Günler günleri, aylar yılları kovaladı. Zaman sanki bir anda akıp gitmiş gibi Sivas'ta... Madımak hotelinde diri diri yanan aydınlarımızın hakkını malesef savunamadık. Sanki dersini çalışmayan bir öğrencinin edasıyla bu kez "elektirikler kesildi'' değilde 'zaman aşımı ' değip sanki kendimizi haklı çıkarırmış gibi mazeret uydurduk. Uydurdular !!! Bu görevi ele alanlar... Bizse aynı ülkede yaşayan vatandaşlar olarak hiç bir şey yapamadık.. . Onca aydınımızın hakkını savunamadık. Bizler ülke olarak bir şey yapamdık, dersimize çalışmadık ! İnsan Hakları Mahkemesine söyliyelim de bizim yerimize bu görevi devralsınlar. Gerçekten bu durum ülkem adına çok utanç verici, küçük düşürücü bir olay! Ama tabii ki en azından bir üst mercii ve yanlışın neresinden dönersen kârdır deyip,  bizler için uğraşıcak, en azından olayın burada kapanmasına engel olacak bir merci ve neredeyse 'daha bitmedi' deyip tekrar bir soruşturma açılacağı için sevinecek hale geldik. Yetmezmiş gibi bu olayı protesto edenlerin üzerlerine bir de tasyikli su verildi. O zaman yangını söndüremediler, peki o zaman bu su yanan yürekleri soğutmak için miydi ? Çok mu iyi düşünüyurum? Tabiki de değil.

Ben diyorum keşke bu protestolarda 'zaman aşımı' diyen kişilerin resimleri de olsaydı ve o aydınlarımızın kaderini en azından resimleri yaşasaydı, hem o zaman belki de onların yerine kendilerini daha iyi koyabilirlerdi, vicdanlarının sesine kulak verebilirlerdi, varsa tabii ki... Nasıl olsa insanların kendileri yanıyorda ceza alınmıyorsa, resimler yandığında da hiç bir şey olmaz.. E tabii bir de zaman aşımı var !


SABİRE TUANA ŞENGÖNÜL