Tüm dünyada büyük bir hayran kitlesine sahip olan Selda Bağcan, hayatının film olacağını söyledi. Kendisini Amerikalı bir oyuncunun canlandıracağını belirten sanatçı, “Müziği bırakmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:Ajda Pekkan ile aynı jenerasyonuz. O ne zaman müziği bırakırsa, ben de o zaman bırakacağım. Hatta kendisine ‘Ajda ne olur müziği bırak ki, ben de bırakayım’ diyorum”

Selda Bağcan Sabah yazarı Tuba Kalçık’a konuştu. Bağcan’ın açıklamaları dikkat çekti.

Usta sanatçı Selda Bağcan, Günaydın'dan Tuba Kalçık'a konuştu. "Türkiye'de sol yani bizim mahallenin bir kısmı daha tutucudur, ben gelenek ve göreneklerimizi her şeyimle koruyan biriyim" diyen Bağcan, hem müziğiyle hem de özel hayatıyla gelenekçi bir insan olduğunu söyledi.


 Yeni neslin size büyük bir ilgisi var. Bunu neye bağlıyorsunuz?
1976 yılında çıkardığım Anadolu rock albümüm 2006'da tekrar İngiltere'de yayınlandı. Aslında benim müziğimin yurt dışında popüler olması da bununla başladı. Albümümdeki dört şarkı: 'İnce İnce Bir Kar Yağar', 'Yaz Gazeteci', 'Mehmet Emmi' ve 'Yaylalar'... Şarkılarım bütün dünyada meşhur olunca ülkemizdeki yeni neslin müziğime ilgisi arttı. Şarkılarım yabancı dillere çevrilip söyleniyor. 'Yaylalar', İspanyolca söylendi ve 'Yaz Gazeteci' İbranice söylendi.

KIYAFETLERİM HEP KAPALIYDI

 Yeni nesil şarkıcıların temsilcilerinden biri olan Aleyna Tilki ile aynı sahneyi paylaşmanız çok eleştirilmişti.
Beni rüyasında görmüş ve ağlamış diye haberler çıktığı dönem onu manevi açıdan destek olmak için telefonla aradım. Hatta "Ağlama karşındayım, ne zaman istersen de beni arayabilirsin" dedim. Daha sonra "Aleyna, Bostancı'da konser yapacak, konsere gelir misin?" diye sordular. Aleyna da arayıp rica etti. Kabul ettim. Konserde gençler beni görünce çok şaşırdı. Birlikte şarkı söyledik.

Aleyna çok disiplinli, çalışkan ve üretken bir kız. Hırslı ve ihtiraslı da. Aleyna'yı kendi gençliğime benzetiyorum. Böyle yetenekli gençleri desteklemek gerekiyor. Entelektüel de bir kız... Onunla aynı sahneye çıktığım için eleştiriliyorum ama ben bu eleştirileri önemsemiyorum. Aleyna'nın popülerliğini kullandığımı düşünenler bile var. Onlara söyleyecek söz bile bulamıyorum çünkü biz birbirimizin sahnesine sürpriz olarak çıktık. Sosyal medyada acımasızca eleştiriliyor sanatçılarımız. Linç kültürünü artık bir kenara bırakmalıyız. Linç ediliriz diye insanlar artık konuşmaya korkuyor. Ben de linç edildiğimde inciniyorum açıkçası.


 "Sol-muhafazakarım" dediğiniz için siz de linç edilmiştiniz...
Evet, sol çevrelerden bu tanımlamayı yaptığım zaman çok eleştiri almıştım. Hep söylerim, Türkiye'de sol yani bizim mahallenin bir kısmı tutucudur. Ben gelenek ve göreneklerimizi koruyan biriyim. Hem müziğimle hem de özel hayatımda gelenekçi bir insanım. İşten eve, evden işe bir hayatım var. Hiçbir zaman şaşalı bir yaşam tarzım olmadı. Sahnedeki kıyafetlerim çok ünlü modacılardan giyinmeme rağmen açık saçık olmadı hiç. 1971'de ilk sahneye çıktığım zaman da kıyafetlerim kapalıydı. Bizim dönemimizde kimse açık giyinmezdi. Göbeği açık kıyafetler giyen birini hiç hatırlamıyorum mesela. Bir tek dansözlerin göbeği açık olurdu. Sahnede göbeği açık giyinmek bize Batı'dan geldi.

Bülent Serttaş "Erkekler, erkek gibi giyinsinler" Bülent Serttaş "Erkekler, erkek gibi giyinsinler"

Devlet sanatçı mısınız?
Hayır değilim. Annemin yeşil pasaportu vardı, ondan dolayı benim de hakkım vardı ama ben müracaat etmedim.
 

Sabah'a röportaj verdiğiniz için de bazı kesimlerin hedefi olmuştunuz. İkinci kez röportaj yapıyoruz sizinle. Yine eleştirilirim diye düşünmüyor musunuz?
Evet, ama beni bu eleştiriler etkilemiyor. Cesur bir kadınım. Birçok konuda da öncülük yaptım; hem müziğimle hem de özel hayatımla. Ben her gazeteye konuşurum. Benim dinleyici kitlemde de her kesimden insan var. Solcusu da sağcısı da, başı açığı da başı kapalısı da beni dinliyor.

 Müziği bırakmayı düşünüyor musunuz?
Ajda Pekkan ile aynı jenerasyonuz. O dönemden ikimiz kaldık sahneye çıkan. Ajda ne zaman müziği bırakırsa, ben de o zaman bırakacağım. Hatta ona sesleniyorum; "Ajda ne olur müziği bırak ki, ben de bırakayım." O bırakmadan, ben de bırakamayacağım.

ADNAN KAHVECİ İLE AHBAP OLDUK ÖLÜMÜ BENİ SARSTI

 Yurt dışında çok büyük bir dinleyici kitleniz var. Bu açıdan ülkemizi temsil ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Elbette. Benimle aynı dili konuşmayan insanlar hep bir ağızdan şarkılarımı söylüyor. Bunu görünce çok mutlu oluyorum. Sesimin müthiş bir tınısı var, bu da yorumum ve güzel şarkılarla birleşince insanlar dili bilmeseler de şarkılarımı dinliyor. "Ne söylediğini anlamıyoruz ama her söylediğine katılıyoruz" diyorlar. Müziğime büyük bir ilgi gösteriyor. Çok da saygı duyuyorlar. Şarkılarım bütün dünyayı dolaşıyor. Müziğimle ülkemizi temsil ettiğimi düşünüyorum. 80-87 arası pasaportuma el konulmuştu. 1986 yılında dünyaca bilinen The Womad Foundation festivaline çağrıldım ama gidemedim. Bir yıl sonra tekrar çağrıldım aynı festivale. Turgut Özal'ın kabinesinde bakan olan rahmetli Adnan Kahveci aracılığıyla pasaportumu geri aldım ve festivale gidebildim. Pasaport olayından sonra ahbap olduk kendisiyle.

 Adnan Kahveci ile dostluğunuzdan bahseder misiniz?
Adnan Bey, ortak bir dostumuz aracılığıyla eşiyle birlikte beni ziyaret etmek istediğini iletti. Ben de çok memnun olacağımı söyleyip, kendisini eşiyle birlikte evimde ağırladım. Hatta eşiyle bana geldiği gün 'Koçero' şarkımın sansüre uğradığını öğrenmiştim. O da bunu öğrenince Fikri Sağlar'a faks çekmiş, sansürden şarkının çıkması için. Çok yardımsever bir insandı rahmetli. Beni de eşiyle birlikte kendi evlerinde ağırladılar bir süre sonra. Son görüşmemiz de o gündü. Bir süre sonra da öldü. Ben çok sarsıldım onun ölüm haberini alınca. Hatta bir televizyon programına katılacaktım, iptal ettim. Konuşamıyordum bile o kadar kötü olmuştum. Cenazesine de katıldım. Çok sevdiğim bir insandı.

ZEKİ MÜREN VE İBRAHİM TATLISES ŞARKILARINI BAŞKASI SÖYLEMESİN

Kadın şarkıcılar arasında sizin izinizden giden bir isim var mı?
Yok maalesef, çünkü ben çok çektim, bugünlere gelirken faturayı çok pahalı ödedim. Benim hem sesimin tınısı hem de yorumum farklı. Bunu yakalayabilmek güç. Eski şarkılar, yeni nesil şarkıcılar tarafından tekrar söyleniyor. Ama bazı sesler vardır, çok özel. Bunların yorumladığı şarkılar, tekrar söylenmemeli bence. Türkiye'de Zeki Müren, İbrahim Tatlıses ve benim şarkıları tekrar söylenmemeli. Hiç kimse Zeki Müren gibi, İbrahim Tatlıses gibi, Selda Bağcan gibi şarkı söyleyemez. Söyledikleri zaman da aradaki büyük yorum farkı görülüyor. O yüzden bence tekrar yorumlanmamalı.

HAYATIM BOYUNCA HEP MADDİ SIKINTI ÇEKTİM

Müzik yaşamınızda maddi sıkıntı çektiğiniz dönemler oldu mu?
Tabii ki oldu. Ömür boyu maddi sıkıntı çektim. 60 yaşımdan sonra kazanmaya başladım. Hayatınızı müziğe vermişsiniz, ama paranız yok. Gelen her konser teklifini kabul edemiyordum. Devrimci kimliğimden dolayı konser ücretim düşüktü. Plak şirketim vardı, kazandığımı oraya yatırıyordum. Şimdi iyi kazanıyorum. Vakıf kuracağım. Selda Bağcan Vakfı'nda hem çocuk okutacağım hem de hayvan barınağı kurmak istiyorum.

Hayatınızın film olmasını istiyor musunuz?
Evet, böyle bir proje var. Beni Amerikalı bir kadın oynayacak.

KUTUPLAŞMA ÜLKEMİZE BÜYÜK ZARAR VERİYOR

Linç kültüründen bahsettiniz. Siz ülkedeki toplumsal gerilime dair neler söylemek istersiniz?
Kutuplaşma ülkemize büyük zarar veriyor. Ben her dilden şarkı söyleyen bir sanatçı olarak, bu gerilime son vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Siyasetteki gerilim topluma da yansıyor. Siyasetteki gerilim azalırsa, topluma da yansır bu durum. Ülkece artık kutuplaşmaya son verip, kucaklaşmamız gerekiyor. Türkiye'nin geleceği için bu gerekli.

KEŞKE BİR ÇOCUĞUM OLSAYDI
 Çocuk sahibi olmadığınız için pişmanlığınız var mı?

Evet var. Keşke bir çocuğum olsaydı diyorum. Çocuk sahibi olmayı kim istemez ki? Ama olmadı işte. Kısmet değilmiş. Benim beğendiklerim beni beğenmedi. Beni beğenenleri de ben beğenmedim. O yüzden de evlenemedim. (Sabah)

Editör: TE Bilisim