Gözünü tek açmış bir bebek olarak dünyaya geldim!

Programa kendinden bahsederek söze başlayan Hayko Cepkin, çocukluğundaki yaşantısını şu sözlerle anlattı; ‘’Müzikal anlamda bir kulağım olduğu için ve bunu hayatta güzel bir değere dönüştürmeyi başarabilen biri olduğum için çok mutluyum. Olduğundan çok fazla memnun olduğum şeylerden biri de azmimdir. Çok hırslıyım ve azimliyim. Ulaşmak istediğim şeyleri mutlaka gerçekleştiririm. Olmak istemediğim yerde ise asla olmam. Dünyaya gözümü tek açmış bir çocuk olarak Kurtuluş’ta bir evde büyüdüm. O dönemlerde sabahları ranzadan babaannemin üstüne atlayarak uyanırdım. Hayal dünyam çok genişti. Üç beş tane arabam vardı, o arabalarla oynardım. Ses çıkararak oyun oynama meslekte de çok işime yaradı. Mesela şarkılarda yazacağım davulları ilk ağızla çıkarttığım sesler üzerinden düşünürüm. Annem ev hanımıydı, yorgun bir anne olarak değerlendirebilirim. Biz evde yedi kişiydik. Annemin devamlı bakması gereken yaşlılar, büyütmesi gereken çocukları vardı. Varlıklı bir aile değildik. Mahalle ilişkilerimiz çok iyiydi, apartmanda komşuluklarımız çok güzeldi. Babam daha duygusaldı, şakacı ve güldüren biri olmasına rağmen disiplinli bir kişiydi. Babamdan aldığım öğütlerle kendimi savunmayı bildim. Hayata karşı bana olmam gereken yerde durabilmeyi iyi öğretti. Bunlar dışında bana şaşma gelen şeyleri kabul etmeyen bir yönüm vardı. O dönemler benim için bu gıcık bir çocuk olacak derlerdi. Devamlı sorgulardım, böyle bir çocukluk hatırlıyorum.’’

Yıllar geçtikçe insanların gözüne bakabilmeyi başardım!

Gözündeki özel durumun çocukluğunda neler hissettirdiğini samimi şekilde paylaşan Hayko Cepkin, sözlerine şu şekilde devam etti; ‘’İnsanlarla göz göze gelmekten kaçınırdım. İlişkilerim de bu sebeple pek iyi gitmedi. İlişkilerde klasik bir erkek profili vardır ya hani, hep janti çocuklar, simetrik olarak çok düzgünlerdir onlar. Ben böyle değildim, aynaya baktığımda hep bir tarafım daha farklıydı. Çocuklukta da dalga geçilen, şakalara maruz kalan biri olunca, yıllarca kendime gereksiz bir negatiflik yükledim. Yıllar içinde duruşunuz, varlığınız, kişiliğiniz ve sebepleriniz oluşmaya başladığında insanların gözlerine daha çok bakmaya başlıyorsunuz. Bu negatiflikten kendimi böyle sıyırıp bunu pozitif anlamda anlamlandırmaya başladım. Gözümdeki farklılığın unutulmaz bir nüfus kâğıdı olduğunu ve benim bu şekilde fark yaratacağımı düşündüm. İnsanların gözlerinin içine bakmaya başladığımda beden dili de işler de çok değişti. Çene kalktı, göğüs dikeldi, okulun en popüler adamı oldum.’’

Editör: TE Bilisim