Eşref Kolçak, yeni filminin setinde 1945’ten beri çalıştığı sektörü eleştirdi: 

- Dünyadan yarım asır gerideyiz. 
- ‘Diziler uzun’ dedim 10 yıl işsiz kaldım.

Eşref Kolçak (86), 'Sürgün İnek' filmiyle hayranlarının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Kolçak'la, Malatya'nın Kadiruşağı köyünde Atatürk büstünü kırınca sahibi tarafından sürgüne gönderilen 'Gülsüm' adlı ineğin öyküsünün anlatıldığı filmin Muğla'daki çekimlerinde konuştuk. 

Yeni dönemi nasıl buluyorsunuz? 

100 yıllık sinemamız dünyadan yarım asır geride. Sektörü ele geçirmiş kişiler masraf olmasın diye sinemayı ileriye götürmemiş, hep yerinde saydırmışlar. Stüdyomuz yok. Bu benim üçüncü sesli filmim. Var mı böyle bir saçmalık? 

Sinemamız endüstri haline gelmeyi başaramadı mı?

Maalesef... İki-üç kişinin dışında Türk Sineması'na hayatını vermiş kişilerden kaçının mezarını biliyorsun? Ben özellikle eşimin yanına kendi mezarımı yaptırdım. Diğer arkadaşlar gibi herhangi bir çukura atılmayayım diye. Bugün siyah beyaz seyrettiğiniz filmlerde oynayan arkadaşların birçoğu hayatta değil. Ne yazık ki yüzde 99'u da sefalet içinde öldü.

Emekçileri de unutmamak gerek...
Ben bugün çalışmamış olsam aç kalırdım. Bugün filmlerim defalarca gösterildiği halde telif hakkımı vermiyorlar ama yapımcıya hemen ödeme yapıyorlar.

'Çiftçilikten emekli oldum'  demiştiniz... 
Evet, tarım çiftçiliğinden emekli oldum. Bu hükümet değil, devlet ayıbıdır. 

Sektör haline gelemedi diyorsunuz...
Sorun Mahsun Kırmızıgül'e, New York'ta Beş Minare filminde oynayanların hepsi sendikalıdır. Bunu Mahsun söyledi. Bir büfede çekim yapacaklar, sahibine 'Sen de düzgün giyin, müşteri gibi gir çık' demişler. Provalarda girip çıkarken sendika gözlemcisi görmüş, ‘Kesinlikle oynatamazsın' demişler.

Meryem Uzerli, dizi sürelerinin uzunluğundan yakınıp Almanya'ya gitti.
Uzun dizi sürelerine ilk karşı çıkanlardan biri benim. O yüzden 10 yıl iş vermediler. Haraç değil, 'paramı ve hakkımı istiyorum' diye iş vermediler. 

Sarı Kız'ın başrol oynadığı 'Sürgün İnek' filmini nasıl buldunuz?
Senaryoyu okur okumaz kabul ettim. Kurgu olarak ‘Üç Silahşörler’ bugüne kadar yapılmış değil. Her köyün bir delisi vardır ama bu köyde 3 tane sembol var. Ben, Yılmaz Gruda ve Köksal Engür. Arada bir hırlaşıyoruz ama hiç birbirimizden ayrılmıyoruz.

BALETİM AMA HİÇBİR FİLMİMDE DANSETMEDİM 
Sinemada istediğiniz herşeyi yaptınız mı?

Hayır... Pek bilinmez ama ben aslında Türkiye’nin sayılı ilk dansçılarından biriyim. Baletim... Ama hiçbir filmimde ben dans etmedim. Kaç kez söylediysem o tür bir rol gelmedi. 

‘FATİH'İ OYNAMAK İÇİMDE UKDE
Sizi hep ciddi rollere mi yakıştırdılar?
Evet... Rol aldığım yapımlar ciddi, avantür, dram filmleriydi hep. Hayatımda iki şey isterdim birincisi dans edeceğim bir filmde oynamak, diğeri de komedide rol alabilmek. Bir de içimde ukde kalmıştır, Fatih Sultan Mehmet’i canlandırmak isterdim. 

Röportaj: Olcay Ünal SERT, AKŞAM

 

Editör: TE Bilisim