Türk Sineması'nın efsane oyuncusu Hale Soygazi çarpıcı açıklamalar yaptı:

Film Arası dergisi’nin hazırladığı Türk Sinemasında Kadın Kimliği konulu özel sayıya konuşan ünlü oyuncu Hale Soygazi, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türk sinemasındaki kadın varlığından yeni dönem sinemanın kadın algısına, töre cinayetlerinden dizilerde yansıtılan kadın karakterlere kadar birçok konuda görüş bildiren Soygazi, Atıf Yılmaz’ın kadın konusundaki hassasiyeti ile Türk sinemasında apayrı bir yerinin olduğunu söyledi. Kadına yönelik toplumdaki baskıları eleştiren Soygazi, dileyen kadın mini etek giymeli, dileyen de özgürce örtünebilmelidir. Tersi despotizmdir, totaliter anlayıştır’ dedi. İşte Hale Soygazi’nin açıklamalarından bazı bölümler:


KADIN AŞAĞILANIR, ERKEK YÜCELTİLİRSE NAMUS CİNAYETLERİ BAŞGÖSTERİR
 
‘Kadının ezilmesi, kadının aşağılanması kadının cinselliği üzerinden gider. Erkek çocuklara genellikle ‘kız gibi ağlama’, ‘erkek böyle oturmaz’, ‘kız böyle oturmaz’ denilir. Yani bir cinsiyet ayrımcılığı küçüklükten beri beyinlerimize yerleştirilmeye çalıştırılıyor. Ve bu da kadın aşağılamasıdır. Erkeklerin erkek olması, kadınsılıktan, kadınlara atfedilen bir takım niteliklerden ne kadar uzaklaşırsa o kadar erkek olması… Tabi o kadar erkek olmuyorlar, o kadar yaratık haline geliyorlar. Ağlamayan insan olur mu? Duygulanmayan insan olur mu? Diyelim ki âşık olunca üzülmeyen erkek olur mu? Ağlamayan erkek olur mu? Ya da ütü yapmayan erkek olur mu? Aç kalınca yemeğini yapmayan erkek olur mu? Düğmesi kopmuşsa, düğmesini dikmeyen erkek olur mu? Anneler der ya ‘sen erkek değil misin? Düğmeni niye sen dikiyorsun?’ diye. İşte böyle yetiştirildiği için namus cinayetleri oluyor. Yani bu kadar erkek kadın ayrımı, kadın aşağılanmasıyla erkek yüceltilmesiyle, erkek kadını sokakta bıçaklıyor, manavın önünde eli bıçaklı öldürüyor.’
 
İSTEYEN KADIN MİNİ ETEK GİYMELİ, İSTEYEN DE ÖRTÜNEBİLMELİDİR
 
‘İslami değerler de kadın üzerinden gidiyor. Aynı fikri taşıyan erkek serbest dolaşırken kadın örtünüyor. Her şey kadın üzerinden tartışılıyor. Modernlik de kadın üzerinden tartışılıyor. Burada tabii yanlış anlaşılmasın türbana karşı hiçbir karşıtlığım yok. Öyle inanıyorsa tabi öyle yapacak. Herkes inancında hürdür. Kimi mini etek giyer, kimi başını kapatır ve öyle de olması gerekiyor. Toplum da çeşitlilik olması gerekiyor. Öbür türlüsü despotizm olur, totaliter bir toplum olur.’
 
KUZEY-GÜNEY DİSİNDEKİ ROLÜMDEN MEMNUNUM
 
‘Bugün dizilere baktığımız da bir dizide ki anneyi alın, öbür diziye koyun yadırgamazsınız. Tek tip anneler. Anne ya! Kendisi yok. Kendi kişiliği, karakteri, heyecanı, duyguları yok. Başkalarının duyguları, başkalarına odaklanmış hayatlar yaşarlar. Bu klişedir! Benim oynadığım karakter öyle değil. Kuzey Güney dizisinde oynadığım karakter çocuklarına odaklı, çocuklarının sorunlarıyla ilgili ama kendisini tutuyor. Yine güçlü bir kadın, boşanmış kendi hayatımızın kararını vermiş. Onun için memnunum ben bu karakterden.’
 
Röportajın tamamı Film Arası Dergisi’nin Mart sayısında.
 
 
Editör: TE Bilisim