İşte Sinan Çetin’in gündeme dair açıklamaları:
KANUN ADINA MİLYONLARCA İNSANI KESTİLER
“Kanunların bizi koruduğu varsayılıyor ve bize kanunlarla bir hayat düzeni çiziliyor. Bu kötü uygulanan kanunların korumasıyla elde ettiğimiz zararla, kanunsuz bir hayatı düşünün. Bu ikisini teraziye koyup tartarsanız kanunların aslında ne kadar çok zarar verdiğini göreceksiniz. Bilimsel olarak şöyle bir realite var. 20. yüzyıl, siyasal iktidarların kendi milletlerine kanunlarla baskı yapma yüzyılıydı. Dışarıdan gelen düşmanların değil, siyasal iktidarın kendi ülkesindeki milletine kanunlar aracılığıyla yaptığı eziyetlerin yüzyılıydı. Ve tarih yazıyor ki bazı kitaplara göre 220, bazı kitaplara göre ise 180 milyon insan kendi siyasal iktidarları yüzünden öldüler ve tüm bunlar kanunlarla yapıldı. Örneğin, Kamboçya’da tel çerçeve gözlük takmak yasaktı. Kızılkımerler’de 2 milyon insan bir kanunla tel çerçeve gözlük takanlar burjuva sayılarak kesildiler. Ya da Stalin 4 ineği olan aileyi burjuva saydı ve 24 milyon insanı yasal olarak öldürdü. Bunları tarih yazıyor ben söylemiyorum. “
İSTEYEN MUHTEŞEM YÜZYIL’I SEYREDER, İSTEYEN ACUN’U
”Seyirciyi korumak lazım mı değil mi karar vermek lazım, bence seyircinin korunması gerekli değildir. Çünkü seyirciye aptal muamelesi yapmış olmanın başka bir tanımı yok. Başbakan mesela Muhteşem Yüzyıl’ı beğenmemiş, bence söyleyebilir. Bir başbakan bazı filmler ve heykeller hakkında fikir beyan edebilir bunda problem yok. Yargıya müracaat edeceğim demesinde problem var. İsteyen Muhteşem Yüzyıl’ı seyreder isteyen Acun’u. Bunu kabullenmemek seyircinin kendisine olan saygısına hakarettir .”
KÜRT ADAMA, KÜRTÇEYİ SEÇMELİ DERS VEREMEZSİN!
“Siz bugün zeytini yasaklarsınız zeytin yenmez dağa çıkarlar. Yarın mikrafonu yasaklarsınız mikrofon sevenler dağa çıkar. Yasakçılık ve protekşinizm (korumacılık) aynıdır. Bir şeyi korumak için bir şeyi yasaklaman lazım. Canın sıkıldığı için bir şey yasaklıyorsan eğer tam geri zekâlısın. Neden Kürtçeyi yasakladığımızı hayatta anlamış değilim! Yirmi yıl önce insanların kendi ana dilinde konuşma hakkının olmamasını ben hiçbir zaman anlamış değilim. Seçmeli ders verdiler sonunda Kürtçeyi. Seçse seçse adam Türkçeyi seçer, adamın ana dili zaten Kürtçe. Siyasal iktidarların insanlara hayat, hürriyet ve mülkiyet hakkı vermeye hakkı yoktur. Bu hakkı bize vermek onlara kalmamıştır. Allah’ın verdiği hayat zaten bize aittir sen bize hayat hakkı veremezsin. Sen siyasal iktidarsın, bize hayat hakkı veremezsin. Mülkiyeti de anlımızın teriyle kazandık sen zaten onu veremezsin. Bize hür olma hakkı da veremezsin, biz zaten hür doğmuşuz. Bir siyasal iktidar ben sana şimdi kendi dilinde konuşma hakkı veriyorum diyemez, sen ne diyorsun ya bu hak benim ben zaten konuşacağım. Sana sormuyorum ben zaten. Negatif hürriyet kavramını bilmediğimiz için... Bu kavram hukukta çok önemlidir ve bu ülkenin yöneticilerinde negatif hürriyet kavramı yok. “
DARBEYİ MİCHAEL EVREN DEĞİL, KENAN EVREN YAPTI
“Şuna inanın yurt dışından bize saldırı yok. Dünyada sınırlar oturdu. Artık Arap Baharında gördüğünüz gibi o ülkenin siyasal iktidarı o ülkenin insanına eziyet çektiriyor. Emperyalizm lafını da o ulusların diktatörleri çok seviyor. Amerika diye bir düşman yaratılıyor. Dışarıdan bir millet gelip buraya Kürtçe yasak falan dememiş kardeşim. Bugün darbeleri yapanın adı Michael Evren değil Kenan Evren. Bu ülkenin siyasi iktidarlarının yapmış oldukları kötülükleri hiçbir düşman halk yapamaz. Bugün Türkiye’de darbe olmamasının sebebi dünyayla birleşmiş olmasıdır. Artık kimse kafasına göre başbakan asamaz. “
Kaynak: FİLM ARASI DERGİSİ
www.filmarasidergisi.com
Editör: TE Bilisim
