Alev Ofluoğlu Konferans Salonu'nda moderatörlüğünü Prof. Dr. Demir Budak'ın yaptığı konferansa konuşmacı olarak Prof. Dr. Tülay İrez, Prof. Dr. Günseli İşçi, Prof. Dr. Mine Küçüker, Semiramis Sekban, Yrd. Doç. Dr. Mehtap Civir, Prof. Dr. Yıldız Tümerdem ve Türkan Şoray katıldı. Prof. Dr. Demir Budak konferansta duygu yüklü bir konuşma yapan Türkan Şoray'a filmleriyle kadın sorunlarına değindiği için plaket taktim etti.

SON YILLARDA SÜREKLİ KADINLAR ÖLDÜRÜLÜYOR


Türkan Şoray konferansta yaptığı konuşmada "Tüm dünyada kutlanan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Kadın hakları için mücadeleye devam edeceğiz. Şiddete hayır diyoruz. Mesleğim dolayısıyla ülkemde ki çeşitli kadınları canlandırdım. Onların dramlarına o kadar yakından şahit oldum ki, çünkü onlar oldum ben! Dayak yiyen kadın, okutulmayan kadın, törelere kurban giden kadın, gecekonduda ayakta durmaya çalışan kadın, burjuva kadın, kadının süs eşyası gibi görüldüğü her türlü kadını oynadım. O kadınların hangi duygular içerisinde ne acılar çektiğini biliyorum. Filmlerimde o yüzlerce kadınlar adına o acıyı hissettim samimi söylüyorum. Kadınlar hor görülüp törelere kurban ediliyor. 'Hazal' filmimde, 'Sultan' filmimde evlenen kadın bebekti…. Onları o kadar yüreğimde hissettim ki filmlerin böyle bir güzelliği var, toplumun yansıması! Toplumda ne oluyorsa beyazperde'ye o yansıtılıyor. Genç kızlığımda başladım sinemaya, yıllar geçince insan yavaş yavaş belirli bir kafa yapısına sahip olur.

O dönemde filmlerimde kadına bakışım nasılsa, özel yaşamımda da, genç kızlığımda da çevirdiğim filmlerde öyleydi. Herşeye boyun eğen, bunu içselleştirmiş, hiçibr şeye artık tepki göstermeyen kadınlar benim filmlerimde de yer aldı. 80'lerde Atıf Yılmaz ile birlikte kadın haklarına değinen filmler yaptık. Bir takım tabular yıkıldı. Kadın erkek ilişkileri, kadın erkek cinselliği, ele alındı. Eskiden bunlar konuşulmazdı, tabuydu. Kadınlarda bilinçlenmeyle birlikte yavaş yavaş kadın hakları gelişti ve bu benim filmlerime yansıdı. Değıişimi ben benim filmlerimle birilkte yaşadım. Filmlerimde daha cesur, daha baş kaldıran kadınlara yer vermeye başladım, mesela 'Mine' filmi var Atıf Yılmaz ile yaptığım. O çok kadın yanlısı bir yönetmendi, sonra benim yaşantımda değişti. Yaşantımdan daha çok emin olmaya başladım. Kendi kararlarımı kendim vermeye başladım. Ve giderek bu değişim sürdü, peki ne oldu o günlerden bugüne kadar, kadının durumu nedir, nerede? Neredeyiz? Yaptığım sinema dolayısıyla bunlara çok kafa yoruyorum, yaşananlar beni çok mutsuz ediyor.

ÖNEMLİ OLAN O ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ ...


Ve son günlerde yine benim gözlemlediğim bir takım tespiter var. Yıllardan beri süren bir sorun var, ataerkil bir toplum, ataerkil bir kültür ve erkek egemen kültürden dolayı kadınlarımızda bu durumu kabullenmiş, içselleştirmiş herşeyi, kaderine razı! Töreler gereği aile toplanıyor ve evladının katledilmesi kararı alınıyor, annenin bunu kabullenmesini düşünemiyorum, nasıl bir duygudur bu. Ama töreler gereği kabulleniyorda, ne kadar acı bir durum. Bunlar yaşanıyor malesef. Önemli olan bu zihniyeti değiştirmek. Bunu değiştirmenin tek yolu eğitim. Eğitim geliştikçe dünyaya daha modern bakıp farklı bir kafa yapasına sahip oluyor. Ve anne bir takım şeylerin farkında oluyor! Ondan sonra erkek evladını yetiştirirkende çok farklı davranacak. Erkek evlatta eğitim aldığı zaman kadına başka türlü bakacak. Son dönemlerde, tüm erkekleri suçlamıyorum ama kadına şiddet arttı. Bunun yanında kadın-erkek eşitliğine inananlar, kadınlarımız, genç erkeklerimizde var. Bunun yanında hala okula gönderilmeyen kız çocuklarımızda var. Onların eğitimi için ön ayak olmalıyız. Kadınlar olarak seferberlik yapmamız lazım. Son yıllarda sürekli kadınlar öldürülüyor. Bir günde 2, 3 tane kadın öldürülüyor! Bu son yıllarda çok çoğaldı. Belki eskidende vardı ama medya şimdi gündeme taşıyor. Şimdi kadınlar yavaş yavaş haklarının farklıranı vardılar. Kadın evden sokağa çıktı, sosyal hayata katıldı, çalışmaya başladı, bazı erkek zihniyetine göre kadın evde oturmalı, kadının yeri evi diyerek buna tepki gösteriyor! 'O benim malım, ben ne dersem o olacak' diye düşünüyor! Bu tüm erkekler için geçerli değil genellemiyorum ama kadın baş kaldırıyor, mutsuzsa ayrılmak istiyor, dikkat edin çoğu öldürülen kadın eşinden ayrılmış, anne, baba evine sğınmış, onu hazmedemeyen erkek gidiyor ve öldürüyor! % 90'ı böyle, bu sebeple. Önemli olan burada o zihniyetin değişmesi" dedi.

YAĞMUR ÜNAL ÇEKECEK!
Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Türkan Şoray "Aslında hergün Kadınlar Günü olmalı. Bugün burada kadınlarımızın sorunlarını dile getirmek çok güzeldi bence. Üniversite yönetimini kadınlarımıza duyarlılığından dolayı bütün kadınlar adına tebrik ediyorum." dedi.

32 yıl aradan sonra yönetmenliğini üsleneceği "Kadınlar da Var" adlı sinema filmiyle setlere dönmeye hazırlanan sanatçı, "Kadın sorunları beni hep duygulandırmıştır. Şu an yazar …. tarafından senaryosu yazılıyor. Sinema kolay yapılmıyor, ön çalışmaları yapılıyor şu anda. Yönetmenliği çok özledim. Bütün birikimlerimi aktaracağım, annelerimize adayacağım bu filmi. Onun heyecanı içindeyim, inşallah gerçekleşir." dedi. Ağustos ayında çekimlerine başlanması düşünülen filmin yapımcılığını kızınız Yağmur Ünal üstlenir mi sorusuna Türkan Şoray, "Büyük ihtimalle galiba öyle olacak." dedi.

SULTAN'A SÜRPRİZ

8 Mart Dünya Kadınlar günü nasıl kutlanmalı diye sorulması üzerine Şoray, "İnşallah böyle sorunlar anlatarak değil, şarkılar söyleyerek, mutlulukla, bütün kadınlar erkekler el ele kutlamalı. Umutsuz değilim, inşallah ileriki yıllarda bu böyle olacak." dedi. Yakında albümünün çıkacağının hatırlatılması üzerine Şoray, "O sürpriz" diyerek detaylara girmedi.

Konferans sonrası öğrencilerle hatıra fotoğraf çektiren Türkan Şoray aracına binene kadar büyük izdiham yaşandı. Bir öğrenci Sultan'ın fotoğrafının yer aldığı şarabı sanatçıya ikram etti. OLCAY ÜNAL SERT / AKŞAM
Editör: TE Bilisim