri yoktur.”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (s. 286)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Adil Zozani, ABD’de günümüzün toplumsal modellerinden biri diye nitelediği başkanlığın aydınlanma çağı fikirlerinin izlerini taşıdığını aktarıyor: Bunları yönetime etkin katılım ve yetkileri sınırlı devletçilik şeklinde sıralıyor.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Zozani <b>“Model Ülke: Sistem tartışmasında Başkanlık” </b>adını verdiği kitapta, ABD’deki sistemle ilgili <b>“Amerikalılar Avrupa’daki gibi toprağa bağlı aristokrasiyi istememişler. Doğal olarak oradaki gibi kral-devletler de yok hanedanlıklar olmayacaktır.”</b> diyor…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Carl Friedrich”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">in <b>“Sınırlı Devlet”</b> kitabından alıntıladığı çoğunlukçu demokrasi uygulaması eleştirisini ABD’de despotluk oluşumuna karşı önlemin, katı bir güçler ayrımı yoluyla çözümlendiğini aktarır: <b>“Çoklukla İngiliz, Avrupalı kolonilerin Amerika’ya ayak bastıkları 15.Yy’ın son döneminde karşılaştıkları sonsuz genişlikte işlenmemiş bir kara parçasıydı. Alman coğrafyacı Waldseemuller yazdığı bir makalede adanın adına ‘Amerika’ dedi. Liberal düşünce akımının ilk şekillendiği bu topraklarda eşit yurttaşlık kavramının yanına fırsat eşitliği kavramı da ilave ettiler.”</b> (Öteki Yayınevi, 1. Baskı, 2016, s.142)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Amerika’da bulunduğum süre boyunca fırsat eşitliği kadar dikkatimi çeken olgu olmadı.” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">demişti Tocqueville.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Günümüzde ABD şirketlerinin çıkarlar için kullandığı güç ve baskı <b>“Dolar diplomasisi”</b> olarak niteleniyor. Yüzyıl başlarında ortaya çıkan <b>“Soyguncu Baronlar”</b> ve <b>“Zenginler Kulübü”</b> uluslar arası para akımı ve ticarette etkili ülkeler uluslar arası ekonomik sosyal çarpıklığın da asıl nedeni olarak görünmekte.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Jack London, Amerikan halkına ithafen şöyle seslenmişti: <b>“Kapitalist hükümetler nasıl hızla yıkılıyorlar da yerlerinde yine o kadar hızla halk cumhuriyetleri kuruluyordu. ‘Birleşik Devletler nerede kaldı?’ ‘Uyanın ey Amerikan ihtilalcileri!’,’Amerikaya ne oldu?’ Öteki memleketlerdeki muzaffer arkadaşlarımızdan bize uçan haberler işte bu biçimdeydi. Ama biz bir türlü başımızı doğrultamıyorduk, oligarşi önümüze dikilerek yolumuzu kapatıyordu. Kocaman bir canavar gibi başımızda bekliyordu.”</b> (Demir Ökçe, Everest Basım Yayın, 2.Basım, 2003, s 158).</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ian Buruma ve Avishai Margalit <b>“Occidentalism”</b> (Garbiyatçılık) adlı kitapta belli başlı batılılaşma karşıtı hareketlerin tarih ve nedenlerine ışık tutarken, 19.Yy ekonomik liberalizminin yarattığı <b>“Amerikanizm”</b> ve <b>“Makine Uygarlığı”</b>nın birçok açıdan bu eleştirilerin odak noktasında olduğunu işaret ettiğini belirtmektedir…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Gelelim Rusya’ya…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Geniş coğrafyası, etnik ve kültürel çeşitliliğine bağlı oluşan idari bölünmeyle Rusya Federasyonu farklı toplumsal ve tarihsel yapılar ortaya çıkarmıştır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Sovnarkom”</b> 15 kişilik konsey hükümeti 1946’ya kadar SSCB’yi yönetmişti. Federal Meclis, üst yasama organı olarak eyalet, özerk bölge ve cumhuriyetlerden seçilen 180 üyeden oluşuyordu. Duma Çarlık Rusya’sında 1905-1917 arası, bu tarihten sonra da bugünkü gibi bir alt yasama meclisi olarak 450 üyesiyle 1993’e, Rusya Federasyonu Duması olana kadar varlığını sürdürdü.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Çarın atadığı valiler (gubernatör) illeri (nüfusu 300-400 bin) <b>“Guberniya”</b>ları yönetirdi. Esasen Rusya topraklarının 1/3’ü Çar ve 2/3’ü derebeyleri (boyar) arasında paylaşılmıştır. Feodal beylerin emrindeki bölgeler <b>“Zemçina”</b> olarak adlandırılıyordu. 1864-1917 taşra meclisleri ise <b>“Zemstvo”</b> olarak anılmaktaydı. Yerel özyönetim 18.Yy’da soylularca dayatılmıştır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">1850’lerde daha sonra Nietzsche’de de görülen <b>“Nihilizm”</b> Turgenyev öncülüğünde Rusya’da etkili olmaya başlamıştı. Din, töre ve her türlü kuralın insanı köleleştiren düşünce sayan Martin Heidegger’e göre nihilizm batı düşüncesinin temel öğelerinden biridir. Romanlarıyla köleliği, zulüm ve baskıyı eleştiren <b>“İvan Turgenyev” “Babalar ve Oğullar”</b>da <b>“Nihilist, hiçbir kuvvet önünde eğilmeyen, hiçbir inanca bağlanmayan kimsedir.”</b> diyordu...</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Rusya’da otokratik yönetime karşı devrim düşüncesinin bir öncüsü de <b>“Aleksandr Radişçev”</b> sayılmaktadır. Rus edebiyatında kitabı yasaklanıp sürgüne gönderilen ilk yazar olan Radişçev ayaklanmayı halkın yazgısını değiştirmek için şart görüyor, yukarıdakilere ve liberal reformlara umut bağlamanın köylülerin yaşamını değiştirmeyeceğini savunuyordu. Mutlakiyetçiliği de eleştiriyordu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sürgün yerine giderken yazdığı bir şiirde şöyle diyordu Radişçev:</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Sor, neyim ve nereye gidiyorum?<br /> Eskiden neysem oyum ve sonsuza dek öyle kalacağım:<br /> Ne bir hayvan, ne bir kütük, ne de bir köleyim; ben bir insanım!”</b></span></span></span><br /> </p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Lenin 1917’deki Köylü Kongresi’nde <b>“Rusya’daki toprak mülkiyeti rejimi korkunç bir sömürü düzeni yaratmıştır.” </b>demişti. Köylüler ortakçı olarak imparatorluk topraklarında (obsçina) kira ile vergi ödemek karşılığında karın tokluğuna çalıştırılıyorlardı. Narodnikler devrim düşüncesinin yayılmasında etkili olmuşlardı. Narodniklerin esin kahramanı Kazak ayaklanma önderi <b>“Yemelyan Pugaçov”</b>dur. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Otokrasinin yıkılmasını ve toprağın köylüye verilmesi gerektiğini ileri sürüyorlardı. </span></span></span></span></span></span>Bu devrimci hareket, köylülerin sosyalizmin temelini oluşturacağını da savunuyordu. Temsilcileri ise Aleksandr <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ivanoviç </span></span></span></span></span></span> Herzen, <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Piyotr Lavroviç </span></span></span></span></span></span> Lavrov ile Nikolay Gavriloviç Çernişevski idi. Bunlardan biri ve kurucusu sayılan <b>“Aleksandr </b><b>Çernişevski”</b> hakkında Karl Marx, “Rus eleştirisinin büyük bilgini. Çağımızın tüm ekonomicileri içinde tek özgün kafaya sahip olanı Çernişevski’dir; ötekileri sıradan derleyicilerden başka bir şey değildir.” derken Lenin ise hakkında, <b>“Onun etkisiyle, yüzlerce genç, devrimci oldu… Örneğin kardeşimi büyüledi; büyüsüne ben de kapıldım. İçimde çok derin bir iz bıraktı.”</b> demişti. Karl Marx’a göre burjuva iktisadının iflasını ortaya koyan büyük bir eleştirmen, Lenin’e göreyse sınıf mücadelesinin ruhunu yansıtan militan bir demokrattı Çernişevski.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">S<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">SCB’nin kurulmasıyla birlikte eski imtiyazlıların ve devrim muhaliflerinin hiçbir ayrıcalıkları kalmamıştı. 1929’da kulak (zengin köylülük) tasfiye edilerek kolhozlara katıldı ve küçük üretimcilik teşvik edildi...</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Rusya Federasyonu Federal Meclisi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> çift meclisli bir ulusal yasama organıdır. SSCB’deki <b>“Yüksek Sovyet ve Halk Temsilcileri Meclisi”</b>nin yerini almıştır. Devlet protokolü, Devlet Başkanı, Başbakan ve Federasyon Konseyi Başkanı’ndan oluşmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Milletvekillerinden oluşan <b>“Devlet Duması”</b> alt meclisi, delegelerden oluşan <b>“Federasyon Konseyi”</b> üst meclisi oluşturur.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen Rusya Federasyonu’nda Duma 450 sandalye ile temsil edilir. Dumanın bazı görevleri, başbakanın atanmasını onamak, Sayıştay başkanını ve üyelerinin yarısını atamak, 2/3 çoğunlukla Başkana ihanet suçlamasında bulunmak ve hükümete güven oylamasına karar vermek şeklinde sayılabilir. Ayrıca Dumanın ana birimleri çeşitli konularda işlevleri olan 30’a yakın komiteden oluşmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Rusya’da toplam oyun yüzde 5’inden fazlasını alan partiler meclise milletvekili sokabilmektedir. 2016’daki sandalye (milletvekili) dağılımında, <b>“Vladimir Vladimiroviç Putin”</b>in <b>“Birleşik Rusya Partisi”</b> (merkeziyetçi) 343 milletvekilliği kazanmıştı. İkinci büyük parti ise <b>“Gennady Andreyevich Zyuganov</b>”un liderliğini yaptığı <b>“Komünist Parti”</b> 42 milletveli ile temsil edilir. Yahudi asıllı <b>“Vladimir Jirinovski”</b>nin aşırı sağcı milliyetçi muhafazakâr <b>“Liberal Demokrat Partisi”</b>nin saldalye sayısı 39’dur. Diğer sol parti merkez solu temsilen <b>“Sergey Mironov”</b>un Doğru Rusya Partisi’nin milletvekili sayısı ise 23’tür. Komünistler, <b>“Doğru Rusya Partisi” </b>ile<b> “Rodina Partisi”</b>nin sosyalist oyları bölmek amacıyla kurulduğunu savunmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bu 83 federe yapı 2’şer delegeyle olmak üzere Rusya parlamentosunun üst kanadı olan Federasyon Meclisi’nde (Federasyon Konseyi) toplam 170 konsey üye ile temsil edilir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Rusya Federasyonu’nda 21 cumhuriyet, 46 oblast, 9 kray (yöre) 1 özerk bölge, 4 özerk birim ve 2 federal şehir yeralır. Cumhuriyetler otonom bölge (özerk) kabul edilirler. Anayasası, başkanı ve meclisi bulunur. Her biri etnik bir kökenin anavatanı kabul edilir. Bununla beraber federal hükümetçe temsil edilip diğer federasyonlarda da olduğu gibi federal kanunlara tabidir. Örneğin, Çeçenya, Tataristan Dağıstan gibi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Oblast yani özerk bölge, SSCB’de de özerk cumhuriyetten sonra gelirdi. Rusya 83 federe birime (subyekt) bölünmüş ve 46 tanesi <b>“Oblast”</b>tır. Örneğin Moskova bir oblasttır. Oblast valilerini Rusya Federasyon Hükümeti atar ancak yerel meclis üyelerini yöre halkı seçerler. Oblasttaki en büyük şehir merkez sayılır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kraylar da (yöre) oblast gibidir. <b>"Krai"</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> adı tarihidir, zamanında öncü bölge sayıldıklarından bu isimle adlandırılmışlardır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Rusya’da 1 tane özerk yahudi bölgesi vardır. <b>“Jewish”</b> 1928’de Stalin’in SSCB’de her etnik gruba bir özerk oblast verme projesiyle kuruldu. Amaç etnik kimliğe millet statüsü kazandırmaktı. Ancak 2. Dünya Savaşı ve 1929 Ekonomik Buhranıyla gelen Yahudi (yidiş dilinden) sığınmacılar SSCB’nin dağılmasıyla yeniden Almanya ve İsrail’e göç ettiler. Yahudi nüfusu yüzde 2’ye düştü.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <ol start="4" style="list-style-type:lower-alpha"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="79"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">2 birim ise <b>“Federal şehir”</b> statüsündedir: Moskova </span></span></span></span></span></span><span style="background:#f8f9fa">36 belediyesel rayon ve 36 şehirsel okrug, </span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Sankt-Peterburg (St. Petersburg) ise </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">18 </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> rayondan (ilçe) oluşmaktadır. Okrug, idari bölgelerdir. Moskova’da üst kademe, Sankt-Peterburg’da alt kademe idari yapılanmayı ifade eder. 7 ve 5 milyonluk nüfuslarıyla büyük şehirlerdir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Fransa’da yönetim bölgeleri <b>“Arrondissement”</b> (ilçe) olarak adlandırılır. İlk kez 1795 yılında uygulamaya konan bu sistem ihtiyaçlar ve sosyal kültürel yapıya göre şekillendirilmiş. Paris 12 arrondissement’e bölünmüştü. III. Napoleon'un <b>“Büyük Paris”</b> projesi kapsam<b>ında “Georges-Eugène Haussmann”</b>ın Paris'i yeniden planlaması kapsamında 1859'da arrondissement'ların sayısı 20'ye çıkarılmıştı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Japonya’daki toplam 47 adet 1.düzen idari bölümlerden her birisi <b>“Profektör”</b> olarak adlandırılır. 1868’de kurulmuşlardır. Doğrudan tek dereceli seçimle halk tarafından seçilen bir vali tarafından yönetilirler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Tek meclisli (gkai) tarafından çıkarılan yönetmelik ve bütçelerle yönetilir. Her profektör kenti ilçe, kasaba ve köylere ayrılır. Bazı profektörler de uzak bölgeler alt profektörlere ayrılır (yönetimi kolaylaştırmak için). Örneğin Japonya’nın en kalabalık profektörlüğü olan Tokyo’ya (12 milyon) bağlı ilçe sayısı 1, belediye sayısı 39 adettir. 9 milyon nüfuslu Osaka’da ise 5 ilçe 43 belediye bulunur. Bölgeler ise idari ayrımlara tabi tutulmuştur.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Japonya’da yasal idari statüye sahip şehirler <b>“Belirlenmiş Şehir”</b> olarak adlandırılır. 1 Nisan 2012’deki hükümet kararnamesi ile belirlenmiş, Yerel Özerklik Kanunu’na göre nüfusu en az 500 bin olan bu şehirlerin toplam sayısı 20’dir. Kamusal eğitim, sosyal refah, sağlık, iş izinleri ve kentsel planlama gibi profektörlük görevlerini gerçekleştirir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Semt (Ku) denen alt birimlere ayrılan kentlerde kamu görevleri yerine getirilir. Tokyo’da 23, Japonya’da 171 tanedir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>''Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?''</b><br /> (Aurelius Augustinius)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kleptokrasi, bir çalma rejimi olarak adlandırılır. Kleptokrat, hırsız yönetim demektir. Devlet işlerine rüşvet, çıkar ve kişisel ilişkiler egemen olur. Zeynep Oral, Kleptokrasi için <b>“Halkın kendi hırsızını kendi oylarıyla seçmesidir.” </b>demişti (Cumhuriyet, 6 Mart 2014) <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Elde edememe sonundaki huzursuzluk ihtiras, haris aşırı derecede para hırsı (mammonizm) obsesif takıntılı durumlara sebep olmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ahmet Hamdi Tanpınar, hürriyetsizliğin fakirlikten beter olduğunu belirtirek asıl korkunç ve tahammülsüz olanın hürriyetsizlik olduğunu ifade eder ve <b>“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”</b> romanında şöyle der: <b>“Politikadaki hürmet, bir yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık duran kapısıdır.”</b> (s.23)</span></span></span></span></span></span> Tanpınar’a göre,<b> “Bir ihtiras ne kadar masum olursa olsun yine tehlikeli bir şeydir.”</b> (Dergah Yayınları, 13.baskı, 2008, s. 23)</span></span></span></p> <ol start="19" style="list-style-type:lower-alpha"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="8585019"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>ya da Otorite”</b> (Yetke) başkalarını inandırıp kendisine bağlama, bir şeyi yasaklama ya da yaptırma gücünü ifade eder. <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Mutlakiyet”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> ise iktidarın yasal ve geleneksel sınırlamalar olmadan geniş alana hükmettiği bir siyasal düzendir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Monarşi” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">(Monarchie) dilimize Fransızcadan geçmiş Eski Yunanca bir sözcüktür. <b>“Monos”</b> (tek) ile <b>“Archein” </b>(yönetmek) fiilinden türemiştir, tek şef, tek kişinin yönetimi anlamına gelir. Mutlak monarşi ise, yasama yürütme ve yargının (kuvvetler birliği) hükümdarda toplandığı yönetim sistemidir. İktidarın aynı aileden soydan geçme (patrimonyal) yoluyla kalması, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurması, cezalandırma ve bağışlama yetkilerinin sadece padişahın elinde bulunması monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özelliklerdir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Meşruti Monarşi ya da Anayasal Monarşi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (Meşrutiyet), seçilmiş hükümet ve temsili bir kralın yönetimi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Parlamenter Monarşi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> diye de tanımlanan meşruti monarşi, cumhuriyet ile mutlak monarşi arasında bir sistemdir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İlk meşruti devlet Hitit İmparatorluğu’dur...</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Doğu’da İslam toplumu ortaçağa denk gelen 8-13.Yy arasında bilimsel ve teknolojik gelişme çağı yaşadı. Tıpta <b>“İbn-i Sina”</b> astronomi ile matematikte de Kindi, Battani, Farabi, Harizmi ve Ömer Hayyam Batı’da da bilinirlerdi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“El-Kanun fi't-Tıb”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> veya Latince ismiyle <b>“Canon Medicinae”</b> (Tıbbın Kanunu), Avrupa’da Avicenna olarak da bilinen İbn-i Sina'nın 14 ciltlik tıp ansiklopedisi Ortaçağ’da üniversitelerde ders kitabı olarak okutulurdu. </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İslam rönesansı haçlı seferleriyle Avrupa’ya da taşınmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <ol start="21" style="list-style-type:lower-alpha"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">bütün konargöçer topluluklarda olduğu gibi beyliklerden devletleşme aşamasına giren Osmanlı da kurun-i vista yani orta çağların devlet yapısına ve yerleşik düzenine geçmişti. Feodal toplumdaki serf (köle)-senyör (oligark) ilişkisi (servaj) başta görülmediyse de toprağın giderek bölüşülüp meta haline gelmesiyle devlet ve uyruğu arasındaki maddi ilişkilere dönüşmüştür.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">1876’ya kadar mutlak monarşi ile yönetilen yani padişahın her şeye mutlak egemen olduğu, padişahtan başka bir tek yetkili organın ve yetkilerini sınırlayan herhangi yazılı kanunun bulunmadığı Osmanlı Devleti ancak 1876’dan sonra meşruti monarşiye geçmiştir. Bu dönemde anayasa olmakla beraber mutlak güç yine de padişaha aittir. <b>“Heyet-i Vükela”</b> yani vezirler (sadrazam) ve nazırlar (bakanlar) olmakla beraber padişahın mutlak veto yetkisi vardı.<b> “Meclis-i Mebusan”</b> (Milletvekili Meclisi) padişaha karşı sorumlu olduğundan sadrazam (başbakan) dahil hepsi padişah tarafından atanıp azledilebilirlerdi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Padişahın sikke basımı, mehter çaldırma, sancak verme, hutbe okutmak gibi bir takım kendine özgü onay simgeleri vardı. Osmanlı Devleti’nde topraklar sahiplerine göre kısımlara ayrılmıştı. Toprakların büyük kısmı derebeylerine aitti ve <b>“M</b></span></span></span></span></span></span><b>ütegallibe”</b>nin (Zorba Takımı) elindeydi. Bu despotik zümrenin gücünün halk üstünde büyük etkisi vardı; halkın fikirleri davranış ve özgürlüğü bu zadegan takımının baskısı altında tutulurdu...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Miri toprakları <b>“Reaya” </b>denen sınıf işlerdi. Kişi ve kurumlara bağlı topraklar <b>“Vakıf”</b> devlet hazinesine bağlı topraklar <b>“Mukataa”</b> Müslümanlara ait topraklar ise <b>“Ösri” </b>şeklinde ayrıma tabiydi…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“İlm-i Kelam”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> mütekallim (söyleyen, konuşan) sınıfa, İslamı akıl yoluyla savunmaya dayanan ilim İslam düşünürlerini filozoflardan ayırmak için takılan isimdi. Bilgi yerine inancı öne alan (fideizm) ve din temelli Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında etkisi olan dinsel kurumlardaki yozlaşma ve bilimsel yeniliklere ve değişime muhalefet h</span></span></span></span></span></span>alkın aydınlanmasına karşı çıkışlar yine obskurantist (karanlıkçı) çevrelerden geliyordu. Örneğin,1580’de <em>Takiyüddin bin Maruf’un İstanbul’da yaptırdığı rasathane şeyhülislam jurnaliyle yıktırılmıştı. Bugün bile sırrı tam olarak </em>çözülememiş içeriğinde 132 harita da bulunan ünlü <b>“Kitab-ı Bahriye”</b>yi yazmış <b>“Piri Reis”</b> bile idam edilmişti. Çeşitli gemicilerin haritalarının birleşiminden oluşturulduğu varsayılan Piri Reis’in haritasındaki bazı detaylar tam olarak ancak ilk kez ayrıntılı uzaydan 1968’de çekilmiş Dünya fotoğraflarıyla açıklık kazanabilmişti.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Tutucu çevreler, gerici güçler ve yeniçerilerin direnmelerine rağmen yenileşme dönemi; 1789’da tahta geçen III.Selim’in (1789-1807) uygulamalarıyla Osmanlı’nın yeniliklere açılması başlamıştır. 1808’de 2. Mahmut döneminde ilk gazete <b>“Takvim-i Vekayi”</b> çıkarılmıştı (1831). 1839’da padişah ilan edilen Abdülmecit döneminde de meşrutiyeti destekleyen ilk özel gazete <b>“Tercüman-i Ahval”</b> yayınlanmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Batıcılık”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">la, Türk toplumuna batıda gelişen düşünce, yönetim şekli ve yaşam tarzını uygulayıp ülkenin gelişimine katkı sağlamak amaçlanmıştı. Aydınlanma düşünce ve kurumlarıyla ilgilenen batıdaki gelişmelerle tanışan sınırlı aydınların girişimi ile Osmanlı Devleti’nde de bu düşünce biçimi etkili olmaya başlamış, 1839’da Gülhane Parkı’nda okunan fermanla Tanzimat (reform) ilan edilmiştir. Tanzimat döneminde siyasal ve hukuki yenilikler sürdürülmüştür. Ferman halkla payitaht (saltanat) ilişkilerine şekil vermeye başlamıştır: Vergi, emniyet, yargılama, askerlik, maaş gibi. <b>“Darül Fünun”</b> (Üniversite) kurulmuş, bir Bilim Kurulu <b>“Encümen-i Daniş”</b> oluşturulmuştur. 23 Aralık 1876’da ilk kez meşrutiyet ilan edilerek, 26 Temmuz 1908’de de Kanuni Esası (Anayasa) yürürlüğe sokulmuştur 2.Meşrutiyet ilan edilmiştir. Kanuni Esasi ile kurulan Genel Meclis <b>“Meclis-i Umumi”</b> yerel egemenlerin oluşturduğu <b>“Meclis-i Ayan”</b> ve seçilmiş milletvekillerinden oluşan Meclis-i Mebusan’dan oluşuyordu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Koyu bir istibdat idaresi (baskı rejimi) uygulanan 2.Abdülhamit döneminde Osmanlı Devleti toprak kaybetmeye de başlamıştı. Kurulan parlamento da 2 yıl sonra Abdülhamit tarafından dağıtılmıştır. Ziya Paşa ve Namık Kemal’le birlikte anayasayı hazırlayanlardan birisi olan Sadrazam <b>“Mithat Paşa”</b> düzmece bir kararla önce Taif’e sürgün edilir orada da boğdurulur.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Tevhid-i Kuvva”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (Kuvvetler Birliği) ilkesiyle yönetilen devletin yasama erki, yürütme ve yargı erkini de kullanması 1921 Anayasasında olduğu gibi padişah (halife) yetkisindeydi. <b>“İrade-i Seniyye” </b>yani padişah emri de, <b>“irade-i Şahane”</b> yani ferman da fetva da padişahtaydı.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Hilafet”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> İslami siyasi ve hukuki bir yönetimdi. Halifeliğin siyasi önemini bilen Yavuz Sultan Selim’le Osmanlı’ya geçen halifelik (hilafet), saltanatın 1 Kasım 1922’de kaldırılmasından sonra 3 Mart 1924’te kaldırılmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">1924’te İngiliz hakimiyetinde hilafet yanlısı bir parti olan din ve liberal temelli <b>“Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” </b>siyasal sahneye çıksa da 1 yıl sonra kapatıldı. Halife, farklı sosyal yapıya dayalı kabilelerden oluşan İslam toplumunda (ümmet) iç çatışmalarla dağılmayı önlemek için getirilmiş bir üst makam olarak görüldü. İlk büyük halifelik dönemi peygambere ilk vahiy indiği 610 senesiyle Ali’nin öldüğü 661 senesi arasıdır (Ebubekir, Ömer, Osman, Ali). <b>“Hulefai-i Raşidin”</b> ise 4 büyük halifeden sonra gelen halifeler dönemidir. Zamanla İslam toplumunda da bölünmeler başlamış farklı itikad ve tarihsel kollar (mezhepler) ortaya çıkmıştır. Örneğin Rafıziler, Ebubekir ve Ömer’in halifeliklerini geçerli saymazdı…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“İbn-i Haldun”</b>a göre toplumları mümkün kılan 3 sebep güvenlik, otorite ve ekonomik ihtiyaçlardır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İbn-i Haldun devlet görüşünde bireyleri ilkellikten uygarlığa götüren nedeni toplumsal bağ (asabiyye) olarak görür. Haldun’a göre, bir grubu dayanışmaya iten öge başta kan temelliyken (soy asabiyeti) devlet aşamasına geçtikten sonra dinsel otoriteye bağlılık olmaktaydı. İlki <b>“Nesep”</b> (Şecere) diğeri <b>“Müktesep”</b> (Sebep) asabiyettir…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Kut”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> eski Türkçe kutsal iktidar, üstün güç demekti. “<b>Emir ül Müminin”</b> (Ulül-ü Emir) ise bütün Müslümanların emiri demektir. Kur’an’a göre (Nisa suresi) devletin esası devlet reisine (ulül emre) itaate dayalıydı. Ancak Ulül Emir (Emir Sahipleri) konusunda bir görüş birliği (açıklık) getirilmemiştir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <ol start="101" style="list-style-type:lower-roman"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="51"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">din ile siyasetin uyumunu bozmamış Tocqueville’ye göre, <b>“Birleşik Devletler’de tüm mezhepler, büyük bir hristiyan birliği oluştururlar ve hristiyanlığın ahlakı her yerde aynıdır. Amerika’nın büyük kısmı, Papa’nın otoritesinden kaçtıktan sonra, hiçbir dinsel üstünlüğe itaat etmemiş insanlardan oluşuyordu. Bunlar o halde yeni dünyaya en iyi biçimde demokratik ve cumhuriyetçi olarak adlandırabileceğim bir hristiyanlığı getirdiler. Bu da kamusal meselelerde cumhuriyetin ve demokrasinin kurulmasını kolaylaştırdı.” </b>(s. 296-299) </span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bizdeki sistemin adı İmamokrasi mi?</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Özdemir İnce, 1950’den 2000’e kadar tam 50 yıl içinde <b>“Tevhid-i Tedrisat”</b> (öğretim Birliği) kanununun parçalandığını, devlet bürokrasisinin, toplumun yapı ve kurumlarının planlı olarak kadrolaştırıldığını ifade ediyordu. ( İmam Hatip Saltanatı ve İmamokrasi, Tekin Yayınevi, 2016, 1. Baskı, s. 26-27)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">H. Aliyar Demirci “Başkanlık Sistemi” kitabındaki makalesinde Recep Tayyip Erdoğan’dan <b>“Üniversite eğitiminden çok müktesebatındaki imam hatip lisesi eğitimi, özellikle 80 sonrasında içinde yeraldığı Milli Görüş Hareketi’nin bu okulları öne çıkarmış olması dolayısıyla dikkat çeker.”</b> şeklinde bahsederken, <b>“1990’larda imam hatipli olmak bazı çevrelerde yarı politik bir kimlik olarak benimsenmiştir.”</b> diyor. Demirci’ye göre, <b>“Esasen siyasi partiler kanunumuz ve parti içi tüzükleri merkeziyetçiliği ve genel başkan otoritesini güvenceye alır. Liderler Türk toplumundaki mutlakçı kültürel geleneğe bağlı olarak eleştirilmesi ve buna hoşgörü ile yaklaşmayı sanki bir güçsüzlük belirtisi olarak algılarlar.”</b> (Liberte Yayınları, 2015, 1. Baskı, s. 43) </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">IEA adlı kuruluşun yaptığı değerlendirmede Türk öğrenciler fen dalında sondan altıncı matematik dalında sondan sekizinci diye aktarıyor Özdemir İnce (a.g.e, s. 29) Ne Almanya’da ne Fransa’da bizdeki İmam Hatip liselerine benzer bir okul yoktur. İmam hatipleştirmenin kısa tarihine de değinen Özdemir İnce, 1950’den itibaren özellikle Demokrat Parti ve Adalet Partisi’nin yüzlerce okulu açarak eğitimi dinselleştirdiğini söylüyor. 1958’de 26 adet olan sayı 1969’da 71’e, 1997’de 600’e ulaşmış.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">“Üst kimlik İslam” diyen İslamcı gazete yayınını eleştiren İnce, RTE’nin Yeni Zelanda’dan, <b>“Bizdeki etnik unsurları birbirine din bağlar.” </b>dediğini de aktarır. (s. 91)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">AKP’nin İmam Hatip politikası buydu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İmamokrasi<b> “Türk toplumunun İslamileşmesinden kaygılanmak sanıldığı gibi bir paranoya değil zira tamamen ya da kısmen İslamileşmiş bir toplumda artık ne demokrasi ne de özgürlükler vardır.”</b> (s. 160) diyen Özdemir İnce<b>, “AKP’nin Mısır ve Suriye siyaseti irticaya dayandığı için iflas etmiştir. RTE hükümeti Arapların iç işlerine karıştığı için, bu dünyayı kendine düşman etmiştir.”</b> demekteydi…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Balkanizasyon”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> politikası Osmanlı topraklarında ulusal toplulukların gerici ve milliyetçi yargılarla bir araya gelmesi olanaksız devletler haline getirmeyi amaçlayan emperyalist devletlerin parçalama politikasıydı. Örneğin 1850’lerde <b>“Yakındoğu Konfederasyonu”</b> adıyla İstanbul merkezli bir konfederasyon oluşturulmak istemişti. Başına da kukla bir halife getirip bu amaç gizlenmek istenmişti. Projenin mimarı İngiltere’dir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Stratford Caning”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> adlı bir İngiliz elçisi, 1850’li yıllarda babıali diplomasisini ve padişahı idare edecek derecede Abdülmecit’le yakın dostluk kurmuştu. Hem mutaassıp hem de bir Türk düşmanıydı. Sir <b>“Hamilton Seymour”</b> isimli İngiliz elçisi ise Rus Çarı I.Nikola’ya şu teklifi yapmıştır: <b>“Kollarımız arasındaki hasta adamın ölmesini beklemektense neden iyileştirmeyi düşünmüyoruz?”</b></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Westminster”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> modeli İngiltere’ye (Britanya İmparatorluğu) özgüdür. Anayasa yoktur. Merkeziyetçi yönetime rağmen kamuoyunun önceliklerini dikkate alan politik kültür egemendir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İngiltere Haklar Yasası, İngiliz Parlamentosunun 1689’da yayınlayarak, egemenliğin parlamentonun eline geçtiğini bildirdiği yasaydı. İlkeleri:</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Parlamento tam bir özgürlüğe sahip olacak, sık sık toplanacak, seçimler serbest olacak, parlamentonun kabul ettiği yasa kral dahil herkesi bağlayacak ve parlamento izni olmadan asker ve vergi toplanamayacaktır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu yasa ile hukukun üstünlüğü ve demokrasinin kilit ilkeleri İngiltere’ye yerleşerek uygulanmaya başlamıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"><img alt="" src="https://www.magazinsortie.com/images/upload/17274570_282076078871773_2020409277_n.jpg" style="width: 619px; height: 386px;" /></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İngiltere’de 1215 yılında Magna Carta ile meşruti monarşiye geçilmişti. Baronlar yani yerel beylerle (toprak sahipleri) yapılan anlaşmayla kralın yetkisinin sınırlandırılmasının ilk adımı atılmıştı.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Magna Carta Libertetum”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi), günümüzdeki anayasal düzene kadar yaşanılan sürecin ilk basamağıdır: Delil olmadan dava açılamaz (madde 38), yasaya uymayan karar olmadan tutuklama, hapis, sürgün, kötü muamele olmaz (madde 39), adalet gecikmez (madde 40), yasaları bilmeyen kişi yetkili olarak atanamaz (madde 45).</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">11.Yy’da ticaretin gelişmesiyle burg adı verilen kalelerde yaşamaya başlayan <b>“Burjuvazi”</b> (burgensis) denen kent soylu sınıf ortaya çıktı. Kralların danışmanları (kurul) Magna Carta ile temsil meclisine dönüşmüş ve ticaret burjuvazisini de temsil etmeye başlamıştı. Burjuvalar (avam) ve toprak soylularını (lordlar) temsil ediyordu. İlk partilerin nüvelerini işte bu kabineler oluşturdu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Parlamento, Fransızca <b>“Parler”</b> (Konuşmak) sözünden gelmektedir.<b> “Kabine”</b> ise İngilizcede küçük oda demektir. Birleşik Krallık parlamentosu Londra’daki Westminster Sarayı’nda toplanır. Bugünkü lordluk statüsünün ise soylulukla bir ilgisi olmayıp sadece saygınlık ifade eder, Lordlar kamarası üyeleri de partiler tarafından atanma yoluyla seçilirler.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">9 Mayıs 2012’deki toplantıda kraliçe gelecekte lordlar kamarası üyelerinin de avam kamarası üyeleri gibi seçimle belirleneceğini ifade etmişti. Zira halk tarafından seçilmişler lordlar kamarasının üyelerinin muhalefetine rağmen reform talep etmektedir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İngiltere’de People’s <b>“Charter”</b> (Halkın Talepleri Bildirgesi) proletaryaya da oy hakkı sağlamıştı.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Sağlayan da 19.Yy’daki ilk bağımsız işçi hareketi Chartist harekettir. 1857’de Londra’da çalışanlar (alt ve orta sınıflar) bir bildiri yayınlayarak taleplerini iletirler. <b>“Feargus Edward O’Connor”</b> tarafından kaleme alınan bildirge 1836’daki durgunluk sonrası işçilerin <b>“İşçiler ve Çalışanlar Derneği” </b>çatısı altında toplanıp da yayınladığı 6 maddelik bir bildirgeydi. Genel oy, gizli oy ve açık sayım ilkesi milletvekili seçilmek için bir miktar varlık sahibi olma koşulu dışında 10 saatlik iş günü yasasını da parlamentoya kabul ettirebilmiş, seçme seçilme hakkının tanınmasında da büyük rol oynamıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">İngiltere’de kadınlara oy hakkı ise <b>“Suffrage”</b> hareketi ile 1830’larda başlayıp ancak 1918’de seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle sonuçlanabilmişti. Süfrajetlerin başlattığı girişimler 30 yaşını dolduran kadınlara seçme hakkı getirdi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Teokratik Monarşi”</b> tek kişinin egemenliğindeki dine dayanan yönetim. Sistemin temeli dogmalara dayanır: S.Arabistan, İran ve Vatikan böyledir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Engizitor şeriatle yönetim, <b>“Entegrizm”</b> de gericilik, aşırı muhafazakârlık olarak tanımlanabilir. <b>“Roger Garaudy”</b> genel özelliklerini “Entegrizm” kitabında açıklamaktadır. Entegrist hali dinde değişikliği onaylamama halidir: Hareketsizlik (uyumu red), muhafazakârlık (geçmişe dönüş) ve dogmacılık (taassup, sürtüşme, kavgacılık, uzlaşmama) gibi.</span></span></span></p> <ol style="list-style-type:lower-alpha"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">göre devlet, bilgi, akıl, erdem, doğruluk gibi değerler üzerine kurulmalıdır. Anayasa monarşi ve demokrasi (özgürlük ve bilgelik) karması olmalıdır. Platon’un siyasi diyalogları üç başlık altında toplanmıştır: Devlet, Devlet Adamı ve Yasalar. Mülkiyetteki aşırılığın ve eğitimdeki yozlaşmanın yaratacağı yönetime (Timokrasi) ve aileye ilişkin görüşlerini daha sonra Yasalar’da yumuşatmış, sitedeki uyumu bozmayacak kadar herkese bir parça toprak ve belli sayıda (5040) insanın yaşayacağı site görüşünü savunmuştur. </span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Sofokrasi ya da İdeokrasi”</b> (filozof krallık), <b>“Devlet”</b> adlı eserde Platon’un önerdiği bilgeliğin egemen olduğu yönetim tarzıdır. Platon, Devlet’te, şehrin iyi bir koruyucusu olacak kişi için <b>“yaratılışı itibariyle filozof, coşkun ruhlu, atik ve kuvvetli olmalıdır.” </b>demektedir (Kum Saati Yayınları, s. 77)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Timokrasi”</b> ise askerlerin diktatoryasıdır (güç, otorite, altın, para ve mülkiyet hırsı).</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Demokratizm”,</b> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">demokrasiye inanan ve ondan hoşlanan insanların yaşam felsefesi, zaman ve mekana göre değişen demokrasi tanımlamasıdır. </span></span></span></span></span></span>Demokrasi, çok olanların, haklarını da koruması ve azınlıkların da kendini geliştirecek ortamları sunmasıdır. Yunanca bir sözcük olan demokrasi, <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> yurttaş topluluğu anlamına gelen <b>"Demos"</b> ile yönetme anlamına gelen <b>“Kratos”</b> sözcüklerinin birleştirmesinden türetilmiştir. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Kratos, Yunanistan’daki 18 y</span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">aşın üzerinde binlerce yurttaştan oluşan kitlesel bir açık hava toplantısıydı. <b>“İsegoria”</b> ise mecliste herkesin sahip olduğu söz alma hakkına denirdi. Yunanlılarca demokrasi ile benzer anlamda kullanılmıştır. Meclis toplantıları kurayla seçilmiş 500 kişilik bir kurula <b>“Bule”</b> bölünmüştü. Bu kurulun görev süresi 1 yıldı kurulun üyeleri ise arka arkaya olmamak üzere en fazla iki kez seçilebiliyordu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Demokrasi çoğunlukların diktatörlüğüdür.”</b> </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">(<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Pierre-Joseph Proudhon)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Otonomi” </b>kendi yasalarıyla yönetilme, özerklik, <b>“Nomos”</b> yasa demektir. Otonom kendi kendini yönetendir yani özyönetimdir. Halkın kendi kendini yönetimidir. Özerklik karşıtı olan <b>“Heteronomi”</b> (Yaderklik) ise insanların kendi dışında kurallara göre davranışta bulunduğu bir düzeni, heteronom da yönetileni ifade etmektedir. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Otoriteye dayalı devlet biçimleriyle ilgili eleştiri getiren <b>“Anarşizm”</b> (Yöneticisiz Toplum) ve <b>“Anarko Komünizm”</b> (Komünalizm) de eşitlik ve özgürlük temelinde otoriter topluma karşı farklı bakış açılarıyla ön plana çıkmakta.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Anarşizm düşüncesinin başlıca teorisyenleri, <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Pierre-Joseph Proudhon</span></span></span></span></span></span>, William Godwin, Mihail Bakunin, <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Pyotr Alekseyeviç Kropotkin ve </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Errico <em>Malatesta</em></span></span></span></span></span></span> sayılabilir. Bunlardan biri olan <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Rus devrimci ve kolektivist anarşizm kuramcısı </span></span></span></span></span></span>Bakunin, <b>“Eğer şimdiye kadar çıkarlar asla ve hiçbir yerde karşılıklı uyuşmaya erişememişse, bu suç, çoğunluğun çıkarlarını ayrıcalıklı bir azınlığın yararına kurban eden devlete aittir.”</b> demekteydi (Tanrı ve Devlet, Belge Yayınları, 2. Baskı, 2013, 285).</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Anarşist felsefenin ilk temsilcisi, Platon’un “Devlet”ine karşılık, özgür bir topluluk fikrini öne süren Stoa felsefesinin kurucusu Kıbrıslı Zenon’du. Anarşizmi ilk sistematik hale getiren İngiliz filozof <b>“William Godwin”</b>dir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Kendini "anarşist" olarak adlandıran ilk kişi ise <b>“Pierre-Joseph Proudhon”</b>dur. Anarşizmi kendi kendini idare eden fertlerin yönetim şekli olarak tanımlar.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Proudhon’a göre, iktidarların birbirine karşıt iki ilkesi vardır: Otorite ve özgürlük. <b>“Federasyon”</b> kendi kendini yöneten, karşılıklı güvene dayanan anlaşmalar ve kuvvetler ayrılığı prensibine göre düzenlenmiş evrensel oy hakkı ve eşitlik temelinde birliklerdir. İlk anarşist düşünür olmasına rağmen 4 iktidar çeşidi sayar, hükümet sistemleri ve siyasal yapıları otoriter ve özgürlükçü rejimler olmak üzere ikiye ayırır: Otoriter rejimler Krallık-Aristokrasi ve Komünizm <b>“Panarşi”</b>. Özgürlükçü rejimler Demokrasi ve Anarşi <b>“Self-Goverment”</b>.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">“Federasyon İlkesi”nde, “<b>Özgürlük fikrinin güçlü cazibesine rağmen, ne anarşi ne demokrasi, hiçbir yerde fikirlerindeki çeşitliliği ve bütünlüğü koruyarak örgütlenememişlerdir.”</b> demektedir. (Öteki Yayınevi, 1. Baskı, 2014, s.31) </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Demokratik iktidarı özgür katılım ve muvafakat ile gerçekleşir görüyor. Sözleşmeden doğan toplumu, otoriter, ataerkil, monarşik ve komünist devletin karşısında saflaştırır Proudhon. Anarşi idealinin akıbetini ise ilke, yasallık ve ahlaki ölçülerine rağmen bunları koruyamayan sonsuz bir arzu <b>“Desiderato”</b> durumuna düşmüşlük, mahkumiyet olarak görür. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Özgürlükçü Sosyalizm”</b> yanlısı olan <b>“Murray Bookchin” </b>anarşizmle toplumsal ekolojiyi sentezleyerek <b>“Özgürlükçü Yerel Yönetim”</b> kavramını ortaya atmıştı. Bookchin, doğanın kültürel evrimini <b>“Organik Toplum”</b> ve<b> “Hıyerarşik Toplum”</b> olarak ikiye ayırmaktadır. İlki eşitlikçi, sembiyotik insan topluluklarını da içeren yapı, ikinci tür emir ve itaat sistemini kurumsallaştıran ekonomik sınıflar ve bürokrasinin yeraldığı yapıdır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Noam Chomsky”</b> <b>“Eşitlik olmadan demokrasi olmaz.”</b> görüşünü savunmakta, <b>“</b><em>Ellen Meiksins Wood” ise “</em><b>Kapitalizmle demokrasi bağdaşmaz.”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> demektedirler. </span></span></span></span></span></span>Günümüzde sanayi toplumunun gelişmesiyle beraber <b>“Yeşil Siyaset” </b>ya da <b>“Politik Ekoloji”</b> de şiddet karşıtı, katılımcı ve toplumsal adaleti savunan, çevreci amaçlara değer veren bir görüş olarak ortaya çıktı. Seksizm ve savaş karşıtlarını da içine alan bu hareket 1979’da Almanya’da kurulan Yeşiller Partisi ile Avrupa’da varlığından sözettiriyor…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Mülkiyet hırsızlıktır!” </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">der<b> </b></span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Proudhon, ve </span></span></span></span></span></span><b>“İktidar kirletir, mutlak iktidar mutlaka kirletir.”</b> der Bakunin de. Anarşistler ve komünistler için mülkiyet ya da devlet bir özgürlük sorunudur da.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bakunin, <b>“Sosyalizm olmaksızın özgürlük ayrıcalık ve haksızlıktır. Özgürlük olmaksızın sosyalizm kölelik ve şiddettir.”</b> derken, Bakunin destekçisi İtalyan Anarşist <b>“Carlo Cafiero”</b> ise <b>“Bir kimse komünist olmadan anarşist olamaz, çünkü anarşi ve komünizm devrimin iki asıl ilkesidir.”</b> demişti.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Demarşi </b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ya da Sınırlı Demokrasi”, o</span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">torite ve iktidarların halka karşı yetkilerini sınırsız kullanamadığı bir demokrasi şeklini ifade etmektedir. Eski Yunan’da “<b>Demarchia”</b> şehir yönetimi anlamına gelmekteydi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bazı ayrıcalıklı yönetim biçimleri: Poliarşi, plütokrasi, meritokrasi, mediokrasi, kritarşi, talassokrasi, stratokrasi, androkrasi, gerontokrasi ve idiokrasi olarak sayılabilir. <b>“Poliarşi”</b>, elitlerin egemen olduğu sanayi toplumlarını ifade eder. <b>“Plütokrasi”</b>, zenginlerin yönetici kesimi oluşturdukları zengin egemen siyasal yapıdır. <b>“</b><em>Meritokrasi”</em><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, kısaca liyakat düzeni, yönetim gücünün, kişilerin bireysel üstünlüğüne ve yeteneğine yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Kişiler görevlere eğitim ve kapasiteleri temel alınarak atanırlar. <b>“Kritarşi”</b> yargıçların “<b>Talassokrasi”</b> deniz kuvvetinin <b> “Stratokrasi”</b> askerlerin liderlik konumunda olduğu bir yönetim şeklidir. “</span></span></span></span></span></span><b>Mediokrasi”</b> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">vasat, ortalama kişilerin yükseldiği yönetimdir. K</span></span></span></span></span></span>atı hıyerarşik kıdemci düzendir. <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Androkrasi ya da Fallokrasi”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> erkeklerin </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">egemen oldukları (patriyarkal) toplumsal düzeni ifade eder. <b>“Gerontokrasi”</b> yaş hıyerarşisine dayalı yönetim biçimi, <b>“</b></span></span></span></span></span></span><b>İdiokrasi”</b> ise, <a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://www.seslisozluk.net/geri-zekal%25C4%25B1lar%25C4%25B1n-egemen-oldu%25C4%259Fu-toplum-d%25C3%25BCzeni-nedir-ne-demek/&source=gmail&ust=1577535851079000&usg=AFQjCNGjQfL0vNNzocfIZTpacJeCci7uAA" href="https://www.seslisozluk.net/geri-zekal%C4%B1lar%C4%B1n-egemen-oldu%C4%9Fu-toplum-d%C3%BCzeni-nedir-ne-demek/" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Geri zekalıların egemen olduğu toplum düzeni nedir, ne demek, Geri zekalıların egemen olduğu toplum düzeni anlamı - Sesli Sözlük">geri zekalıların egemen olduğu toplumsal düzen</a>dir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Alman filozof <b>“Christian Wolff”</b>a göre <b>“Siyaset Felsefesi”</b> insanı toplu halde ve yerleşik düzene geçmiş bir konum içinde yaşayan varlık olarak ele alan felsefe disiplinidir. Çoğunlukçu ve eşitlikçi adalet fikrini savunan ABD'li filozof <b>“John Rawls”</b>ın temel eseri <b>“</b><a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/A_Theory_of_Justice&source=gmail&ust=1577535851079000&usg=AFQjCNHyqYxOcTNmmQwLhJO5Xt_p62b1ow" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/A_Theory_of_Justice" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="A Theory of Justice"><b>A Theory of Justice</b></a><b>”</b> (Bir Adalet Kuramı) 20.yüzyılın <a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/Siyaset_felsefesi&source=gmail&ust=1577535851080000&usg=AFQjCNFcycnIAP6huEBlVXI-y5lwTG7W5Q" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Siyaset_felsefesi" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Siyaset felsefesi">siyaset felsefesi</a> alanında hazırlanmış en önemli kitap olarak görülmektedir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Rawls, ABD ve Kanada mahkemelerinde sıklıkla alıntı yapılan ve ABD ile Birleşik Krallık politikacılarının siyaset felsefesi alanında en çok atıfta bulunduğu filozoftu. Toplumsal adalet ilkesini savunan Rawls,<b> “Toplumun refahı, en kötü durumdaki bireyinin durumundan daha iyi değildir" </b>der ve toplumsal eşitsizliklerin toplumda dezavantajlı durumdakilerin yararı gözetilerek çözümlenmesini önerir… </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Romalıların otorite kabul ettiği yüksek nitelik ve sahibi olan kişi, <b>“Primus İnter Pares”</b> (Eşitlerin Birincisi) olarak ifade ediliyordu. Ortaçağ Fransasında bütün soylular yani derebeyleri (senyör) eşitti. Kral da bir senyördü ama eşitlerin arasında birinci idi. Vasal ile senyör arasında birinin toprak kullanma diğerinin asker sağlama hakkı kazandığı <b>“Fief”</b> sözleşmesi yapılıyordu. Böylece feodal düzende vasallar da soyluluk ünvanı kazanıyordu…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Fransa İhtilali’nden önce toprakların 2/3’ü kilise (ruhban sınıfı) ve soylulara (asiller) aitti. Basını kral denetlerdi.16.Louis ‘in yönetiminde Hollanda ve Polonya kaybedilmiş, imparatorluk zayıflamıştı. Buna karşılık kral ve ailesi lüks ve israf içinde yaşamaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Fransa kral ve aristokrasi yanlısı <b>“Jironden”</b> ve aşırı cumhuriyetçiler <b>“Jacoben”</b> arasında keskin mücadelelere sahne oldu. Ancak etkili ama kısa süren devrim her iki tarafın sonunu da giyotinle noktalamıştı. Birisi de <b>“Georges Jacques Danton”</b>du…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Halkın tehlikeli tek düşmanı var o da hükümettir.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">(<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Georges Jacques Danton)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İlkçağlardan bu yana ideal devlet aristokrasi yanlısıydı (Platon, Aristo, Cicero). Aristokrasinin özü ise bilgelikti. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ortaçağın din temelli (teolojik) felsefesi de Aristo’nun Poetika’sını esas alır ve bir önerme ya doğrudur ya da yanlıştır düşüncesinden yola çıkarak akıl yoluyla gelen eleştirileri çürütmeye çalışır (düz mantık). Dinsel kaidelerin tartışılmazlığı desteklenir. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Deux Glavies” </b>(Çifte kılıç kuramı ya da iki kılıç kuramı), düşüncesine göre iktidar dünyevi ve ruhani iktidar olarak ikiye ayrılmaktadır. I.Gelasius, 492-496 yılları arasında papalık döneminde çifte kılıç kuramını ortaya atarak tinsel (ruhsal) kılıcın devletten (hükümdardan) daha üstün olmasını savunmuştur. Bu görüşe göre iktidarın kaynağı da sorgulanamaz şekilde kilise sayılıyordu. Tinsel kılıcın üstün olmasını savunan İngiliz din adamı <b>“Johannes Parvus”</b> papalığa boyun eğmeyen kralların tiranlaştığını söylemiştir. Papa III.İnnocentus ise şöyle diyordu: <b>“Krallar beden üzerinde iktidar sahibidir, papazlar ise ruh üzerinde. Ruh bedenden ne kadar değerli ise papalık da krallardan o kadar değerlidir. Hiçbir kral İsa’nın vekiline kendini adayarak hizmet etmediği sürece doğru bir hükümranlık süremez.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Thomas Hobbes”</b> 1651’de yazmış olduğu kitapta Tanrı’ya dayanan iktidar ya da en yüksek iktidarı Tevrat ve İncil’de de geçen su canavarı Leviathan’a benzetmişti. <b>“Leviathan”</b> bir kralı temsil ediyordu. Devin bir elinde kılıç, bir elinde de başpiskoposluk sembolü bulunmaktaydı. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> Kılıç, toplumsal sözleşmeyle ortaya çıkan güvenlik ihtiyaç ve yararını meşale ise aydınlanma’yı (aydın despot) temsil ediyordu. Seküler ve maneviyatın egemenlik içindeki birliğini yansıtan her iki tarafın sembollerini tutan gövdenin yapısı da bir vatandaşlar topluluğu olan <b>“Commonwealt” </b>(Devlet) figürünü sembolize ediyordu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Rönesansla beraber seküler (laik) gelişmeler, ulusal monarklar ve reform hareketi kilise otoritesini derinden sarstı. Bunun yanında 1524’te <b>“Alman Köylüler Savaşı”</b> ve <b>“Thomas Müntzer”</b>in başını çektiği ayaklanmalar da politik ve dinsel baskıya karşı eşitlikçi toplum arayışının mücadele sembollerinden oldu. Hazırladığı 12 maddelik bildirgede Müntzer, <b>“Efendilerin el koyduğu topraklar komüne iade edilmedir.”</b> diyordu. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Friedrich </span></span></span></span></span></span>Engels’e göre köylülerin diliyle konuşan bir devrimcidir Müntzer.</span></span></span></p> <ol style="list-style-type:lower-alpha"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="3390187076187774"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">tarihinin ilk büyük önderi <b>“Spartaküs”</b>tür. Onun önemi Roma Cumhuriyetine karşı ilk büyük köle ayaklanması olmasında yatıyor. Trakyalı Spartaküs Güneş Şehri ütopyasında Thurium’u başkent yaparak bir liman şehrine çevirir. Amacı <b>“Likurgos”</b> (Lycurgue) gibi Sparta’daki kanunları uygulayabileceği örnek bir devlet kurmaktı. Spartaküs kenti 9 kişilik temsilciler meclisi ile yönetiyordu. Güneş Şehri anayasasının ilk maddesi kölelik ve köle ticaretini yasaklamıştı. Kadın ve erkekler eşitti. Yasaları kil ve gümüş tabaklar üstüne 3 ayrı dilde (Germen, Trakya ve Yunan) yazdırıp Latince olarak kent meydanına astırıyordu. Thurium’da altın ve gümüş kullanımını yasaklamıştı. Para yerine mal değiş tokuşu yapılıyordu. Her grup kendi toprağını kendi işlerken, hayvan ve ürünler merkezdeki yönetime aktarılıyordu. </span></span></span></li> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="5877313898"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">bilinen ilk büyük eşitsizlik ayaklanmasına Spartaküs önderlik etmişti ancak Aristonikos’un ayaklanması Spartaküs’ten önceki en büyük ayaklanmadır. Bergama kralı III.Attalos ölünce Romalılar Bargama’nın varisi olduklarını öne sürmüşlerdi. <b>“Aristonikos”</b> ve kardeşi buna karşı çıkmışlar, köle ile serflere özgürlük ve eşitlik vaat etmişlerdi. <b>“Heliopolis”</b> (Güneş Şehri) kurulacak burada kardeşlik içinde yaşanacaktı. Düşüncelerinin temeli <b>“Kymeli Blassius”</b>a dayanıyordu. Blassius stoacı bir düşünürdü ve toprak reformu yapmak isterken öldürülen Tiberius Gracchus’u desteklemişti. 1.Dünya Savaşı sırasında Almanya’daki Marksistler de kurdukları siyasi birliğe <b>“Spartakusbund”</b> (Spartaküs hizip) adını vermişlerdi. Bu birlik daha sonra Alman Komünist Partisi’ne dönüşmüştü. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Anaksimander ya da Anaksimandros”</b> (MÖ. 610-546) öğretilerini kaleme almış ilk filozoftur. Öğretmeni Thales’in suyu doğanın ana maddesi görmesini karşılık <b>“Aperion”</b> (Sonsuzluk) ilkesini ortaya atmıştır. Evrene farklı gözle bakıp inceleyen ilk kişidir. Ona göre dünya boşlukta sallanan bir silindirdi. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">15 ve 16.Yy’da insanlık, keşifler, bilimsel yenilikler ve düşünce dünyasında gelişmelere tanık olurken <b>“</b><a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/Giordano_Bruno&source=gmail&ust=1577535851080000&usg=AFQjCNFW3VJNj4y_Z-k_IGL3-gWDmZLQhQ" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Giordano_Bruno" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Giordano Bruno"><b>Giordano Bruno</b></a><b>” </b>ve<b> “Galileo Galilei”</b> gibi bilim insanları <a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/Hristiyanl%25C4%25B1k&source=gmail&ust=1577535851080000&usg=AFQjCNEWfGnhrxtbuRIqbTbgTkugO1Pv0Q" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Hristiyanl%C4%B1k" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Hristiyanlık">Hristiyanlık</a>'a aykırı gelen düşüncelerinden dolayı dinci dogmatizmin tepkisiyle karşılaştı. Sapkın ilan edilen Bruno yakıldı, Galileo ise ömür boyu hapse mahkum edilmişti. Galileo, <b>“Kuşku bilimin babasıdır”</b> diyordu. Yakılan Bruno’dan ortaçağ karanlığına yayılan ışık ise şu sözlerle parlıyor:<b> “<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."</span></span></span></span></span></span></b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ta ki <b>“Hümanizm”</b> (İnsancıllık) temelli aydınlanma düşüncesi gelişene kadar. Hümanizme, dinin ve ahiretin değil dünyanın ve insanın yetilerine öncelik tanınana kadar.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bu düşünce özgürlükçülük, akılcılık ve evrenselcilik gibi temel ilkelere dayalıdır. Aydınlıkçı düşünce, mistisizm ve gizemcilik yerine de bilim ve şüpheciliği (asıl yaratıcılığın kaynağı) temel almaktaydı. Thales, Xenophes, Anaksagaros, Perikles, Protagaros, Demokritos, Desiderius Erasmus’un daha sonra da Thomas More, Rabelais, Montaigne, Shakespeare gibi isimlerin hümanist düşünceye büyük katkıları oldu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">17.Yy’da din temelli tartışmaların yerini Avrupa’da ideolojik tartışmalar siyaset ve din ayrışmaları <b>“Büyük Kopuş ya da Great Schism”</b> almıştır. Savaş ve devrim, sosyal adalet, sınıfsal ayrılıklar ve milli kimlikler…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kilise sezgi ve tefekkür yoluyla kazandığını iddia ettiği bilgiyi de (gnostisizm) tekeline almıştır. Sekter dinsel yapı farklı düşünce ve her türlü şüpheciliği sapkınlıkla suçlar. Buna karşılık iktidar ortaklığı kilise ve kale sahibi (hükümdarlar) arasında paylaşılmaktaydı. Bu ikisi arasında yüzyıllarca süren yetki savaşı ve rekabette halkın payına düşen ise sadece kölelik ve yoksulluktu. Bilgi halk için Ezoterik (içrek) yani dışa kapalıydı. <b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">“Johann Christoph Friedrich von </span></span></span></span></span></span>Schiller”</b> Alman hükümdarları arasında en açık fikirli ve sanatsever olarak bilinen düka<b> “Prens Holstein-Augustenburg” </b>a yolladığı mektuplardan birisinde (10.mektup) şunları yazmaktadır: <b>“Gerçeğin dışına çıkmaya cesaret edemeyen asla hakikati elde tutamaz.”</b> (Estetik Üzerine, Kaknüs Yayınları, 1 Baskı, 1999, s.44)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Kilise o zamana kadar yer merkezli (geosentrik) görüşün doğru olduğunu ileri sürüyordu dünyanın sabit, gezegenlerin (gökcisimlerinin) ise onun etrafında döndüğünü iddia ediyorlardı. Bu inanış 17.Yy’a kadar sürdü.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Yine de dönüyor!”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">(Galileo Galilei)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">17.Yy'da <a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/Galileo_Galilei&source=gmail&ust=1577535851080000&usg=AFQjCNFEkLfjg6z9vd1sx3DpVC2-L1enJg" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Galileo_Galilei" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Galileo Galilei">Galileo Galilei</a>, günmerkezlilik görüşüne güçlü destek vererek <a data-saferedirecturl="https://www.google.com/url?hl=tr&q=https://tr.wikipedia.org/wiki/Roma_Katolik_Kilisesi&source=gmail&ust=1577535851080000&usg=AFQjCNG9nIPhEdfsNCS23kEfOkOEYft_vA" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Roma_Katolik_Kilisesi" style="font-family:arial, sans-serif; color:blue; text-decoration-line:none" target="_blank" title="Roma Katolik Kilisesi">Roma Katolik Kilisesi</a>'ne karşı çıkmıştır. <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Nikolas</span></span></span></span></span></span> Kopernik”</b>in savunduğu <b>“Helyosentrik”</b> (Güneş Merkezli) dünya görüşü ise yerküre ve diğer gezegenlerin güneş çevresinde, dünyanın kendi ekseninde döndüğünü savunuyordu Rönesans sonrası Avrupa’da Kopernik’le başlayıp Kepler, Galileo ve Newton’la devam eden bilimsel devrim 17.Yy’da doruğa ulaştı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bunların tartışılmaya başlanması bile Aydınlanma ışığının parlayışına etken olur. Dinde <b>“Reformasyon”</b> (Yenilik) dönemine girilir. Çağa damgasını vuran ise heretik düşünceler ve laiklik kavramıydı. Papalık ya da ruhban karşılığı (antiklerikal) fikirler filizleniyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Yunanca <b>“Laizos”</b> yani laik, kilise dışı rahiplerden başkası anlamına gelir. Aydınlanmacı devlet görüşünün temeli <b>“John Locke”</b> ile <b>“Jean Jacques Rousseau”</b>nun liberal ve toplumsal sözleşmedeki görüşlerinden oluşur. Buna göre, akıl özgür olmalıdır, toplumsal yaşama öncelik verilmelidir, devlet organik kutsal varlık olarak kabul edilemez, devlet esası birey haklarını korumalıdır…</span></span></span></p> <p style="margin-right:0cm; margin-left:0cm"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman", serif"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Rousseau, <b>“Bir halk boyunduruktan erken kurtulduğu sürece iyiyi yapmış olur. Toplumsal düzen uzlaşma üstüne kurulmuştur. </b></span></span></span></span></span></span></span></span><b><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif">Özgürlükten vazgeçmek, insan olma özelliğinden, insan haklarından, dahası ödevlerinden vazgeçmektir. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bir çoğunluğu boyunduruk altına almakla, bir toplumu gözetmek arasında her zaman büyük fark vardır. Sayıları ne olursa olsun, dağınık halde yaşayan insanlar, art arda bir kişinin sultası altına girdiler mi, bence artık ortada bir halk ve onun lideri değil, bir efendi ve köleleri var demektir; belki bir kütleden sözedilebilir ancak, bir toplumdan değil; ortada ne kamu yararı, ne de siyasal bir yapı vardır çünkü.” </span></span></span></span></span></span></span></span></b><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">demektedir. (Toplum Sözleşmesi, Oda yayınları, 2008, 1. Basım, s. 8-13-16)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin-right:0cm; margin-left:0cm"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman", serif"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">(3)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hukuku, toplumsal düzen güvenlik eşitlik ve özgürlük sağlayıcı kuralların tümü diye tanımlamıştık. Tabii (doğal) hukuku da çağın gereklerine uygun dünyanın her yerinde olması gereken hukuk diye…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Tanımlanan doğal hukuk ise, insanın doğuştan sahip olduğu hakları kapsar, insanın devredilemez bırakılamaz dokunulmaz olan 3 temel hakkı ise yaşama, hürriyet ve mülkiyet hakkıdır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Jean- Jacques Rousseau, Thomas Hobbes, ve John Locke </span></span></span></span></span></span>doğal hukuku savunuyordu. <b>“</b><em>Homo</em> <b>Homini</b> <em>Lupus” (İ</em><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">nsan İnsanın Kurdudur)” sözünü öne çıkartan Thomas Hobbes, doğuştan bencil olan insanın şiddete eğilimli ve kendi çıkarını düşünen varlık olduğunu ileri sürmekteydi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Antonio Gramsci”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ye göre halk kendiliğinden ortak çıkarlar etrafında toplanmış bir bütün değildir. Siyasetin görevi farklı çıkarları uyumlu hale getirmekti (ya da uyumlu olduğu yolunda algı yaratır) (Siyaset ve Medya, s. 44).</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"></p> <ol style="list-style-type:lower-roman"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt" value="1000"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">, post kolonyal yazında ezilen sessizlerin fikirlerini öne çıkaran eleştiri okulu olarak tanımlanıyor. <b>“Subaltern”</b> ise İngilizcede azınlık (ekalliyet) ve iktidar hegemonyasından dışlanmış kesimi ifade eder. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Edwart Said”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ten etkilenen <b>“Antonio</b> <b>Gramsci”</b>ye göre madun, seçkinlerce dile getirilmeyen, kamusal alanda söz hakkı olmayan kesim olarak tanımlanıyor. <b>“Madun”</b> yani dışlanan ya da egemen sisteme göre öteki sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan ele alıp sosyal bilimlere kazandırmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Pasif Devrim”</b> Gramsci’nin kullandığı İtalyan ulus-devlet inşaasının ilerici bir parti yerine ılımlı bir partinin zaferiyle gerçekleştirilmesini ifade etmekte. Halkın demokratik talep ve beklentilerini kısmen gerçekleştirerek, liberal ve yeni muhafazakâr hegemonyayı sağlamlaştırmaktadır. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Popülist Demokrasi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> siyasal popülizm ya da gerici popülizm, reform ve referandumla siyasal katılımcılığın savunulmasıdır. İdeolojik olmayan çoğunluğu ve kitleyi hedefleyici söylemler içermektedir.<b> “Popülizm”</b> devlet ve organlarının halkın yararı ve toplumsal gelişme için kullanılmasını ifade eder.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Popülist diktatörlük için örnek Arjantin ve <b>“Peronizm”</b> verilebilir. 1946’da başkan olan <b>“Juan Domingo Peron”</b> düşük gelirli işçiler için çalışırken eşi de kadın hakları için çalışıyordu. Oy hakkının getirilmesi, işçi sendikalarının örgütlenmesi, fakir halka para, gıda ve ilaç yardımları ve çocuklar için kampanyalar yürütülmüş, <b>“Eva Peron”</b> da adeta putlaştırılmıştı…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Anayasa”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> egemenlik hakkı ve yetkisinin devlete verildiğini belgeleyen toplumsal bir sözleşmedir, Devletin yönetim şeklini ifade eder. Etkin bir denetim sisteminin (yönetsel yargı) hukuk devletinin temel şartı olduğunu ifade eden Alman hukukçu <b>“Rudolf von Geneist”</b> olmuştu.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Anayasa değişikliği aklıma askeri darbelerle ünlü Latin Amerika hakkında yazılan kitapta geçen bir terimi getiriyor.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">İtalyan romancı <b>“Giuseppe Tomaci Di Lamodeusa”</b>nın “<b>Il Gattopardo” </b>romanına atıfta kullanılan bir sözcük, <b>“Gatopardist”</b> Hiçbir şeyin değişmemesi için her şeyi değiştirme. Kitabın çevirmeni Aylin Topal aktarıyordu (Latin Amerika’yı Anlamak, Yordam Kitap, 2007, s. 100). <b>“Jorge Sanmartino”</b>nun “Arjantin Kriz Sonrası İktisadi Dönüşümler ve Siyasi Dinamikler” başlıklı yazısında geçiyordu ve yazar 2001 krizinden sonraki ekonomik ve sosyal gelişmelerin sosyalist hareketler ve sendikalar üzerindeki etkilerini açıklıyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Peronistler darbeyle devrilmelerine rağmen 1973’te milliyetçi politikalarıyla yeniden iktidara gelmişlerdi. Peronizm 1946-55 ile 1973-74 yılları arasında devlet başkanlığı yapan Juan Peron’un uyguladığı popülist milliyetçi politikalardı. Peronist parti programı köklü değişiklikler yerine sınıfsal hareketler ve kitle eylemlerine karşı sadece tazminat düzenlemeleri, asgari ücret zamları, karma ekonomi, yoksullara yardım, özel emeklilik sistemi gibi bir takım ılımlı değişiklikleri içeriyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Merkez sol hükümetle 2003’te yeniden iktidara gelen <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Néstor Kirchner”</span></span></span></span></span></span> </b>Juan Peron gibi toplumsal ve militan hareketlerin öfkesini bastırmak ve işsizliği hafifletmek için ılımlı önlemler hayata geçirir. Amaç, toplumsal tepkiyi kontrol altına almak ve kurumsal sistemi yeniden inşa etmektir. Ancak üst sınıflar lehine işleyen seçim mekanizması siyasi partiler sisteminin zaman içinde parçalanmasına yol açıyordu. Sosyalist sol ise bu yeni kalkınmacı temelde merkeze itilmiş, sendikalar kontrol altına alınmıştır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">John Locke, aydınlanma ve akıl çağının kurucusu sayılmaktadır. Locke mutlak özgürlüğe karşıydı yani bir insanın özgürlüğü başkasının özgürlüğüne zarar vermesi halinde hükümsüzdü. Gelenek ve otoriteye karşı çıkılmasını savunan liberallerin öncüsü Locke’e göre, toplum için sınırları çizilmiş bir özgürlük savunulabilirdi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Thomas Hobbes’e göre insan doğal haklarını, Locke’e göre yargı ve ceza haklarını bir otoriteye bırakıyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Eski Yunan’da özgür vatandaşlar politikaya zaman ayırabilirlerdi. Mitlerden sıyrılıp doğal olayları açıklayan akla dayalı düşünce böyle serpildi. <b>“Büyük İskender”</b> Atina sitesini tanımlarken şöyle demişti: <b>“Atina ne bir devlet, ne bir şehirdir. Atina her ikisinin de üstünde bir fikirdir.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Schiller <b>“Aydın insan tabiatı kendisine dost kılar ve ancak zorbalığını düzenlemekle hürriyetine saygı gösterir. Karakter bütünlüğünü, zorgulu (baskıcı) bir devleti, hür bir devletle değiştirebilecek güçlü ve yararlı olması gereken bir halkta aramalıdır.”</b> diyordu (Estetik Üzerine, Kaknüs Yayınları, 1 Baskı, 1999, s. 22). Schiller’den etkilenen<b> “Herber Marcuse” </b>ise, <b>“Biricik ilgili soru acaba insan gereksinimlerinin artık baskının ortadan kaldırabileceği bir yolda ve düzeyde yerine getirileceği bir uygarlık durumu usa uygun bir biçimde tasarlanabilir mi sorusudur.” </b>diye sormadan edemiyordu. (Eros ve Uygarlık Freud Üzerine Felsefi Bir İnceleme, İdea yayınevi, 1998, 3. Baskı, s.117)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Demokrasi despotizmin en ileri şeklidir.”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> Aristo</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Aristo, devletin amacını birliği sağlamak olarak görür. Eğitim ve ortak örf ile adetler birliğin temelidir. Platon akla ağırlık verirken, Aristo yasa ile geleneklere verir. Site her şeyden önce gelir. </span></span></span></span></span></span>Aristo’ya göre bir tiran uyruklarının güveni, gücü ve kafası olmamasını isteyen kişiydi ve <b>“Tiranlık, devlet dediğimiz siyasal birlik üstünde despotça yürütülen monarşi biçimidir.”</b> diyordu (Politika, Remzi Kitabevi, 18.baskı, 2016, s.99).</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Aristo <b>“Politeia”</b> (Politika) adlı eserde 3 yönetim biçimi sayıyordu: Monarşi (ama tiranlık olmamalı), Aristokrasi (ama grubun elinde olmamalı) ve Demokrasi (ama cahil kişilerin egemenliğinde olmamalı). Platon’a ve tilmizi Aristo’ya göre de tiran, aldığı kararlarda hukuk dışı davranan ve şiddete başvuran kişi olarak tanımlanmaktadır. Oysa halkın başbakanı <b>“Prostates</b>” (Halkın Koruyucusu) idi Aristo’ya göre...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Aristo’nun amacı iyiye ve mutluluğa <b>“Endomania”</b>ya ulaşmaktı Erdemli yasaları savunuyordu. Mutluluk erdem olmadan varolamazdı. En iyi olan mutluluk da iyi niteliklerin uygulanması ve en geniş ölçüde gerçekleştirilmesi demekti. Mutluluğun ise 3 koşulun birlikteliğine bağlı olduğunu savunuyordu: Haz ve keyifli hayat, özgür ve sorumluluk sahibi yurttaş ile araştırıcı ve filozofça yaşam.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Aristo’ya göre <b>“Herkesin mutlu olarak yaşayabileceği biçimde düzenlenmiş anayasa en iyi anayasadır.”</b> (Politika, Remzi Kitabevi, 18.baskı, 2016, s. 212)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Çağdaşı <b>“Kıbrıslı Zenon”</b> mutluluğu amaçlayan bir okul kurmuştu. Epiktotes, Kleanthes, Chrysipsos, Seneca, M.Aerelius, Poseidonius bu ekolün temsilcisi oldular.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Orta sınıfçı olan Aristo, Politika adlı eserinde her şeyin aşırısına karşı olup <b>“Polisi”</b> dediği ılımlı yönetim biçiminin yozlaşmasıyla ya çoğunluğun (demokrasi) ya da azınlığın diktasının (oligarşi) ortaya çıkacağını ifade etmişti. Polisi ya da Polis, orta sınıfların oligarşi ile demokrasi karmasının yönetimi idi ve aşırı zengin ya da fakirlik gibi aşırılıkların site uyumunu bozacağını düşünüyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Sosyolog <b>“Emre Kongar”</b> tarihsel gelişim sürecine göre totaliter yapıyı <b>İrtica </b>(Gericilik) kategorisine koymaktadır. <b>“Totalitarizm”</b> günümüzde demokrasiye göre karşı devrimci sürec olarak tanımlanır (Neonaziler, Taliban, Ku Klux Klan vb.).</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Totalitarizm, tüm yetkilerin merkezde toplandığı devlete mutlak itaat bekleyen diktatörlük biçimi. <b>“Totus”</b> Latince bütün demektir. <b>“Totalitario”</b> (Tekçilik) Benito Mussolini’nin icadıdır.. Totalitario sözcüğünü kullanan Mussolini’dir: <b>“Devlet içinde herkes, devlet dışındaki hiçbir kimse, devlete karşı olan hiçbir kimse.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Cesur Yeni Dünya”</b>nın önsözünde, <b>“Totaliter devlet, siyasi patronların ve onların yönetici ordularının tüm güçleri kendisinde toplayan hükümetinin, kölelerden oluşan nüfusu köleler köleliklerini sevdikleri için zor kullanmaksızın kontrol ettikleri devlettir.”</b> der</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Devlet”</b> devamlı ve üstün bir otoriteye sahip bütün olarak tanımlanmaktadır. Üç unsurdan oluşan bir bütündür: Halk, ülke ve yönetim ile düzen yani egemenlik.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Mutlak monarşi hükümdarlıktır, cumhuriyet halk yönetimidir, meşrutiyet hükümdarla meclis…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Kötü yasalar zulmün en berbat şeklidir.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">(Edmund Burke)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Faşizm”</b>, kısaca <b>“Sermayenin Diktatoryası”</b> olarak tanımlanmaktadır.<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> Mussolini, <b>"Faşist devlet korporatiftir." </b>demişti. </span></span></span></span></span></span> Avusturyalı iktisatçı <b>“Joseph Alois Schumpeter”</b> sanayii gelişimini sağlayan gücün sermaye olduğunu ifade ederken kapitalizmin korporatist sosyalizme dönüşeceğini ileri sürüyordu.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Fascism Anyone”</b> (Herhangi Faşizm) adlı makalesinde <b>“Lawrence Britt”</b> başta <b>“Adolf Hitler”</b> ve Mussolini’nin uygulamalarını inceleyerek vardığı tespitlerle faşizme ilişkin 14 karakteristik özellik belirlemişti. Bunlar şu şekilde ifade edilebilir: Dinle devleti iç içe geçirmek, kitle haberleşmeyi sıkı kontrol altına almak, adam kayırmacılık, rüşvetçilik, emeğe baskı, cinsiyetçilik, militaristlik ve sürekli milliyetçilik vurgusu, aydın ve sanatçıların dışlanması, polarizasyon (kutuplama) ve antagonizma (düşmanlar yaratma) siyaseti, insan haklarını çiğnemek ve hileli seçimler.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Korporatizm”</b>, bizcilik, birlikçilik, birliktecilik demektir. Belli bir topluluğu içine alıp diğerlerini dışlamaktadır. Faşist Mussolini devleti bireyin üzerinde görüyor, ulusu da devlette cisimleştiriyordu. Birey yerine ulus-devlet varsayıyordu. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">1945’te <b>"</b><em>Faşizm, şirketçilik </em><b>(corporatism) diye adlandırılmalıdır. Çünkü şirket ve devlet gücünü birleştirir."</b> demiştir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Naziler ise <b>“Gamalı Haç”</b>ı (Svastika) sembol yapmışlardır. Svastika, Yunan gama harfine atfen verilmiş tarih öncesi dönemden bir simgedir. Sankritçe su (iyi) ve asti (olmak) sözcüklerinden mutlu ve sağlıklı olmak anlamına gelir. Hinduizm, Budizm ve Jainizm’e göre kutsaldır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Henri Michel” “Faşizmler”</b> adlı kitapta, Nazilere aristokrasiden, üniversitelerden vs. seçkinlerin de büyük oranda katıldığını belirtiyor ve şunları yazıyor: <b>“Nasyonal sosyalist parti üyelerinin büyük bir bölümü orta sınıflardan gelmekteydi ancak toplam üye sayısının üçte birini işçiler oluşturmaktadır. Parti kırsal bölgelerden çok kentlerde güçlü bir biçimde tutunmakta ve özellikle Katolik bölgelerde köylüler, en az düzeyde temsil edilmektedir. Her türden kadrolu memur sayısı yüksek tümü de fanatik Nazilerdi. Yani parti Alman toplumunun tümünü temsil etmekteydi.”</b> (İletişim Yayınları, 2011, 1. Baskı, s. 51)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hitler faşizmi demokratik yollarla örülmüştü. Askeri yol deneyen monarşistlerin <b>“Kapp Darbesi”</b> başarısız olmuştur. Ancak yine de militarist hareketlerin yolu açmıştır. Hitler’in hukuk danışmanı ve Anayasa Mahkemesi Başkanı olan <b>“Carl Schmitt” “Parlamenter Demokrasi Sorunsalı”</b> adlı bir kitap yazmış ve anayasal çoğunluğun diktatörlüğünü savunmuştur. Sonra Schmitt’e faşist bir anayasa yazdırılmıştır. Propaganda bakanı <b>“Joseph Gobels”</b> ise Almanya’daki tüm haber kaynaklarını kontrol altına aldırır, kitapları da yaktırır. Yahudi ve komünistlerin öldürülmesi talimatını veren <b>“Reinhard <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Heydrich” </span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Gestapo’nun bağlı olduğu <b>“Reich Güvenlik Başdairesi”</b>nin (RHSA) başına geçer. <b>“</b></span></span></span></span></span></span><b>Herman Göring”</b> <b>“Gestapo”</b>yu (Alman Gizli Servisi) kurmuş, Gestapo da sivilleri kışkırtmakla görevlendirilmiştir. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Yahudi katliamlarından sorumlu <b>“Adolf Eichmann”</b> ise <b>“Nihai Çözüm”</b> (Gaz odalarındaki toplu kıyım) denilen toplama kampları ve <b>“Seyyar Ölüm Birlikleri”</b>ni (Einsatzgruppen) planlayan kişidir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hitler ordusunun temelini oluşturan 1. Dünya Savaşında yenik düşen Alman ordusu mensuplarıyla Almanya’daki işsiz, lumpen ve devşirmelerden oluşan <b>“Hür Kıtalar”</b>dır (Freikorps). <b>“Heinrich Himmler”</b>in görevi Nazi SS lideri olarak toplama kampları açmak ve Nazi karşıtlarını yok etmekti. <b>“Holokost</b>”la (Yahudi soykırımı) 10 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştu. Hitler’in savunma bakanı ise gerçek bir kasaptır,<b> “Gustav Noske”</b>...</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Hitler’in faşizm uygulaması Antika Roma gibi Avrupa proto faşizmin bir örneğidir. Yeni bir reichin hayalini kuran Hitler bu düşünceye <b>“Üçüncü Reich”</b> (Büyük Alman İmparatorluğu) demiş ve Almanlara şöyle seslenmişti: <b>“Bin yıllık bir refah istiyorum.” </b></span></span></span></p> <ol start="14" style="list-style-type:lower-alpha"> <li style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">reich dedikleri tarihteki 3 dönem zenginlik, refah ve krallık dönemlerini ifade etmektedir. İlki I.Otto’nun başındaki <b>“Kutsal Roma Germen İmparatorluğu”</b>, ikincisi ise Bismark’ın başındaki <b>“Alman İmparatorluğu”</b>.</span></span></span></li> </ol> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">1933’teki seçimlerde de <b>“Bana bir 10 yıl verin Almanya’yı tanınmaz hale getireyim”</b> diyen Hitler 2.Dünya Savaşı'nda 65 milyon insanın ölümünden sorumludur ve bunların yüzde 67’si sivildir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">1940’ta İspanya, İtalya ve Almanya çelik paktı oluşturdular. Amaç Hitler’in Avrupa’daki hakimiyetini kolaylaştırmaktı. Hitler ve Mussolini’nin de desteklediği <b>“Francisco Franco”</b>, 1975’e kadar 36 yıl İspanya’yı diktatörlükle yönetmişti. Ordusunu <b>“Falanks”</b> (Falanjist) denen askeri birliklerden oluşturmuştur. <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Onu diğer faşist liderlerden ayıransa 2.Dünya Savaşı’ndan ve anti-semitizmden uzak duruşuydu. Franco da ideolojik olarak laiklik uygulamalarına karşı çıkan tutucu, gelenekçi ve köktenci bir diktatördü. Hemen yanı başındaki Portekiz’de de <b>“António de Oliveira Salazar” “Yeni Devlet”</b> (Estado Novo) adıyla</span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> sağcı otoriter bir rejim kurmuştur…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ortaçağın sonlarına doğru ortaya çıkmaya başlayan ve 18.Yy’da değerli maden ve servet birikimine dayalı bir ekonomik model baş tacı ediliyordu: <b>“Merkantilizm ya da İktisadi Milliyetçilik”</b>. Devletin kaynağını zenginlik ve tüccar çıkarı görüyor, ekonominin (kapitalizmin) sermaye birikimine dayalı toplum ve kültür içine yerleşmişliğiyle (embeddedness) daha sonra neo liberal sistemin dayanaklarını da oluşturur.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Zaman Mekan Sıkışması”</b> (Time-Space Compression) terimini kazandıran İngiliz sosyal kuramcı <b>“David Harvey”</b>dir. Harvey, iletişim ve küreselleşmenin ekonomik açıdan zaman ve mekan farkını ortadan kaldırdığını vurgularken kapitalizmin coğrafyasının genişlemesiyle hız ve dolaşım boyutunun artmasının sermaye birikimini de kolaylaştırdığını ifade etmektedir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Harvey, neoliberalizmin servetin üst sınıflarda toplanmasına yardım ettiğini savunmaktadır. <b>“Yapıcı Yıkım” </b>(Creative Destruction) adını verdiği kavramla sosyal adaletsizlik, bölünme ve farklılaşmaya yol açıldığını, <b>“Fordist” </b>dönemin<b> “Esnek Birikim”</b> olduğunu belirtmektedir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Harvey, neoliberalizmin liberal ve serbestlik (permissivenes) anlayışıyla gelişip yayıldığını, 1970’lerden sonraysa neoliberalizmin yeni muhafazakârlığa (neo conservatizm) dönüştüğünü savunmaktadır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Lenin, 1916’da kapitalizmin yeni piyasa (kaynak) bulmak amacıyla emperyalizme dönüştüğünü ifade eder (Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması). <b>“Yeni Emperyalizm”</b> (Kolektif Emperyalizm) ise para (finans) ve mali araçlar kullanılarak yapılan sömürüdür.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Demirtaş Ceyhun”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> da, <b>“Haçlı Emperyalizm” </b>kitabında <b>“Emperyalist Kapitalizm”</b>i (Yarı Sömürgeleştirme), ABD ve Batı’nın Türkiye’de çıkarına uygun bir yönetim kurmak amaçlı, toplumun gelişimine aykırı formlar verip mezhep ayrılıklarını ve kavgasını körüklemek, kültürel ve sosyal yapıyı yozlaştırmak ve yabancılaştırmak şeklinde tarif ediyordu (Broy Yayınevi, 2009, s. 58).</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Yeni Amerikan Projesi”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (PNAC), Washington merkezli Amerikan çıkarlarına göre uluslar arası pazar oluşturmayı amaçlayan, ABD’nin liderlik ve müdahalecilik politikasını yürüten (1997-2006) bir düşünce kuruluşudur.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Yeni Dünya Düzeni”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> ise küreselleşmeye tapıncın ikonlarından biri (Yalçın Yusufoğlu, Küreselleşme ve Emperyalizm, Belge Yayınları) </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD, Yeni Yüzyıl Projesi (PNAC) ve BOP planıyla Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek iddiasında. <b>“Devlet İnşası”</b> (2008) adlı kitapta <b>“Francis Fukuyama”</b> ABD’ye düşen rolü küçük devletlerin yapılandırılması ve güçlendirilmesi olarak görüyordu. Devletin bileşenleri, sosyal ve kültürel değerlerin küresel çıkarlara uygun dönüşümü, bürokrasi, kurumsal planlama, siyasal ve sosyal normlar olarak sayılmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Bu programın mimarları Samuel Huntington, Graham Fuller ve Zbigniew Brezinski gibi isimler dini uygulamalarının belirleyici bir özelliği olarak görürler ve muhafazakârlığı ABD politikalarının bir parçası olarak kullanmışlardır. Bu aşamada <b>“Judeochretienisme”</b> (Yahudi Hristiyanlığı) kavramı da din esaslı politikalarının temelini oluşturdu. Müslümanlığı dışlayan bu kavramla ABD’nin son yıllarda Ortadoğu’da yürüttüğü yeni muhafazakârlığa dayalı siyasi-askeri programı da çakışmaktadır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Tanrı Krallığı”</b> <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Papa XVI. Benedictus’un</span></span></span></span></span></span> BM’de yaptığı konuşmada ABD’nin kontrol altına almaya çalıştığı ve musevilerle hristiyanların egemenliğinin aynı olduğunu savunarak olumladığı Ortadoğu’yu yansıtır. 16 Nisan 2008’de ABD’ye yaptığı ziyarette <b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">George W. Bush”</span></span></span></span></span></span></b>u siyasetçi değil inanç adamı olarak gördüğünü ifade etmiştir. 20 Eylül 2002’de <b>“ABD Milli Güvenlik Stratejisi”</b> başlıklı resmi belgede geçen <b>“Önleyici Vuruş”</b> (Pre-emptive Strike) doktrininin ana hatlarını <b>“West Point” </b>(ABD Kara Harp Okulu) mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada ortaya koyan Bush, <b>“Güvenliğimizi tehdit eden bir rejimi devirmek evrensel hakkımızdır, düşmanımızdan önce savaşı düşmanı düşmana götürmeliyiz, planlar dağıtılmalı, tehdit yok edilmelidir.”</b> demişti…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Neo Conservatizm”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">in (Neo-conculuk) düşünsel temelleri </span></span></span></span></span></span>Hitler’in başhukukçusu (kronjurist) <span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Carl Schmitt’in tilmizi ortodoks yahudi görüşleri modernize eden <b>“Leo Strauss” </b>tarafından atılmıştı.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Siyaset felsefesinde <b>“Yeni Muhafazakârlık” </b>ya da<b> “Yeni Sağ” </b>(New Right) da denilen bu yaklaşım, <b>“Milton Friedman” </b>ve<b> “Friedrich August von Hayek”</b>in serbest piyasaya uyguladığı (liberal muhafazakâr) felsefik görüştür. <b>“Friedmancılık”</b>, süper kapitalizm ve sıkı para politikası yanlısı uygulamaları ifade eder ve 80 sonrası Reagan ile Teacher liderliğinde dünyaya empoze edilmiştir. Türkiye’de ise Turgut Özal’la dayatılmıştır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">1928’de kurulduğu ileri sürülen <b>“Opus Dei”</b> adlı gizli yapılanma papayı hristiyanlığın kutsal önderi olarak gören Vatikan’a destek veren varlıklı ve elit kadrolar oluşturmayı amaçlayan aşırı sağcı bir tarikat olarak değerlendirilmekteydi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Olasılıksız”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> kitabıyla ünlü yazar <b>“Adam Fawer” “Bilim ve Teknoloji Laboratuvarı”</b>ndan (BTAL) sözediyor. 6 ana istihbarat ajansına (CİA, FBI, POD, FDA, NASA, NIH) çalıntı bilgi sağlayan bu kuruluşun temelinin de Truman’ın <b>“Ulusal Güvenlik Ajansı”</b>nı (UGA) kurmasıyla 1952’de atıldığını açıklıyordu. Bu kuruluş güvenlikle ilgili konuşmaları dinliyor, istihbarat birimlerine aktarıyordu. 130 ülkedeki bilim insanlarını dinleyerek günde 250 milyon görüşmeyi inceleyebiliyordu (Olasılıksız, April Yayıncılık, 52. baskı, s.37).</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Ulusal Güvenlik Teşkilatı”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> (NSA) yabancı ülkelerin telefon, e mail vs. takip ederek bilgi toplayan hatta Sovyetlerin dağılmasında etkin rol oynayan bir kuruluş olarak değerlendirilmekteydi.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD gibi emperyal ülkeler aynı zamanda <b>“Gönüllü Casusluk”</b> (Walk-in Spy) gibi farklı yöntemlerle de etkili olmaktaydı tabi…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Popüler kültür ve kapitalist meta kültürünün insan psikolojisini bozup aşındırarak yabancılaştırdığını savunur </span></span></span></span></span></span><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Alman düşünür ve toplumbilimci “Max Horkheimer”.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“<span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Kültürleme”</span></span></span></span></span></span></b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> toplumsal uyumu için bireye geleneksel değerlerin empoze edilmesidir. Emperyalizmin de amacıdır. Günümüz ekonomik pratiği protofaşizmin saldırgan ve açık işgalcilik stratejisi gibi olmasa da değişik yöntemlerle sömürüye devam ediyor.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Hitler’in saldırgan devlet politikası olarak ileri sürdüğü <b>“Lebensraum”</b> (Yaşam Alanı) politikasının yerini benzer biçimde çok uluslu işletmelerce yürütülen <b>“Land Grabbing”</b> (Arazi Kapatma) politikası da almış bulunuyor…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ve Şirketokrasi…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Şirketokrasi ne demektir? Kısaca şirketler tarafından kontrol edilen ekonomik ve politik sistem. Günümüzde ABD’de hasıl olan model <b>“Şirketokrasi”</b> olarak adlandırılır.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Jeffrey Sachs”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">a göre ABD’de hakim olan sistemin adıdır şirketokrasi. Oluşumunda 4 neden var:</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ulusal partiler zayıf kişisel temsil güçlüdür,</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD ordusunun etkisi büyüktür,</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Şirketlerin seçim kampanyalarına etkisi fazladır</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Ve küreselleşmeyle işçilerden soyutlaşan dengesizlik. </span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">“<b>C.Wright Mills”</b>e göre bu sistemde denge güçlü elitlerden yana. Ülkenin geleceğini bankalar ve şirket sahipleri belirlemektedir. Doğanın ve insanın sömürüsünün nedeni bu dengesizlik…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Bir kandırma ve yanılgının etkisi altında olmasalar insanlar asla özgürlüklerinden vazgeçmezler.”</b></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">(Edmund Burke)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Lord Brougham”</b> <b>“Eğitim bir insanın diktatör olmasına değil, önder olmasına yarar</b>.” diyordu. Saraysız Başkan olarak da anılan Uruguay Eski Devlet Başkanı Jose Mujica, eski bir gerilla lideriydi ve maaşının çoğunu dünyanın en fakir başkanı olarak yardım kuruluşlarına bağışlıyordu. Mujika örneği, Latin Amerika’da da sosyal sınıfların mücadelesiyle isabetli liderler çıkarılabileceğinin iyi bir kanıtı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">ABD Başkanlık Sistemi de dahil bugün çoğunluk sistemine dayalı siyasal sistemler ve seçimler, kazanan partilerin hükümet adına çalışması için eş, dost ve seçmenine görev taksimine (spoil system) açık…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Partikülerleşme, nepotizm ve kliyentalizm…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Bunlar bu sistemlerin yarattığı sorunlar…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">“<b>Partikülerizm”</b> (Tikelcilik ya da Yörecilik), salt aile ve yakın çevreye güvenç, bir toplumsal çözülme ve bölünme belirtisidir. <b>“Nepotizm”</b> (Akrabadan Gelen Torpil) patronaj ilişkilerinin aracı olarak devlet olanaklarından yararlanmada adaletsizliğin önemli etkenlerinden birisidir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Ve <b>“Kliyentalizm”</b> de (Kollamacılık) genelde cumhuriyet ve demokrasi dışı yönetim biçimlerinde otoriteyi ya da yönetimi ele geçirmeyi planlayıcı himaye sistemidir. Seçmene seçilebilmek için ayrıcalıklı destek ve hizmet sunmak fakir ülkelerde sıkça görülen bir durumdur.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Mikro faşizm…</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Mikro Faşizm”</b><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial"> ya da Mahalle Baskısı, dışlama, zorlama, yaptırım amaçlı toplum içinde kendinden farklı kesimlere uygulanan baskı biçimlerini ifade ederler. Küçük ölçekli ırkçılık, yerel milliyetçilik, ayrımcılık gibi sonuçlar doğururlar. (Mahalle baskısı 1981’de Şerif Mardin’in bir makalesinde kullanılmış ilk kez. Tanıl Bora ise Birikim Dergisi’nde sıradan faşizm kavramı yerine kullanarak günlük ilişkilerde kendini dışa vuran baskı şeklinin en tehlikelisi olduğunu belirtmişti.)</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Coşkun Can Aktan”</b> demokrasi'nin başarısızlığının ya da imkânsızlığının sebeplerini <b>"Eksik Enformasyon" </b>ve<b> "Siyasal İlgisizlik"</b> olarak görüyordu. (Demokrasi Poliarşi ve Demarşi, Çizgi Yayınları, 2000)</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Aydınlanma Çağı’nın önemli isimlerinden İtalyan hukukçu ve filozof “Cesare Beccaria, <b>"Her zaman sıradan ve bayağı bir adam olan yüzsüz, yalancı, bilgisiz biri; halk içinde tapınılacak konuma gelebilir. Ancak, aynı kimse aydınlatılmış bilgili bir halk tarafından sadece bir aşağılanma konusudur." </b>der.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">seçtiği temsilcilerin güç ve yetkilerini sınırsızca kullanmalarını sağlayan üzerinde önemle durduğu siyasal bilgisizlik, miyopluk, unutkanlık (amnesia) gibi gerekçeler yanında liderlik ve elitizme yol açan çoğunlukçu siyasal sistem ve toplumsal yasalardaki eksiklerdir. 1961 anayasasına da giren sosyal barış, sosyal adalet gibi ekonomik ve sosyal yaşama ilişkin sosyal devlete özgü birtakım kavramlar ancak sosyal sınıfların mücadelesiyle gelişebilmiştir. </span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Konformizm”</b> bir kimsenin sorgulamasına engel olan etkene uyması marx’a göre sebebi siyasal haklardan yoksunluktur. Zıttı ise, Kollektivizm’dir.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><b>“Kollektivizm”</b> ise toplumsal kararlara etkin katılım, toplumsal çıkarlara uygunluk ifade eder.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px"><span style="background-image:initial"><span style="background-position:initial"><span style="background-size:initial"><span style="background-repeat:initial"><span style="background-origin:initial"><span style="background-clip:initial">Lenin, <b>“İnsanlar, her zaman, siyasetteki aldatmaların ve aldanmaların aptal kurbanları olmuşlardır ve bütün ahlâksal, dinsel, siyasal ve toplumsal sözler, bildiriler ve vaatler arkasındaki şu ya da bu sınıfın çıkarlarını aramayı öğrenmedikleri sürece de, böyle kalacaklardır. Reform ve ilerleme şampiyonları, ne kadar barbarca ve çürümüş görünürse görünsün, her eski kuruluşun, belirli egemen sınıfların zorlamasıyla ayakta durduğunu görmedikçe, her zaman eski düzenin savunucularının oyununa geleceklerdir. Ve bu sınıfların direnişini kırmanın ancak bir tek yolu vardır; bu da, çevremizdeki toplumun içinde, eskiyi silip atabilecek ve yeniyi yaratabilecek kuvveti oluşturabilen -ve toplumsal durumları yüzünden oluşturmak zorunda olan- güçleri bulmak ve bu güçleri savaşım için bilinçlendirmek ve örgütlemektir.” </b>demektedir.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Osmanlı döneminde de halk isteklerinin en büyük bölümü baskıcı devlet işlem ve eylemlerinden yakınma olarak ortaya çıkarken Cumhuriyet ve çok partili siyasal düzen siyasal hak ve ödevlerin kullanılması gereğini ortaya çıkarmıştı.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">Halkın temsilcisi karşısında çıkarını ve kendisini koruyacak bir duruma gelmesini sağlamak ancak yönetilenleri gerekli bilgilerle donatarak yönetilenle arasındaki eşitsizliği ortadan kaldıracak seçileni seçene karşı savunma olanağı veren ve kimi üstünlükler sağlayan içreklik kabuğunun ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 10pt"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Arial, sans-serif"><span style="line-height:15.3333px">TAMER UYSAL</span></span></span></p>