Magazin gündeminin kritik konularla ve ilginç görüntülerle çalkalandığı şu günlerde ilk yazımla sizlerle birlikte olmaktan ötürü son derece mutluyum. Konuşulacak, yazılacak onca konu var ki; hangisinden başlasam diye düşünmek bile dakikalarca düşünmeyi gerektiriyor inanın.
 

Öncelikle magazin muhabiri nedir? Ne yer ne içer? Hangi şartlarda çalışır? Hayatını ne şekilde idame ettirir? Nasıl haber yapar bunları paylaşmak istiyorum sizlerle… Öyle dışarıdan göründüğü kadar parlak değildir magazin muhabirinin hayatı. Işıltılı dünyalardaki en büyük karanlıktır zaman zaman. Kimi zaman evde hasta annesini, eşini çocuğunu bırakarak sarılır kamerasına yada fotoğraf makinesine, kimi zaman aklında geçim yükü, elektirik, su, doğalgaz faturasının çok bilinmeyenli denklemiyle… Sanıldığı kadar büyük paralar dönmez aslında bu işte. Aldıkları maaşla yaptıkları işin hiçbir orantısı yoktur. Sosyal imkanları kısıtlıdır. Özellikle gece çalışanlar için ise sosyallik sadece bir hayalden ibarettir aslında.
 
Bazen -10 derece’de saatlerce haber takibi yapar magazin muhabirleri, bazende türkiye’nin sayılı turistik bölgelerinde olmasına karşın bir dağın tepesinde 40 derecelik güneşin altında günlerce… Bazen saatlerce aç, bazen insani bir çok temel ihtiyaçtan yoksun, bazen insanlıktan bile yoksun, neler, neler , neler…
 
İşte magazin muhabiri tüm bu şartlar dahilinde kısır bir döngünün içinde bocalayıp duran, herkes gibi etten kemikten yaratılmış bir canlıdır. Ve ne yazık ki; bazen bu unutulup sadece işini yapmaya çalışan magazin muhabirleri, robotlaştırılır, öcüleştirilir, çirkin ve çirkefleştirilir…
 
Gelelim bu haftanın en önemli iki konusuna;
Ünlü oyuncu Nurgül Yeşilçay, sevgilisi Tolga Karaçelik tarafından darp edildi. Ancak olayın hemen ardından bu olay ünlü oyuncu tarafından yalanlanıp, haberi yapanlar şiddetle kınandı. Oysa o kadar çok görgü tanığı vardı ki. Olay Beyoğlu’nun en işlek yerlerinden birinde meydana gelmişti ve onlarca kişi yaşanan hadiseyi çıplak gözle tüm canlılığı ile görmüştü. Tüm bunlar bir yana unutulan bir şey daha vardı. Güvenlik teknolojisi… Onca görgü tanığı ifadesine rağmen yalanlanan hadisenin akabinde ortaya çıkan güvenlik kamerası görüntüleri o gece cereyan eden olayı ve yaşananları ayan beyan ortaya koymakta, adeta bir kör düğüme dönen olayı doğrulamaktaydı. Anlaşılması güç olan tek şey şuydu; yaşanan bir hadise doğru olduğu bilinmesine karşın neden yalanlanarak, bu hadisede doğruları söyleyen insanlar çamur atmakla ve yalancılıkla suçlanır? Bunu yapmak bu kadar kolay, gerçekler bu kadar ucuz, insanları harcamak bu kadar basit midir? Elimizi vicdanımıza koyup bir düşünelim. Bence insanlar doğru haber yapan habercileri değil, kendilerine hak etmedikleri şekilde muamele yapan, kişiliklerini ve gururlarını ayaklar altına seren, şiddetle ilişkilerini çirkinleştiren insanları yargılamalı, onları çıkarmalıdır halkın önünde idam sehpasına…
 
Bir diğer konu ünlü moda ikonu İvana Sert, bizim oralarda buna çekirge bir sıçrar, iki sıçrar derler ama bunun İvana’nın örf ve adetlerindeki karşılığı nedir bilemem. Her iki olayında içinde yer alan bir muhabir olarak sadece şunu söyleyebilirim, ben olsam yüzümü gizleyip kaçmak yerine durup iki kelime bir şeyler konuşup konuya açıklık getirirdim. Bazen kaçıp gitmek çözüm değil, çok büyük çözümsüzlüklerin kör bir başlangıcıdır, unutmamak gerek.
Bu haftalık bu kadar, kalın sağlıcakla…

 SAMET ADAY