ID İletişim'in Kurucusu Ayşe Barım, Silivri cezaevinden mektupla seslendi...

Sektörde kartel oluşturmakla suçlanarak gözaltına alınan ve serbest bırakıldıktan sonra bu kez 12 yıl önce 2013 yılında Taksim Gezi Parkı'nda yaşanan eyleme oyuncularını götürdüğü iddiasıyla Silivri de ki Marmara Cezaevi'ne gönderilerek tutuklu yargılanan Ayşe Barım mektupla sağlık durumu hakkında bilgi vererek yetkililere seslendi...

ÜNLÜ RAPÇİ LVBEL C5 TUTUKLANDI!
ÜNLÜ RAPÇİ LVBEL C5 TUTUKLANDI!
İçeriği Görüntüle

Ayşe Barım Ve Oyuncular

"Cezaevi koşullarında 30 kilo kaybettim, kas yıkımı yaşadım, son 3 ayda 6 kez bayıldım."

213 gündür tutuklu bulunan Ayşe Barım, mektubunda şunları ifade etti:

"6 ayrı kalp hastalığım, 2 stentli beyin anevrizmam ve yeni oluşan bir anevrizma nedeniyle ani ölüm riski altındayım."

"Cezaevi koşullarında 30 kilo kaybettim, kas yıkımı yaşadım, son 3 ayda 6 kez bayıldım."

"Uzman raporları, cezaevi şartlarının hastalıkları ağırlaştırdığını ve acil tedavi gerektiğini söylüyor."

"Tutuksuz yargılanabilecekken yaşam hakkım riske atılıyor."

"Bu bir yardım değil, vicdan çağrısıdır."

Barım, serbest bırakılarak tedavi olma talebini yineledi:

"Devletime ve adalete inancımı kaybetmeden yaşamak istiyorum."

Ayse Barım

Ayşe Barım mektubunda 30 kilo verdiğini belirterek sağlık durumundan dolayı hayatının tehlikede olduğunu ifade etti.

AYŞE BARIM'IN mektubu şöyle:

"Ben Ayşe Barım,

Bu mektup bir yardım çağrısı değil, vicdan çağrısıdır. Ocak 2025'te sosyal medya üzerinden kimliği belirsiz hesaplarca başlatılan organize iftira kampanyası ile gerçek dışı bir Ayşe Barım kimliği inşa edildi. Ben 23 yıldır oyuncu menajerliği yapıyorum. Her zaman dürüstlükle ve mesleki ilkelere sadık kalarak sadece işimi yaptım.

Hiçbir gerçekliği olmayan, delilsiz ve dayanaksız iddialar ile 12 yıl önce gerçekleşmiş Gezi Parkı Olayları ile ilişkilendirilerek tutuklandım. Soruşturması yıllar önce tamamlanan ve o dönemde hiçbir şekilde ilişkilendirilmediğim bu olaylar ile yıllar sonra sadece sosyal medya üzerinden ortaya atılan gerçek dışı iddialarla son derece ağır bir suçlama ile karşı karşıya bırakıldım. Oysaki benim bu iddialarla hiçbir ilgim yok ve hiçbir suç işlemedim. Masumum...

'SAĞLIKLI YAŞAM HAKKIMDAN YOKSUNUM'
İlk itirazımızda mahkeme adli kontrol ile serbest bırakılarak tutuksuz yargılanmama hükmetti. İddia makamının itirazı ile yeniden tutuklandım ve 213 gündür halen başıma bütün bunların neden geldiğini anlamadan bir hücrede özgürlüğümden ve sağlıklı yaşam hakkımdan yoksunum.

'ANİ ÖLÜM RİSKİ ALTINDA YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUM'
Hastalıklarım, Silivri Devlet Hastanesi, İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs ve Damar Cerrahisi Hastanesi, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen resmi raporlarla sabittir. Yaşadığım bu tutukluluk süreci boyunca gittikçe ağırlaşan 6 ayrı kalp hastalığım, beynimde 2 stentli anevrizmanın yanı sıra bu süreçte oluşan müdahale edilememiş yeni bir anevrizma sebebiyle ani ölüm riski altında yaşam mücadelesi veriyorum. Ayrıca sağlıksız ve hızlı bir şekilde 30 kilo kaybettim, ağır kas yıkımım oluştu ve kilo kaybım devam etmektedir. Hastalıklarımın her biri ani ölüm riski taşıyan hastalıklar olduğu gibi cezaevi koşulları nedeni ile gelişen ağır kaygı bozukluğum ve yaşadığım panik ataklar bu riski yükseltmektedir. Son 3 ay içerisinde kalp rahatsızlığımın ilerlediğinin belirtisi olarak 6 kez baygınlık geçirdim.

Hem 2 Temmuz 2025 tarihli Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi raporu hem de 14 Ağustos 2025 tarihli Türk Tabipler Birliği Bilim Kurulu raporu cezaevi koşullarının ve sürecin bu hastalıkları ağırlaştırdığını ve ani ölüm riskimin durumunu açıkça ortaya koyuyor. Uzmanlar ifadelerinde yaşadığım kalp sorunları ve beyin anevrizması için yapılması gereken tedavilerin ve hatta tetkiklerin dahi ileri teknolojik olanaklara sahip merkezlerde bile ciddi ölüm ve sakatlık riski barındırdığını, bu nedenle hayatımı güvenle teslim etmek üzere seçeceğim hekimler tarafından tedavi edilme hakkımın acilen tanınmasının gerekliliğini vurguluyorlar.

'CEZAEVİNDE HAYATIMI KAYBEDERSEM BUNUN SORUMLULUĞU KİMDE?'
Benim tek isteğim yaşam hakkımın korunmasıdır. Tutuksuz yargılanabilecekken cezaevinde hayatımı kaybedersem bunun sorumluluğu kimdedir? Hukuken ve vicdanen sorulması gereken asıl soru budur. Haksız yere atılan iftiralarla elimden alınan hayatımın geri verilmesini talep ediyorum. Adaletin bir an önce tecelli etmesini istiyorum ve sesimi kamuoyunu vicdanına teslim ediyorum. Devletime ve adalete inancımı kaybetmeden YAŞAMAK istiyorum."