Covid-19 virüsü sebebiyle bir araya gelemeyen ikili, Whatsapp üzerinden soru-cevap yaptı. Sektörün durumundan, Ajda Pekkan’a, son albümü Uçsuz Bucaksız’dan, starlık kavramına, rap müzikten, evliliği ve çocuklarına kadar birçok önemli açıklamada bulunan başarılı müzisyen samimi cevaplarıyla dikkat çekti. İşte o röportajdan öne çıkan başlıklar:
“STARLIK ÖLDÜ”
.
*Metroya binmem etmem gibi takıntılarınız yok değil mi?
Hayır, niye olsun canım? Arabayla Nişantaşı’na gelmeye kalksam dünyanın yolu masrafı. Niye böyle bir şey yapayım ki? Kitabımı alıyorum. Metroya biniyorum. 20 dakika sonra Avrupa’dayım. Bir kere arkadaşlar bu starlık olaylarını bıraksınlar. Starlık bitti, öldü. Sana herkesin ulaşabildiği bir ortamda starlık diye bir şey yoktur. Star olmaya da gerek var mı? Bence yok. Şarkılarını üretirsin. Sanatını icra edersin. İnsanlar sana hayran olursa olur. Metroda görüyorsa daha çok hayran olur. İnsanların sana değil, senin sanatına ulaşamıyor olması lazım. Sana herkes ulaşabilir. Sanatına ulaşabiliyor mu? Bu önemli. Starlık şurada şekilleniyor. Benim yaptığım bir şarkıyı başka biri yapabiliyor mu? Bırak insanlar senin sanatına ulaşamasın. Sana ulaşamayacak da ne olacak? Hepimiz faniyiz. İlla ki ulaşır. Hepimiz can taşıyoruz. Ne farkımız var?
“HALKIN SANATÇISIYIM”
.
*Metroda tanıyorlar mı sizi?
Tanıyanlar oluyor. Yok canım metroda değildir falan diyorlar. Halka öyle bir starlık kimliği enjekte edilmiş ki yok canım o değil. Bazen şöyle şeyler oluyor. Metrodan iniyorum. Instagram’da bir mesaj: “Abi az önce yanımda oturan sen olamazsın dimi?” Bendim az önceki keşke konuşsaydın falan diyorum. Kulaklığımda da senin şarkın vardı diyor. Bence önemli olan, şarkıların halka karışıyor mu? Kim kimi kandırıyor abi? Biz halkın içerisinde yaşayan insanlarız. Ha halktan da kopan insanın bir şeyler üretebileceğini düşünmüyorum. Halkla iç içe olmalıyız ki onlardan beslenelim. En son klibimde mesela bir hurdacının hayatını çektim. Halkın arasında yaşayan, halkın hikayesini aktaran Orhan Kemal gibi insanlar bence halkın sanatçısıdır. Ben de halktan hikayeler biriktirip insanlara bir şeyler sunmaya çalışıyorum. Amacım halkın sanatçısı olmak.
“ŞARKILARIM BENDEN HESAP SORMAYA BAŞLADI”
.
*Ne oldu da Antalya Opera Orkestrası’ndan istifa edip İstanbul’a geldiniz?
Bunun nedeni paylaşmak… Ben kendimi bildim bileli şarkı üretiyorum. Operada çalarken benim biriktirdiğim şarkılar benden hesap sormaya başladı. Paylaşma isteği bir süre sonra problem yaratıyor. Ya abi ne olacaksa olsun açlıktan da öleceksem İstanbul’da öleyim deyip bu şarkıları insanlarla paylaşmaya karar verdim. Bir yandan da arkadaşlardan korkunç senaryolar geliyor. Orada geberirsin insanlar şöyle böyle. Hayatımızda her zaman çok garantici insanlar vardır. Gitme yapma etme diyen. Ya dedim ki ne olabilir? Zorluğu da oldu tabii. Kimse İstanbul kolay bir şehir diyemez zaten. Ama zorluğu yaşamadan olmuyor. Yokuş yukarı çıkmayan insanlar bir şeyler elde edemiyor.
“PARAM BİTİNCE ŞARKI ÇIKARMIYORUM”
.
*2009'dan beri sanatçı kişiliğinizi ve bozulmayan çizginizi çok beğeniyorum.
Çok teşekkürler. Ben aynı şekilde devam edeceğim. Bir müzisyenin müzik yapmaya çalışmasından daha normal bir şey yok. Arkadaşlar ipin ucunu kaçırdılar. Ayda bir şarkı çıkarıyorlar. İnsanlar benim sanatsal dünyamı organize edemezler. Onun kararı bana aittir. Üreten benim. Güzel bir şey yaptığıma inanırsam insanlara sunarım. En son En Güzel Ben Sevdim şarkısını çıkardım. Şimdi sanatsal camiada şöyle şeyler oluyor. 5 yıl ara veriyor mesela. Geri bir dönüyor. Bu kadar arayı bunun için mi verdin diyorlar. Benim çok şükür ki geri dönüşlerim her zaman iyi oluyor. Neden? Çünkü bir şeyleri hazırladıktan sonra servis ediyorum. Biriktiriyorum. Param bitince şarkı çıkarmıyorum.
*Evlilik nasıl gidiyor?
Şahane. İki tane bebiş var.
“ÇOCUK DOĞUNCA EVLİ OLDUĞUNU ANLIYORSUN”
.
*Nasıl tanıştınız?
Ben eşimle okuldan tanışıyorum. Ama okulda sevgili değildik. Daha sonra Antalya'da sevgili olduk. İstanbul'da evlendik. Bence çocuk olduktan sonra evli olduğunu anlıyorsun. Çünkü flört döneminden sonra evlendiğin için sevgiliyken yaşadığın hayatın aynısını sürdürüyorsun. Sadece belediyeden izin alıyorsun. Ama çocuk olunca işin rengi değişiyor. Hayatın bize getirdiklerini en güzel biçimde yaşamaya çalışan bir aileyiz. Çocuk dünyanın en güzel duygusu. Bu hayata bırakabileceğiniz en özel şey.
“ANNELİĞİ HERKES KALDIRAMAZ”
.
*Günümüzde özellikle sanat camiasındaki mayası tutmayan evliliklerin sebebi nedir? Neyi tutturamıyorlar sizce?
Bence emek vermek istemiyorlar. Güzel şeyler emek ister. Çocuk oluyor. O kadar çocuk istemesine rağmen mesela kadın başlıyor. E çocuklara ben mi bakacağım? Öncesinde bir hayatım vardı diyor. Annelik çok zor bir şey. Herkesin yapabileceği bir şey değil.
*Anneliği parayla tuttukları dadılara yaptıranlar da var...
Böyle bir şey yok abi. Ben mesela çocuklarımla mümkün olduğu kadar çok vakit geçiriyorum. Stüdyoya mümkün olduğu kadar geç gidiyorum. Bunun oluru budur. Çocuğun yanında olmayacaksan doğurma. Hiç getirme dünyaya. Çünkü onun senin sevgine ihtiyacı var. Yarın öbür gün ilgisiz ve sevgisiz olan insanlar topluma sosyopat ya da psikopat olarak geri dönüyor. Hiç gerek yok böyle bir şeye. Eşim de ben de elimizden geldiğince sevgimizi onlara vermeye çalışıyoruz.
Eflâtun, İsmail Gökgez'ün sorularını yanıtladı.
“BAŞKASININ ŞARKISINI İZİNSİZ SÖYLEYEMEM”
*Youtube için akustik bir şeyler düşünmüyor musunuz?
Hiç düşünmüyorum. Valla bir şey söyleyeyim mi? Ben ezberleri son derece yanlış bulan ve kendime yakıştırmayan biriyim. Birileri Youtube’dan çok para kazanıyor diye ben de aynısını yapamam. Ha şunu yapabilirim. Çok güzel bir konsept geliştiririm. Farklı bir şey bulursam yaparım. Kalkıp da sırf para diye olan şeyleri tekrar tekrar pişirmek istemem. Zaten buradan şunu da ileteyim. Ben başkasının şarkısını izin almadan söylemem. Çok net söylüyorum. Başkasının mutfağına girip yemek yapmıyorsam, başkasının arabasını kullanmıyorsam, izinsiz başkasının şarkısını da söylemem. Bu çok yanlış bir şey. Böyle bir şey var mı? Başka birinin malını sen izinsiz nasıl kullanıyorsun ki? Başkasına söylediğin zaman ama herkes yapıyor oluyor. Ya herkes banka soyuyor diye ben banka soymam. Ben herkes değilim. Yaparsam da izin alırım. Giderim ben böyle bir şey yapıyorum izin veriyor musun derim. Vermiyorsa yapmam. Tefini isterse ödersin. Böyle bir dünya yok. Herkes o zaman birbirinin arabasına binsin. Arkadaşlar burada yanlış yapıyor. Yarın öbür gün haklı olarak onların hepsi kapatılır.
“KLİP İÇİN 15 GÜN HURDACIDA YATTIM”
*Yönetmenlik de yapıyorsunuz. Müzikle iç içe ama farklı da bir alan. Nasıl bakıyorsunuz?
Ben zaten senaryo yazmayı ve sinemayı çok seven biriyim. Bunun bir eğitiminin olduğunu düşünmüyorum. Sinemanın elbette ki var ama video klip için bence biz sadece şarkılarımıza görüntü ekliyoruz. Kaldı ki benim bu en son çektiğim klip birazcık kısa film tadında. Bir hurdacının kendisinden bambaşka bir dünyada olan çok güzel bir kıza platonik aşkını anlatıyor. Şarkımız zaten sıktığın yumruk kadar derlerdi kalbin hayır vurduğun yumruk kadardır yüreğin deyip aşkının arkasında olması gerektiğini savunan bir şarkı. Masaya yumruğunu vurmasını isteyen bir şarkı. Böyle ilginç bir hikaye. Ben bunun için 15 gün bir hurdacıda yattım kalktım. Anadolu Hisarı’nda çok güzel bir abimize ben böyle bir hikaye istiyorum ama önce sen bana hurdacılığı anlat dedim. 2 hafta onun yanında kaldım.
“MUSTAFA SANDAL’A VERDİĞİM KURŞUN GEÇİRMEZ’İ BEN SÖYLEYECEĞİM”
*Mustafa Ceceli (Dünyanın Bütün Sabahları, Zillerime Basıp Kaçıyor) Gülben Ergen(Vıdı Vıdı, Masuscuktan, Masal Olalım) Burcu Güneş(Aşkın Beni Baştan Yazar, Çıkmaz Sokaklar, Oflaya Oflaya) Ayşegül Aldinç(Seni Sevmek Var Ya) Mustafa Sandal(Kurşun Geçirmez) Başkalarına şarkı nasıl yazıyorsunuz? Denk mi geliyor yoksa kişiye özel oturup mu yazıyorsunuz?
Genelde ben bir şarkı istiyorum bana göre bir şeyler var mı diye geliyorlar. Ben de şarkıcıların rengini çok iyi analiz ettiğimden elbise gibi dikiyorum. Kimse için bir şarkı yazmam. Şarkı bittikten sonra aslında bu Gülben Ergen’lik bir şey oldu derim. Ama hiçbir zaman masaya ben Gülben Ergen’e bir şarkı yazayım diye oturmam. Sanatsal ruhumu neden zedeleyeyim ki? Üretkenliğimi bir kafese sokmam. Ona uygun şeyler olduğu zaman zaten çıkıyor. Mustafa Ceceli’de mesela Dünyanın Bütün Sabahları ve Zillerime Basıp Kaçıyor var. Tam Mustafalık şarkıydı onlar ona uydu. Mustafa Sandal’da var bir şarkım: Kurşun Geçirmez. O albüm güme gitti. Tekrar söyleyeceğim Kurşun Geçirmez’i. Bu konuda baya istek var.
“NALAN ŞİRKETLE UĞRAŞAMAM DEDİ”
*Aşk Müzik Yapım sizin şirketiniz değil mi?
Of Aman Nalan’ın şirketiydi. Ben artık uğraşamayacağım bununla deyince editörüm Erdem Uyanık tamam o zaman biz yapalım dedi. Şirketin prodüktörlüğünü ben yapıyorum. Arkadaşlar büyük şirketlerin sanatçılara çok büyük katkısı olduğu gibi bir illüzyona giriyorlar. Bu çok yanlış bir şey. Sonra arkasında durmuyorlar. Eğer bir yapımcı sana para harcıyorsa şahane. Ama para harcamıyorsa hiçbir şey olmaz. Niye gidiyorsun ki? Yazık, emeğine yazık. Arkadaşlar büyük şirketlere girip sonra şirketsiz kalıyor.
“POPÇULAR BIRAKSIN DA AZICIK RAPÇİLER KAZANSIN”
*Bir gün rap yapar mısınız?
Asla yapmam. Ben rapçi değilim ki abi. Rap müziği yapabilmek için rapçi olmak gerek. Rap bir yaşam tarzıdır. Kalkıp da birtakım kelimeleri arka arkaya dizdiğin zaman rapçi olmuyorsun. Böyle bir dünya yok. Bir kere protez bir tavrın olacak. Sanatçı arkadaşlar birçoğundan bahsediyorum tenhalarda dolaşıp bu kadar büyük korkaklıkla olmaz o işler. Öncelikle rap çok büyük bir cesaret işidir. Mahalle kültürü vardır. Dışarıdan biri o mahalleye giremez. Amerika’da suratını siyaha boyayıp zencilik yapamazsın. Zenci olacaksın. Zencilikten kastım siyahilik. Zenci kelimesini de çok sevmiyorum. Şu anda rap müzik yapan arkadaşlar para kazanıyor diye bu yapılmaz. Bırak kazansınlar. Bir kere de onlar kazansın ya. Bu ne açlıkmış kardeşim? Sen eğer topluma bir mesaj vermek istiyorsan kendi müziğinle ver. Ben çok yanlış buluyorum. Hiçbir zaman da rap yapmam.
“AJDA HANIM’IN ELİNİ ÖPMEK GEREK”
*Biraz da Ajda Hanım’dan konuşalım. Karşınızda hayranı var. Sizce nasıl biri?
Ajda Hanım’la ben seneler evvel tanışmıştım. Kendisi benim birkaç şarkımı okumak istedi. Daha sonra olmadı. Valla Ajda Pekkan’dır ben burada ona iyi desem ne olur kötü desem ne olur? O Ajda Pekkan olmuş zaten. Kendisi müthiş bir şarkıcı. ‘Unutulmayanlar’ albümünün en büyük hayranıyım. Bir kere Türkiye gibi bir yerde bir insan bunca zaman zirvede kalıyorsa onun elini öpeceksin. Ülkede bu kadar aşağıya çekmeye çalışan insan varken zor olanı başarmış. Starlığın getirdiği o hayatı müthiş taşıyor. Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Erol Evgin, Emel Sayın, Bülent Ersoy, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Gülden Karaböcek gibi isimler hep en üsttedir. Onların altında kalanların isimlerin farkındaysan hep değişir. Neden? Çünkü bu insanlar sanatıyla kimlik bulmuş, görüntüsüyle değil.