Başlangıcı var mı diye düşlerken, sonu var mı diye sorar olmuşken tam kendi kendime, esaretin bedeli çıkıverdi karşıma birden bire.
 
Bu sabah dedim kendi kendime, ya düşlerimin peşimde koşmaya ve onları yakalamaya uğraşacaksın, yâda onları kabullenmekten başka çaren olmayacak! Tabi bu sabah uyandığımda şu karara vardım; her insan yaptığı iyiliklerle güçlenir, keşkelerinle de tükenir. Karar vermek yine bizlere kalmış. İçinde fırtınalar koptuğunda bir zaman gelir o fırtınanı dindirecek bir liman ararsın. Nasıl donmuş su, kayaya zarar verirken, çözülürken; bozkırlarda koşan özgür atlar, ovalar, dorukları karlı olan dağlar, benim dercesine kişnerler. Bir adamın gururu, içinde sakladığı onurunda gizlidir.

Bazı kötü olaylar istenmedik zamanlarda çıkagelir tam her şey muhteşem olmuş derken. Dünya kanunu mudur ne, birden bire bir terslik olur. Ya da olduğunu sanırsın. Çekip gitmek en güzelidir uzaklara, gelecek bir haberi beklemek özlemle ve her bir haberde acaba demek insanın doğasında vardır çünkü, Yaradan kalplere sunmuştur bu erdemi. Bekler olmuşken bir haberi gözlerim buğulu da olsa bir melek dokundu omuzuma bu sabah, yâ da öylemi hissettim ne en sevdiğim şarkıyı açtım, yazdığım bu yazıyı yüksek sesle okurken ve o meleğin bir iyilik meleği olduğunu düşledim, göremedim ama görmeye çalıştım yine de.

Bir insanı sevmek mümkün mü sence? İyi tanımadığınız biri ise, belki. Ben insanları pencereden seyretmeyi severim, pencere buğulu olduğunda sadece hatıralar kalır aklında ve pencerenin buğusunu sildin mi bir de bakarsın mevsimler gelip geçmiş, görüntü bambaşka. Ve tam o anda yine bir melek gördüm sanki ya da öyle hissettim deyip gülümseyiveriyorum.  Melekler vardır. Onlara inanınız. Onlar ruhlarımızın bedenlerimizin nimetleridir ve sizin için çalışırlar. Dünyada iyi, güzel bir şey olduğu zaman, daima bunun temelinde bir melek vardır. Melek, sanatsal yaratıcının, bir şair, ressam, heykeltıraş ya da müzisyenin ruhuna kadar ulaşır, kalbine biraz güzellik sokar ve sanatçı bu güzelliği yaymakla yükümlüdür.

Yürümeyi çok severim. Doğayla konuşmayı, rüzgârın ağaç yapraklarında çıkardığı sesleri duymayı, toprağın kokusunu hissetmeyi ve yağmur altında ıslanmayı. Özgürce yüksekten akan bir şelalenin altında oluşturduğu gölcüğe atlamayı severimde bunları yaparken yanımda olacak bir varlık isterim. İster insan olsun isterse bir melek. Kim olursa olsun insan istemez mi birlikte aynı yöne bakmayı, kalbinde bunları birlikte hissedecek birilerinin olmasını.

 
Sanırım benim bir şans meleğim var sizlerin de olsun. Bu dünya uğruna can verdiği nice savaşlar yaşadı, nice aşklar gördü, nice sıkıntılar çekti. Ve hala da bu kısır döngü devam etmekte. Beni anlamak yazdıklarımı yorumlamaktan geçmemeli, beni anlamak, beni tanıdığında insanların yüreğinde kim olduğumu hissetmesinde var olmalı!

Herkez farklı müzik dinleyebilir, farklı zevkler ve tatlar hissedebilir ama en önemlisi kalbimizin gerçekten ne hissettiği değil midir?  Galiba iyi melekleri görme zamanı geldi. Melekler; Tanrı’nın gönderdikleri sevgi ve güzellik dağıtıcılarıdır. Azrail de bir melektir ama o can alıcı bizi Tanrı'ya ulaştıracak bir melektir. Hiç olmazsa Azrail’i beklemeden önce biz yapmamız gereken yaşamsal iyilikleri yapalım, görmemiz gereken güzellikleri görelim, her insan hata yapabilir; hatalar insanı olgunlaştıran, sevgiye bir adım daha yaklaştıran, bilmeden yaptıklarımızdır. Ve o yaptıklarımızın, hataların telafileri daima mümkündür, bunu asla unutmayın.

 
Bizler bu sonsuz evrende kendi ekseni etrafında dönen, bize sonsuz güzellikler sunan Dünya denen gezegende yaşıyoruz. Başarılarımızı alkışlamak gerekirken birbirimizi kırmak niye, sorgulamak yerine emek gerekir, sevgide emek olmayan hiçbir şey kalıcı değildir. Karanlıkta kalmış bir mağara da, son satırlarını yazmakta olan ve ışığı sönmekte olan birini hayal edin, son satırlarında emin olun, 'ben hayatım boyunca aradığım sevgiyi kalbimde taşıyorum' diyecektir.

Sevgi kolay kolay kazanılmıyor hem de hiç kolay ve kaybedildiğinde karşı kıyıdan  diğer tarafa bir daha geçemeyecek bir sevgili anısına yazılmış bir kitap gibi rafları süsleyecektir . Kitaplar rafları süslemek için değil, okunmak içindir. Öğrenim başkasına hava atmak için değil, yeri geldiğinde eğitiminle başkalarına olumlu vereceğin bir derstir. O ders öyle bilgeli olmalı ki insanların senin kim olduğunu değil, nasıl bir ruha ve kalbe sahip olduğunu anlamalılar.

Satırlarıma ruhumun dinlenceye ihtiyacı olduğunu hissederek son verirken, tüm insanlığın var olmanın yaşamsal anlamını bir kez daha ruhlarında hissetmesini ve ben değil, biz olduğumuzu anlamamız gerektiğini hatırlatarak son veriyorum.

GALİBA İYİ MELEKLER DE VAR ETRARTA, görmesini ve hissetmesini bilin. Sevgiyle kalın ve saygıyla anılın.

 
EREZ EĞİLMEZ